Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/903 E. 2021/1599 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/903
KARAR NO: 2021/1599
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI: 2015/1265 Esas 2018/1310 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; Müvekkilinin … adı altında finansal danışmanlık faaliyetini yürüttüğünü, şirketlerin talep ettikleri kredilerin bankalardan çıkarılmasına yönelik finansman modeli hazırladığını, bu kapsamda davalının … A.Ş.’den kredi kullanabilmesi hususunda taraflar arasında sözleşme imzalandığını, davalı şirketle 10.07.2014 tarihinde kredinin tahsis edilmesi için müvekkili ile simsarlık sözleşmesi imzalandığını, kredinin bu sözleşme kapsamında müvekkilin yaptığı katkı ve raporlar ile sağlandığını,bu durumun banka ile e-posta yolu ile yapılan tüm yazışmalar ile ispat edilebileceğini, ancak davalının müvekkilinin sunduğu hizmeti inkar ettiğini, kredinin kullanılması ile müvekkilin hak kazandığı ücretin tahsili için başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalının icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek davalının yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin davacı ile danışmanlık sözleşmesi imzalamadan çok önce Çerkezköy’de otel, alışveriş merkezi ve residans inşaatına başladığını, … ile uzun vadeli kredi alınmasına yönelik sürecin müvekkili şirket tarafından başlatıldığını, bu doğrultuda kredinin müvekkilin çabaları ile alındığını, davacının ücrete hak kazanmadığını, davacıya devam eden … kredi görüşmeleri hakkında bilgi verilerek, başka kredi kuruluşlarından daha iyi koşullarda kredi bulma konusunda mutabakat yapıldığını, fakat akabinde davacının … görüşmelerine kendisinin de katılabileceğini belirterek yetki belgesi istediğini, ancak huzurdaki davanın iş bu yetki belgesinin ne saikle alındığını ve MK m.2 gereğince hakkin kötüye kullanıldığını gösterdiğini, davacı tarafça, … ile kredi görüşmelerini kendisinin başlattığı izlenimi yaratarak haksız menfaat temin etmeye çalıştığını, oysa … temsilcisi … tarafından gönderilen e-postalardan da anlaşılacağı üzere kredi başvurusu ile ilgili sürecin çok daha öncesinden başladığını, ayrıca davacı taraf ile imzalanan sözleşmenin 10.07.2014 tarihinden itibaren 3 ay süreli olarak imzalandığını, sözleşme süresi içinde davacı tarafça organize edilerek sağlanmış bir kredi söz konusu olmadığını, müvekkili tarafından sözleşmenin yenilenmediğini, bu tarihten sonrasına ilişkin yetki belgesi bulunmadığını,davacının müvekkilinin kendi çabası ile kullandığı kredi nedeniyle herhangi bir ücrete hak kazanmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasındaki geçerli olan Danışmanlık Sözleşmesi kapsamında davalı şirketin davacıya verdiği yetki doğrultusunda davacının davalı adına …’a kredi başvurusunda bulunduğu, işlemlerin tamamlanması neticesinde davalı şirkete 28.04.2014 tarihinde … tarafından 25.000.000-TL bedelli kredi tahsis edildiği, davacının danışmanlık sözleşmesindeki edimlerini ifa ettiği, Danışmanlık Sözleşmesinin 5. Maddesine göre kullandırılan kredinin %1,2’sine tekabül eden 300.000-TL’ye hak kazandığı, davacı kredinin kullanıldığı 09.03.2015 tarihinde ücrete hak kazanması nedeniyle icra takibine kadar olan kısım için %10,50 avans faizini talep hakkına sahip olduğu, davacının davalıdan alacağının 300.000-TL asıl alacak, 16.800-TL faiz olmak üzere toplam 316.800-TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin 300.000-TL asıl alacak ve 16.800-TL işlemiş faiz ile birlikte takip talebindeki aynı koşullarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20’sine tekabül eden 60.000-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili ; Dava tarihi itibariyle dava dışı … A.Ş.’den kullanılan kredi miktarının 21.500.000-TL olduğunu, kullandırılan kredinin genel kredi sözleşmesinde ve 19/12/2014 tarihli kredi sözleşmesinde açıkça 21.500.000-TL olarak gösterildiğini, buna karşılık mahkemenin müvekkili tarafından daha sonra kullanılan krediler de eklenmek suretiyle toplam 25.000.000-TL üzerinden hesaplanan ücrete hükmedilmesinin hatalı olduğunu, … A.Ş.’den kullanılan kredi başvurusunun müvekkili şirket tarafından yapıldığını, davalının herhangi bir katkısının bulunmadığını, davacının bir kaç mail yazışmasını göstererek hak talep etmesinin kötüniyetli olduğunu, 10/11/2016 tarihli müzekkerenin ara karara dayanmadığını, bu müzekkereye istinaden verilen banka cevabının dosyadan hariç tutulması gerektiğini, bankadan gelen diğer müzekkere cevaplarında ise kredi tahsis dosyasının ve kredi teminine ilişkin başvuru belgeleri bulunmadığını, sözleşmenin 10/07/2014 tarihinde, kredi tahsisinin ise 28/08/2014 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında 1 aylık bir zaman sürecinde bu kredi tahsisinin sağlanamayacağının açık olduğunu, davacının kredi görüşmelerini başka bankalarla yaptığını, sözleşme süresinin sona ermesinden sonra davacının … Bankası için yetki belgesi istemesinin davacının … kredisi için çalışmadığını açıkça ispatladığını, davacı tarafça olgunlaştırılmış bir kredi bulunmadığını, davacının sözleşmenin 3. maddesi gereğince müvekkiline rapor sunmadığını ve diğer görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Eldeki davada, davacı finansal danışmanlık ve aracılık işlerini devamlı surette icra ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlık her iki tarafından ticari işletmesinden kaynaklandığından davanın asliye ticaret mahkemesi tarafından görülmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Somut olayda taraflar arasında 10/07/2014 tarihinde Danışmanlık Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı, davalı şirkete ait rezidans, otel ve alışveriş merkezi projesi ile ilgili uzun vadeli kredi temini işlemlerinin her aşamasında finansal danışmanlık, yardım ve hizmetlerin yapılmasını, bu kapsamda finansman modelleri hazırlanmasını ve sunulmasını, talep edilen kredi ile ilgili gerekli araştırmaların ve öngörüşmelerin yapılmasını, kredilerin onaylanması için azami gayret gösterilmesini; davalı ise, tahsis edilmiş kredi meblağı üzerinden davacıya % 1,2 oranında danışmanlık ücreti ödemeyi üstlenmiştir. Davacı, davalı ile aralarında 10/07/2014 tarihli sözleşme kapsamında davalıya kredi finansmanı sağlayabilmesi için danışmanlık ve aracılık hizmeti verdiğini, davalıya … A.Ş.’den kredi tahsis edildiğini, böylelikle sözleşmedeki edimini yerine getirdiğini ve ücrete hak kazandığını ileri sürmektedir. Davalı ise, davacının … A.Ş.’den tahsis edilen kredi ile ilgili herhangi bir danışmanlık ve aracılık faaliyeti bulunmadığını, bu kredi başvurusunun davacı ile imzalanan sözleşmeden önce kendileri tarafından yapıldığını, bu kredinin kendi çabaları ile kullandırıldığını savunmaktadır. Mahkemece, dava dışı banka tarafından davalı şirkete 25.000.000-TL bedelli kredi tahsisi yapıldığı sonucuna varılarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir. Fakat bankadan gelen yazı cevabında limitin 28/10/2014 tarihinde tahsis edildiği bildirilmiş ise de, yazı ekinde sunulan 19/12/2014 tarihli ek sözleşmede kullandırılan kredi miktarının 21.500.000-TL olduğu belirtilmiştir. Yine yazı cevabında yer alan kredi ödeme planlarının 2016 yılına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bankaca davalı şirkete ne kadarlık bir kredi limiti tahsil edildiğine ilişkin dosyada açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle 19/12/2014 tarihli ek sözleşmede zikredilen ve ek sözleşmenin bağlı olduğu belirtilen 24/10/2014 tarihli … numaralı genel kredi sözleşmesi ile ek sözleşmenin tam metni getirtilerek davalı şirkete ne kadarlık bir kredi tahsisi yapıldığı hususu araştırılıp açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu husus açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı görüldğünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353(1)a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1265 Esas – 2018/1310 Karar sayılı ve 13/12/2018 tarihli kararın HMK.’nun 353(1)a-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 5.411-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/11/2021