Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/820 E. 2021/1739 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/820
KARAR NO: 2021/1739
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2018/462 Esas – 2018/1210 Karar
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin Çin Halk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren bir banka olduğunu, dava dışı asıl borçlu şirketlerin 2 adet gemi satın alabilmek için davacı bankadan 103.600.000- USD tutarında kredi kullandığını, taraflar arasında 18.2.2011 tarihli kredi sözleşmesi bağıtlandığını, davalının da 18.2.2011 tarihli garanti sözleşmesi ile davacıya bağımsız bir garanti taahhüdünde bulunduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve garantörlerine yazılı başvuruda bulunulduğunu, buna rağmen ödeme yapılmadığından İngiltere- Galler Ticaret Mahkemesi nezdinde … sayılı alacak davası açıldığını, mahkemenin 10/11/2017 tarihli kararı ile tüm davalıları toplam 9.875.067,85 USD, 5.052.600,97 Çin Yuanı ve 140.000 İngiliz Sterlini ödemeye mahkum ettiğini belirterek, anılan mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dosyaya sunulan garanti sözleşmesinde müvekkili şirket adına atılan imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde İngiliz Mahkemelerinin yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin İngiliz Mahkemesinde yapılan yargılamaya katılmadığını, iddiaları red etmiş sayılması gerektiğini MÖHUK 54.maddesinde belirtilen tenfiz koşullarının oluşmadığını, tenfizi istenen kararın usulüne uygun şekilde mahkeme tarafından tebliğ edilmediğini, müvekkilinin mahkemede temsil edilmediğini, 20/0/2017 tarihli mektubun müvekkili şirketi bağlamayan mahkeme kararını geçerli hale getirmeyeceğini, müvekkili şirketin tüm malvarlığının üzerinde TMSF nin tedbir ve haczi bulunduğunu, TMSF borcu ödeninceye kadar davacıya ödeme yapılmasının mümkün olmadığının, bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı vekili tarafından tenfize konu yapılan İngiltere Galler Ticaret Mahkemesince verilen … sayılı, 10/11/2017 tarihli ilamının onaylı sureti ve tercümesi ile mahkeme kararının kesinleştiğine ilişkin şerhin dosyaya ibraz edildiği, kesinleşme şerhinde kararın 19/01/2018 tarihinde kesinleştiğinin açıkça belirtildiği, kararın Türk Mahkemelerinin kesin yetkisini ilgilendiren bir konuda verilmemiş olduğu, davalıya usulüne uygun savunma hakkının tanındığı, kararı veren İngiltere ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında “Karşılıklılık” esasının bulunduğu, kararın davalının savunma haklarına uyularak verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; tenfizi talep edilen karara konu sözleşmenin müvekkili şirket bakımından geçerli ve bağlayıcı olmadığını, bu nedenle karara konu olayda İngiliz mahkemelerinin yetkisinin bulunmadığını, mahkemece bu hususun değerlendirilmeden karar verildiğini, müvekkili şirketin İngiliz mahkemesinde görülen davaya katılmadığını ve herhangi bir beyanda bulunmadığını, davada usulüne uygun temsil edilmediğini ve savunma hakkının usulüne uygun kullanılmadığını, bu nedenle MÖHUK m.54’de yer alan tenfiz koşullarının oluşmadığını, yabancı mahkeme kararının müvekkili şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmek suretiyle kesinleştiğinin ispat edilemediğini, müvekkili şirket tarafından verildiği iddia edilen 27/09/2017 tarihli mektubun müvekkili şirket tarafından bağlayıcı olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesine göre yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilebilmesi için; Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması, ilamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması koşullarının varlığı gerekmektedir. Aynı yasanın 50/1 maddesi hükmüne göre ise, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi, yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Bu yasal düzenleme karşısında, yabancı mahkeme ilamının tenfizine karar verilebilmesi için öncelikle ilamın kesinleşmiş olması gerekmekte olup, dava şartı niteliğindeki bu husus, mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir. İngiltere ile Türkiye arasında yabancı mahkeme kararının tenfizine yönelik bir antlaşma bulunmasa da, emsal yargı içtihatlarında da belirtildiği üzere, tenfiz için karşılıklılık koşulu bulunmaktadır (Yarg. 11. HD. 25/04/2012 tarih, 2011/76 E. 2012/6825 K.; 02/03/2007 tarih, 2007/1335 E. 2007/3808 K.) Davalı taraf İngiliz mahkemelerini yetkili kılan sözleşmedeki imzanın kendilerini temsile yeterli olmadığını ileri sürmüş ise de, bahse konu sözleşme, davalı şirketin sözleşmenin düzenlendiği tarihteki yetkilileri tarafından imzalandığından, davalıyı bağlamaktadır. Bunun dışında davalı tarafça savunma haklarının kısıtlandığı ileri sürülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin 18.3 maddesinde Londra/İngiltere’de kurulu … Ltd. Ünvanlı şirketin süreç temsilcisi olarak atanmış, sözleşmeden doğan ihtilaflar bakımından Londra/İngiltere mahkemeleri nezdinde açılacak davalarda yapılacak tebligatları kendi nam ve hesabına tebliğ almaya … Ltd. firmasının yetkili olduğu kararlaştırılmıştır. Tenfiz istemine konu yargılamada ise tebligatlar işlem acentesi niteliğindeki süreç temsilcisi olarak atanan … Ltd. Firmasına yapıldığından davalıların savunma haklarının kısıtlandığına dair iddiaları yerinde görülmemiştir. Bunun dışında ilamın Türk Mahkemelerinin kesin yetkisine girmeyen konuda verildiği, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmadığı, tenfiz istemine konu yabancı mahkeme kararının kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 51-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021