Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/822 E. 2019/690 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/822
KARAR NO : 2019/690
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018
NUMARASI : 2017/205 E.-2018/221 K.
DAVA : Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/05/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalı … Ltd. Şti. tarafından müvekkili lehine keşide edilen çekin yasal sürede bankaya ibraz edildiğini, ancak mutabap bankanın çek üzerindeki imzanın keşideciye ait olmadığından bahisle işlem yapmadan çeki iade ettiğini, davalı bankanın bu işleminin müvekkilini mağdur ettiğini ileri sürerek çekin hesap sahibi tarafından imzalanarak keşide edildiğinin ve kambiyo senedi vasfında olduğunun, ibraz tarihi itibariyle çekin karşılığının olup olmadığının, varsa miktarının tayin ve tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … Ltd. Şti. vekili, dava konusu belgenin bir çek taslağı olarak davacıya teslim edildiğini, ancak davacının müvekkilinin bilgisi olmadan çek taslağı üzerine keşide tarihi atarak bankaya ibraz ettiğini, çek taslağının kambiyo vasfını haiz olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı banka vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira müvekkilinin kanuni yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu çekin karşılığının bulunup bulunmadığı her zaman banka kayıtlarından tespit edilebilecek bir husus olduğu gibi, imzanın keşideciye ait olduğu ve çekin kambiyo vasfında olduğu hususunu da davacının açacağı itirazın iptali davasında ileri sürerek bu davada elde etmeyi amaçladığı hukuki korumaya sağlayabileceği, bu nedenle davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bankanın üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin şikayet hakkının elinden alındığını ve çek bedelinin tahsil edilemediğini, bu nedenle ibraz tarihi itibariyle çekin karşılıksız olduğunun tespitini istemekte hukuki yararlarının olduğunu, bu tespitin ileride açılacak alacak davasına temel teşkil edeceğini, bu nedenle bu davayı açmakta hukuki yararlarının olduğunu, aksine doğrudan alacak davası açmakta hukuki yararlarının olmadığını, zira müvekkilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu olmasına sebebiyet verebileceğini, bankanın ibraz yazısı nedeniyle çeke dayalı ilamsız icra takibi yapmak zorunda kaldıklarını, oysa çekin kambiyo vasfını taşıdığının tespitinin takip hukuku bakımından menfaatlerine olacağını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının hamili olduğu çekin hesap sahibi tarafından imzalanarak keşide edildiğinin ve kambiyo senedi vasfında olduğunun, ibraz tarihi itibariyle karşılığının olup olmadığının, varsa miktarının tayin ve tespitine istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi yargılaması devam ederken, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.11.2017 tarihli 2015/878 E. 2017/1131 K. sayılı kararıyla, davalı … Ltd. Şti.’nin iflasına karar verildiği görülmüştür.Kural olarak, İİK.’nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK.’nın m.191), müflisin iflas masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflasın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine aittir. Adi tasfiyede İİK.’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK.’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne (İflas Dairesine) aittir.İflas idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflas organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflasın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194).İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflasın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1)Davaların durduğu bu süre içinde, iflas idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Müflisin davalı olduğu davalarda, iflas idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davalı olarak iflas idaresine karşı devam edilir. İflas idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflasın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. Bu husus istinaf konusu edilmemiş olsa da, taraf ve dava ehliyeti İİK 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olduğundan resen gözetilmesi gerekmekte olup, somut olayda da yargılama devam ederken davalı … Ltd. Şti. vekili 04.01.2018 tarihli dilekçesi ekinde şirkete ait iflas kararını sunmuş, ayrıca İflas Müdürlüğü’nün 31.10.2018 tarihli yazısında tasfiyenin adi tasfiye olarak yapılmasına karar verildiği, henüz iflas idaresinin seçilmediği belirtilmiştir.O halde ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek İİK 194.maddesi uyarınca gerekli işlemler yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)a-4 uyarınca hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin esasa yönelik istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 Tarih 2017/205 Esas 2018/221 Karar sayılı hükmünün HMK.’nın 353(1)-a-4 maddesi gereği KALDIRILMASINA,”Davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı vekilinin esasa yönelik istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 16/05/2019