Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/830
KARAR NO : 2021/922
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2016/293 Esas 2019/231 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı … ile birleşinceye kadar bu süpermarketlerin manav reyonuna toptan sebze meyve verdiğini, bu şirketlerin birleştiği sırada müvekkiline bu marketlere vermiş olduğu ürün ödemelerinin yapılmadığını, bunların müvekkili şirket tarafından kesilen faturalarda mevcut olduğunu, davalı hakkında başlatılan takipte davalı şirketin borcu kısmen kabul ettiğini, borcun bir kısmını icra dosyasına yatırdıklarını, bu sebeple icra takibinin kalan borç üzerinden durduğunu belirterek davalının itirazının iptali ile %40 oranında inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin davacıya borcunun bulunmadığını, icra takibi sonrasında müvekkilince tespit edilen 3.421,32 TL davacı alacağının ferileriyle birlikte icra dosyasına ödendiğini, fatura içeriğinin teslimine ilişkin belge ibraz edilmediğini, dava konusu uyuşmazlık likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini belirterek, davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında faturaya dayalı takip yapıldığı, taraflar arasında davalı şirketin …. olarak faaliyette bulunduğu dönemde davacı şirket ile aralarında birleşme öncesi cari hesap olarak ticari alışveriş bulunduğu, davacı şirket tarafından takibe konu edilen 5 adet fatura için toplam 12.319,19 TL fatura kesildiği ve bu faturaların dayanağı 5 irsaliye ile ürünlerin davalıya teslim edildiği, davalının takip dosyasında bu faturalardan 3.421,32 TL’yi kabul ederek icra dosyasına ferileri ile ödediği, asıl alacak miktarından davalının yaptığı ödeme düşülmek sureti ile davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 8.897,87 TL alacaklı olduğu, bu miktar üzerinden itirazın iptali ile taraflar tacir olmakla bu miktara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince avans faizi işletilmesi gerektiği, davalının İİK 67/2 maddesi gereğince inkar edilen alacak fatura alacağı olup likit olmakla kabul edilen asıl alacak miktarının % 20’si oranında tazminat isteyebileceği, davalının talep ettiği kötüniyet tazminatı isteminin ise reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; davacının dava dilekçesinde itirazın kaldırılmasını talep ettiğini, mahkemenin görevli olmamasına rağmen karar vermesinin ve davayı itirazın iptali olarak nitelendirmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece okunaklı olmayan ve kimin imzasını içerdiği bilinmeyen evraklara göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını, davacının müvekkilinin ödemelerini düşmeden takip başlatmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu nedenle kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davacının %18 oranında faiz talep ettiğini, bu durumda taleple bağlı kalınarak bu oranı geçmemek üzere avans faizine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddini, aksi halde ise talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve ticari defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla satıcı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Fatura sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Eldeki davada davalı, fatura konusu malların teslim edilmediğini savunmaktadır. Bu durumda faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ispat yükü davacıya aittir. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delille kanıtlamalıdır.Bu kapsamda somut olayda; takibe dayanak olan davacı tarafından düzenlenmiş faturalar konusu malların davalıya teslimi, teslim alan imzasını içeren irsaliyeler ile kanıtlanmıştır. Davacı tarafından takibe konu edilen toplam fatura bedeli 12.319,19 TL olup davalı tarafından takip sonrası ve dava öncesi yapılan 3.917,67 TL ödemenin asıl alacak tutarı olan 3.421,32 TL’sinin davacı alacağından düşülmesi sonucunda bakiye 8.897,87 TL üzerinden davanın kısmen kabulünde isabetsizlik yoktur.Davalı tarafça davanın itirazın kaldırılması davası olduğu ve bu nedenle mahkemenin görevli olmadığı ileri sürülmüşse de; dava dilekçesinde itirazın kaldırılması ibaresi yanında parantez içinde “iptali” ibaresi de yer almakta olup, dilekçe içeriğinin de itirazın iptali istemine ilişkin olması karşısında davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. İİK’nın 67. maddesi uyarınca; açılan itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacak faturaya dayalı olduğundan, alacağın likit olduğu açıktır. Davalının itirazının da haksız olduğu tespit edilmekle, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine İİK 67 maddesi, “Davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne haizdir. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça takibin kötü niyetle yapılmış olmasına bağlıdır. Dolayısıyla sadece ve ancak takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilir. Somut olayda ise davacı takipte kısmen haksız olsa da kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi doğrudur. Öte yandan davacı takip talebinde asıl alacağa %18 oranında faiz işletilmesini talep etmiş ise de, ticari işlerde 3095 sayılı yasanın 2/2. maddesi gereğince avans faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi de isabetlidir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 607,81-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 196,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 411,41-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında davacı gider avansından karşılanan 13,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/06/2021