Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/8 E. 2021/45 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/8
KARAR NO : 2021/45
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI : 2017/816 Esas – 2018/670 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin 27.10.2012 tarihinde maliki bulunduğu … İlçesi, … Mahallesinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmazını … 1.100.000.-TL’si peşin, geri kalan 650.000.-TL’si ise çeklerle ödenmek üzere 1.750.000-TL’ye sattığını ve tapuyu devrettiğini, fakat alıcı firma tarafından ödenmesi gereken 1.100.000.-TL ödenmediği gibi, müvekkiline dava konusu … Bankasına ait keşidecisi … Bilgisayar olan 22.03.2013, 19.04.2103 ve 17.05.2013 keşide tarihli ve her biri 47.500.-TL bedelli çekler ile davalının davacıdan aldığı fakat takibe konulmayan veya akibeti belli olmayan toplam 650.000.-TL tutarındaki çeklerin verildiğini, çeklerin günü gelmeden taşınmazın üçüncü şahıs olan…devredildiğini, davalının, taşınmazın üçüncü şahıslara satıldığını, bu nedenle çeklerin arkasına üçüncü şahıs firmanın ciro yapması gerektiğini beyan ederek çekleri müvekkilinden aldığını, davalının çeklerin arkasına … imzasını aldıktan sonra çekleri müvekkiline iade etmeyip muhatap bankaya ibraz ederek arkasını yazdırdığını ve İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığı gibi herhangi bir mal veya hizmet de almadığını, iade edilmek üzere aldatılarak davalı tarafından alınan çeklerin iade edilmediğini belirterek, takibe dayanak çekler nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin istirdatına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; her ne kadar menfi tespit davalarında davalı/alacaklı taraf alacaklı olduğunu ispat etmekle mükellef ise de, bunun istisnasının kambiyo senetlerine karşı açılan menfi tespit davası olduğunu, davaya konu icra takibinin mesnedi kambiyo senetlerinden olan çek olup, davacı tarafın takip konusu çekleri cirolayıp müvekkile verdiğini kabul ettiğini, bu durumun davacının müvekkiline olan borcunu ikrar ettiği anlamına geldiğini, aksi durumun davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının hile ve tehdit iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının davaya dayanak olarak gösterdiği olguların kesin deliller ile ispat edilmesi gerektiği, ancak davacı iddialarının ispatlanamadığı, davacı tarafça teklif edilen yeminin de davalı tarafça eda edildiği gerekçesiyle davanın reddine, davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; müvekkilinin 27.10.2012 tarihinde maliki bulunduğu taşınmazını … 1.100.000.-TL’si peşin, geri kalan 650.000.-TL’si ise çek ile ödenmek üzere 1.750.000-TL’ye sattığını ve tapu devrini yaptığını, fakat alıcı firma tarafından ödenmesi gereken 1.100.000.-TL ödenmediği gibi, müvekkiline dava konusu çeklerin satış bedeli olarak verildiğini, davalının ise, taşınmazın üçüncü şahıslara muvazaalı ve dolandırma kastıyla satıldığını, taşınmaz bedeli ve çekleri tahsil edeceğini, bu nedenle çeklerin arkasına üçüncü şahıs firmanın ciro yapması gerektiğini beyan ederek çekleri müvekkilinden aldığını, ancak davalının çeklerin arkasına … imzasını aldıktan sonra çekleri müvekkiline iade etmeyip muhatap bankaya ibraz ederek arkasını yazdırdığını ve takibe koyduğunu, müvekkilinin davalıya hiçbir borcu bulunmadığı gibi herhangi bir mal veya hizmet de almadığını, hatta taşınmazın ödenmeyen 1.100.000-TL yerine davalı tarafından … şirketinden geri alındığını, ispat yükü üzerinde olan davalının çeklerin ne suretle elinde olduğunu ispatlayamadığını, davalıya teklif edilen yeminin yemin metnine uygun olarak yerine getirilmediğini, tapu kayıtları incelendiğinde gerçek durumun ortaya çıkacağını, ancak mahkemece tapu kayıtlarının incelenmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kambiyo senedi niteliğinde bulunan çeklere dayalı olarak borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. TTK’nın 818/1-e maddesi yollamasıyla aynı yasanın 687/1. maddesine göre ise, poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri, hamilin poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini kanıtlamadıkça, başvuran hamile karşı ileri süremez. Somut olayda; davacı adına kayıtlı taşınmazın 1.750.000-TL bedelle dava dışı … satışının yapıldığı, kısmi satış bedeli olarak alıcı şirketin keşidecisi olduğu dava konusu çeklerin davacıya verildiği anlaşılmaktadır. Davacı ise söz konusu çeklerin davalı tarafından “taşınmazın üçüncü şahıslara satıldığı, bu nedenle çeklerin arkasına üçüncü şahıs firmanın ciro yapması gerektiği” beyan edilerek aldatılmak suretiyle kendisinden alındığını, ancak çeklerin iade edilmeyip davalı tarafından takibe konulduğunu iddia etmektedir. Çeklerin incelenmesinde ise; … Bankası Fikirtepesi Şubesine ait keşidecisi … olan 22.03.2013, 19.04.2103 ve 17.05.2013 keşide tarihli ve her biri 47.500.-TL bedelli çeklerin lehtarının davacı olduğu, cirantaların ise sırasıyla …, … olduğu görülmüştür. Taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde; … İlçesi … Mahallesinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmazın 31.10.2012 tarihinde davacı tarafından 1.910.500-TL bedelle Biteksis Bilgisayar’a, 28.11.2012 tarihinde 1.910.500-TL bedelle … tarafından… firmasına satıldığı, bu firma tarafından 24.01.2013 tarihinde 2.110.000-TL bedelle davalıya satışının yapıldığı, davalı tarafından da 29.01.2013 tarihinde dava dışı … satıldığı görülmüştür.6098 sayılı TBK’nın 36. maddesine göre, taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeyle bağlı değildir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; aldatma, bir kişide yanlış fikir ve kanaat meydana getirmek veya mevcut bir yanlış fikrin devamını sağlamak, karşı tarafın bir hukuki işlem yapmasını sağlamak amacıyla her türlü hareket ve söylenen sözler ile bir kimsenin hukuki işlem yapmasını sağlamak için onun kasten yanıltılmasıdır. Aldatmadan söz edebilmek için gerekli unsurlar; aldatma eylemi, aldatma kastının bulunması, zarar ve aldatma ile zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Hile eylemi, sözleşmenin karşı tarafınca veya bu kişinin bilgisi kapsamında üçüncü kişi tarafından aldatıcı hareketlerle gerçekleşmektedir. Karşı tarafı aldatmaya yönelmiş bir eylem olmadan açıklanan irade beyanı her ne kadar yanılgı içerse de, aldatma kastı bulunmadığından hile eylemi gerçekleşmemiş kabul edilecek ve sözleşmenin hileye dayanarak iptal edilebilmesi ihtimali gündeme gelmeyecektir. Aldatma kastından söz edebilmek için ise, eylemi gerçekleştiren kimse yaptığı şeyin doğru olmadığını bilmeli ve karşı tarafı kandırma kastıyla hareket etmelidir. İlave olarak da yapılan hukuki işlem ile gerçekleştirilen eylem arasında illiyet bağı bulunmazsa, hileden söz edebilmek mümkün değildir. Bu kapsamda dava konusu çeklerde davalı ciranta olup, ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmamaktadır. İspat yükü üzerinde bulunan davacı ise, çeklerin aldatma sonucunda davalı tarafından alındığı hususunu usulünce kanıtlayamamıştır. Davacı delil olarak tapu kayıtlarına dayanmış olup, taşınmazın davacıya muvazaalı olarak ve ödenmediği iddia edilen 1.100.000-TL karşılığında devredildiğine dair bir herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle salt taşınmazın …Tarım Ürünleri tarafından davalıya satılmış olması, hile iddiasının varlığını kabule yeterli değildir. Davacının yemin teklifi üzerine davalı tarafından usulüne uygun olarak yemin de eda edilmiştir. Ayrıca davacının, taşınmaz satış bedelinin ödenmediği iddiası şahsi defi niteliğinde olup, davalının çeki kötü niyetli olarak iktisap ettiği de iddia ve ispat edilemediğine göre, bu definin davalıya karşı ileri sürülmesi de mümkün değildir. Kambiyo senetlerinin soyutluğu ilkesi gereğince davalının çeki iktisap sebebini açıklama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL nin mahsubu ile bakiye 23.40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.19/01/2021