Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/882 E. 2021/903 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/882
KARAR NO : 2021/903
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2018
NUMARASI: 2013/204 Esas-2018/1030 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Davanın reddine dair kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket lehine davalının maliki olduğu Muğla/ Milas ilçesi Dörttepe Köyünde bulunan … parsel sayılı taşınmaz üzerinde 23/01/2006 tarihinden itibaren geçerli onbeş yıl süreli intifa hakkı tesis edilerek akaryakıt istasyonunun bayiliği için taraflar arasında sözleşme imzalandığını, intifa hakkı kapsamında müvekkilinin davalı şirkete gayri maddi hak bedeli olarak 280.187- TL tutarında ödeme yaptığını, bunun yanında istasyonun faaliyetinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi amacıyla müvekkili tarafından sabit nitelikte yatırımlar yapıldığını, ancak Rekabet Kurulunun 12/03/2009 tarihli bildirimi ile 18/09/2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin sürelerine bakılmaksızın ilk beş yıllık süre için muafiyetten yararlanabileceği bildirilmekle 22/03/2012 tarihli ihtarname ile sözleşmenin davalı tarafından sonlandırıldığını, davalı tarafa gönderilen 04.07.2012 tarihli ihtarname ile işlememiş döneme ait bedel ve sabit nitelikteki yatırımın güncel tutarı olan 752.541- TL’nin kdv’siyle birlikte ödenmesinin talep edildiğini, ihtarname ekinde gönderilen vekaletname ile intifa hakkının tapudan terkini işlemlerinin davalı tarafça yerine getirilmesinin sağlandığını belirterek, kdv dahil 483.037,72- TL intifa bedeli ile kdv dahil 404.960,66- TL sabit yatırım bedeli ve ayrıca vadesi geçmiş 16.298- TL alacağın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle Muğla Mahkemeleri yetkili olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye dayalı davanın bir yıl içinde açılması gerektiğinden davanın zaman aşımına uğradığını, davacı ile sözleşme 20.01.2006 tarihinde akdedilmiş olup Rekabet Kurulu kararı gereğince 20.01.2011 tarihinde sona ermesi gerekirken davacının zorlamasıyla müvekkilinin sözleşmeyi 22.03.2012 tarihine kadar sürdürmek zorunda kaldığını, tapudaki intifa hakkının terkin edilmediğini,davacı tarafından düzenlenen faturalar müvekkiline tebliğ edilmediği gibi bu harcamalar yapılırken müvekkilinin onayının alınmadığını, saha betonu, idari bina ve saha bordürünün taşınmazın mütemmim cüzü haline geldiğinden ariyet sayılamayacağını, bedelinin iadesinin de mümkün olmadığını, birtakım tesisat ve imalatların müvekkilinin onayı ve açık rızası olmadan davacı tarafça yapıldığını, bir kısım imalatların ise iadesinin mümkün olduğunu, 16.298- TL olarak talep edilen alacağın konusunun belli olmadığı gibi fatura da sunulmadığını, davacı tarafın malların iadesi konusunda davadan önce bir talepte bulunmadığını, davacı tarafça yapılan hesaplamada amortisman giderlerinin göz önünde bulundurulmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının, intifanın kendiliğinden sona erdiğini ileri sürerek sona erme tarihinden itibaren karşılıksız kalan intifa ödemesinin iadesini talep ettiğinden, bu talebin dinlenebilmesinin, intifa hakkının terkin edilmesi koşuluna bağlı olduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 21/06/2018 tarih ve 2016/18300 esas, 2018/3458 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere intifa hakkının terkini için üçüncü bir kişiye vekalet verilmiş olmasının, intifanın terkini anlamına gelmeyeceği, somut olayda dava 15/03/2013 tarihinde açılmasına rağmen dava tarihi itibariyle henüz intifa hakkının tapudan terkin edilmediği, her ne kadar davacı tarafça intifa hakkının terkini için fesih ihtarnamesine ekli olarak üçüncü bir kişi adına vekaletname düzenlenmiş ise de, vekaletnamenin düzenlenmiş olmasının intifanın terkini anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle zamansız açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili; müvekkilinin davalıya intifa terkin etme yetkisini içeren vekalet vererek bu hususta üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, davalının vekalete rağmen intifayı terkin etmemesinin müvekkilinin dava konusu bedeli istemesine engel olmadığını, intifa hakkının dava tarihinden önce fiilen sona erdiğini, taşınmazın da halen davalı tarafından kullanıldığını, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sabit yatırım bedeli ve cari hesap alacağı bakımından intifanın terkin edilmesinin gerekmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı vekili; davanın bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğunu, intifanın terkinin özel dava şartı niteliğinde olmadığını, bu nedenle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu ücrete hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek,müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshi sebebiyle, cari hesap alacağının tahsili ile davacı tarafından sözleşme kapsamında yapılan ve ödenen ancak geçersiz ve davacı tarafından kullanılamayacak süreye tekabül eden sabit yatırım bedeli ve intifa bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir. Rekabet Kurulunun 14.07.2002 tarihli Dikey Anlaşmalara İlişkin 2002/2 numaralı tebliğinin 5. maddesinde, alıcıya getirilen rekabet etmeme yükümlülüğünün 5 yıldan uzun olamayacağı belirtilmiştir. Tebliğin konusu olan dikey anlaşmalar, taraflar arasındaki bayilik, intifa hakkı, kira, emanet, kredi ve benzeri sözleşmelerden oluşan hukuki ve iktisadi ilişkilerin bütünüdür. Rekabet Kurulu 2003/3 sayılı tebliğinde ise, dikey anlaşmalarda yer alan muafiyet süresinin (rekabet etmeme yükümlülüğü süresi) rekabet mevzuatına uygun hale getirilmesi için 18.09.2005 tarihine kadar bir geçiş dönemi öngörmüştür. Bu nedenle Rekabet Kurulunun 2003/3 sayılı tebliğinde muafiyet süresi olarak belirttiği 18.09.2005 tarihinden sonra 4054 sayılı yasanın 5. maddesine göre 5 yıldan uzun süreli veya belirsiz süreli sözleşmeler hüküm ifade etmeyecektir.Somut olayda; davacı ile davalı arasında 20.01.2006 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 3. maddesi hükmü gereğince davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine 23.01.2006 tarihinde 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, bayilik sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya 280.187-TL intifa bedeli ödendiği ve dört fatura konusu 236.530-TL+KDV sabit yatırım bedeli harcaması yapıldığı, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafından keşide edilen 22.03.2012 tarihli ihtarname ile feshedildiği, davacı tarafından keşide edilen 04.07.2012 tarihli ihtarname ile ise intifa bedeli ile sabit yatırım bedelinin ödenmesi ihtarı yanında, intifa hakkının terkini amacıyla dava dışı … adına düzenlenmiş 25.06.2012 tarihli vekaletnamenin davalıya gönderildiği, ancak getirtilen tapu kaydından anlaşılacağı üzere dava tarihi itibariyle intifa hakkı terkin edilmeyip halen taşınmaz üzerindeki intifa şerhinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bayilik sözleşmesi kapsamında ödenen intifa bedelinin kullanılmayan süreye isabet eden kısmının istenebilmesi için, öncelikle davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine tesis edilen intifa hakkının tapudan terkin edilmiş olması şarttır. Ayrıca davalı bayinin aynı zamanda söz konusu taşınmazın maliki de olduğu dikkate alındığında, kullanılmayan süreye isabet eden sabit yatırım bedelinin talep edilebilmesi de ancak intifa hakkı tapudan terkin edildikten sonra mümkündür. İntifa tapudan terkin edilmediği sürece, her iki alacak talebi bakımından davalının sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince intifa hakkı bedeli ile sabit yatırım bedeli talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Ancak taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi feshedildiğine göre, davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağını talep edebilmesi bakımından intifa hakkının terkin edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu kapsamda ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda; davalının ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığından lehine delil vasfı taşımadığı, usulüne uygun tutulan ve bu nedenle sahibi lehine delil vasfı taşıyan davacı taraf ticari defter kayıtlarına göre ise davacının davalıdan 16.298,85 TL bakiye alacağının bulunduğu tespit edilmesine göre, davacının cari hesap alacağı isteminin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetli değildir.Öte yandan davacının sabit yatırım bedeli ve intifa bedeli alacağına yönelik taleplerinin, intifa hakkının henüz tapudan terkin edilmemesi nedeniyle reddi kararı, niteliği itibariyle işin esasına yönelik değerlendirme içermediğinden, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden verilmiş bir ret kararıdır. Bu durumda ise somut olayda AAÜT’nin 7/2. maddesi hükmü gereğince davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi isabetli olup, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf gerekçesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/204 Esas-2018/1030 Karar sayılı ve 02/11/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE, 16.298-TL alacağın temerrüt tarihi olan 21/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Fazlaya dair talebin REDDİNE”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 1.113,31-TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 15.443,15-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 14.329,84‬-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafça peşin ödenen 1.113,31-TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 5.450‬-TL bilirkişi ücreti ve 427,7‬0-TL tebligat, müzekkere gideri olmak üzere toplam 5.877,70-TL yargı giderinin davanın kabul ve red oranı nazara alınarak 105,93-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı vekili için takdir olunan 2.180-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,”Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davalıdan alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin yatırılan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 70,63-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021