Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/858 E. 2021/845 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/858
KARAR NO : 2021/845
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2018
NUMARASI : 2016/574 Esas 2018/1193 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı bankanın İskenderun Şubesi … hesap nolu müşterisi olduğunu, müvekkili şirket adına gelen havalelerden toplam 4.425,73-USD tutarında kesinti yapıldığını, kesintilerin davalı banka tarafından tek taraflı olarak uygulandığını, yapılan kesintinin bankacılık mevzuatı ve uygulamalarına aykırı olduğunu ve keyfi olarak tahakkuk ettirildiğini, müvekkili şirketin bilgisi ve muvafakati olmadan tahsil edildiğini, bu kesintilerin hukuki dayanağı ve haklı gerekçesinin bulunmadığını, davalı bankanın İskenderun Şubesine iadeli taahhütlü yazı gönderilerek yapılan kesintilerin hukuka aykırı olduğunun bildirildiğini, davalı bankanın söz konusu yazının kendilerine tebliğinden sonra bir daha kesinti yapmadığını, ancak talep edilen meblağı da ödemediğini ileri sürerek kesintisi yapılan 4.425,73-USD’nin her bir kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı bankanın 23/03/2012 tarihinden itibaren müvekkili bankanın İskenderun Şubesi’nin kurumsal müşterilerinden olduğunu, davaya konu edilmiş olan işlemlerin yabancı para transfer işlemleri olduğunu, iş bu hizmetler mukabili tahsil edilecek masraf ve komisyon kesintilerinin şubelerde ilan edilen genelgelerle tespit edildiğini, TTK’nın 20. ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesine istinaden davalı bankanın müşterisinden faiz ve sair ücret isteme hakkının olduğunu, davacı şirketin serbest iradesiyle müvekkili bankanın müşterisi olduğunu, akdettiği sözleşmeye istinaden verdiği talimatlarla hizmet aldığını, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davacının hizmet bedellerini öderken ihtirazi kayıt koymadığını, davacı tarafından iadesi talep edilen tüm masraf, ücret ve komisyon kalemleri başka bankalarca da tahsil edilen kalemler olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı banka tarafından yapılan kesintilerin taraflar arasında sözleşme ve bankacılık mevzuatına uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; karara dayanak alınan kök ve ek bilirkişi raporundaki tespitlerin aksine, müvekkili şirketin davalı bankadan iddia edildiği şekilde bir hizmet almadığını, davalı bankanın, müvekkili şirkete gelen havalelerden, tek taraflı olarak, müvekkili şirketin onayını alınmadan kesintiler yaptığını ve kalan meblağı şirket hesabına aktardığını, bilirkişi raporuna dayanak alınan masraf ve komisyon tablosunun müvekkili şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığını, bu oranların hiçbir surette kabul edilmediğini, bu nedenle dava konusu yapılan kesintiler ne müvekkili şirket ile davalı banka arasındaki sözleşmeye ne de Bankacılık mevzuatına uygun olmadığını, müvekkilinin, gerçekleştirdiği bankacılık işlemlerinin komisyon ve masrafını zaten ayrıca ödediğini, davalı banka ile müvekkili şirket arasında varılan mutabakatla, davalı bankanın, kendileri veya muhabir bankaları kanalıyla yapılacak işlemlerden hiçbir kesinti yapılmayacağı hususunda müvekkile güvence verildiğini ve bu güvencenin yazılı olarak da teyit edildiğini, müvekkil şirket yetkilisi ile davalı banka personeli arasında her iki tarafın da kurumsal mail hesapları üzerinden yapılan dosyada mevcut yazışmalarda davalı banka personelinin “Ekstrenizdeki hesap hareketlerine baktığımızda ilgili masraf bizim bankamızdan ya da muhabir bankamızdan kesilmemiş görünmektedir. Daha önce bahsettiğimiz gibi işlemler bankamız tarafından masrafsız olarak yapılacaktır.” şeklinde ifadede bulunduğunu, bu yazışmadan da anlaşılacağı üzere, davalı bankanın kesintilerin kendileri tarafından yapılmadığı ve müvekkilinin işlemlerinin masrafsız yapılacağı hususunda müvekkiline güvence verdiğini, davalı banka ile yapılan yazışmalardan, defalarca yapılan görüşmelerden ve yazılı taleplerden de anlaşılacağı üzere, müvekkil şirketin yapılan bu kesintileri kabul etmediğini, bu kesintilere ilk andan itibaren ve sürekli surette itiraz ettiğini, bir an için müvekkilin onca bankacılık işlemi arasında haksız komisyon kesintisini fark etmediği kabul edilecek olsa dahi, yasal zamanaşımı süresi içerisinde bu alacağını davalı bankadan talep edebileceğini, yukarıda belirtilen nedenlerle, hatalı ve taraflı olarak tanzim edilen bilirkişi kök ve ek raporu dayanak alınarak verilen hüküm usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davalı banka kayıt ve belgelerinin delil olarak gösterildiğini, davalı bankanın bilgisayar ortamındaki kayıtların, her iki tarafın da kurumsal e-posta adreslerinden gönderilen elektronik yazışmaların, yazışmayı yapan davalı banka personelinin kimliklerinin davalı bankadan sorgulanması ve müvekkilin defalarca itirazlarını dile getirdiği “ses kayıtları”nın da celbinin talep edilmesine rağmen, bu husustaki deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, bankacılık işlemlerinde uygulanan masraf kesintilerinin iadesi istemine ilişkin olup, taraflarındaki uyuşmazlık, davacı şirket adına gelen havaleler nedeniyle yapılan kesintilerin haksız olup olmadığı, banka uygulamalarının sözleşme hükümleri ve bankacılık mevzuatı yönünden yerinde olup olmadığı hususundadır.Davacı vekili, davalı banka ile aralarındaki anlaşmaya göre para transferleri nedeniyle herhangi bir kesinti yapılmayacağının kararlaştırıldığını, fakat davalı banka tarafından taraflarca müzakere edilmeden tek taraflı işlemle sözleşmeye ve bankacılık mevzuatına aykırı olarak müvekkinin hesabına gelen havalelerden kesintiler yapıldığını ileri sürerek haksız yapıldığını iddia ettiği kesinti tutarlarının iadesini talep etmektedir. Davalı banka vekili ise, kesintisi yapılan bedellerle ilgili ihtirazi kayıt bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve bankacılık mevzuatı gereğince tacir olan müvekkili bankanın yaptığı işlemler nedeniyle ücret talep etmesinin mümkün olduğunu ve kesintisi yapılan bedellerin genelgelerde belirtilen sınırları aşmadığını savunmaktadır. 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun Faiz Oranlan ile Diğer Menfaatler bölüm başlıklı 144. Maddesinde; “Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azamî faiz oranlarını, katılma hesaplarında kâr ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dahil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankasına devredebilir.” hükmü yer almaktadır. Bakanlar Kurulunun, bankaların ödünç para verme işlemleri ve sağlayacakları diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını tespit etme, bunları kısmen ve tamamen serbest bırakma yetkisi bakımından 2002/3707 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3. Maddesinde, “Merkez Bankası tarafından yayınlanan tebliğlerle düzenlenir” hükmüne yer verilmiştir. Merkez Bankası tarafından 09/12/2006 tarihindeki 26371 sayılı nüshasında yayınlanan 2006/1 tebliğin kredi faiz oranları ve diğer menfaatler başlıklı 4. Maddesinde; Bankalar tarafından reeskont kaynaklı krediler dışında kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirlenebileceği, Bakanlar Kurulu ve Merkez Bankası tebliği doğrultusunda yapılan hizmetlerden alınacak masraf, ücret, komisyon tutarlarının ve asgari alınması gereken tutarları (dahil olduğu sektör içerisindeki rekabet koşulları da göz önünde bulundurarak) banka içi tebliği ile tüm şube ve birimlerde müşterilerin görebileceği yerlere asılarak, bankaların internet siteleri ile gerek sözlü gerek yazılı basında yayınlanması hüküm altına alınmıştır. Taraflar arasındaki Kurumsal Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nin 7.6 maddesinde ise “müşteri havale işlemlerine ilişkin masraf ve komisyon tutarlarının hesabına banka tarafından borç kaydedilmesini kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, davalı banka kayıtlarında, davacının hesabından 16/05/2012-03/10/2013 tarihleri arasında toplam 4.425,73-USD kesinti yapıldığı tespit edilmiştir. Bahsi geçen düzenlemeler uyarınca, davalı banka tarafından alınacak masraflara yönelik düzenlenen masraf tablosuna göre yurtiçi/yurtdışı yabancı para transferi (swift) masraf ve kesinti listesinde asgari tutar USD/EUR 30, oran %0,5, azami tutar 500 olarak belirlenmiştir. Bilirkişi tarafından kayıtlar üzerinde yapılan incelemede davalıdan en yüksek 250 USD kesinti yapıldığı, bu miktarın azami miktarın altında olduğu, limiti aşmadığı belirlenmiş, banka tarafından verilen hizmete ilişkin alınan bedellerin düzenlemelere uygun olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede davacı bankanın yapılan havale işlemleri ile ilgili masraf kesintisi yapılacağına dair hüküm bulunmakta olup, taraflarca bu hükmün aksinin kararlaştırıldığının da aynı nitelikte delille ispatlanması gerekmektedir. Davalı banka çalışanı tarafından gönderilen e-posta içeriğinde işlemlerin masrafsız yapılacağının belirtilmiş olması taraflar arasındaki sözleşme hükmünün aksinin kararlaştırıldığını kabule yeterli olmadığı gibi; yine, davalı bankanın sonradan kesinti yapılmasına son vermesi, önceki işlemler nedeniyle yapılan kesintilerinin iadesi sonucunu doğurması mümkün değildir. Anılan düzenlemeler uyarınca banka tarafından yapılan işlemlerle ilgili olarak bedel isteme hakkı bulunduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/06/2021