Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/885 E. 2021/939 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/885
KARAR NO: 2021/939
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI: 2015/1121 Esas- 2017/276 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirket için “exworks” koşullu taşıma işi yapıldığını, bu tip taşımalarda satıcının işletmesinde teslim alınan mallarla ilgili taşıma ücretinin alıcı firma, yani davalı tarafından karşılanması gerektiğini, malların satıcıdan teslim alınmasından itibaren malla ilgili tüm riskin alıcının sorumluluğunda olup, navlun bedelinin de alıcı tarafından ödendiğini, ancak açıklanan şekilde taşıma işi organize eden davalının taşıma ücretini ödemediğini, davacının taşıma işini yerine getirdiğini, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının borca haksız ve kötü niyetli itirazı neticesinde icra takibinin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; takibe dayanak edilen 3.748,06-TL miktarlı faturanın davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak olayda başlı başına faturanın düzenlenmesi değil, fatura konusu için yapıldığı hususunun da davacı yanca ispatının gerektiği, bu kapsamda davacıya dilekçeler teatisinde, yasal süreçlerde delillerini bildirme hakkından öte, ön inceleme duruşmasında tahkikata geçilerek HMK 140/5 madde uyarınca davacının dayanıp ibraz edemediği, başka yerden getirtemediği delillerini ibraz için 2 hafta daha kesin süre verildiği ve bundan sonra bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, ne var ki davacının bilirkişi incelemesinden sonra bu kez mail yazışmalarının tercümelerini sunarak yeniden ek rapor talebinde bulunduğu, ancak davacının dilekçeler teatisi aşamasında dayandığı delillerden başkaca delil sunamayacağı, davacı tarafından HMK 145. madde koşullarınında varlığı iddia edilmediği gibi mahkemece de bu koşulların varlığının saptanmadığı, davalı yanın davaya cevap vermemekle ve hiçbir duruşmaya katılmamakla tüm iddiaları reddetmiş sayılacağı, kaldı ki bilirkişi raporundan sonra ibraz edilen tercüme edilmiş mail yazışmaları okunup değerlendirilmiş ise de, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere taşıma (navlun) ücretinin davalı adına davacı tarafından ödendiğine, diğer taşıma hizmetlerinin davacı tarafından karşılandığına ve ithal ürünlerin dava dışı satıcıdan teslim alınıp İstanbul’da davalıya teslim edildiğine ilişkin kabule yeterli bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili;mahkemece 07.02.2017 tarihli celse ara kararında, ibraz ettikleri mail yazışmalarının orijinalleri ve yeminli tercümelerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine rağmen, daha sonra delillerin süresinde sunulmadığı gerekçesi ile eksik ve yanlış bilirkişi raporunu da temel alarak davayı reddettiğini, dosya kapsamına e-mail yazışmalarının sunulduğunu, faturanın davalıya teslim edilmediği iddia edilmesine rağmen, sundukları e-maillerin Türkçe olduğunu, tekrar sundukları gibi davalı firma yetkilisi tarafından 15.06.2015 tarihinde teslim alınmış olduğunu, ilgili faturaya davalının itiraz etmediğini, dosya kapsamına sundukları tüm delillerde taşıma işinin yapıldığının meydanda olduğunu, davalı ve davacı şirket yetkililerinin yazışmalarında yükün hangi gümrüğe indirileceği konusunun yer aldığını, şirket yetkilisi …’ın 29.05.2015 tarihli e-mailde Halkalı Gümrüğüne indirilmesi konusunda talimat verdiğini, taşıma sözleşmesinin kurulduğunun meydanda olduğunu, davacı müvekkilinin kendi başına şirket seçip konşimento ve ATR belgesi düzenleyen bir şirket de olmadığını, dolayısıyla bu yönden de yerel mahkemenin delilleri değerlendirmeyip, verdiği kesin süreye rağmen süresinde sunulan delilleri yok saydığını, aradaki hizmet ilişkisini ispat eden müvekkili taşıma şirketinin sunulu fatura kapsamında alacaklı olduğu ispat edildiğinden ve deliller dosya kapsamında yer almaktayken, mahkeme kendi ara kararından da rücu etmemiş iken verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma hizmet bedeli alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi ispat etmesi gerekir. Fatura sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Eldeki davada davalı davaya cevap vermeyerek sözleşmesel ilişkiyi, hizmetin verildiğini ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda sözleşmesel ilişkiyi, faturada yazılı hizmetin davalıya verildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükü davacıya aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delille kanıtlamalıdır. Somut olayda; taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa da, davalı tarafından ex works teslim şekli ile İspanya’da yerleşik … firmasından satın alınan ses ve aydınlatma ekipmanı emtiasının İstanbul/Türkiye’ye taşınması işinin akdi taşıyıcı olarak davacı tarafından organize edildiği, teslim alınan emtianın taşınması işi yerine getirilerek teslim edildiği, bu şekilde davacı tarafından edimleri yerine getirilmesine rağmen davalı tarafından davacıya navlun ücretinin ödenmediği, ex works teslim şeklinde satıcının işletmesinden teslim alınmasından itibaren tüm masraf, risk ve sorumluluk alıcıya ait olduğundan, somut olayda navlun bedelinden alıcı olan davalının sorumlu olduğu, davacı tarafından düzenlenen 11.06.2015 tarihli fatura davalıya teslim edilmiş olmasına rağmen davalının yasal süresinde faturaya itiraz etmediği, davalı tarafından ödeme yapıldığı yönünde bir iddia ve delil de ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça taşıma hizmetinin verildiği hususu, taraflar arasındaki mail yazışmaları, konişmento, fatura ve dayanakları ile kanıtlanmış olup; taşıma organizatörü olarak davalıya hizmet veren davacının, dava dışı fiili taşıyıcıya ödeme yapıp yapmaması, davacının navlun ücreti alacağını talep hakkı bakımından sonuca etkili değildir. Davacı, taşıma hizmetini vermekle navlun ücretine hak kazanmıştır. İlk derece mahkemesince davacı tarafça dayanılan delillerin süresinde ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemece 07.02.2017 tarihli celsede verilen kesin süreye uyulmaması halinde uygulanacak yaptırım hususunda açıklık bulunmadığından söz konusu kesin sürenin geçersiz olduğu, ancak esasen davacı tarafça dayanılan tüm deliller ve mail yazışmalarının kesin süre öncesinde 14.11.2016 ve 23.12.2016 havale tarihli dilekçeler ekinde de sunulmuş olduğu görülmüştür. Buna gööre davanın kabulüne karar verilmek gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı tarafından işlemiş faiz talep edilmişse de, taraflar arasında bu hususta yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi davalının takip öncesinde temerrüde düşürüldüğüne dair de bir delil bulunmadığından, davacının işlemiş faiz istemi yerinde değildir. Öte yandan takip konusu alacak faturaya dayalı olmakla likit nitelikte olup, davalı da itirazında haksız olduğundan, davacının icra inkar tazminatı isteminin kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2017 Tarih, 2015/1121 Esas-2017/276 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine yönelik itirazının kısmen iptali ile takibin 3.748,06-TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, Fazlaya dair istemin reddine” Takip konusu asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranında 749,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 256,02-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme ve icra veznesine peşin yatırılan toplam 65,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 190,37‬-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından peşin yatırılan 129,25-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti, 145-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.645-TL yargı giderinin davanın kabul oranına göre 1.603,93- TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 3.748,06-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak alınarak davacıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 50,13-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/06/2021