Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/662 E. 2021/765 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/662
KARAR NO : 2021/765
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI : 2018/72 Esas 2018/1083 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile ticari ilişkisinden kaynaklanan 173.960,60-TL cari hesap borcuna karşılık 24/12/2013 tarihli 250.000-TL’lik teminat mektubunun para çevrildiğini, fazladan paraya çevrilen miktarın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibini başlattıklarını, buna rağmen davalı tarafın takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacı ile müvekkili arasında 09/12/2011 ve 13/08/2012 tarihlerinde akaryakıt bayilik sözleşmesinin yapıldığını, davacı tarafın oluşan bu ticari ilişkide müvekkiline olan borçlarını zamanında ödemediğini, vade farkından doğan hali hazırda 14.158,31-TL borcu bulunduğunu, bu kapsamda beyaz ürün, motorin, benzin, ürün alımları ile istasyonlarda kurulu bulunan otomasyon cihaz ve sistemlerine ilişkin bakım ve hizmet bedellerine yönelik 7 adet fatura keşide edildiğini, bu faturaların usulüne uygun davacıya tebliğ edilmesine rağmen gününde ödeme yapılmadığını, yaşanan gecikmelerden dolayı 30.198,12-TL vade farkı faturası kesildiğini, bu faturanın davacıya tebliğ edildiğini, bu alacaktan bakiye kalan 14.158,31-TL.nin tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibinin başlatıldığını, bu nedenle davacıya bir borcun bulunmadığını belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, sözleşmenin 6.maddesine göre taraflar arasında aylık %10 vade farkı kararlaştırıldığı ve 7 adet faturanın süresinde ödenmediğinin ve bundan dolayı da 30.198,12-TL vade farkı oluştuğunun yaptırılan bilirkişi incelemesinde tespit edildiği, bu bedelin mutabık kalınan miktardan başka teminat mektubundan tahsil edilmesinin yerinde olduğu, bunun dışında davalı tarafından tahsil edilen 60.000-TL’lik kısmi cezai şartla ilgili olarak ise, taraflar arasındaki akdedilen sözleşmede açıkça satış taahhüt miktarının bulunmayışı ayrı bir satış taahhüdünün de süresinde dosyaya sunulmayışı nedeniyle davalı tarafın cezai şart hakkının doğmadığı dolayısıyla bu kısmın talep edemeyeceği, bu durumda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 45.840,89-TL asıl alacak iadesi talebinin mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne,koşulları olmayan icra inkar, kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; işbu davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 09.12.2011 ve 13.08.2012 tarihlerinde “Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmeleri” imzalamak suretiyle bayilik ilişkisi kurulduğunu, faturaların davacıya usulüne uygun olarak gönderilmesine rağmen davacı tarafça, belirtilen vade tarihlerinde ve gününde ödenmediğini, müvekkil şirket tarafından vade farkı işletilerek 30.198,12-TL bedelli vade farkı faturası tanzim edildiğini, davacı şirketten olan vade farkı alacaklarından bakiye kısmının tahsili için davacı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine başlanıldığını, mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda, “Kısmi Cezai Şart Bedeli” başlıklı faturalar ile ilgili olarak yapmış olduğu değerledirmelerde, taraflar arasındaki Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi kapsamında bir satış taahhüdü bulunmadığı gerekçe gösterilmişse de, taraflar arasındaki Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi’ne ek olarak ayrıca sözleşen tarafların kendi aralarında, ticari ilişkinin mali hak ve yükümlülüklerini düzenleyen Bayilik Protokolü ile bu konuyu hür ve serbest iradeleri kararlaştırdıklarını, davacı bayinin,asgari ürün alım taahhüdü kapsamında 5 (beş) yıl süreyle belirli bir tonajın altında mal (ürün) alması halinde, taahhüdünün altında kalan miktar yönünden veya sözleşmesel ilişkiyi haksız ve tek taraflı olarak feshetmesi veya sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı olarak feshine sebep olması hallerinde müvekkili şirketin mahrum kalacağı kâra ve uğrayacağı zararlara karşılık olarak ifaya bağlı veya sözleşme sonunda ifadan bağımsız cezai şart ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkili şirketçe tanzim olunan “Kısmi Cezai Şart Bedeli” açıklamalı faturaların, Protokol hükümleri dikkate alınarak düzenlendiğini; dosyaya sundukları 30.06.2011 tarihli ve 13.08.2012 tarihli Akaryakıt Bayilik Protokolü çerçevesinde,asgari ürün alım taahhüdü konusunda mutabakata varıldığının açıkça görüldüğünü, gerek Üsküdar … Noterliği’nin … yevmiye nolu ve 24.02.2016 tarihli ihtarnamesi ile gerekse de Üsküdar …. Noterliğ’nin … yevmiye nolu ve 24.02.2016 tarihli ihtarnamesinde açıkça davacının satış taahhüdünü ihlal etmesi nedeniyle sözleşmeye açıkça aykırı davrandığının, bu bağlamda oluşan cezai şart alacağının bildirildiğini, dolayısıyla davacı tarafın bu ihtarlardan ve bayilik protokolünden haberdar olduğunu ve Bayilik Protokolü’nün gereklerini yerine getirmediğini de gayet iyi bildiğini, davacı tarafın kendisinde birer sureti bulunmasına rağmen, Bayilik Protokolleri ile ihtarnameleri dosyaya sunmadığını, Mahkemece HMK’nın 145, 31. Maddeleri uygulanmadan karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarındaki akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında davalıya olan 173.960,60-TL cari hesap borcuna karşılık olarak yine sözleşme kapsamında davalıya verilen 250.000-TL bedelli teminat mektubunun tamamının nakde çevrildiğini ileri sürerek fazladan tahsil edildiği iddiasıyla 76.039,01-TL’nin tahsili için davaya konu icra takibini başlatmıştır.Davalı ise, icra aşamasında yetkiye ve borca itiraz etmiş; davaya cevabında ise, zamanaşımı defi ile, davacıdan vade farkından kaynaklanan alacakları nedeniyle davacıya borçlu olmadıklarını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece ise, 7 adet faturanın süresinde ödenmediği ve bundan dolayı da 30.198,12-TL vade farkı oluştuğu, 60.000-TL’lik kısmi cezai şart alacağı ile ilgili olarak ise taraflar arasındaki akdedilen sözleşmede açıkça satış taahhüt miktarının bulunmadığı, ayrı bir satış taahhüdünün ise süresinde dosyaya sunulmaması nedeniyle davalı tarafın cezai şart alacağının bulunmadığı, davalının iddialarının sadece vade farkı alacağı bakımından haklı olduğu gerekçesiyle davacının talebinden vade farkı alacağı düşülmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasındaki 09/12/2011 ve 13/08/2012 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmeleri, davacı tarafından davalıya 24/12/2013 tarihli 250.000-TL bedelli teminat mektubu verildiği, teminat mektubunun 20/07/2017 tarihinde 205.000-TL kısmının, 03/05/2017 tarihinde ise 45.000-TL kısmının nakde çevrildiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisi, davalının davacıdan nakde çevrilen teminat mektubu kadar alacağının bulunup bulunmadığı, davalı tarafından yapılan tahsilatın fazla olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Öncelikle sözleşmelerin 14. Maddesinde taraflar arasında doğacak ihtilaflarda İstanbul veya Üsküdar Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olacağı düzenlendiğine göre, icra takibinin başlatıldığı dairenin ve davanın açıldığı mahkemenin yer bakımından yetkisi açıkça kararlaştırıldığından davalının icra dairesinin ve mahkemesinin yetkisine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacının kabulünde olan 173.960,60-TL cari hesap borcu bulunmaktadır. Bunun dışında davalı tarafından davacı adına vade farkı nedeniyle 19/04/2017 tarihli 30.198,12-TL ve taahhüde aykırı davranılması nedeniyle kısmi cezai şart açıklamalı 05/05/2017 tarihli 60.000-TL bedelli faturalar düzenlenmiştir. Bahse konu faturaların her ikisi de davacı tarafından iade edilmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan incelemede davalının davacıdan vade farkından kaynaklanan 30.198,12-TL alacağı hesaplanmış olup, mahkemece bu bedel davacının alacağından düşülerek hüküm kurulmuş olup davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Bu durumda davalının cezai şart alacağı ile ilgili 05/05/2017 tarihli faturadan kaynaklanan talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde vade farkı alacağından açıkça bahsetmiş ve buna ilişkin faturayı cevap dilekçesinin ekinde sunmuş ise de, taahhüde aykırılıktan kaynaklanan cezai şart alacağı ile ilgili bir açıklamada bulunmamıştır. Fakat davalı, taahhüde aykırılıktan kaynaklanan cezai şart alacağı ile ilgili fatura düzenlemiş olup, delil olarak ticari defterlere de dayandığına göre davalının bu iddiasının da incelenmesi gerekmektedir.Ne var ki davalı, kısmi cezai şart açıklamalı 05/05/2017 tarihli 60.000-TL bedelli faturanın dayanağı olan, taahhüt ve cezai şart kaydı içeren sözleşmeleri, bununla ilgili olarak ihtarnameleri süresinden sonra bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile sunmuş olup, davacı tarafından sonradan delil ikamesine açıkça muvafakat edilmediği gibi aksine karşı çıkılmıştır. Bu durumda davacının cezai şart alacağını ve dayanağı olan taahhüt sözleşmesini ispat edemediğini kabul etmek gerektiğinden, mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 3.131,39-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 782,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.348,54-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 32,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2021