Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/887 E. 2021/1108 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/887
KARAR NO : 2021/1108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI: 2017/1123 2018/1053
DAVA: Şirket Ortaklığının Feshi ve Tasfiyesi, Ortaklık Hissesinin Tepsiti
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın usulden reddine dair kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili …’ın, … İnşaat Adi Komandit Şirketi … ve Ortakları şirketinin %79 hissesine sahip eşi … vefatı sebebiyle, murise ait hisseye 1/4 oranında yasal mirasçısı olduğunu, müvekkilinin şirketteki hissesinin %19.75’e isabet ettiğini, şirketin davalı ortaklarının … vefat tarihi olan 13.10.2004 tarihinden sonra ortaklar kurulu kararı alınmasına ve müvekkilinin iştirak halinde olan miras hissesini somutlaştırarak miras payına uygun olarak şirket hisselerinin aleni hale getirilmesine ve Ticaret Siciline kaydına yanaşmadıklarını, …’ın şirket hisselerinin Ticaret Siciline kaydedilmesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin şirketteki payının tescili için bu güne kadar diğer şirket ortakları ile görüşüldüğünü, söz konusu payının tescilinin talep edilmiş ise de bunun mümkün olmadığını, müvekkilinin şirketin feshini istemekten başka bir yolunun da kalmadığını, şirket kayıtlarına göre toplamda %21 oranında şirket hissedarı görünen davalıların mirasçılık durumuna uygun olarak şirket paylarını dağıtmadıklarını, müvekkilini dışlayan ortakların 20.10.2008 tarihinde görünüşte ortaklar toplantısı yaparak, ortaklardan … tek imza ile ve münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmasına oy birliği denilerek karar verildiğini, bu kararın yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin şirketin diğer ortaklarına tamamen güveninin kırıldığını ileri sürerek; İstanbul İli, … İlçesi … ada, … parselde bulunan taşınmazlar üzerine ve şirketin tüm banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkilinin şu anki veraset belgesine uygun olarak … İnşaat Adi Komandit Şirketi … ve Ortakları şirketinin %19.75 oranında hissedarı olarak kaydedilmesine ve tesciline, dava sonuçlanıncaya kadar şirketi temsil için tensip ile birlikte kayyım atanmasına, İstanbul Ticaret Odası Sicilinde görünen 26.07.2013 tarihli ek sözleşme ve 07.09.2015 karar tescil tarihli işlemlerin iptaline, haklı nedenle şirketin feshine ve tasfiye payının hesaplanarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin, …’ın vefatının ardından şirketin içinin boşaltılarak kapatılması sebebiyle … tarafından muris … eşi davacı … aleyhine açılan İst. 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/923 E. 2007/292 K. Sayılı kesinleşen kararına istinaden ihya suretiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil no’da kaydı açılarak ticari faaliyetine yeniden başladığını, hukuka uygun olarak yetkililerine imza sirküleri çıkarıldığını, bu kapsamda tüm iş ve işlemler usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket ana sözleşmesinin 13. Maddesi gereğince bir ortağın ölmesi halinde varislerinin pay bedelini alabilecekleri gibi miras şirketi halinde şirket ortağı da olabileceklerinin düzenlendiğini, davacının fesih ve tasfiye talebinin kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın şirkette ortak kalmasının dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, davacı tarafın ortak olarak kalmak istemediğinden talebine uygun işlem yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının komandit şirket olması nedeniyle davalı şirketin diğer ortaklarınca murisin vefatı nedeniyle davacıya o tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun 202. Maddesi uyarınca Beyoğlu …. Noterliğinin … yevmiye no’lu 27.10.2008 tarihli ihtarnamesi ile, davacıya komandit veya komanditer olmayı isteyip istemediğine ilişkin çıkarılmış olan ihtara davacı tarafça Beyoğlu …. Noterliğinin 27.11.2008 tarih ve … yevmiye numaralı karşı, cevabı ihtarnamesi ile komandite veya komanditer olmak istemediğini beyan ettiği ve şirketin usulüne uygun yapılan bilançosuna göre hisse bedelinin ödenmesini talep ettiği, buna göre davacı tarafça çıkarılan ihtarnameye verilen cevabı ihtarnameden dolayı, şirkette ortak olarak kalmak istemediğinden artık şirketin diğer işleri ile ilgili herhangi bir talebinin olamayacağı, tek talebinin ancak komandite veya komanditer ortak olmak istememesinden dolayı mirasçılıktan gelen hissesinin karşılığı pay bedeli olabileceği, davacının mirasçılık payından kaynaklanan hissesine düşecek çıkma payı bedelinin usulüne uygun ödenmemesi üzerine, davacı tarafça İst. 11. ATM’nin 2009/340 E. Sayılı dava dosyasında çıkma payının tespiti için dava açıldığı, mahkemede yapılan yargılama neticesinde 08.09.2015 tarih 2009/340 E. 2015/602 K. Numarası ile “davacının davalı şirket ortaklığından TTK 531 maddesi uyarınca çıkmasına izin verilmesine, davacının 1.105.912,51 TL ortaklık payının karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verildiği, kararın temyizi üzerine davacı tarafın 11.11.2015 tarihinde Yargıtay’a göndermiş olduğu feragat dilekçesi üzerine Yargıtay 11. H.D’sinin 20.10.2016 tarih 2015/13824 E. 2016/8294 K. Sayılı ilamı ile feragat konusunda hüküm verilmesini teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, mahkemesine dönen dava dosyasında 27.12.2016 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve 2016/926 K. Numarası ile verilen kararın 17.03.2017 tarihinde kesinleştiği, davacı ile davalı arasında görülebilecek olan davanın şirket ortaklık payından kaynaklanan ortaklık payına isabet eden alacak davası olabileceği, davacının bu davasından feragat ettiği, feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğurması nedeniyle davacının davalıdan talep edebileceği şirket ortaklığından kaynaklanan, mirastan gelen payına isabet eden alacak davası yönünden görülmekte olan davanın, daha önce İstanbul 11. ATM’nin bahsi geçen kararı ile hükme bağlanmış olmasından dolayı davacı ile davalı arasında kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece, müvekkiline miras yoluyla kalan şirket hisselerinin tesciline yönelik taleplerinin hatalı olarak alacak talebi gibi değerlendirilerek dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğini; mahkemece, şirket hissedarı ve yasal mirasçısı olan davacının yokluğunda alınan ve şirketi temsilen … yetkilendirildiği ve bütün hukuksuz işlemlerin temeli olan 20/10/2008 tarihli ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun dikkate alınmadığını; şirketin yetkili temsilci tarafından temsil edilmediğini, eksikliğin giderilmesi için davalı şirkete süre verilmesi ve süresinde eksikliğin giderilmemesi halinde şirkete kayyım atanması gerektiğini; şirketin haklı nedenle feshine ve tasfiye payının ödenmesine talepleri yönünden inceleme yapılmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin komandite ortağı müteveffanın vefatı nedeniyle intikal eden şirket hissesinin kayıt ve tescili, şirket ortaklar kurulu kararının geçersizliğinin tespiti, tescil işlemlerinin iptali, şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiye payının ödenmesi istemine ilişkindir.Davacı vekili, şirketin %79 hissesine sahip olan komandite ortak … vefatı nedeniyle müvekkiline isabet eden %19,75 oranında şirket hissenin müvekkili adına kayıtlı ve tescilini talep etmektedir. Bunun yanı sıra şirketin diğer ortakları tarafından müvekkilinin gıyabında alınan 20.10.2008 tarih ve 3 no’lu kararının geçersizliğinin tespiti, şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiye payının hesaplanarak kendine ödenmesi talebinde de bulunmaktadır.Davalı şirkette 158.000-TL sermaye ile … ve 20.000-TL sermaye ile … komandite, 22.000-TL sermaye ile … komanditer ortak iken, muris … diğer ortaklara vekaleten 07/01/2003 tarihli devir sözleşmesi ile 42.000-TL sermaye karşılığı hisseyi …’a devretmiştir. Hisse devri ile birlikte 158.000-TL sermaye ile … komandite, 42.000-TL sermaye ile … komanditer olarak şirketteki ortaklık durumlarını devam ettirmişlerdir.Muris … 13/10/2004 tarihinde vefat etmiş olup, veraset ilamına göre geriye mirasçı olarak eşi … ve çocukları … ve … bırakmıştır. Hisseleri muris tarafından devredilen … ve … tarafından İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/923 E. 2007/292 K. Sayılı dosyasında, …’a devredilen bir kısım şirket taşınır ve taşınmazları ile … ve … ait şirket hisselerinin devir sözleşmesinin iptaline karar verilmiş, iş bu karar 05/06/2008 tarihinde kesinleşmiştir. Hisse devir sözleşmelerinin geçersiz hale gelmesiyle muris … ölümü anında şirketin kalan ortaklarının 20.000TL karşılığı hisse ile komandite ortak olarak …, 22.000TL karşılığı hisse ile komanditer ortak … olduğu anlaşılmaktadır.Komandit şirketlerin yönetimi sözleşmede belirlenecek hükümlere göre sadece komandite ortaklara aittir. Tarafların düzenlediği ana sözleşmede bulunmayan hususlarda kollektif şirketlere ait hükümler uygulanır. TTK’nın 267. Maddesi uyarınca kollektif şirketlerin infisahına ve tasfiyesine ve ortakların şirketten çıkma ve çıkarılmasına dair olan 185 – 242 nci maddeler hükümleri komandit şirketlerde de tatbik olunur. Şirket ortağının ölümünün düzenlendiği 6762 S.lı TTK’nın 195. Madde hükmünde şirket ana sözleşmesinde şirketin kalanlarla devam edeceğine ilişkin düzenleme bulunup bulunmamasına göre ayrı hükümler getirilmiştir. Kanunun 195/2. Maddesinde; “şirketin, ölen ortağın mirascılariyle diğer ortaklar arasında kollektif şirket olarak devam edeceği hakkında şirket mukavelesinde hüküm varsa; mirascılar kollektif sıfatiyle şirkete devam edip etmemekte serbesttirler. Şirketten devamını isterlerse, diğer ortaklar kabule mecburdurlar. Ancak, kollektif sıfatiyle şirkette kalmak istemiyen mirascı varsa, ölen ortağın payından kendisine düşen miktar ile komanditer olarak şirkete kabul edilmesini teklif edebilir. Diğer ortaklar bu teklifi kabule mecbur değillerdir. Mirascılar şirkete kollektif ortak veya komanditer olarak dahil olup olmıyacaklarını ortağın ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde şirkete bildirmeye mecburdurlar. Keyfiyetin şirkete bildirilmesine kadar, mirascılar şirkette komanditer olarak kalmış sayılırlar. Bu müddet içinde beyanda bulunmamış olan mirascılar müddetin hitamından itibaren kollektif ortak sıfatını iktisap ederler.” denilmiştir.Şirket ana sözleşmesinin 13. Maddesinin gerek ilk şeklinde gerekse 1981 yılında tadil edilmiş halinde şirket ortaklarından birinin ölüm halinde şirketin kalanlarla devam edebileceği düzenlenmiştir. Kanun’un 195/2 maddesi, ölen ortağın mirasçılarına ortaklığa katılma hakkını ölüm tarihinden itibaren 3 aylık süre içerisinde yapılacak bildirime bağlı tutmuştur. Düzenlemede, ölen ortağın mirasçıları bildirim yapılıncaya kadar komanditer ortak, bildirimin veya 3 aylık sürenin dolmasından sonra ise kollektif ortak sıfatını kazanacağı yer almaktadır. Hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/923 E. 2007/292 K. Sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiği süre boyunca şirkette geriye sadece komanditer ortak olarak davacı … kalmıştır. Hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin davanın devam ettiği sürece, şirketin mevcut ortağının komanditer ortak olması nedeniyle, ölen ortağın mirasçılarının şirket ortaklığına devamı yönündeki iradelerini iletecekleri şirket yönetimi bulunmamaktadır. Bu nedenle TTK m.195/2 uyarınca ve sözleşme hükümlerine göre üç aylık sürenin işlemeyeceğini kabul etmek gerekmektedir.Hisse devri sözleşmesinin iptaliyle ise davacı ortağın yerine 20.000-TL sermaye ile … komandite, 22.000-TL sermaye ile … komanditer olarak ortak şirkette tekrardan yer almıştır. Hisse devir sözleşmesinin iptali ile şirkette komandite ortak sıfatıyla …, komanditer ortak sıfatıyla … bulunduğundan komandite ortak olarak şirketin temsil yetkisinin komandite ortak sıfatıyla … tarafından kullanılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra 27.10.2008 tarihli noter ihtarnamesi ile, davacıya komandit veya komanditer olmayı isteyip istemediğine ilişkin çıkarılmış olan ihtara karşı davacı 27.11.2008 tarihli cevabı ihtarname ile komandite veya komanditer ortak olmak istemediğini ve şirketin usulüne uygun yapılan bilançosuna göre hisse bedelinin ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı seçimlik hakkını ortaklık payına isabet eden bedelden yana kullandığından kendisine mirasen intikal eden ortaklık payının tescilini isteyemez..Davacının ortaklıktan çıkmaya izin ve çıkma bedelinin ödenmesi için açmış olduğu İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/340 E. 2015/602 K. Sayılı davadan feragat ettiği anlaşılmaktadır. HMK m.311 gereğince davadan feragat kesin hüküm gibi sonuç doğuracağından mahkemece feragatle sonuçlanan bahsi geçen dosyası nedeniyle kesin hüküm oluştuğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafından sehven yatırılan istinaf başvuru harcı 121,30-TL ve maktu karar harcı 44,40-TL’nin istek halinde davalıya iadesine, İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2021