Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/840 E. 2021/961 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/840
KARAR NO : 2021/961
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2018
NUMARASI: 2014/993 Esas 2018/602 Karar
DAVA: İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalı …. vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin alacağına karşılık dava dışı …’dan 8 adet çek aldığını, müvekkilinin iradesi fesada uğratılarak elinden çıkan çeklerin iptali için Bakırköy 8. ATM’nin 2013/432 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, dava devam ederken davalılardan … 26.000-TL’lik çeki Bakırköy 8. ATM’nin ibraz ederek söz konusu çekin meşru ve yasal hamili olduğunu iddia ettiğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takibe koyduğunu, davalı …nin çek bedelini keşideci şirketten icra baskısı altında bankadan tahsil ettiğini, çeklerin davalı … ve suç ortakları tarafından müvekkili şirket yetkilisinin iradesi fesada uğratılarak ele geçirildiğini, bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, çekleri sahte fatura ile elde eden davalı …’in de kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu, müvekkili şirket ile davalılar arasında hiçbir ticari ilişki mevcut olmadığını, gerek dava konusu çek ile gerekse diğer çekler ile ilgili düzenlenen tüm faturaların sahte olduğunu belirterek, 26.000-TL çek bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; müvekkili şirketin müşterilerinden … ile 20/01/2011 tarihinde faktoring sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkili şirketin müşterisi tarafından çeşitli çeklerin ciro edildiğini, bu sözleşme kapsamında 20/08/2013 tarihinde … ait … çek nolu 26/11/2013 tarihli 26.000-TL bedelli … keşideli olan çeke işlem yapıldığını, … adına tanzim edilmiş bulunan bu çekin müşterilerine ciro edildiğini, oradan da faktoring işlemi neticesi müşteri firma tarafından cirolanarak müvekkili şirkete teslim edildiğini,bu işlem neticesinde müvekkili şirket tarafından müşteriye ödeme yapıldığını, alınan çekin, müvekkili şirket tarafından bankaya tahsile verildiğini, ancak çekin ödeme yasağı kararı gereğince banka tarafından iade edildiğini,mahkemenin ödeme yasağı kararını kaldırdığını, bunun neticesinde de icra dosyası kanalıyla 27/01/2014 tarihinde çek bedelinin keşideci şirketten tahsil edildiğini ve çek aslının da keşideci şirkete iade edildiğini, çekler alınırken keşideci şirketten çek ve fatura teyidi alındığını, alacağın dayanağı olan fatura görülerek ve bu şekilde fatura temliki alındığını,çekin bedelsiz kaldığı iddiasını davacı tarafın iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; faktoring şirketi dışındaki diğer davalılar son hamil olmadığından, işbu davanın son hamile açılması gerektiğinden diğer davalılar …, … ve … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği, uygulanması gereken 2006 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesi hükmüne göre; faktoring şirketlerinin kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamayacağı veya tahsilini üstlenemeyeceği, bilirkişi incelemesi sonucunda davacı ile davalı … şirketi arasında ticari ilişki olmadığı, faktoring sözleşmesine konu … tarafından davacı şirket adına kesilen 05.08.2013 tarihli, … seri numaralı 26.004,84-TL’lik faturanın ilgili şirket tarafından vergi dairesine BS formuyla bildirilmediği gibi faturada basit şekilde teslim alan imzası bulunduğu ve alan kişinin adının bulunmadığı, faturaya konu ürünün davacı şirketin iştigal ettiği alanla ilgili olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, tam çek bedeline denk gelen faturanın gerçekte karşılığının olmadığı kanaatine varıldığı, Yargıtay HGK’nun 03.11.2010 tarih, 2010/19-488 E, 2010/557 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere faktoring sözleşmelerine alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı, TBK’nun 188/1. maddesi hükmüne göre; borçlunun devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı da ileri sürebileceği, her ne kadar davalı … tarafından görünürde şekle uygun bir işlem gerçekleştirilmiş olsa da, bilirkişi raporundaki değerlendirmeler de esas alındığında basiretli bir tacir gibi davranmadığı,davalının sağlıklı şekilde tevsik edilmeyen fatura ve belgelere göre basiretli davranmadan aldığı kanaatine varıldığı, bedelsizlik durumunda davacının bu defiyi bedelsiz olduğu anlaşılan faturayı davalı … şirketine de karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle, davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne, diğer davalılar aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalılar arasında hiçbir ticari ilişki mevcut olmadığını, faktoring işlemine dayanak yapılan, davalı …’ın ortağı ve müdürü olduğu davalı … tarafından müvekkili adına kesilen 05.08.2013 tarihli, 26.004,84-TL’lik faturanın sahte olduğunu, bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere davalı …’ın müdürü olduğu davalı … tarafından düzenlenen sahte faturanın BS formunun bulunmadığını, mezkur faturanın sahte olduğu ve faktoring sözleşmesine dayanak olması için şeklen düzenlendiğinin kanıtı olduğunu, bu durumda sahte fatura düzenleyen … ve …’ın müdürü olduğu … yönünden davanın pasif husumet yönünden reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu davalılar yönünden kararın kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin hamili olduğu 8 adet çeki ele geçiren kişinin davalı … olduğunu, davalının şikayetleri üzerine Bakırköy 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/74 esas sayılı dosyasında sanık olarak yargılanmasına başlandığını, yani haksız fiil suretiyle çekleri ele geçiren ve bu dosyadaki diğer davalı …’a verip, sahte fatura düzenlenerek faktoring işlemine konu edilmesinin esas sorumlusu olduğu halde, hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu gerekçesiyle reddinin de hukuka uygun olmadığını belirterek, kararın … dışındaki davalılar yönünden kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili; davacının çekleri paraya çevirmek için elinden çıkardığını, bu nedenle davacının çeklerin rıza dışı elinden çıktığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin iktisabında ağır kusurundan bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin tamamen yasal mevzuata uygun hareket ederek çekin yasal hamili olduğunu, davacı şirket yetkilisinin çeki diğer davalı …’ya kendi rızasıyla teslim ettiğini, ceza dosyasında verilecek karar ile müşteki iddiaları kabul edilmediği takdirde bu davanın esasının da boşa çıkacağını,bilirkişi raporunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığı tespitine rağmen mahkemenin rapordaki tespitleri yanlış yorumlayarak karar verdiğini, işlem sırasında banka şubesi ile davacı firma aranarak çek teyidinin yapıldığını, davacının çekin bedelsiz kaldığı iddiasını iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığını, bu hususun 6361 sayılı yasanın 9/3. maddesi ile de hüküm altına alındığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, çek bedelinin 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesine dayalı olarak istirdatı istemine ilişkindir.TTK’nın 792. maddesine göre, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.”Çek istirdatı davalarında davacı çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş veya çeki iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır.Somut olayda; dava konusu … Bankasına ait, keşidecisi … olan, 26.11.2013 keşide tarihli, 26.000-TL bedelli çekin cirantaların sırasıyla davacı, … olduğu, çekin, aralarındaki faktoring sözleşmesi uyarınca, davalı …. tarafından davacıya hitaben düzenlenen 05.08.2013 tarih ve 26.004,84-TL tutarlı faturaya istinaden … tarafından ciro ile …’e verilerek faktoring işlemine tabi tutulduğu, davacı tarafından çekin zayi edildiği iddiasıyla çek iptali davası açıldığı, çekin son hamil … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu edilmesi üzerine, çek bedelinin 27.01.2014 tarihinde keşideci …Kimya tarafından davalı …’e ödendiği anlaşılmaktadır.İspat yükü üzerinde bulunan davacı, yukarıda da açıklandığı üzere öncelikle çekin yetkili hamili olduğunu ve çekin rızası dışında elinden çıktığını, sonrasında ise davalıların çeki iktisapta kötüniyetli veya ağır kusurlu olduklarını kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafından Bakırköy C. Başsavcılığına sunulan şikayet dilekçesinde, dava konusu çekin kısa zamanda paraya çevirme gayesiyle, rızaen davalı …’a verildiği, …’ın da çekleri paraya çevirmek için faktoring şirketlerine vereceğini beyan ettiği kabul edilmişse de, davalının çekleri davacıya iade etmemesi ve hakkında Bakırköy 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/74 esas sayılı dosyasında güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçundan kamu davası açılması karşısında, çekin davacının elinden rızası dışında çıktığının kabulü gerekmektedir. Çek istirdatı davasının son hamile karşı açılması gerekmektedir. Somut olayda son hamil ise … Faktoring’dir. Bu durumda son hamil vasfı taşımayan … dışındaki davalılar bakımından davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin istinaf nedeni yerinde bulunmamaktadır.Davalı … tarafından gerçekleştirilen faktoring işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6361 sayılı yasanın 9/2. maddesi; faktoring şirketinin, BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile yine BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamayacaklarını ve tahsilini üstlenemeyeceklerini öngörmektedir. Yine uygulanması gereken 10.10.2006 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan Yönetmeliğin 22. maddesinde de benzer bir hükme yer verilmiştir. Tüm bu mevzuat hükümlerinde öngörüldüğü üzere, faktoring şirketleri ancak gerçek ve fatura ile tevsik olunan mal veya hizmet satışına dayalı olup alacakları devralabilirler. Dolayısıyla faktoring işlemi bakımından mal veya hizmet satışının sadece fatura ile tevsik edilmesi yeterli olmayıp, faktoring şirketince faturaya konu mal veya hizmet satışının fiktif nitelikte olup olmadığı, işlem taraflarının ve faturanın güvenilirliği, ilgililerin mali durumları konularında araştırma ve istihbarat çalışması yapılması gerektiği, ayrıca temlik alınan alacağı temsil eden kambiyo senedinin fatura tutarı ile uyumlu olup olmadığına bakılarak açık uyumsuzluk halinde işlem yapılmaktan kaçınılması, senedi düzenleyen ve sair ilgililer açısından da borcun varlığı bakımından teyit işlemleri yapıldıktan sonra ve ancak tüm bu araştırma ve soruşturma sonucunda olumlu bir sonuca varılması halinde faktoring işlemi yapılmasının öngörüldüğü açıktır. Somut olayda ise faktoring işlemine esas olan ve davalı … tarafından davacıya hitaben düzenlenen 05.08.2013 tarihli faturanın sahte olduğu ileri sürülmesine rağmen davacı tarafça ticari defterlerin de inceleme için sunulmaması sonucunda, bu iddia kanıtlanamamıştır. Ancak bu tespit, kendisine yasal bir takım imtiyazlar tanınan davalı … şirketinin yasal yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Bu kapsamda somut olayda davalı … tarafından, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda istihbarat çalışması yapıldığı, dayanak faturanın gerçek bir mal-hizmet satışına dayalı olduğu, faturanın taraflarından da teyit alındığı yönünde herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu durumda bu davalının çeki iktisapta ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Öte yandan Bakırköy 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/74 esas sayılı dosyasındaki yargılamanın bu davalının hukuki durumunu etkilemesi söz konusu olmadığından, yargılama sonucunun bekletici mesele yapılmamasında isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, taraflarca ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı ve davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı …. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı ….’den alınması gereken 1.776,06-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 444,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.331,91-TL harcın davalı ….’den alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı …. tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2021