Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/682 E. 2021/821 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/682
KARAR NO: 2021/821
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2016
NUMARASI: 2014/1423 Esas 2016/800 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2021
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin, 01.05.2006 tarihli … Bayilik Sözleşmesi ile davalı şirketin ana bayisi olduğunu, … Stratejik Lokasyonlar İşletmeci Bayi Sözleşmeleri ile bayilik faaliyetine devam ettiğini, müvekkili şirketin gösterdiği faaliyet çerçevesinde davalı borçluya yaptığı hizmetlere karşılık 12.06.2014 tarihli ve … sayılı 161.903,79-TL bedelli ve 24.07.2014 tarihli … numaralı 338.256,44-TL’lik fatura düzenlendiğini, davalının fatura bedellerini ödememesi nedeniyle hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasından toplam 500.160,23-TL’lik icra takibi yapıldığını, davalı- borçlunun takibe borcu bulunmadığından bahisle itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, müvekkili şirket alacağının, sözleşmede belirtilen faaliyetler karşılığı tanzim edilen faturalara dayandığını, takip konusu 12.06.2014 gün ve … nolu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğunu, takip konusu 24.07.2014 gün ve … nolu müvekkil faturasının da davalıya kargo vasıtasıyla 25.07.2014 tarihinde teslim edildiğini, davalı borçlunun bu faturaya yasal 8 gün içerisinde itiraz etmediğini,fatura içeriğinin kesinleştiğini ileri sürerek davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasındaki 500.160,23-TL’lik alacağa vaki itirazının iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, kötü niyetli davalının %20 icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı tarafça imzalanan 01.05.2006 tarihli Bayilik Sözleşmesi ile sözleşmenin eki niteliğindeki … Stratejik Lokasyonlar İşletmeci Bayi Sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki sebebiyle, davacının gösterdiği faaliyetler çerçevesinde müvekkili şirkete sunduğunu iddia ettiği hizmetlere karşılık 16.06.2014 gün 013245 sayılı 161.903,79-TL bedelli ve 24.07.2014 tarihli 013270 sayılı 338.256,44-TL’lik faturalara ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine müvekkili şirket tarafından yapılan itiraz neticesi bu davanın açıldığını, müvekkili şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, bahse konu faturaların teslimine dair kargo evrakı ibraz edilmiş ise de müvekkili şirketin gelen kargo evraklarının içeriğini inceleyerek tutanak tutmak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, faturalara müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, 24.07.2014 tarihli .. numaralı 338.256,44-TL bedelli faturada belirtilen hakedişinin söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre prim hak edişlerinin belirlenmesinde müvekkili şirketin kayıtlarının esas alınacağını, müvekkili şirketin defterlerinde davacının böyle bir alacağı bulunmadığını, ayrıca müvekkili şirketle davalı şirket arasında cari hesap sözleşmesi bulunduğunu, kat edilmemiş cari hesap ilişkisine dayanarak alacak isteminde bulunulmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin 05/11/2014 tarihi itibariyle davalıdan 403.089,57-TL alacağı bulunduğunu, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun ve gerçeklik payı bulunmayan iddiaları ihtiva etmekte olduğunu belirterek davanın reddine, davacı şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, davalının ticari defter ve kayıtlarının kesin delil olacağının kararlaştırıldığı, takibe konu faturaların davacının defterlerinde yer aldığı, ancak davalı tarafından ibraz edilen defterlerde sadece 161.903,79-TL lik faturanın kayıtlı olduğu, ancak takip tarihi itibarıyla, davalının lehine kesin delil gücüne sahip olduğu akdedilen sözleşmede yer alan delil anlaşmasından anlaşılan, davalının defterlerine göre davalının davacıdan bu faturanın mahsubu halinde bile 235.987,65 -TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından her ne kadar takip konusu faturaya itiraz edilmediği ve alacağın bulunduğu ifade olunmuş ise de; faturaya itiraz edilmiş olmamasının yeterli olmadığı, davaya konu faturaya dayanak oluşturan primlerin, taraflar arasındaki sözleşme gereğince, davalı şirketin onayına sunularak, davalı şirket tarafından onaylandığının ispatlanmadığı, dolayısıyla davacının takibe konu faturayı haklı olarak tanzim ettiğini ve sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, bu nedenle sözleşmede yer alan delil şartının geçerliliğinin bulunmadığını, faturaların davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından süresinde itiraz edilmeyerek faturaların kesinleştiğini, tarafların akdi ilişkiyi reddetmemesi nedeniyle ispat külfetinin yer değiştirdiğini, fatura bedellerinin müvekkili şirkete ödendiğinin davalı tarafından ispat edilemediğini, müvekkilinin ticari kayıtlarında bulunmayan tartışmalı fatura ve ticari defter kayıtları karşısında mahsup koşullarının oluşmadığı gibi davalının mahsup talebinin de bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. HMK’nın 193/1. Maddesinde, tarafların yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri veya belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilecekleri; aynı hükmün ikinci fıkrasında ise, taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olacağı düzenlenmiştir. Somut olayda; taraflar arasında bayiilik sözleşmesi bulunmaktadır. Taraflar arasında yürürlükte bulunan sözleşme ile davacıya davalının markası altında davalı tarafından belirlenen ve izin verilen ürün ve hizmetlerin satış, dağıtım ve pazarlama hakkı verilmiştir. Sözleşmenin 31. maddesinde taraflar arasında cari hesap esası kabul edilmiştir. Sözleşmenin 28. maddesinde davacıya yapılacak prim ve destek ödemelerine yer verilmiş olup, prim hakediş ve hakedilen miktarlarının belirlenmesinde davalının sistem kayıtlarının esas alınacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 39. maddesinde ise taraflar arasında sözleşmeden doğabilecek tüm uyuşmazlıklarda sadece davalının defter kayıtları ile bunların dayanaklarının delil teşkil edeceği kararlaştırılmıştır. Her ne kadar taraflar arasında delil sözleşmesi bulunmakta ise de HMK m.193/2 hükmü gözetildiğinde, taraflar arasındaki 28 ve 39. madde hükümlerinin, davalı kayıtlarına ters düşen olguların ispatında davacının delil gösteremeyeceği şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Bu kapsamda davacı tarafından davalının kayıtları ile ters düşen iddiaların ispatına dair delil ikamesi mümkün olup bunların da değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı alacağını 12.06.2014 tarihli 013245 sayılı 161.903,79-TL bedelli fatura ile 24.07.2014 tarihli … sayılı 338.256,44-TL bedelli faturaya dayandırmıştır. Bu faturalardan ilki davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. İkincisi ise davalının ticari defterlerinde kayıtlı değil ise de davalıya kargo yoluyla verilmesine rağmen davalının süresinde itiraz etmemesi nedeniyle kesinleştiği ileri sürülmüştür. Taraflar arasında cari hesaba ilişkin sözleşme hükümleri bulunmaktadır. Buna karşılık taraflara ait cari hesap bakiyelerinin birbirlerinden farklı olduğu, davacı tarafından düzenlenen faturanın davalının defterlerinde yer almadığı gibi davalının kayıtlarında yer alan bir çok işlemin de davacının kayıtlarında bulunmadığı bilirkişi incelemesinde tespit edilmiştir. Davacı tarafından düzenlenen 12/06/2014 tarihli fatura davalının defterinde de kayıtlı ise de, bu faturanın kaydedildiği tarihte ve sonrasında davacının defterlerine göre davacının, davalının defterlerine göre ise davalının alacaklı olduğu dikkate alındığında sadece fatura yönünden yapılacak incelemenin hatalı sonuçlar doğuracağı açıktır. Bu bakımdan her iki tarafın ticari defterleri arasındaki farklılıkların hangi kayıtlardan kaynaklandığı tespit edilip, taraflar arasındaki ilişkinin bütünü değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan davacı 24.07.2014 tarihli … sayılı 338.256,44-TL bedelli faturanın davalıya kargo vasıtasıyla 25/07/2014 tarihinde tebliğ edildiğini ileri sürmüş olup buna ilişkin … Kargo “Şubeden Teslim Listesi” başlıklı belge sureti ibraz etmiştir. Bu belgede bahse konu faturanın seri numarası ile birlikte toplam 10 adet faturanın seri numarası yazmakta olup bu faturaların teslim alındığına dair şerh bulunmaktadır. Buna karşılık davalı tarafından cevap dilekçesi ile teslim belgesinin aksi yönünde beyanda bulunulmasına rağmen mahkemece faturanın teslimine ilişkin bir araştırma yapılmamıştır. Bahse konu fatura, prim hakedişlerine ilişkin olup sözleşmenin prime ilişkin hükümleri ve davalı şirketin prim ödemelerine ilişkin uygulaması değerlendirilmemiştir. Mahkemece, tarafların ticari defterleri arasındaki farklıkların hangi hususlardan kaynaklandığı, sözleşmenin prime ilişkin hükümleri ve davalı şirketin sözleşme süresince prim ödemelerine ilişkin uygulaması araştırılmalı, yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi heyetinden bu hususların da incelendiği bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1423 Esas-2016/800 Karar sayılı ve 24/11/2016 tarihli kararının HMK.’nun 353(1)a-6 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2021