Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/704 E. 2021/1840 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/704
KARAR NO: 2021/1840
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI: 2015/1031 Esas – 2018/913 Karar
DAVA: Tazminat, Kayyım Tayini (Yöneticinin sorumluluğu nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalı gerçek kişilerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, aynı zamanda pay sahibi olan davalı yönetim kurulu üyelerinden … ile …’nün şirkete olan toplam 55.342.353,44-TL borçlarının 6552 sayılı yasanın 74.maddesi gerekçe gösterilerek “Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler” hesabına aktarılmak suretiyle silindiğini, yine davalı şirket adına bankadan kredi çekilerek adı geçen her iki davalı gerçek kişinin hakim ortağı ve yöneticisi oldukları dava dışı … A.Ş.’ye borç verilmek suretiyle davalı şirkete zarar verdiklerini belirterek davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin sona ermesi ve şirket genel kurulunun toplanamaması nedeniyle organ eksikliği sebebiyle davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasına, davalı şirket ortaklarının şirkete olan borçlarının davalı şirket hesaplarından silinmesinin hukuka aykırı olduğunun tespitine, yapılan borç silme işlemlerinin geri alınmasına ve şirket kayıtlarının buna uygun olarak düzeltilmesine, davalı şirketin 01/07/2014 tarihli ve 9 numaralı yönetim kurulu kararı ile …’nün 4 adet 1.000.000-TL nominal değerli toplam 4.000.000-TL’lik hisse senedinin borcuna karşılık rehin alınmasına ilişkin karar uyarınca verilen rehnin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini, ortakların kur farkı, kar dağıtımı yapılamamasından ve uğradıkları ve süreçte uğrayacakları zararların tespit edilmesine ve davalı yönetim kurulu üyelerinden tazmin edilmesine, 6552 sayılı kanunun 74.md kapsamında yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunun tespit edilmemesi ve yapılan borç silme işlemlerinin geri alınmaması halinde yapılan işlemin yönetim kurulu üyelerinin özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal etmeleri sebebiyle şirketi uğrattıkları zararların tazmin edilmesine, davalı yönetim kurulu üyelerinin özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal ettiklerine karar verilmemesi halinde yapılan işlemin örtülü kazanç niteliğinde olduğunun tespitine ve aynı oranda denkleştirilmesine, davalıların kanuna ve esas sözleşmeye aykırı eylemleri ile davalı şirketin uğradığı zarardan şimdilik 5.000 -TL’sinin şirkete tazmin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, … ve …A.Ş. vekili; davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacının yönetim kurulu üyelerinin kusurlu hareketleri ile kanun veya esas sözleşmeye aykırı davranarak zarara sebebiyet verdiklerini kanıtlaması gerektiğini, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinden şirket pay sahiplerinin büyük kazançlar elde etmediklerinin görüleceğini, zarar şartının gerçekleşmediğini, şirketin karlı bir şirket olduğunu, bir kısım yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı dışında ücret ödenmesinin bu kişilerin fiilen şirkette icra kurulu üyeleri sıfatı ile bordrolu olarak çalışmaları karşılığında olduğunu, bu ödemelerin şirket teamüllerine de uygun olduğunu belirterek öncelikle müvekkili şirket açısından pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine ve tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar vekili tarafından davaya cevap verilmemiş, duruşmadaki beyanlarında davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, şirketin uğradığı zararın tazminin zarara sebebiyet veren yöneticilerden istenebileceği, bu nedenle zarara uğradığı ileri sürülen davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği, sorumluluk davası bakımından davalı şirkete husumet düşmediği, davalı şirket yönetim kurulunca 22/12/2014 tarihli kararla şirket ortağı ve yöneticisi … ile …’un şirkete olan gerçek borcunun 6552 sayılı yasanın 74.maddesine aykırı biçimde silindiği, borcu silinen davalı yönetici …’nün bu yönde alınan karara katılmak suretiyle TTK’nun 393.maddesindeki yasağı ihlal ettiği, bu haliyle borç silme işleminin yasaya aykırı olduğu gibi yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği, sözkonusu eylemle davalı şirketin zarara uğratıldığı ve bu nedenle TTK’nın 553.maddesi gereğince davalı yöneticilerin sorumluluklarının bulunduğu; dava dışı … A.Ş.’ye verilen borç ile ilgili olarak davalı şirketin kesinleşmiş bir zararının bulunmadığı ve davalı şirkette organ boşluğu olmadığından kayyım atanmasına yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın davalı şirkete yönelik açtığı sorumluluk davası yönünden adı geçen davalıya yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı tarafın davalı gerçek kişilere yönelik açtığı sorumluluk davasının kabulü ile talep ile bağlı kalınarak 5.000-TL tazminatın adı geçen davalılardan alınarak davalı şirkete ödenmesine, davacının sorumluluk davasına ilişkin talebi dışında kalan diğer taleplerinin tüm davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; mahkemece, dava edilen …şirketi ile ilgili zararlandırıcı işlemler yönünden gerekli araştırma yapılmadığını, … firması ile davalıların…şirketi menfaatine ve fakat davalı şirketin zararına işlemler yapıldığını, … firmasına kredi aktarılması nedeniyle dava konusu … A.Ş.nin kendi ekonomik yapısını düzeltmesi, kredibilitesini yükselterek çeşitli yatırımlar yapılması için bu kredilerin kullanılması yerine şirketin yegane malvarlığı olan alışveriş merkezinde maddi olarak gelir sağlayacak yatırımların yapılmasının bu şekilde engellenmesi nedeniyle zarara uğrandığını, bilirkişi heyetinin uğranılan zararı tespitten kaçındığını; mahkemece müvekkilin asil olarak yanında vekili olmaksızın katıldığı duruşmada davanın ıslahı yönünden süre vermeksizin yargılamayı sona erdirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu durumun davanın ıslah edilmeksizin sonuçlanmasına neden olduğunu; mahkemece dava konusu şirkete kayyım tayin edilmesi talebinin reddine karar verilmesinin hukuka ve dosya içeriğine uygun olmadığını, davalıların aynı zamanda hissedar olmalarını keyfi tutumla kötüye kullanılarak, birçok zararlandırıcı işlem gerçekleştirdiklerinden şirket yönetimi ile ilgili kayyım tayini gerektiğini; öncelikli taleplerinin davalılar … ve …’un şirkete olan borçlarının 6552 sayılı kanunun 74. maddesi kapsamında hesaplardan silinmesinin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile borç silme işlemlerinin geri alınarak şirket kayıtlarının düzeltilmesi, … şirketinin 01.07.2014 tarihli ve (9) numaralı Yönetim Kurulu kararı ile …’nün toplam 4.000.000-TL nominal değerli hisse senedinin borcuna karşılık teminat olarak rehin alınmasına ilişkin karar uyarınca verilen rehnin geçerli olduğunun tespiti, ortakların kur farkı, kar dağıtımı yapılamamasından bahisle uğradıkları ve uğrayacakları zararların tespit edilerek davalı yönetim kurulu üyelerinden tazmin edilmesi olduğunu, oysa mahkemece davanın salt TTK’nın 553. maddesi kapsamında sorumluluk davası olarak değerlendirildiğini, bahsi geçen borç silme işleminin zararlandırıcı işlem olduğunun açıkça tespit edildiğini, ancak borç silme işlemi yönünden kayıtların eski hale getirilmesi taleplerine yönelik eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, kayıtların eski hale getirilmesi taleplerinin kabulüne dair karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … ve … vekili ; davanın terditli olarak açıldığını, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ancak yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunun tespit edilmemesi ve şirket kayıtlarında düzeltme yapılmaması halinde gidilebileceğini, Mahkemece 6552 sayılı Kanunun 74. Maddesi kapsamında yapılan işlemin hukuka aykırılığı ile ilgili herhangi bir karar verilmediğini, bu nedenle müvekkilinin tazmin sorumluluğuna gidilmesinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporunun 6552 sayılı kanunun 74. maddesiyle işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri nedeniyle ortaya çıkan ortaklarından olan alacaklarını muhasebe kayıtlarından düzelterek kapatmalarına olanak tanındığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 3-Davalı … , … , …A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece davacının talebinin terditli olduğunun dikkate alınmadığını, davacının asıl talebinin incelenmediği sürece diğer taleplerinin incelenemeyeceğini, 6552 sayılı kanun kapsamında yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunun tespitine dair taleple ilgili karar verilmediğini, işlemin iptali ve şirket kayıtlarının düzeltilmesi halinde müvekkillerinin tazminat sorumluluğunun bulunmayacağını, yargılama sırasında husumet itirazlarından feragat ettiklerini, bu nedenle mahkemece uygulamanın hukuka aykırı olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken müvekkillerinin sorumluluğuna hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı, davalı …’nün davalı şirkete olan borçlarının hukuka aykırı bir şekilde silindiğini ileri sürerek borç silme işlemlerinin geri alınarak şirket kayıtlarının düzeltilmesini;davalı şirketin 01.07.2014 tarihli ve 9 numaralı Yönetim Kurulu kararı ile … nün toplam 4.000.000-TL nominal değerli hisse senedinin borcuna karşılık teminat olarak rehin alınmasına ilişkin karar uyarınca verilen rehinin geçerli olduğunun tespitini; ortakların kur farkı, kar dağıtımı yapılamamasından bahisle uğradıkları ve uğrayacakları zararların tespit edilerek davalı yönetim kurulu üyelerinden tazmin edilmesini; borç silme işleminin düzeltilmemesi halinde yapılan işlemin Yönetim Kurulu üyelerinin özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal ettiğinin kabulü ile uğranılan zararların tazminini; bunun da kabul edilmemesi halinde yapılan işlemin örtülü kazanç niteliğinde olduğunun tespitini ve aynı oranda denkleştirilmesini; son olarak ise, davalıların kanuna ve esas sözleşmeye aykırı eylemleri ile … şirketinin uğradığı 5.000-TL zararın tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece borç silme işleminin yasaya aykırı olduğu, yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği, sözkonusu eylemle davalı şirketin zarara uğratıldığı ve bu nedenle TTK’nun 553.maddesi gereğince davalı yöneticilerin sorumluluklarının bulunduğu; dava dışı … A.Ş.’ye verilen borç ile ilgili olarak davalı şirketin kesinleşmiş bir zararının bulunmadığı ve davalı şirkette organ boşluğu olmadığından kayyım atanmasına yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın davalı şirkete yönelik açtığı sorumluluk davası yönünden adı geçen davalıya yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı tarafın davalı gerçek kişilere yönelik açtığı sorumluluk davasının kabulü ile talep ile bağlı kalınarak 5.000-TL tazminatın adı geçen davalılardan alınarak davalı şirkete ödenmesine, davacının sorumluluk davasına ilişkin talebi dışında kalan diğer taleplerinin tüm davalılar yönünden reddine karar verilmiştir. TTK’nın 553(1). maddesi uyarınca, şirket yöneticileri yasadan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. TTK’nın 553-555 maddeleri gereğince, şirket alacaklıları ve pay sahiplerinin şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açmaları imkanı mevcuttur. Yöneticinin, ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların ve alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Söz konusu davanın açılıp görülebilmesi için, oluştuğu iddia olunan zararın doğrudan ya da dolaylı zarar niteliğinde olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Şirket ortağı veya alacaklısı konumunda olan kişilerin sorumluluk davası yolu ile kendileri adına istemde bulunabilmelerinin koşulu, oluştuğu ileri sürülen zararın, doğrudan zarar niteliğinde olmasıdır. Şirket yöneticilerinin, şirketin almış olduğu borcu ya da başkaca edim yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla şirketi atıl kılarak acz içine düşürmeleri hali, üçüncü kişiler yönünden doğrudan zarar niteliğinde olup, bunun dışında kalan ve dolaylı zarar olarak nitelendirilebilecek hususlarda ortakların veya alacaklıların, ancak yöneticilerin ödeyeceği tazminatın şirkete verilmesi yönünde istemde bulunmaları mümkündür. Uyuşmazlık konusu olayda; şirket ortağı olan davacıların ileri sürdükleri maddi olgular, tamamen davalı yöneticilerin dava dışı anonim şirketin zararına neden olan eylemleridir. Başka bir anlatımla, açıklanan zararlar dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacı ortakların ise dolaylı zararı kapsamındadır.Bu durum karşısında, davanın TTK’nın 553 ve 555. maddeleri kapsamında açılan bir dava olduğunu kabul etmek gerekir. Öncelikle davacı tarafça şirket ortaklarının şirkete olan borçlarının 6552 sayılı Kanun kapsamında davalı şirketin kayıtlarından silinmiş olmasının hukuka aykırı olduğunun tespitine ve yapılan bu borç silme işleminin geri alınarak şirket kayıtlarının buna uygun olarak düzeltilmesi talep edilmiştir. 6552 sayılı kanunun 74. maddesi dayanak gösterilerek gerçekleştirilen borç silme işleminin kanuna uygunluğunun borcun gerçek veya fiktif olmasına bağlı olduğu, bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde davalıların “Ortaklardan Alacaklar Hesabı”nda izlenen ve silinen borcunun gerçek olduğu, yani şirketin bu tutarda davalılardan alacaklı olduğu, yapılan işlemin kanuna uygun olmadığı tespit edilmiştir. Böyle bir işlem nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin şirkete karşı TTK m.553 uyarınca sorumlulukları açık olup, davacı aynı zamanda şirket zararının tazminini de talep ettiğinden, davacının borç silme işlemin hukuka aykırı olduğunun tespiti ve şirket kayıtlarının düzeltilmesi talebinde bulunmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Aynı şekilde şirketin 01.07.2014 tarihli ve 9 numaralı Yönetim Kurulu kararı ile …’nün toplam 4.000.000-TL nominal değerli hisse senedinin, borcuna karşılık teminat olarak rehin alınmasına ilişkin karar uyarınca verilen rehinin geçerli olduğunun tespiti talebinde de hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın sorumluluk davası olarak incelenmesinde ve sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığından aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça, 6552 sayılı kanunun 74. maddesi kapsamında yapılan borç silme işlemi nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlalinden kaynaklanan şirket zararının tazmini talep edilmektedir. Davalı tarafça davalıların 21/04/2016 tarihli genel kurulda ibra edildikleri ileri sürülmekte ise de, ibranın şirketin dava açma hakkı ile ortakların dava açma haklarına etkisi farklıdır. İbra kararı sadece karar lehine oy vermiş veya yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini bilerek hisseleri devralmış ortağın sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Somut olayda ise davacı yönetim kurulunun ibrasına ilişkin toplantıya katılmadığı ve ibraya ilişkin davalıların lehine oy kullanmadığından davalıların ibra edilmiş olmasının eldeki davaya etkisi bulunmamaktadır. Bilirkişi heyetince 6552 sayılı yasadan yararlanmak suretiyle davalı şirket aktifinden düşülen borcun 45.332.078,46-TL, beyan üzerinden hesaplanan vergi toplamı 1.591.059,21-TL ve davalılardan … ve … ‘un şirkete borç kaydedilen fakat şirketin Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler hesabına atılan toplam 10.010.274,98-TL yönünden şirketin fiilen zarara uğradığı tespit edilmiştir. Davalı şirket yönetim kurulunca 22/12/2014 tarihli kararla ortakların şirkete olan gerçek borcunun 6552 sayılı yasanın 74. maddesine aykırı biçimde silindiği, borcu silinen davalı yönetici …’nün bu yönde alınan karara katılmak suretiyle TTK’nun 393.maddesindeki yasağı ihlal ettiği, bu haliyle borç silme işleminin yasaya aykırı olduğu gibi yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği, sözkonusu eylemle davalı şirketin zarara uğratıldığı ve bu nedenle TTK’nun 553.maddesi gereğince davalı yöneticilerin sorumluluklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan dava dışı…A.Ş.’ye kredi kullanılarak verilen borç nedeniyle şirkette meydana gelen zararın da tazmini talep edilmektedir. Fakat dava tarihi itibariyle davalı şirkete dava dışı şirket tarafından ödenmemiş kredi borcu taksiti ve davalı şirketin kesinleşen bir zararı bulunmadığı gibi bahse konu miktarın borç verilmemesi halinde şirkette ne şekilde yatırıma dönüşeceği hususunda somut bir gerekçe de ileri sürülmediği anlaşıldığından davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenlerinde isabet görülmemiştir. Mahkemece müvekkilinin asil olarak hazır bulunduğu duruşmada davanın ıslahı yönünden süre verilmeksizin yargılamanın sona erdirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; ıslah nedeni ile kesin süre verilebilmesi için, tarafın ıslah ettiğini bildirmesi gerekir. Islaha ilişkin talep olmadan mahkemece süre verilmesi mümkün değildir. Davacı tarafça ileri sürülen ıslah veya bedel artırım talebi bulunmadığından mahkemece davanın, dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Davalı şirkette organ boşluğu oluşmaması nedeniyle kayyım atanmasına yasal olanak bulunmadığından mahkemece şirkete kayyım atanması talebinin reddi kararına karşı ileri sürülen istinaf nedenlerinde de isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalılar … ve … ‘den alınması gereken 341,55-TL istinaf karar harcından, davalılar tarafından yatırılan 85,39-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 256,16-TL harcın davalılar … ve …’den alınarak hazineye gelir kaydına, Davalılar ….A.Ş, … ve …’dan alınması gereken 341,55-TL istinaf karar harcından, davalılar tarafından yatırılan 85,38-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 256,17- TL harcın davalılar …A.Ş, … ve … ‘dan alınarak hazineye gelir kaydına, Taraflarca yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021