Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/780 E. 2021/819 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/780
KARAR NO: 2021/819
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2018
NUMARASI: 2016/805 Esas-2018/581 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin 15/12/2006 tarihinde Ticaret siciline tescil ile kurulduğunu, şirket ana sözleşmesine göre davalı ve müvekkilinin şirket müdürleri olarak atandığını, şirketin yarı hissesinin davalı …’e yarı hissesinin müvekkiline ait olduğunu, 12/08/2010 tarihinde ortaklar kurulu tarafından söz konusu şirket için tasfiye kararı alındığını ve şirketin tasfiyeye girdiğini, şirketin tüm mevcudunun davalılar tarafından tahsil edildiğini, müvekkilinin şirketin faaliyette olduğu dönem boyunca kâr payı almadığını, şirketin tasfiyesinden önce de şirketin çok değerli makine ve teçhizatlarını satarak şahsi tahsilatlar elde ettiklerini,davalıların vergi ve sigorta borçlarını ödemeyerek müvekkilini şahsi olarak ödeme yapmaya zorlamaları, sahte fatura kabul ederek vergi ve vergi cezası ödemek zorunda bırakmaları,kar paylarını oluşturan şirketin paralarını uhdelerine geçirmeleri,şirketin tasfiye giderlerini de davacıya ödettirmeleri nedeniyle birden fazla kalemde oluşan borçlarının bulunduğunu,vergi dairesi borç yapılandırılması nedeniyle 2011 yılı Haziran – 2012 Mayıs ayı aralığında ödediği 13.440-TL ve SGK borç yapılandırılması nedeniyle 30/06/2011-02/07/2012 tarihleri arasında 7 taksit halinde ödediği 9.803,49-TL olmak üzere toplam 23.243,49-TL’den 3.000-TL tutarın işleyecek faizleri ile birlikte; davalıların 21 adet sahte fatura alarak şirket kayıtlarına işlemeleri nedeniyle tahakkuk ettirilen ve ödenen 46.958,07-TL vergi borcundan 3.000-TL’sinin ödeme tarihi olan 21/11/2012 tarihinden işleyecek faizleriyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini; şirkete ait banka hesaplarında çeşitli tarihlerde davalı … tarafından çekilen ve şirket işlerinde kullanılmayan 93.000-TL’nin yarısının şimdilik 1.000-TL lik kısmının Gebze …Noterliği’nin 20/09/2012 tarihli ihtarnamesinin tebliğ tarihinden işleyecek en yüksek banka mevduat faizleriyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline; davalıların şirket tasfiye halinde iken satarak paraya çevirdikleri şirket demirbaş bedeli 75.000-TL’den şimdilik 1.000-TL’sinin ihtarname tebliğ tarihinden işleyecek en yüksek banka mevduat faizleriyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline; ödenmeyen kar payı bedeli 1.000-TL ve ana sermaye bedeli 1.000-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; 5.000-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; davacının sermaye koyma borcu da olmak üzere şirketin faaliyeti nedeniyle oluşan giderlere katılmaması nedeniyle şirketin tasfiye sürecine girdiğini, müvekkili ile davacının … Ltd. Şti.’de ortak müdürler olduğunu, dava dilekçesinde yazılı hususların gerçekleri yansıtmamakla birlikte davacı ile şirket muhasebecisi olan eşinin müvekkilleri üzerinden haksız kazanç elde etmek için işbirliği içinde hareket ettiklerini, bu hususta “Dolandırıcılık ve Emniyeti Suistimal” suçları kapsamında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, 17.05.2011 tarihli Gebze … Noterliği’nden … yevmiye numarasıyla gönderilen ihtarnamede bahsedilen makinaların satışından … Şirketine o tarihte 20.000-TL ödeme yapıldığının belirtildiğini, şirket giderlerinden olan 48.000-TL ve 45.000-TL’lik ödemelerin diğer ortakça hissesi oranında müvekkiline ödenmediğinin ihtar edildiğini, bunun haricinde 20.000-TL’lik ödemenin ardından söz konusu şirketlere düzenli olarak ödemelerin devam ettiğini, tüm ödemelerin şirketin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda açığa çıkacağını, ayrıca şirketin elektrik, su, ısınma gibi olağan giderlerinin yanında şirketin tasfiyesi aşamasında 8 sigortalı çalışanın işçi tazminatlarının toplu ödenerek iş ilişkilerinin sona erdirildiğini, şirket muhasebecisinin, sahte fatura düzenleyip bu hususta verilen cezayı kendisinin ödeyeceğini beyan etmesine rağmen işbu davada talep etmesinin ise haksız kazanç elde etme peşinde olan davacının tutumunu belli ettiğini beyanla yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olup karşı davası ile 01/01/2005 tarihinden tasfiyeye kadarki yönetici ücretlerinden şimdilik 15.000-TL’nin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı … ile davalı …’ün ortak olduğu … Ltd. Şti. ortaklar kurulunun 12/08/2010 tarihli kararı ile tasfiyeye girdiği, davacı ortak tarafından tasfiye kararından sonra bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere 2011-2012-2013 yıllarında vergi borcu-cezası, SGK primi olmak üzere toplam 67.306,81-TL ödeme yaptığı, ortak tarafından ödenen vergi ve SGK borçlarının ödemenin yapıldığı tarihte şirketin ödeme gücü olup olmadığının belirlenerek limited şirketin borcunu ödeyen ortağın payına düşen kısmı aşan miktarın diğer ortaktan payı oranında tahsilini talep edip edemeyeceğinin araştırılması gerektiği, bilirkişi … tarafından sunulan raporda şirketin 2011, 2012 ve 2013 yıllarında yapılan sabit giderleri, vergi ve SGK primlerini ödeme gücünün olmadığı tespit edildiğinden davacının payı oranında davalı …’e rücu edebileceği, davacı … ile davalı …’ün şirkette 1/2 oranında ortak olduğundan davacı tarafından dava tarihine kadar vergi borcu-cezası, SGK primi borcu olarak ödenen toplam 67.306,81-TL’nin 1/2’si olan 33.653,40-TL’nin davalı …’den alınarak davacıya ödenmesi gerektiği, tarafların şirket ortağı gerçek kişi olduğu gibi talep edilen alacağın vergi ve SGK primlerinden kaynaklandığından yasal faiz yürütülebileceği, daha evvel temerrüde düşürüldüğünü ispat edilemediğinden yasal faizin dava ve ıslah tarihinden başlatılması gerektiği gerekçesiyle kabul edilen alacaktan 3.000-TL’nin dava tarihi olan 20/05/2013 tarihinden, 30.653,40-TL’nin ise ıslah tarihi olan 05/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından davalı … aleyhine demirbaş bedeli için 1.000-TL ve bankadan alınan bedel için 1.000-TL üzerinden açılan dava ile davalı … aleyhine bankadan tahsil edilen bedel için açılan davanın zarar gördüğü iddia edilen şirket olan …Ltd. Şti. tarafından açılması gerekmekte olup ortak tarafından kendi adına ve kendine ödenmesi talebi ile açılmasının mümkün olmadığı, bu talepler yönünden davacının taraf ehliyetinin bulunmadığı; davacı tarafından, davalı … aleyhine 1.000-TL kâr payı ve 1.000-TL sermaye payı alacağı için açılan dava ile davalı … aleyhine 1.000- TL demirbaş bedeli, 1.000-TL kâr payı, 1.000-TL sermaye payı alacağı ve manevi tazminat talebi ile açtığı davaların dava dışı …Ltd. Şti.’ye yöneltilmesi gerektiği, davalı ortak … ile ortak olmayan 3.şahıs …’ün bu talepler yönünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın HMK 114/1-d bendi ile 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, davacının diğer ortağın payına düşen vergi ve SGK borçlarını ödenmiş olması nedeni ile manevi zarar gördüğünün ispatlanamadığı gerekçesiyle bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, bir kısım taleplere ilişkin taraf ehliyeti bulunmadığına dair mahkeme kararının hatalı olduğunu, HGK’nın 2005/1-686 E. 2005/728 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere kanun hükmünün mahkemece yorumlandığı şekilde uygulanmasının hak arama hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuracağını, bilirkişi raporlarının gerekçeli kararda esas alınabilecek yeterliliğe sahip olmadığını, şirketin nasıl zarar ettiğinin, demirbaşlara ne olduğunun, o dönemlerde davalıların maddi durumlarında ekstra bir iyileşme olup olmadığının, bankadan kim tarafından şirket hesabından para çekildiğinin ve bu çekilen paraların şirket harcamalarında kullanılıp kullanılmadığının aydınlatılmadığını,SGK ve vergi ödemeleri ile ilgili alacağa faizin dava tarihinden işletilmesinin usule aykırı olduğunu, alacağa ödeme ve ihtarname tarihlerinden itibaren faiz işletmesi gerektiği, ticari nitelikte alacak söz konusu olduğundan ticari nitelikte faiz uygulanması gerektiğini, şirkete ait demirbaşların satışına ilişkin kayıt bulunmadığı belirtilmiş ise de bu demirbaşların akıbeti hakkında hiç bir araştırma yapılmadığını, davalıların şirket gelirlerini şahsi geliri gibi kullanarak menfaat elde ettiğini, banka kayıtlarının, davalıların maddi durumlarının ve yaptıkları harcamaların şirket gelir ve harcamalarının yeterli derecede incelenmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava dışı … Ltd. Şti.’nin 15/12/2006 tarihinde tescil edilerek kurulduğu, davacı ile davalı …’nın yarı hisse ile ortak oldukları, şirket ana sözleşmenin 9.maddesi ile davalı … ve davacının ilk 5 yıl için şirket müdürlüğüne seçildiği ve her hususta şirketi müştereken temsil ve ilzam ile yetkili kılındıkları, ortaklar kurulunun 12/08/2010 tarihli kararı ile tasfiye kararı alındığı ve Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilanlar ile şirketin 13/08/2010 tarihinde tasfiye haline girdiği, kaydının tasfiye halinde olarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı ortak tarafından tasfiye kararından sonra bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere 2011-2012-2013 yıllarında vergi borcu-cezası, SGK primi olmak üzere toplam 67.306,81-TL ödeme yapmıştır. Mahkemece, bahse konu kamu alacaklarının dava dışı şirketten tahsil imkanı bulunmaması nedeniyle davacı tarafından ödenen bu bedelin yarısından diğer davalı …’nın sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu alacak kalemi bakımından hüküm davacı tarafından faizin başlangıç tarihi ve türü bakımından istinaf edilmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderilen 27/04/2011 tarihli ihtarnamenin gönderildiği tarih itibariyle davacı tarafından henüz yapılan bir ödeme bulunmadığından davalının 27/04/2011 tarihli ihtarname ile temerrüde düşmesi söz konusu değildir. Buna karşılık 20/09/2012 tarihli ihtarnamenin incelenmesinde ise SGK ve vergi borçları ile ilgili yapılan ödeme olarak 28.480-TL’den bahsedilmekte olup bu bedelin yarısı talep edilmekte, sahte faturalar nedeniyle tahakkuk ettirilen vergi cezalarının ise yapılandırılarak ödenmesi ihtar edilmektedir. Bu ihtarnamede ihtarname tarihi itibariyle yapılan ödemelerin yarısı davalıdan istenildiğine göre 14.240-TL bedeli bakımından temerrüdün ihtarnamenin tebliğ edildiği 24/09/2012 tarihinde gerçekleştiğini kabul etmek ve bu kısım yönünden bu tarihten itibaren faize hükmetmek gerekirse de davacı dava dilekçesinde faizin başlangıç tarihi olarak 27/11/2012 tarihini belirttiğinden 14.240-TL yönünden faiz başlangıç tarihi olarak 27/11/2012 tarihinin esas alınması gerekir. Faizin türü bakımından ise, alacağın tarafların ortağı olduğu şirketin kamu idarelerine olan borcundan kaynaklandığı anlaşıldığından alacağa uygulanacak faiz avans faizi olmalıdır. Bu yönden davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Şirkete ait banka hesabından para çekilmesi talebi yönünden mahkemece davacının aktif dava ehliyetine sahip olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olup, bu taleple ilgili davanın ancak şirket tüzel kişiliği tarafından açılabileceği dikkate alınarak mahkemece verilen karar doğru olmuştur. Şirkete ait demirbaşların satılarak bedelin davalıların uhdesine geçirilmesinden kaynaklanan talep yönünden mahkemece, davalı …’ya yönelik talep bakımından davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle, davalı … yönünden ise davalı …’nin pasif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yine bu talebin de ancak şirket tüzel kişiliği tarafından şirket ortağına karşı ileri sürülebileceğinden davalı …’ya yönelik talep bakımından davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle, davalı … yönünden ise davalı …’nin pasif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Kar kaybı ve sermaye bedelinin ödenmesi talebi ile ilgili mahkemece, davalıların pasif husumetlerinin bulunmaması nedeniyle bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiş olup, bahse konu taleplerin muhatabı sadece şirket tüzel kişiliği olması gerekmektedir. Manevi zarar , malvarlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder.TBK nun 58. maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Davacı tarafça manevi tazminata dayanak sebebler mal varlığı zararına ilişkin olup mahkemece kişilik haklarına saldırı bulunmadığına yönelik tesbitinde ve manevi tazminat talebinin şirket ortağı davalıya yöneltilebileceğine ilişkin hükümde isabetsizlik yoktur. Anlatılanlara göre davacı vekilinin faizin türü ve başlangıç tarihi bakımından istinaf sebebi yerinde olduğundan ,hükmün kaldırılmasına yeniden yargılama gerektirmeyen hata /eksiklik nedeniyle yeniden hüküm verilmesine davanın kısmen kabulüne fazla istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/805 Esas-2018/581 Karar sayılı ve 28/06/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davalı … aleyhine SGK ve vergi ödemelerinden kaynaklanan talep ile ilgili olarak açılan davanın 33.653,40- TL üzerinden kabulüne, bu miktarın 14.240-TL’sine 27/11/2012 tarihinden, 3.000-TL’sine dava tarihi olan 20/05/2013 tarihinden, 16.413,40- TL’sine ise ıslah tarihi olan 05/06/2018 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalı …’ten alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından davalı … aleyhine demirbaş bedeli için 1.000-TL ve bankadan alınan bedel için 1.000-TL üzerinden açılan davanın davacının aktif husumet yokluğundan reddine , Davacı tarafından davalı … aleyhine açılan manevi tazminat davasının sübut bulmadığından reddine, Davacı tarafından, davalı … aleyhine 1.000-TL kâr payı ve 1.000-TL sermaye payı alacağı için açılan davanın davalının pasif husumet yokluğundan reddine, Davalı … aleyhine bankadan tahsil edilen bedel için açılan davanın davacının aktif husumet yokluğundan reddine, Davacının davalı … aleyhine 1.000-TL demirbaş bedeli 1.000-TL kâr payı, 1.000-TL sermaye payı alacağı ve manevi tazminat talebi ile açtığı davanın davalının pasif husumet yokluğundan reddine, İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 2.298,86-TL nispi karar ve ilam harcından 256,20-TL peşin harç ve 525-TL ıslah harcı olmak üzere yatırılan toplam 781,2‬0-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.517,66‬-TL harcın davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça peşin ödenen 809,25‬-TL harcın davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 1.600-TL bilirkişi ücreti, 384,8‬0-TL teb. ve müz. gideri olmak üzere toplam 1.984,8‬0-TL yargı giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 1.465-TL’sinin davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, Davacı vekili için takdir olunan 4.038,40-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, Davalı … vekili için takdir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine” Davalı … vekili için takdir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine” Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 174-TL istinaf yargı giderinin 130-TL sinin davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 01/06/2021