Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/811 E. 2019/994 K. 12.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/811
KARAR NO : 2019/994
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/1100
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/07/2019
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararın ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL DAVA: Davacı ve hakkında açılan davalar tefrik edilenler vekili, davalı banka yetkilileri tarafından müvekkillerinin banka hesaplarından haksız, usulsüz ve yetkisiz bir şekilde para çekildiğini ve yetkililerin zimmetine geçirildiğini, ayrıca sahte belgelerle müvekkilleri adına kredi kullanımına sebebiyet verildiğini, bu nedenlerle müvekkillerinin zarara uğradıklarını ileri sürerek toplam 1.060.000-TL zararın faiziyle davalı bankadan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVALAR: Davacı (ve hakkında açılan davalar tefrik edilenler)vekili, müvekkiline gönderilen 26.02.2016 ve 07.12.2016 tarihli ihtarnameler nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile zararın tazminine, ayrıca müvekkili hakkında başlatılan ilamsız ve ipotekli icra takiplerinin tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARA CEVAP: Davalı banka vekili, davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu savunarak davaların reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ara kararı ile, dava, bankanın zararlı eylem ve işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, davacı hakkında başlatılan icra takibinin konusu ile dava konusu tazminat talepleri farklı olduğundan,İİK 72.madde kapsamında davalı aleyhine açılmış bir menfi tespit davası bulunmadığından,menfi tespit davasına bakan mahkemenin verebileceği takibin durdurulmasına,önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararının mahkemece verilmesinin uygun olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen/davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iddialarına ilişkin olarak dosyada yeterli delil bulunduğunu, ancak ilk derece mahkemesince davanın mahiyeti ve davanın ıslahı anlaşılmadan ve yeterli inceleme yapılmadan ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini belirterek ara kararın kaldırılmasını ve talepleri gibi ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, bankacılık işleminden kaynaklanan zararın tazmini istemiyle açılan asıl dava ve gönderilen ihtarnameler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve tazminat istemine ilişkin olarak açılan birleşen davalarda, banka tarafından başlatılan ilamsız ve ipotekli icra takiplerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.Dosya kapsamı incelendiğinde, iş bu dava davacısı ile dava dışı şahısların 04.03.2016 tarihinde İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/211 E. sayılı dosyasında davalı banka aleyhine Tazminat davası açtıkları, davacı şirketin ayrıca 22.08.2016 tarihinde İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/851 E. sayılı dosyasında, kendisine gönderilen 26.02.2016 ihtarnameden dolayı Menfi Tespit davası açtığı, Mahkemenin 14.11.2017 tarihli 2016/851 E., 2017/808 K. sayılı kararıyla o davanın 2016/211 E. sayılı dosyada birleştirilmesine karar verildiği, yine davacı şirket ile dava dışı şahısların 14.12.2016 tarihinde İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1217 E. sayılı dosyasında, kendilerine gönderilen 07.12.2016 tarihli ihtarnameden dolayı Menfi Tespit ve Tazminat istemli dava açtıkları, Mahkemenin 14.07.2017 tarihli 2016/1217 E., 2017/591 K. sayılı kararı ile o davanın da 2016/211 E. sayılı dosyası birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür.Bu kez İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/211 E. sayılı dosyasında, 15.11.2018 tarihli 1 nolu ara karar uyarınca davacılar tarafından açılan davaların bu davadan tefrikine, her bir davacı bakımından ayrı esasa kaydına, asıl dava davacısı …..Şti. yönünden davaya 2016/211 E. üzerinden devamına karar verilmiş, davacı ….Ltd. Şti. hakkındaki asıl dava bu esasa kaydedilmiş, ancak aynı davacı hakkındaki birleşen davaların 2016/211 E. sayılı dosyadan tefrik edilip edilmediği anlaşılamadığından, ilk derece mahkemesinden bu husus sorulmuş, mahkemenin 10.07.2019 tarihli cevabi yazısında, davacı ….Ltd. Şti. hakkındaki birleşen davaların da tefrik edildiği ve iş bu esasa(2018/1100 E.) kaydedildiği belirtilmiştir. O halde davacı ….Ltd. Şti. hakkındaki iş bu esasa kayıtlı asıl dava bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat davası, birleşen davalar ise menfi tespit ve tazminat davaları olup, ihtiyati tedbir talebine konu icra takipleri davacı hakkındaki birleşen davaların konusunu teşkil ettiğinden; ilk derece mahkemesince, davacı vekilinin takiplerin durdurulması yönündeki tedbir talebi İİK 72 ve HMK 389. vd. maddeleri uyarınca değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, iş bu davanın sadece zararın tazminine ilişkin olduğundan bahisle, talebin haklılığına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebi değerlendirilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1100 Esas sayılı ve 25/02/2019 tarihli ara kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 m. gereği KALDIRILMASINA; “İhtiyati tedbir talebine yönelik olarak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE,”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan 44,40- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 12/07/2019