Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/790 E. 2019/606 K. 29.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/790
KARAR NO : 2019/606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2018
NUMARASI : 2017/879 Esas 2018/1192 Karar
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2019 ( 05/05/2019 yazım tarihli )
Görevsizliğe ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili ; Rekabet Kurulunun, 2011-4-91 Dosya No, 13-13/198-100 Karar No ve 08.03.2013 tarihli kararı ile, aralarında davalı bankanın da bulunduğu 12 bankanın 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 tarihleri arasında kartel (uyumlu eylem/uzlaşma) oluşturduğunu, anılan kartel neticesinde faiz oranlarını birlikte belirlemeleri nedeniyle serbest piyasa koşullarının bozulduğunu, faiz oranlarının arttığını ve o yüzden de o dönemde çekilen krediler ve kredi kartlarına olağandan yüksek faiz, mevduatlara ise olağandan düşük faiz uygulandığını,müvekkili şirketin kullandığı kredilere yüksek faiz uygulanırken mevduatına da düşük faiz verildiğini ,bu suretle zarara uğradığını , zarar tutarının ancak bilirkişi tarafından yapılacak teknik inceleme sonucu belirlenebilecek olması nedeniyle, davalı bankanın müvekkil şirkete vermiş olduğu zararın 3 katının fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.480- TL’sinin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili; davacının, müvekkili bankaya yönelttiği haksız dava ve rekabet ihlali iddiası, Rekabet Kurulunun henüz kesinleşmemiş 08 Mart 2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararına dayandırdığını,hukuki menfaat yokluğu ve zamanaşımı itirazlarına halel gelmemek üzere, haksız davaya dayanak gösterilen Rekabet Kurulu”nun anılan kararına karşı müvekkili banka tarafından Ankara 2. İdare Mahkemesinde iptal davası açıldığını, söz konusu karar henüz kesinleşmediğinden HMK’nın 165/1 maddesi uyarınca iptal davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, haksız fiil nedeniyle tazminat borcunun doğabilmesi için kusurlu davranış ile hukuka aykırı bir fiilin ortaya çıkması, zararın gerçekleşmesi ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece ; davacı şirketin davalı bankanın müşterisi olmaktan kaynaklandığı, davacının burada tüketici sıfatında olduğu saptandığı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri de birlikte değerlendirilmiş, dava konusu uyuşmazlık açısından mahkemenin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından davalı bankaya karşı uğranılan maddi zararın tazmini için dava açıldığını, ticaret şirketlerinin, tüzel kişi tacir konumunda olduğunu, müvekkili şirketin, davalı bankadan aldığı kredileri ve kredi kartlarını ticari işletmesi için kullanmış olup, kendi nam ve hesabına açtığı mevduat hesabının da ticari mevduat hesabı olduğunu, tüzel kişi tacir olan şirketlerin bütün işlemlerinde, aksi, karşı tarafa belirtilmemişse ticari iş söz konusu olduğunu, ticari iş söz konusu olduğunda da TTK hükümlerine gidileceğini ve uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesi’nde çözüleceğini, belirterek kararın kaldırılarak dosyanın Ticaret Mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :TTK nun 4(1). madde de her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu; 5(1) maddesinde ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. TTK 3.madde hükmüne göre ,bir iticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Davacı şirketin, davalı bankadan aldığı kredileri ve kredi kartlarını ticari işletmesi için kullandığından bu durum davacıya tüketici sıfatı vermez. TTK nun 19-(1) .maddesi uyarınca bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır.Ancak gerçek kişi olan bir tacir ,işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Davacı tüzel kişi tacir ile davalı banka arasında ticari ilişki olacağından ;davanın her iki tarafının tacir bulunması nedeniyle dava ticari dava olarak kabul edileceğinden Asliye Ticaret Mahkemeleri davaya bakmakla görevlidir.Görülen davada davacı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1-k maddesi kapsamında tüketici olmadığı gibi, taraflar arasındaki işlem de aynı kanunun 3/-l-l maddesi kapsamında tüketici işlemi değildir. Tüketici işlemi olmayıp, taraflardan birinin tüketici sıfatını taşımadığı davalar, aynı kanunun 73/1.maddesi uyarınca Tüketici Mahkemelerinde görülemez. Hukuki işlemin ve davanın taraflarının tacir sıfatını haiz ticaret şirketleri olduğundan yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile HMK’nun 353(1)a-3 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2018 Tarih 2017/879 Esas 2018/1192 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/04/2019