Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/892 E. 2021/902 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/892
KARAR NO: 2021/902
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2018
NUMARASI: 2018/32 Esas-2018/616 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
İlk derece mahkemesince verilen dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin 12.10.2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında gündemin 4, 5, 6, 7 ve 8. maddelerinde alınmış olan kararların iptalinin gerektiğini, 4. maddede alına karar 2016 yılı finansal tablolara ilişkin olup görüşme sırasında müvekkili tarafından sorular sorularak özel denetçi tayini talep edildiğini, kararın oy çokluğuyla kabul edilerek müvekkilinin özel denetçi talebinin usule aykırı olarak reddedildiğini, bu karar ile şirketin usulsüz işlemlerinin ortaya çıkmasının engellendiğini, 5. madde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup kararın bilançonun gerçeği yansıtmaması ve şirket hesaplarındaki usulsüzlükler nedeniyle geçersiz olduğunu, 6. madde kar dağıtımına ilişkin olup yapılan usulsüzlükler nedeniyle iptalinin gerektiğini, 7. maddede müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğini reddedildiğini, müvekkilinin kasıtlı olarak şirket yönetiminden uzak tutulmaya çalışıldığını, yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkına ilişkin olan 8. maddenin ise haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, 4, 6, 7 ve 8. maddelerde alınan kararların haksız, kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle TTK’nın 445 ve 446. maddeleri uyarınca iptaline, gündemin 5. maddesinin geçersizliğinin tespitine, bu mümkün olmadığı takdirde ise iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının iptali istenen genel kurula katılarak eleştiri düzeyinde kalan beyanlarda bulunduğunu, görüşmelerde aksi görüşler bildirdiği kararlara açık bir şekilde muhalif olmadığını, genel kurul kararlarının iptali davasının açılabilmesi için, karara muhalif kalınması yeterli olmayıp, ayrıca muhalefetin tutanağa geçirilmesinin şart olduğunu, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya bu aşamada bu hususu açıklayıcı mahiyette yazılı belge sunulması karara muhalif olduğu anlamını taşımayacağını, bu nedenle iptal davası açma şartlarının oluşmadığını, ayrıca ileri sürülen iptal sebeplerinin mesnetsiz olduğunu, 6736 sayılı kanunun 6/3 maddesine ilişkin uygulamanın, mevzuata uygun olduğunu, şirketin gerçekleştirdiği yatırım tutarı konusunda davacıya bilgi verildiğini, genel kurulun %10 oranında kar dağıtım kararının şirket mali yapısına uygun olduğunu, ayrıca yönetim kurulunun ibrasının da usule uygun olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin kanuna ve ana sözleşmeye uygun olarak seçildiğini, yönetim kurulu üyeleri için belirlenen huzur haklarının kanuna ve ana sözleşmeye uygun olduğunu. 6102 sayılı TTK gereği toplantıya katılsın ya da katılmasın, yönetim kurulu üyeleri arasında farklı tutarlar üzerinden huzur hakkı verilebileceğini, yönetim kurulu üyeleri adına farklı tutarlarda belirlenmiş huzur hakkı bedellerine davacı tarafından yapılan itirazın herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; iptali istenen 12.10.2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4. maddenin 2016 yılı hesap dönemine ilişkin finansal tabloların okunması, müzakeresi ve onaya sunulması ile ilgili olduğu, 5. maddenin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerinin onaya sunulması, 6. maddenin 2016 yılı ile ilgili karın dağıtımı, 7. maddenin yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerinin belirlenmesi, 8. maddenin ise yönetim kurulu üyelerinin huzur haklarının tespitine ilişkin olup, tüm bu maddelerin oylanması sırasında davacının sadece olumsuz oy kullandığı, muhalefet şerhini tutanağa geçirtmediği, sadece 4 no.lu gündem maddesi görüşülür iken, bilgi alma hakkını ve şirket iş ve işlemlerinin denetlenmesi için özel denetçi atanmasını talep ettiğini bildirdiği, her ne kadar davacı tarafından 5. maddenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi talep edilmiş olup, genel kurul kararının butlanla batıl olduğunu ileri sürmek için toplantıda muhalefet şerhi konulması zorunlu değil ise de, 5. maddenin de iptale tabi kararlardan olup, batıl kararlardan olmadığı, davacının genel kurul toplantısında bizzat hazır olduğu, iptalini istediği maddeler yönünden olumsuz oy kullanmasına rağmen, ilgili maddelere dair muhalefet şerhini tutanağa geçirtmediği (Yargıtay 11. HD 2016/2285-2017/4681 E.K. sayılı kararı), davacının TTK’nın 437 ve 438 madde kapsamında bilgi alma ve inceleme hakkı ve özel denetim isteme hakkının alınan kararlara muhalefet olmadığı, bu yasal haklarını yasal çerçevede kullanabileceği gerekçesiyle, davanın TTK’nın 446(1)-a bendi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin olağan genel kuruluna katılarak alınan kararlara olumsuz oy kullanarak muhalif kaldığını, kaldı ki alınan kararların batıl olması halinde muhalefet şerhinin tutanağa geçirilip geçirilmediğinin bir öneminin bulunmadığını, alınan kararların batıl olup olmadığı değerlendirilmeden karar verildiğini, 4. maddede alınan kararın TTK’nın 447. maddesindeki kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararlardan olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın esasına girilmek üzere dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 12.10.2017 tarihli olağan genel kurulunda alınan 4, 6, 7 ve 8 numaralı kararların iptali, 5 numaralı kararın ise batıl olduğunun tespiti, olmazsa iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacının da bizzat katıldığı 12.10.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan alınan 4 numaralı karar 2016 yılı hesap dönemine ilişkin finansal tabloların okunması, müzakeresi ve onaylanmasına ilişkin olup davacının oylama öncesi söz alarak bilgi alma hakkını ileri sürerek özel denetçi atanmasını talep ettiği, ancak davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı; 5 numaralı karar yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı; 6 numaralı karar 2016 yılına ait karın ortaklara dağıtımına ilişkin olup davacının yukarıdaki sorularının cevaplanmasını talep ettiği, ancak muhalefet şerhinin bulunmadığı; 7 numaralı karar yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olup davacının üyelik talebinin oy çokluğuyla reddedildiği, davacının söz alarak yukarıda belirttiği hususlara ilişkin haklarını saklı tuttuğu, ancak davacının bu karara katılarak olumlu oy kullandığı; 8 numaralı karar ise yönetim kurulu üyelerinin huzur haklarının tespitine ilişkin olup, davacının her üyenin aynı bedeli alması gerektiğini ifade ettiği, ancak davacının bu karara yönelik de muhalefet şerhinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmüne göre; kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılabilir. Aynı yasanın 446. maddesine göre iptal davası açılabilmesi için, toplantıya katılmak, olumsuz oy vermek ve muhalefetini tutanağa geçirtmek şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşmeler sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması, alınan karara muhalif olunduğu anlamına gelmez. Bu kapsamda somut olayda genel kurulda alınan kararlara yönelik muhalefet şerhi davacı tarafından tutanağa geçirtilmemiş olup, bir kısım maddelerin oylanması öncesinde ve görüşülmesi sırasındaki irade beyanı niteliğindeki açıklamalar ve haklarının saklı tutulması beyanı ise, kararların iptali için zorunlu olan muhalefet şerhinin bulunduğunu kabule elverişli değildir. Bu kapsamda davalı şirket genel kurulunda alınan ve dava konusu olan 4 numaralı kararda davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı; 5 numaralı kararda davacının muhalefet şerhi bulunmadığı gibi yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin oyalamada yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmadığı da anlaşılmasına göre oy nisabına ilişkin bir eksiklik ve bu nedenle butlan koşullarının bulunmadığı; 6 numaralı kararda davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı, 7 numaralı kararda davacının olumlu oy kullanması nedeniyle dava şartı mevcut olmadığı gibi kararda kanun ve ana sözleşme hükümlerine de bir aykırılık bulunmadığı, 8 numaralı kararda ise davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı anlaşılmakla; dava konusu 4, 6, ve 8 numaralı kararlar yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, 5 ve 7 numaralı kararlar yönünden ise butlan ve iptal koşulları mevcut olmadığından davanın reddi gerekirken, tüm kararlar yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak “davanın 12.10.2017 tarihli genel kurulda alınan 4, 6, ve 8 numaralı kararlar yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, 5 ve 7 numaralı kararlar yönünden ise butlan ve iptal koşulları mevcut olmadığından reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/32 Esas-2018/616 Karar sayılı ve 05/07/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın, 12.10.2017 tarihli genel kurulda alınan 4, 6, ve 8 numaralı kararlar yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, 5 ve 7 numaralı kararlar yönünden ise butlan ve iptal koşulları mevcut olmadığından REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının 35,90-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 23,4‬0-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 2.810-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” Davacı tarafça yatırılan 44,40‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021