Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/896 E. 2021/937 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/896
KARAR NO: 2021/937
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2016/1182 Esas-2018/976 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, sigortalısı … şirketinin 2 adet gemi maketi ve fuar malzemelerinden oluşan emtianın Dubai Birleşik Arap Emirlikleri’ne nakli için davalı firma ile anlaştığını, emtianın 08.06.2015 tarihinde alıcı firmaya ulaştığında fuar alanında standa yerleştirilmek üzere ambalajı açıldığında hasarlı olduğunun tespit edildiğini, zarar gören sigortalının yapılan ekspertiz sonucunda tespit edilen zararın poliçe kapsamında 01.10.2015 tarihinde karşılandığını, müvekkilinin TTK 1472.madde hükmü kapsamında sigortalının haklarına halef olduğunu, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Md. … E. dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ayrıca icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, abonman sigorta sözleşmesi ile halefiyet iddiasında bulunulmuşsa da davaya konu taşımayı kapsayan ve teminat altına alan spesifik nakliyat sigorta poliçesi bulunmadığını, davaya uygulanması gereken hukukun CMR Konvansiyonu hükümleri olduğunu,Konvansiyonun 30. maddesi uyarınca müvekkiline 7 gün içinde yapılması gereken yazılı ihbarın yapılmadığını, davada CMR 32’de düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, dava konusu taşımanın 08.06.2015 tarihinde yapıldığını, ancak takibin 02.11.2016 tarihinde başlatıldığını,ekspertiz raporunda hasarın oluşumunda ambalaj yetersizliğinin etkili olduğunun belirtildiğini, taşımacının sorumluluğunu kaldıran özel hallerin 17/4-c maddesinde düzenlendiğini, bu hususun nakliyat emtia sigortası genel şartlarında da teminat dışı bırakıldığını, davacının sigortalı ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşmenin 4. maddesinde uygun paketle yapılmaması halinde oluşabilecek hasardan dolayı sorumluluğun kabul edilmeyeceğinin kararlaştırıldığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taşımanın havayolu ile yapılması sebebiyle Varşova Konvansiyonunu tadil eden 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu, eksper raporunda hasarın ambalaj hatası olduğunun belirlendiği, davacı tarafından bu kapsamda yapıldığı belirtilen ödemenin de Enstitü Yük Klozları-Havayolu “İstisnalar” başlıklı sigorta teminatı haricinde sayılan hallerden 2.3. maddesi gereğince lütuf ödemesi niteliğinde olduğu, davacının halefiyet hakkını kazanmadığı, dava dışı sigorta ettirenin bu hakkına ilişkin olarak davacıya TBK 183. maddesi kapsamında alacağını devretmesi gerektiği ancak temlik sözleşmesi bulunmadığı, davalı tarafından dava dışı sigortalıya hasarın tazminine ilişkin 1.500-TL ödemesinin teklif boyutunda kaldığı, herhangi bir ödemenin bulunmadığı,hak düşürücü sürenin de geçtiği, dolayısı ile ödenen bedelden taşıyıcı davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; CMR m.17 ve TTK m.875 uyarınca davalı taşıyıcının yükü teslim almasından sonra meydana gelen hasarlardan davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu, ekspertiz raporunda da sorumluluğun davalı tarafından kabul edildiğinin belirtildiğini, ayrıca hasara ilişkin tutanak bulunmamasına rağmen hasarın nakliye sırasında gerçekleştiğinin ve ambalajlamada yetersizlik nedeniyle meydana geldiğinin tespit edildiğini, bununla birlikte yerel mahkemece kurulan hükme esas alınan ek ve kök raporlarda, dava dışı sigortalı firmanın dava konusu emtialarda ambalajlama hatası olduğu ve dava konusu hasarda davalı firmaya %25 oranda kusur izafesi tespitini kabul etmediklerini; müvekkili şirketin sigortalısının 2 adet gemi maketinden oluşan emtianın 8.6.2015 tarihinde alıcı firmaya ulaşıp ambalajı açıldığında hasarlı olduğunun tespit edildiğini ve nakliyeci firma ilgilisine derhal e-posta yolu ile bildirimde bulunulduğunu, davalı şirket tarafından söz konusu hasarın gerçekleştiğinin ve sorumluluğu kabul ettiklerini, ancak fatura değeri üzerinden ödeme yapabileceğini belirttiğini; ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, havayoluyla yük taşınması sırasında meydana gelen hasar nedeniyle rucuen alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, Montreal Konvansiyonu’nun 31/2. Maddesi uyarınca taşıyıcıya süresinde ve usulüne uygun biçimde hasar ihbarının yapılmadığı, hasarın ambalaj hatasından kaynaklanması nedeniyle sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, hasarın meydana geldiği tarih itibariyle Varşova Sözleşmesi’nin Montreal Protokolü ile tadil edilmiş hükümleri uygulanması gerekli olup bu sözleşmenin 31/2. maddesinde “hasar durumunda, teslim almaya yetkili şahıs tarafından hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve en geç, kontrol edilmiş bagajlar durumunda alınan tarihten itibaren yedi (7) gün içerisinde ve kargo halinde de alınılan tarihten itibaren on dört (14) gün içerisinde taşıyıcıya şikayette bulunacağı, gecikme durumunda şikayetin, en geç bagaj ya da kargonun kendi kullanımına verilmiş olması gereken tarihten itibaren yirmi bir (21) gün içerisinde yapılması gerektiği, her ihbarın, yukarıda belirtilen süreler içinde, ayrı bir yazılı bildirim olarak gönderilmesi veya taşıma belgesi üzerine yazılmak suretiyle yapılmasının gerektiği, belirtilen süreler içinde ihbarda bulunulmaması halinde, taşıyıcının kötüniyeti dışında, taşıyıcı aleyhine dava açılamayacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu düzenleme karşısında, ihbar sürelerine uyulmaması halinde, yalnızca taşıyıcı lehine bir karine söz konusu olmayıp, taşıyıcının sorumluluğu da sona ermektedir. (Hüseyin Ülgen, Hava Taşıma Sözleşmesi, İstanbul 1987, s. 211, Tuba Birinci Uzun Uluslararası Hava Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu, 2012, s.134-135). Ancak, taşıyıcının herhangi bir suretle hasarı öğrenmesi halinde ihbarın süresinde yapılmadığını ileri sürmesi TMK’nın 2. maddesi uyarınca iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu durumda hasar nedeniyle ihbar şartı aranmamalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/10/2015 tarihli, 2015/3494 E. 2015/10300 K. Sayılı içtihadı) Davacı tarafça, dava dışı sigortalı tarafından davalı taşıyıcının elektronik e-posta yolu ile haberdar edildiği, ayrıca davalı tarafından gönderilen e-postalarda davalının hasarın varlığından haberdar olduğu ve hasarı kabul ettiği ileri sürülmektedir. Davalı taşıyıcı ise ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini savunmaktadır. Teminata konu yükün 08/06/2019 tarihinde hasarlı olduğu tespit edilmiş olup sigortalı tarafından davacı … şirketine 14/08/2015 tarihinde başvuru yapılmıştır. Buna karşılık hasar dosyasının incelenmesinde davalı taşıyıcı yönünden Sözleşmenin 31/2 maddesinde belirtilen ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirildiğine dair elektronik posta yazışmaları tespit edilememiştir. Yine hasar dosyasında ve ibraz edilen evraklarda davalı taşıyıcının hasardan süresi içerisinde haberdar edildiğine ve davalı taşıyıcı tarafından hasardan doğan sorumluluğun kabul edildiğine dair delil bulunmamaktadır. Bu yönüyle mahkemece süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/06/2021