Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/93 E. 2021/851 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/93
KARAR NO: 2021/851
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2016/992 Esas-2018/888 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Davanın kabulüne dair kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından tapunun İst-Fatih ilçesi, … Mah., … Ada, … Parsel’de kayıtlı kagir mağaza niteliğindeki taşınmazın 29/08/2012 tarihinde satın alındığı, taşınmaz satın alınırken banka kredisi kullanıldığı, taşınmaz üzerinde … Bankası A.Ş. lehine 2.500.000-TL bedelli ipotek tesis edildiğini, davalı …’nın, müvekkili şirkette 05/05/2016 tarihine kadar %30 pay sahibi ortak olduğunu, 10/05/2016 tarihli ortaklar kurulu kararı ile müdürlük yetkisi kaldırılıncaya kadar şirketi her anlamda ilzam etmek üzere münferit imza yetkili müdür olarak görev yaptığını, şirkette sahip olduğu hisseleri İstanbul … Noterliğinin 05/05/2016 tarih ve … yevmiye nolu hisse devri ile …’ya devrettiğini, davalının oğlu …’nın da şirkette %15 pay sahibi olduğunu, hisselerini İstanbul … Noterliği’nin 05/05/2016 tarih ve … yevmiye nolu hisse devri ile …’ya devrettiğini, davalının ortaklık hisselerini noterde devir ettikten sonra sadece müdürlük sıfatının kendisine verdiği yetkiyi kullanarak şirket ortaklar kurulu kararına aykırı olarak 09/05/2016 tarihinde söz konusu taşınmazı tapuda 2.900.000-TL bedel ile kendi adına tescil ettirdiğini ve bedeli tahsil ettiğini resmi memur önünde beyan ve ikrar etmiş olmasına rağmen 2.900.000-TL satış bedelini şirkete ödemediğini, 2.900.000-TL tutarında faturanın da düzenlenmesini sağladığını, davalının hem alıcı hem de satıcı (şirket müdürü) olarak işbu taşınmazın satış bedelinin şirkete ödenmemesinden sorumlu olduğunu, taşınmazın bedeli olan 2.900.000-TL ‘nin şirkete ödenmesi için Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının aleyhine yapılan icra takibine itiraz ettiğini belirterek,davalının icra dosyasına yaptığı haksız itirazın iptaline haksız itiraz nedeni ile davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; icra takibinde akabinde açılan dava ile satış bedeli talep edilen taşınmaz, ilk satın alındığı 2012 yılında asıl olarak …’nın şahsına alındığı ve bu durum sürekli olarak devam ettiği için, zaten kendisine ait taşınmazın devri için …’nın davacı şirkete herhangi bir bedel ödemesinin söz konusu olamayacağını, taşınmaz her ne kadar tapuda davacı şirket adına kayıtlı olsa da gerçek malikin her zaman davalı … olduğunu, davacı şirketin diğer ortaklarının, bu taşınmazın …’ya devri hususunda aldıkları ortaklar kurulu kararı bulunduğunu, bu taşınmazın kredi taksitlerinin ilk alındığı andan itibaren aslında … tarafından ödendiğini, taraflar ortaklık hisselerinin devri sırasında anlaşma yaparken, bu kredinin kalan son taksitlerinin davacı şirket tarafından hisse devir bedeline mahsuben yapılması hususunda anlaştıklarını, davacı şirket tarafından yapılan bu kredi ödemelerinin de hisse devrine ilişkin bedelin bir parçası olduğunu belirterek, icra takibinin usulsüz olması sebebiyle öncelikle açılan davanın usul yönünden reddine, açılan davanın haksız, kötüniyetli ve hukuka aykırı olduğu için davanın reddine, alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; takip tarihi olan 22/09/2016 itibari ile davacının davalıdan 2.900.000-TL tutarında alacaklı olduğu, ortaklar kurulu kararı ve bu kararda davalının imzasının bulunduğu, davalı bakımından alacak miktarının belirlenebilir olması, itirazının haksız ve takibi uzatmaya yönelik olduğunun anlaşılması sebebiyle icra inkar tazminatı ile sorumlu olması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı bedeli olan 580.000-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; müvekkilinin şirket ortaklığından 176.000-Usd nakit para, dava konusu gayrimenkulün devri ve dava konusu gayrimenkulün kalan 224.000-Usd kredisinin ödenmesi karşılığında hisselerini şirket ortağı …ya devrederek ayrıldığını, müvekkilinin bu uzun süreli ortaklığın vermiş olduğu güven neticesinde anlaşmayı yazılı metne dökmek ve bağlayıcılık kazandırmak yerine güvene dayalı bir anlaşma olarak gerçekleştirdiğini, davacı tarafın bu anlaşmaya aykırı davranıp, kötü niyetle icra takibine geçtiğini, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın; delillerinin toplanmaması, yemin teklifinin dikkate alınmaması, her iki taraf da tacir olmadığı halde davacının ticari defterlerine dayanılarak karar verilmesi, tapu senedinin varlığı karşısında iş bu ticari defterlerin dikkate alınması, imzalı bir şekilde davacı şirket yetkilisinin beyanının mahkemeye sunulmasına rağmen mahkemenin tanık dinlettirmemesi, mali müşavir bilirkişinin yetkisini aşarak hukuki nitelendirilmelerde bulunmasına rağmen rapora dair itirazlarının kabul edilmemesi, tebliğ edilmeyen faturanın geçerliliğine karar verilmesi hususlarında hukuka, yasaya ve usule aykırı olduğunu, söz konusu gayrimenkulün bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, bu sebeple dava konusu alacağın hiç bir zaman varolmadığını bildirerek, istinaf incelemesi sonucu ortadan kaldırılarak, davanın reddine veya dosyanın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; davacıya ait dükkan satış bedeline ilişkin düzenlenen 09/05/2016 tarih, … seri nolu fatura alacağının davalıdan tahsili amacıyla yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir.Davalının davacı şirkette sahip olduğu hisselerini devrettiği 05/05/2016 tarihinde, dava konusu gayrimenkulün davalıya satışına ilişkin 05/05/2016 tarih ve 49 sayılı davacı şirket ortaklar kurulu kararının bulunduğu, davalının da imzasının bulunduğu mezkur ortaklar kurulu kararında fatura alacağına konu taşınmazın 2.900.000-TL bedelle şirket ortağı …’ya satılmasına karar verildiği,satış işlemleri için … ve …’nın görevlendirilmesine karar verilmiştir.Ortaklar kurulunda davalının da imzası bulunmaktadır. Somut olayda; davalı … alıcı sıfatıyla vekaleten …, şirket adına da … şirket yetkilisi sıfatıyla tapuda işlem yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı yargılama sürecinde, en başından beri taşınmazın şeklen davacı şirket adına tapuda kayıtlı olmakla birlikte alındığı tarihten itibaren kendisine ait olduğunu ancak ticari kredi daha ucuz olduğu için şirket adına kredi kullanıldığını, kredi taksit ödemelerinin de her ne kadar şirket tarafından yapılmış ise de bu taksitlerin ortak ve müdürü sıfatı ile şirketten aylık olarak alması gereken ücret karşılığı yapıldığını ve hisse devrinden sonra ise kalan kredi taksitlerinin hisse devir bedeline karşılık ödendiğini ileri sürmüştür. Davalının savunmaları inançlı işleme yöneliktir.Satış bedelinin ödenmediği sabittir. Taşınmaz zaten kendisine ait olduğundan davacı şirkete taşınmaz için bir bedel ödemesi gerekmediğini savunmaktadır.Davalının inançlı işlem savunmasını ispat yönünden yazılı delili olmayıp ,yazılı delil başlangıcı sayılabilecek bir belge sunulmamıştır. Bilindiği üzere Türk Hukukunda inançlı işlemleri doğrudan düzenleyen bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Ancak uygulama ve öğretide, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 19.) maddesinde yer alan “sözleşme özgürlüğü” ilkesi kapsamında inançlı sözleşmelerin düzenlenebileceği ve geçerliliği kabul edilmektedir. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. İnançlı işlemi doğrudan düzenleyen bir kanun hükmü bulunmadığından, ispatı hakkında da kanunlarımızda bir hüküm yer almış değildir. İnançlı işlemin ana unsurları, inanç sözleşmesi ve kazandırıcı işlem (hakkın devri işlemi) nasıl özel bir şekle bağlı değilse, inançlı işlemin ispatında da, kural olarak özel bir biçim koşulunun aranmaması, inançlı işlemin ispatında genel hükümlerin uygulanması gerekir. Böyle olunca inançlı işlem iddiasının HMK 190/1. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlamalıdır.İnanç sözleşmesinin yazılı olması koşulu bir geçerlilik şartı olmayıp ispat şartıdır. İnançlı işlemin yazılı delilini inanç sözleşmesi oluşturmaktadır. Uygulamada, açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa bile yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa, inanç sözleşmesinin “tanık” dahil her türlü delil ile kanıtlanabileceği kabul edilmiştir. Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar , yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu -2019/737 esas 2020/1021 karar sayılı 9.12.2020 tarihli ilamı ) Davalı vekili süresinde verdiği davaya cevap dilekçesinde, taşınmazın davalı adına satın alındığı taşınmazın davacıya ait olduğunu ,davacı şirket yetkililerine yemin teklif edeceklerini beyan ettiği halde ,inançlı işlem bulunduğu savunmasını ispat zımnında yemin deliline başvurma hakkı olduğu halde yemin teklif isteğinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2018 Tarih, 2016/992 Esas-2018/888 Karar sayılı hükmünün HMK.’nın 353(1)a-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davalı tarafından yatırılan 49.524,75-TL istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 03/06/2021