Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/712 E. 2019/639 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/712
KARAR NO : 2019/639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2018
NUMARASI : 2015/538 E.- 2018/1236 K.
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2019
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin müteaddit tarihlerde 94.225-TL’yi davalı şirket hesabına yatırdığını, ancak 10.10.2013 tarihinde yapılan usulsüz ve hukuka aykırı bir işlem ile müvekkili hesabındaki paranın sıfırlandığını, davalının tatmin edici bir açıklamada bulunmaması ve parayı da iadesi etmemesi üzerine davalı hakkında SPK’na şikayette bulunulduğunu, SPK tarafından yapılan inceleme sonucunda davalı hakkında idari para cezası verildiğini, buna göre davalının müvekkiline karşı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmeyerek müvekkilini yanıltıcı bilgi ve yayınlarla aldattığının açık olduğunu, buna rağmen davalının müvekkilinin zararını karşılamadığını ileri sürerek HMK 109/1 m. uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000-TL’nin 10.10.2013 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilinin sözleşme uyarınca sorumluluklarını yerine getirdiğini ve kusurunun bulunmadığını,davacıya gerekli bildirimlerin yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı aracı kurum tarafından davacının bilgisi ve onayı olmadan davacının zararına olacak şekilde işlem yapıldığı ve bu durumun SPK mevzuatına aykırı bulunduğu, bu nedenle davacının zarara uğradığı ve alacak talebinde haklı olduğu, ancak ıslah talebinin haklı görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kısmi davanın ıslah edilemeyeceğine dair yasal bir düzenleme olmadığı gibi aksine Yargısal içtihatlarla ıslah edilebileceğinin kabul edildiğini, bu nedenle ıslah doğrultusunda davanın kabulü gerekirken ıslah talebinin dikkate alınmamasının doğru olmadığını, ayrıca davalı ihtarname ile temerrüde düşürülmüş iken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve ıslah doğrultusunda davanın tümden kabulünü istemiştir.
GEREKÇE:Dava, taraflar arasında akdedilen Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğindedir.HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.Bununla birlikte 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/k maddesinde tüketici “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Yasa’nın 73. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut olayda, dosya kapsamında davacının ticari veya mesleki amaçla hareket ettiği yönünde bilgi ve belgeye rastlanılmamış olup, davacının kâr elde etmek amacıyla hareket eden tüketici vasfını haiz olduğu, dolayısıyla bankacılık sözleşmesi niteliğindeki sözleşmeden kaynaklanan işlemin de tüketici işlemi niteliğinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup,ilk derece mahkemesince bu husus dikkate alınmadan, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK 353(1)a-3 maddesi gereği kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/538 E.-2018/1236 K.sayılı ve 12/12/2018 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan 44,40- TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 02.05.2019