Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/906 E. 2019/831 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/906
KARAR NO : 2019/831
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/1195
İHTİYATİ TEDBİR-HACİZ
DAVA :Tazminat (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir-İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/06/2019
İhtiyati tedbir/haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen 22.01.2019 tarihli ara kararın ihtiyati tedbir-haciz isteyen/davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: İhtiyati tedbir-haciz isteyen/davacı vekili, üvekkili tarafından dava dışı … A.Ş. aleyhine cari hesap mutabakatına dayanılarak açılan itirazın iptali davasında itirazın kısmen iptaline karar verildiğini, söz konusu ilamın takibe konu edildiğini ancak şirket üzerine kayıtlı herhangi bir malvarlığı bulunmadığının ve banka hesaplarının boş olduğunun tespit edildiğini, daha sonra yapılan araştırmada mutabakatın imzalanmasının öncesi ve sonrasında malvarlığının şirket ortağı davalı … , oğlu olan … ve davalı … adına kurulan davalı şirkete geçirildiğinin ve 2.000.000-TL’lik bir tutarın itirazın iptali daavsının hemen öncesinde davalı şirkete aktarıldığının öğrenildiğini, ayrıca davalı şirketin cari hesap mutabakatına konu kan dondurucu ilacın patent hakkına sahip olduğunun ve faaliyet alanının asıl borçlu … ile aynı olduğunun anlaşıldığını,asıl borçlu şirketin 30.12.2014 tarihinde tasfiyeye girdiği de dikkate alındığında amacının tasfiye ile mevcut borçtan kurtulmak ve ticari faaliyetine davalı şirket üzerinden devam etmek olduğunun açık olduğunu, TTK 336.m. uyarınca kasıtlı hareket ederek asıl borçlu şirketi zarara uğratan yetkili ve ortakların da zarardan veya borçtan şahsen sorumlu olduklarını, ayrıca tüzelkişiliğin ve şahısların perdesinin kaldırılması ve bu şekilde de davalıların sorumlu tutulmaları gerektiğini ileri sürerek şirket ortakları olan davalıların taşınır-taşınmaz malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, bu talebin reddi halinde ise davalıların taşınır-taşınmaz malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ayrıca müvekkili zararına karşılık şimdilik 10.000-TL’nin takip tarihinden itibaren ticari faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesinin 22.01.2019 tarihli ara kararı ile, davaya ilişkin alacağın varlığı ve miktarı hususunun yargılamayı gerektirmesi nedeniyle ihtiyati haciz koşullarının mevcut olmadığı, ayrıca ihtiyati tedbire konu edilen davalı malvarlığı ile alacaklarının davanın konusunu teşkil etmemesi nedeniyle ihtiyati tedbir koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:İhtiyati tedbir-haciz isteyen/davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebinin kabulü için tam ispatın gerekli olmadığını, ayrıca ilk derece mahkemesinin bu husustaki gerekçesinin yetersiz olduğunu, ihtiyati tedbir taleplerinin de haklı olduğunu, zira asıl borçlu şirket ortak ve yetkillerinin kasıtlı davranışları sonucu müvekkilinin zarara uğradığını, şirket üzerine kayıtlı malvarlığının davalıların üzerine geçirildiğini, dolayısıyla davalıların üzerlerine kayıtlı malvarlığının devri halinde müvekkilinin mağdur olacağını, ayrıca ihtiyati tedbire ilişkin tüm şartların açıklanıp değerlendirilmesi gerektiğini belirterek ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz kararı aksi halde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, dava dışı bir şirketten olan ilama dayalı alacağın, şirketin malvarlığının muvazaalı olarak davalılara devredildiği iddiasıyla, uğranılan zararın davalılardan tazmini istemiyle açılan davada, davalıların malvarlığı ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesinin 22.01.2019 tarihli ara kararı ile yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. Maddesinin 2.cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır.Somut olayda, iddia, dava dışı asıl borçlu şirket ile davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, asıl borçlu şirket aleyhine verilen ilam, basın haberleri ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davacının dava dışı asıl borçlu şirketten muaccel bir alacağı olduğuna ilişkin yaklaşık ispat ölçüsünde kanaate varılmış ise de, davalıların bu borçtan sorumluluklarına ilişkin olarak dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varılmış, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan HMK 389.maddesi uyarıca tüm koşulların mevcut olması halinde ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.Somut olayda, dava, davacı zararının tazmini istemine, yani bir miktar para alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davalılara ait malvarlığının veya hak ve alacakların iş bu davanın konusunu teşkil etmediği, dolayısıyla ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir-haciz isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 20.06.2019