Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/802 E. 2019/660 K. 07.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/802
KARAR NO : 2019/660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2019/65 Esas
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2019
İlk derece mahkemesince verilen 06/02/2019 tarihli ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili; tarafların birebir aynı işi yaptıklarını, davacı şirketin 13/02/2012 tarihinde kurulduğunu, davalı şirketin ise 15/01/20019 tarhinde kurulduğunu, davacını “…” markasını 10/07/2017 tarih ve … numarası ile 06,07,09,11,12,37,40 ve 42. sınıflarda tescilli olduğun, davalının ise 22/01/2019 tarihinde 2019/06229 sayılı ve “….” ibareli 07 ve 37 sınıflarda marka başvurusunun bulunduğunu ve bu başvurunun 23/01/2019 tarihinde reddedildiğini, davalının, davacının taklidi olan bir firma olduğunu, bu anlamda TTK hükümlerine göre ticaret ünvanının terkini ve sicilden terkini gerektiğini, davalının basiretli bir tacir olmadığını, davalının, müşterilerine ulaşarak davacı ile ticaretlerine son verdirerek kendisi ile çalışmalarını sağladığını, davalı ortaklarından …. babası … müvekkilinin %50 hisselerine sahip ortağı olduğunu, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, davalının müvekkilinin müşterileri ile mevcut ticaret ünvanı ile ticaretinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını, davalının “Ataferlift” ticaret ünvanının ticaret sicilinden terkinine, davalının eylemleri sonucunda oluşan haksız rekabetin varlığının hükmen tespitini, durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece 06/02/20119 tarihli ara karar ile; haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gerekçesiyle, HMK’nun 389.ve devamı maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; şirketin kuruuşu ve işlemlerinin resmi evraklara dayandığını, davalının aynı ismi ile ticarete başlayarak müvekkilinin ticari gücünden faydalanmaya çalışmasının dahi tek başına haksız rekabeti oluşturduğunu, davalı şirketin müvekkili şirket bağlantılarını kullanma amaçlı açıldığını ve amacının davacıya zarar vermek olduğunu, tedbirin reddedilmesinin hukuka uygun olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: 6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmı “Geçici Hukuki Korumalar” başlığı altında ihtiyati tedbir müessesini düzenlemiştir. Aynı Yasa’nın “İhtiyati Tedbirin Şartları” başlıklı 389. maddesinin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmü düzenlendikten sonra 391. maddesinde İhtiyati Tedbir kararının hem maddi hem şekli içeriği düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde “İhtiyatî Tedbirde asıl olan, ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. İhtiyati tedbir, geçici hukuki korunma kavramının bir parçası olup adil yargılanma hakkının teminatı altındadır. AİHS’nin 6. Maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, mahkemelere de bir görev vermekte olup; mahkemeler; tarafların sundukları delilleri silahların eşitliği ilkesi çerçevesinde değerlendirmeli ve taraflar arasında adil bir denge kurabilmelidir. (AİHM, De Haes ve Gijsels vs Belçika, 24/02/1997 Tarihli Kararı)Somut olayda uyuşmazlık, davalı şirketin ticaret ünvanına tecavüz etmek suretiyle haksız rekabette bulunduğundan bahisle şirketin halen kayıtlı bulunan ünvanı ile ticaret yapmasının ihtiyati tedbir kararı verilerek engellenmesi talep edilmekte ise de; ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gereklidir.TTK nun 52(1)maddesine göre ticaret ünvanı ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi bunun tesbitini ,yasaklanmasını ,haksız kullanılan ticaret ünvanı tescil edilmişse kanuna uygun şekilde değiştirilmesini veya silinmesini ,..ve zarar varsa ,kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilecektir. Davacının ticaret ünvanına haksız tecavüz olup olmadığı yapılacak yargılama sonucunda belirlenecek olup ,davalı şirketin halen ticaret sicilinde tescilli bulunan ünvanının kullanılmasının engellenmesi davanın taraflarının menfaat dengesine uygun düşmemektedir. Bir zarara uğraması halinde tazminini talep etme hakkı mevcuttur. Davacının talebinin haklılığı bu konuda ki incelemeler tamamlandığında anlaşılabilecek olduğundan ,Davacının sunduğu delillerden yapılacak yargılama safahatı göz önüne alındığında dosyada ki mevcut durum itibariyle davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık ispat seviyesinde gerçekleşmediği yönünde varmış olduğu çıkarım dosya kapsamıyla uygun olup,takdirde bir isabetsizlik olmadığı HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca davacı tarafın davanın esası bakımından haklılığını yaklaşık ispat derecesinde ispatlanması koşulunun gerçekleşmediği belirlenmekle davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile HMK.’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.07/05/2019