Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/875 E. 2021/965 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/875
KARAR NO: 2021/965
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2019
NUMARASI: 2015/1135 Esas- 2019/193 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Davanın kabulüne dair kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı bankadan kredi sözleşmesi kapsamında 10.12.2013 tarihinde 2,0255 alış kuru üzerinden 377.240-usd karşılığı 764.099,62 TL dövize endeksli kredi kullandığını,vadenin 09.02.2014 olarak belirlendiğini, vadenin daha sonra banka tarafından iki ay uzatıldığını, müvekkilinin vade uzatımı talebi kabul edilerek banka tarafından mevcut kredinin kapatılıp tekrar kredi açılması suretiyle 09.05.2014 tarihinde yeni kredi sözleşmesi imzalandığını,davalı banka tarafından ilk kredinin ana para tutarının haksız olarak 413.00-USD karşılığı 859.453-TL’ye yükseltildiğini, bu şekilde müvekkilinin kur farkı ile 85.256,24- TL borçlandırıldığını, ayrıca bu tutar üzerinden hesaplanan 4.262,81 TL vergi ve fon tahsil edildiğini, kredi kapatılmasında uygulanması gereken kurun fiili ödeme günündeki kur olması gerektiğini,bankanın hatalı işlemi düzeltmeyi reddettiğini belirterek, müvekkili şirketin davalı bankaya … no.lu dövize endeksli TL kredisinin kapatılarak … no.lu dövize endeksli TL kredisi açılması işleminden 85.256,24-TL kur farkı borcu ve bu tutar üzerinden 4.262,81 TL vergi ve fon borcu bulunmadığının tespitine, … nolu dövize endeksli TL kredisinin kapatılarak … nolu dövize endeksli TL kredisi açılması işleminde kapama ve açma işlemi için 09/05/2014 tarihli USD kurunun esas alınabileceğinin tespitine, haksız olarak tahakkuk ettirilen toplam 89.519,05-TL’nin müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 06.11.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, haksız olarak tahakkuk ettirilen 89.519,05 TL’nin 06.11.2014 ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacıdan olan alacaklarının 06.12.2012 tarihinde dövize endeksli krediler ile ilave fon çıkışı olmaksızın yeniden yapılandırıldığını, kredinin 10.02.2014 vadeli kredi ve kısmen yapılan tahsilat ile kapatıldığını, vade tarihinde borcun ödenmemesi üzerine bakiye 859.453-TL alacaklarının 09.05.2014 tarihinde kullandırılan … numaralı dövize endeksli kredi ile tahsil edildiğini, bu kredinin kullandırım kuru 2,081 olup karşılığının ise 413.000-USD olduğunu,kredi vadesinin 2 ay uzatılmasının söz konusu olmadığını, söz konusu farkın firma aleyhine kur farkı uygulanmasından kaynaklanmadığını, müvekkili tarafından yapılan işlemlerin yasal mevzuat ve bankacılık uygulama talimatlarına uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafça 09/05/2014 tarihinde … numaralı dövize endeksli kredinin ana para borcunun, aynı gün … numaralı yeni dövize endeksli kredi hesabından açılan kredi ile kapatılmak suretiyle, davalı banka tarafından vadesinde ödenmeyen … numaralı dövize endeksli kredi alacağına ilişkin yasal takip hakkından borçlu davacı lehine vazgeçilerek yeniden yapılandırıldığı, dosya kapsamında düzenlenen 15/09/2017 tarihli bilirkişi ek raporu ve 12/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, davalı bankanın yasal takibe geçme hakkını kullanmayarak tahsili gecikmiş alacaklar hesabına alarak karşılık ayırması gerektiği tarihten evvel 09/05/2014 tarihinde ödenmemiş olan krediyi yeni açtığı … numaralı DEK ile tasfiye ettiği ve krediyi yenilemek suretiyle yeniden yapılandırmada bulunduğu, eski kredinin yeni açılan kredi ile karşılıklı şekilde kapatılması sırasında fiili ödeme kurunun 09/05/2014 tarihli USD döviz satış kuru 2.081 TL olması gerektiğinden dolayı ortaya kur farkı çıkmayacağı, bundan dolayı davacı yanın davalı bankaya 85.256,24 TL kur farkı ve kur farkı üzerinden hesaplanan % 5 BSMV tutarı 4.262,81-TL olmak üzere toplam 89.519,05 TL tutarında borçlu bulunmadığı, davacı tarafça davanın ıslahı neticesinde davanın alacak davasına dönüşmesinden dolayı, söz konusu miktarın davacı tarafın davalı bankaya olan toplam borcundan mahsup edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; dava konusu kredinin başka bir kredi ile yapılandırılmasının söz konusu olmadığını, 10.02.2014 vadeli kredinin 2 ay uzatılması gibi bir olayın gerçeklemediğini, bu nedenle 10.02.2014 tarihli kredi ile 09.05.2014 tarihli kredi arasında süreklilik veya devamlılık bağı oluşmadığını, kredinin vadesinde ödenmemesi nedeniyle fiili ödeme günü yerine vade tarihindeki kurun uygulandığını, somut olayda vade uzatımının söz konusu olmadığını, ayrıca mahkemece uyuşmazlık tarihinde geçerli olan kanun maddesinin uygulanmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı banka tarafından davacı şirkete kullandırılan dövize endeksli kredinin vadesinde ödenmemesi sonucunda, kredi borcunun davalı banka tarafından kullandırılan yeni kredi ile kapatılmasında banka tarafından kredinin kapatılması tarihi yerine vade tarihindeki kurun esas alınması nedeniyle, davacıdan tahsil edilen kur farkı ve buna bağlı vergi ve fon kesintisinin davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı ile davalı banka arasında 20.08.2008, 19.01.2010 ve 05.09.2014 tarihli kredi sözleşmelerine istinaden dövize endeksli kredi kullandırıldığı, 10.12.2013 tarihinde kullandırılan 383.000-USD karşılığı 775.766,50 TL kredinin vadesinin 09.02.2014 olduğu, söz konusu kredinin 10.02.2014 tarihinde yeni kredi kullandırımı ve kısmi tahsilat sonucunda 377.240-USD karşılığı 2,0255 kur üzerinden 764.099,62-TL’ye dönüştürüldüğü, kredi vadesi 09.02.2014 olmasına rağmen kredinin gecikmiş alacaklar hesabına alınması gereken 90 günlük süre dolmadan 09.05.2014 tarihli yeni kredi sözleşmesi akdedildiği, önceki kredi borcunun yeni akdedilen kredi sözleşmesiyle kullandırılan kredi ile kapatıldığı, ancak kredi kapatma-yeni kredi açma işlemi sırasında 10.12.2013 tarihli kredinin açılış kuru 2,0255 olması gerekirken kredi kapanışının 2,2515 kuru üzerinden yapılması nedeniyle 377.240-USD ana para borcunun 849.355,86 TL’ye yükselmesi sonucunda 85.256,24 TL kur farkı oluştuğu, kredi açılış ve kapanışı tarihi olan 09.05.2014 tarihindeki 2,081 kurunun uygulanması halinde ise davacı aleyhine kur farkı oluşmayacağının tespit edildiği,buna göre 377.240-usd borcun kredi kapatma -açma esnasında 413.000-usd ye yükseldiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eski kredi borcunun yeni tahsis edilen kredi ile kapatıldığı tarih olan 09.05.2014 tarihindeki kur yerine önceki kredi borcunun vade tarihi olan 10.02.2014 tarihli kurun uygulanmasının mümkün olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Davacı tarafından önceki kredi borcunun vadesinde ödenmemesine rağmen davalı banka tarafından yasal takibat yoluna gidilmeyip kredinin normal hesaplarda izlenmeye devam edilmiş, kredi borcunun 90 günlük tahsili gecikmiş alacaklar hesabına alınarak karşılık ayrılması gerektiği 10.02.2014 tarihinden önce olacak şekilde 09.05.2014 tarihinde davalı ile yeni bir kredi sözleşmesi akdedilerek yeni açılan dövize endeksli kredi ile söz konusu kredi borcu kapatılmıştır. Dolayısıyla eski kredi borcu, yeni sözleşme ile kapatılarak tasfiye edilmiştir. Bu durumda kredi kapatma ve açma işlemi sırasında TBK’nın 99. maddesi hükmüne de uygun olacak şekilde fiili ödeme günü kuru olan 2,081 kurunun uygulanması gerekmektedir. Bu kapsamda davalı tarafından önceki kredinin vade tarihindeki kurun uygulanması sonucunda oluşan 85.256,24 TL kur farkı ve kur farkı üzerinden hesaplanan 4.262,81-TL fon vergi kesintisi olmak üzere toplam 89.519,05 TL’nin davacıdan tahsilinin dayanağı bulunmadığından, bu tutar üzerinden davanın kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 6.115,04-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 1.529-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.586,04‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2021