Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/855 E. 2021/846 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/855
KARAR NO: 2021/846
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI: 2016/110 Esas- 2018/977 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Davanın kısmen kabulüne dair kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 23.02.2012 tarihinde “BP Taşıtmatik Sistemi Anlaşması” yapıldığını, davalı tarafın sözleşme hükümlerini tek taraflı iradesi ile değiştirdiğini, % 8,5 olan iskonto oranının % 4,5 olarak uyguladığının fark edildiğini, bu durumun davalı şirkete bildirildiğini, sözleşmede yer alan karşılıklı mutabakat şartı gerçekleşmediği halde davalı tarafça iskonto oranının tek taraflı olarak değiştirildiğini, müvekkili şirket tarafından yeni uygulanan iskonto oranlarına itiraz edildiğini, fakat davalı tarafça müvekkili şirketin yeni iskonto oranları üzerinden faturalara itiraz etmemeleri nedeniyle karşılıklı mutabakat şartının oluştuğu gerekçesi ile müvekkili şirketin itirazlarının reddedildiğini ileri sürerek müvekkili tarafından fazla ödenen 28.815,52-TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talepva etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; sözleşmenin süresinin 2 yıl olarak kararlaştırıldığını, EPDK’nın 21/03/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile akaryakıt dağıtım tavan fiyatı ile akaryakıt bayi tavan fiyatının ve ayrıca kar marjlarının tayin ve tespiti uygulamasıyla birlikte, sözleşmenin düzenlendiği tarihte taraflar arasında mevcut olan edimler arasındaki dengenin büyük ölçüde müvekkili şirket aleyhine bozulduğunu, anlaşmanın yeni koşullar çerçevesinde değerlendirilmesinin zorunlu hale geldiğini, Sözleşmenin 5’inci maddesi gereğince EPDK’nın karar ve uygulamalarına paralel olarak değişikliğe gidildiğini, bu hususta EPDK’nın bahse konu uygulaması ile ilgili davacıya 21/03/2014 tarihinde bilgilendirme yazısı gönderildiğini, davacının 30/11/2014 tarihli faturaya kadar hiç bir faturaya itiraz etmediğini,faturaları itiraz etmeden ödemeye devam ettiğini, bu durumun karşılıklı mutabakat ile gerçekleştiğini, ayrıca basiretli olan tacirin aylar sonra haksız fatura kesildiğini ileri sürerek itiraz etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girişinden itibaren EPDK nın tavan fiyat uygulama konusunda yetkisinin olduğu ve kurumun bu yetkiyi kullanarak piyasada fiyat değişiklikleri yaptığı, bu nedenle tarafların sözleşme yaptıkları tarih itibari ile EPDK’nın bu yetkisini kullanabileceğinin her iki taraf açısından da öngörülebilir bir durum olduğu, EPDK’nın uyguladığı tavan fiyatın sözleşme koşullarını davalı yan aleyhine aşırı derecede etkiler bir mahiyette olmadığı, piyasa koşullarında sözleşmede değişikliği gerektirir aşırı olumsuz gelişme yaşanmadığı sözleşmeyle bağlılık ilkesi gereği sözleşmeye aykırılık oluşturduğu, bu şekilde eksik uygulanan iskontolar nedeni ile davacı yanın 27.674,12-TL fazla ödeme yaptığı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; mahkemece karar gerekçesinde davacının ödeme sırasında faturaya itiraz hakkını saklı tuttuğu belirtilmiş ise de, ihtirazi kayıt içeren ödemelerin davadan sonraki faturalara ilişkin olduğu,müvekkili şirket tarafından, 21.03.2014 tarihli EPDK kararı sonrasında, uygulanabilecek değişiklikler hakkında davacı ile birlikte tüm müşterilere mail yoluyla yine aynı tarihte bildirimde bulunulduğunu,gönderilen faturalara da süresi içerisinde itiraz edilmediğini ve ödeme yapılmaya devam edildiğini, davacı tarafından süresinde itiraz edilmemekle fatura içeriklerinin kesinleştiğini, faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmelere aykırı olarak düzenlendiği kabul edilmesi ihtimalinde dahi, tarafın itirazına uğramayan, her iki tarafın defterine de kaydedilen faturanın tarafları bağlayacağını ve sözleşme hükümlerinin de fatura içeriğine göre değiştiğinin kabulü gerekeceğini,sözleşmenin 5. maddesinde günün koşullarına bağlı alarak satış koşullarında değişiklik yapabileceğinin kabul edildiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, alacak istemine ilişkindir. Davacı, davalı tarafından karşılıklı mutabakat bulunmadığı halde sözleşmede kararlaştırılan % 8,5 oranı yerine % 4,5 oranında iskonto uygulanması nedeniyle fazladan tahsil edilen bedelin tahsilini talep etmekte; davalı ise sözleşmenin imzalanmasından sonra EPDK tarafından alınan kararlar nedeniyle Sözleşmenin 5’inci maddesi gereğince EPDK’nın karar ve uygulamalarına paralel olarak iskonto oranında değişiklik yapıldığını, bu yönde düzenlenen faturaların itiraz edilmeksizin ödendiğini ve bu şekilde karşılıklı mutabakat oluştuğunu, davacının talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, davalının sözleşmede kararlaştırılandan daha düşük iskonto oranı uygulamasının sözleşmenin davacı aleyhinde tek taraflı olarak değiştirilmesi niteliğinde olup olmadığı; davacı tarafça ticari defterlerine kaydedilmiş olmasının, fatura muhteviyatı itibariyle iskonto oranının % 4.5 olarak benimsendiği ve sözleşme koşullarının da bu duruma göre değiştirildiği anlamına gelip gelmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 27.6.2003 tarih ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere; faturada bulunması gerekmeyen bir hususun faturada gösterilmesi halinde buna itiraz edilmemesinin faturayı alanı bağlamayacağı; buna karşılık faturada yer alması gereken asli unsurların faturaya yazılması halinde ise, alanın bunlara itiraz etmemesi durumunda bu hususu kabul etmiş sayılacağı benimsenmiştir. Faturanın münderecatından (zorunlu içeriğinin) ne anlaşılması gerektiğinden de bahsedilmesi gerekmektedir: Konunun düzenlendiği Vergi Usul Kanunun 230. maddesinde faturada en az bulunması gereken bilgiler; (1. Faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası; 2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası; 3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası; 4. Malın veya işin nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı; 5. (Değişik bent: 04/12/1985 – 3239/19 md.) Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası..) olarak belirtilmiştir. Görülmektedir ki, yapılan işin miktarı, fiyatı, tutarı, nevi, bedel gibi hususlar faturada bulunması gereken asli unsurlardandır. Somut olayda; taraflar arasında iki yıl süreli “BP Taşıtmatik Sistemi Anlaşması” imzalanmıştır. Sözleşme ile davalı tarafından davacıya doğrudan veya bayiler vasıtası ile taşıtmatik hizmeti verilmesi ve davacının davalıdan taşıtmatik sistemi yoluyla satın aldığı akaryakıt ile hizmet bedellerinin davalıya ödenmesi düzenlenmiştir. Sözleşmenin 5. Maddesinde ise, davacıya fatura edilecek akaryakıt bedelinde alım yapılan ildeki KDV dahil pompa tavan satış fiyatı üzerinden % 8.5 tutarında iskonto yapılacağı, davacının beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya yetkili merciler tarafından yürürlüğe konan sektörel uygulama değişiklikleri, akaryakıt sektörünün uymakla yükümlü olduğu kurumlar tarafından alınan kararlar, vergi oranlarında yapılacak değişiklikler, döviz kurları veya faizlerde yaşanabilecek değişimler sonucu kar marjında oluşan olağandışı değişiklikler nedeniyle etkilenecek piyasa koşullarına bağlı olarak, satış koşullarında karşılıklı mutabakata varmak koşuluyla davalının değişiklik yapma hakkına sahip olduğu kararlaştırılmıştır. Davalı şirket tarafından EPDK’nın “tavan fiyat tayin ve tespiti”ne ilişkin aldığı karar nedeniyle sözleşme koşulların revize edileceğine dair davalı tarafa bildirimde bulunmuş, daha sonra ise 31/03/2014 – 30/11/2014 tarihleri arasında düzenlenen faturalarda sözleşmede kararlaştırılan % 8,5 oranı yerine % 4,5 oranında iskonto uygulanmıştır. Davacı tarafından bu faturalara itiraz edilmemiş olup ticari defterlere işlenmiştir. Hal böyleyken, davacının herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin faturaları defterlerine kaydettiği ve fatura bedellerini ödediği göz önüne alınarak sözleşme içeriğinin bu yönde değiştiğini kabul etmek ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur (Yargıtay HGK’nun 13/07/2011 tarihli 2011/11-314 esas 2011/525 karar sayılı ilamı). Bu itibarla mahkemece açıklanan bu hususlar dikkate alınarak, davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeninden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/110 Esas-2018/977 Karar sayılı ve 22/10/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının 492,10-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 432,8‬0-TL harcın davacıya iadesine Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan 100-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı vekili için takdir olunan 4.322,33-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” Davalı tarafça yatırılan 1.876,4‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 03/06/2021