Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/650 E. 2020/249 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/650
KARAR NO : 2020/249
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2018
NUMARASI : 2014/1365 Esas 2018/1105 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince, ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketten kıdem tazminatı ücret alacağı, fazla çalışma ihbar tazminatı ve izin ücretleri yönünden 72.459,00 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için icra takibi başlattığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini, ancak davacı tarafından itiraz iptali davası açılsa dahi diğer davalı … tarafından şirketin içi boşaltıldığından alacağın şirketten tahsil edilemeyeceğini, davalının şirketin kayıtlı markalarını ve malvarlığını muvazaalı olarak devrederek ,gelirlerini kendisine aktardığını ,şirketin borca batık olmadığı halde iflasını istediğini ,TTK nun 553. maddesine göre şirket yöneticisinin alacaklılara karşı sorumlu olduğunu belirterek 72.459.-TL’nin davalıdan tahsiline, davalı adına kayıtlı taşınmaza tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı şirket hakkında iflas davası görülmekte ise de hileli iflasın kanıtlanmadığını, davalı … ile ilgili ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, davalının şirketin iflas aşamasına gelmesinde kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, söz konusu zararın, dolaylı zarar olduğunu, bu durumda davacının, … şirkete verdiği zararın, şirkete ödenmesini istemesi gerekirken bizzat kendisine ödenmesini istediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece; yargılama sırasında 27/11/2014 tarihli ara karar ile ; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalı … adına kayıtlı olması koşuluyla İstanbul Sarıyer …, … pafta, … Ada, 2 parselde kayıtlı taşınmazın devrinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin, Davalı …’ın hakim hissedar, yönetici ve müdür olduğu şirkette çalıştığını ve tek taraflı olarak “şirket ekonomik krize girdi” denilerek iş akdinin feshedildiğini, kıdem, ihbar, işçilik alacakları ve yasal ücret alacaklarının tek bir kuruşunun dahi ödenmediğini, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, davalının şirketin borca batık duruma tam düşmeden bir takım muvazaalı işlerle şirketin içini boşalttığını, 05/09/2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz ettiğini ancak itiraz ve beyanlarının nazara alınmadığını, bilirkişi raporunun mahkeme ara kararındaki hususların hiçbirini tespit edemediğini, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiğini, müvekkilinin mağdur edildiğini, davalı tarafın kanuna karşı hile kullanarak çalışanların alacak haklarının tahsilini imkansız kıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.2- Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece davanın reddi ile müvekkilinin şahsi sorumluluğu olmayacağı, husumet tevcih edilemeyeceği yönünde hüküm verilmişse de; şahsi malvarlığı üzerinde uygulanan tedbirin kaldırılması yönünde bir karar verilmediğini, bu nedenlerle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, aksi halde davacının teminat yatırmasına, davanın reddine ilişkin hükmün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacı davalı şirkette oluşan işçilik alacakları nedeniyle şirkete ve şirket tüzel kişiliğine karşı açtığı dava da şirket hakkında ki dava tefrik edilerek İş Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmiş ,elde ki dava şirketten tahsil edilemeyen işçilik alacaklarının davalı şirket yöneticisinin muvazalı işlemlerle zarar veren davalıdan tahsiline ilişkindir.TTK nun 553(1) maddesi uyarınca şirket yöneticileri yasanın , ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur.6100 sayılı TT K’un553-555 maddeleri gereğince, şirket alacaklılarının şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açmaları imkanı mevcuttur. Buna karşın söz konusu davanın açılıp görülebilmesi için oluştuğu iddia olunan zararın doğrudan ya da dolaylı zarar niteliğinde olup olmadığının tespiti önem arzetmektedir. Bu kapsamda, şirket alacaklısı konumunda olan üçüncü şahısların sorumluluk davası yolu ile kendileri adına istemde bulunabilmelerinin koşulu, oluştuğu ileri sürülen zararın, doğrudan zarar niteliğinde olmasıdır. Şirket yöneticilerinin, şirketin almış olduğu borcu ya da başkaca edim yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla şirketi atıl kılarak acz içine düşürmeleri hali; üçüncü kişiler yönünden doğrudan zarar niteliğinde olup, bunun dışında kalan ve dolaylı zarar olarak nitelendirilebilecek hususlarda alacaklı konumundaki üçüncü şahısların, ancak yöneticilerin ödeyeceği tazminatın şirkete verilmesi yönünde istemde bulunmaları mümkündür. Yöneticinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların ve alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Uyuşmazlık konusu olayda şirket alacaklısı olan davacının dava dilekçesinde yaptığı açıklamalar değerlendirildiğinde, ileri sürülen maddi olguların tamamen davalı yöneticinin dava dışı anonim şirketin zararına neden olan eylemleridir. Başka bir anlatımla, açıklanan zararlar, dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacı alacaklının, dolaylı zararı kapsamındadır.Bu durum karşısında, davacının açtığı davanın TTK’nın 553 ve 555. maddeleri kapsamında açılan bir dava olduğu, böyle bir davanın, hükmedilecek tazminatın ancak dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istemli olarak açılabileceği, davacının kendi adına tazminatın hüküm altına alınmasını istediği, bu şekilde dava açılamayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.(Aynı iddialarla davalı aleyhinde açılan dava ya ilişkin olan Yargıtay 11 HD nin 2016/12851 esas 2018/4807 karar sayılı ilamı) Mahkemece; 27/11/2014 tarihli ara karar ile ; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalı … adına kayıtlı olması koşuluyla İstanbul … …, … pafta, … Ada, .. parselde kayıtlı taşınmazın devrinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, 28/11/2014 tarihinde tapu kaydına taşınmazın devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, zararın dolaylı zarar olduğu, davalı … hakkındaki davanın reddine karar verildiği ancak verilen hükme göre , davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki tedbirin kaldırılması gerekirken, mahkemece bu hususta herhangi bir karar verilmediği anlaşılmakla; davalı vekilinin talebinin kabulüne, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1365 Esas sayılı 27/11/2014 tarihli ihtiyati tedbir talebinin kaldırılması talebinin kabulüne,”Davalı … adına kayıtlı olan İstanbul … …, … pafta, … Ada, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbirin KALDIRILMASINA,”Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 10- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/02/2020