Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/633 E. 2021/719 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/633
KARAR NO : 2021/719
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2017/291 Esas-2018/306 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2021
Davanın kısmen kabulüne dair kararın davacı vekili ve davalı … A.Ş. Vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı … firmasının, müvekkili şirket adına düzenlenmiş olan … Bankası Şişli Kurumsal Şubesine ait 24/11/2016 keşide tarihli, … çek nolu, 330.616,70-TL bedelli 1 adet çeki müvekkili şirketin haberi ve bilgisi olmadan teslim aldığını ve çekin arkasını davacı müvekkili şirketin kaşesiyle kaşeleyerek sahte imza ile diğer davalı … kullandığı krediye teminat olarak verdiklerini, müvekkili şirketin davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığını, çek arkasındaki müvekkili şirketin kaşesi üzerindeki imzanın sahte olduğunu, çekin … tarafından düzenlenerek müvekkili şirkete verilmek üzere şirket ortağı … verildiğini, ancak … bu çeki müvekkiline vermeyerek yetkilisi olduğu Yöntem şirketinin sahte imza ile davalı … kullandığı krediye teminat olarak verdiğini, çekin ödeme günü olan 24.11.2016 tarihinde ortaya çıktığını, davalı banka ile yapılan görüşmelerde de çekin teminat çeki olduğunun beyan edildiğini, çekin rehin cirosuyla verilmesi nedeniyle davalı bankanın yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceğini belirterek, … Bankası A.Ş. Şişli Kurumsal Şubesine ait 24/11/2016 keşide tarihli, … çek no.lu, 330.616,70-TL bedelli 1 adet çek nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, çekin iptali ile çek aslının müvekkil şirkete iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:1- Davalı … vekili; davaya konu edilen çekin geçerli olup çeki temlik cirosu ile devralan müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, çek üzerinde bir rehin cirosu bulunmadığını, uyuşmazlığın tamamen davacı ile davalı firma yetkilisi arasındaki ilişkiden kaynaklandığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından davalı şirket yetkilisi hakkında başlatılan ceza soruşturmalarının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, çekin ciro imzasının sahte olmasının müvekkilinin haklarına bir halel getirmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; dava konusu çekin keşidecisinin …, lehdarının ve birinci cirantasının …, ikinci cirantasının … olduğu, çekin … şirketi tarafından .. verildiği, TTK.nın 677. maddesinde bir poliçenin poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kimselerin imzasını, sahte imzaları, gerçek olmayan şahısların imzalarını veya namlarına imzalanmış olan şahısları, herhangi bir sebepten dolayı bağlamayan imzaları taşısa bile diğer imzaların geçerliliğinin etkilenmeyeceği, aynı esas TTK’nın 818. maddesinin 3. bendinin yollaması ile çekte de geçerli olduğu, bu durumda çeki ciro eden lehdar davacının imzasının sahte olmasının diğer cirantaların imzalarının geçerliliğini etkilemeyeceği gibi, davalı hamilin diğer cirantalara başvurma hakkını da etkilemeyeceği, davacı tarafından TTK.nun 792 ve 687. maddesi gereğince davalı hamil … çeki kötü niyetli iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispat edilemediği, TTK’nın 792. maddesi gereğince çekin iadesine ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşmediği, dava konusu edilen çek üzerindeki imzanın çek lehtarı davacı … yetkilisine ait olmadığı, davacının bu çek dolayısıyla borçlu bulunmadığı, TTK’.nın 792. maddesine göre davalı hamil … çeki kötü niyetli iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispat edilemediği, davalının diğer çek borçlularına karşı talep hakkını ortadan kaldırır nitelikte çekin istirdadına karar verilemeyeceği gerekçesiyle, çekin istirdatı ve iptali talebinin reddine, menfi tespit talebinin ise kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1-Davacı vekili; müvekkilinin diğer davalı şirket yetkilisi … 08.04.2014 tarihinde tüm işlemler yönünden azlederek azilnameyi 09.04.2014 tarihinde davalı bankaya bildirdiğini, dava konusu işlemin ise Kasım 2016’da yapıldığını, bu nedenle davalı bankanın çeki iktisapta kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunu, bu nedenle mahkemece çekin istirdatı yönünden davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın çeki diğer davalıya kullandırdığı kredinin teminatı olarak aldığını, zira bankanın teftiş kurulu raporunda çekin diğer davalının hesabına teminata alındığının müvekkiline bildirildiğini, bu nedenle çekin ciro edilmesi sonucunda çeki alan davalı bankanın çeke dayalı hakları kullanamayacağını belirterek, kararın çekin istirdatı ve iptali isteminin reddine ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili; müvekkilinin çeki temlik cirosuyla iyi niyetli olarak aldığını, davanın davacı ile diğer şirket yetkilisi arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, diğer davalı şirket yetkilisi hakkındaki ceza soruşturması sonucu beklenmeden karar verilmesinin savunma haklarını ellerinden aldığını ve eksik incelemeye dayalı karar verilmesine neden olduğunu, çekin yasal unsurlarının ve şekil şartlarının tam olması nedeniyle geçerli bir çek olup ciro silsilesinde yer alan imzalardan birinin sahte olmasının müvekkilinin haklarına ve çekin geçerliliğine halel getirmeyeceğini, davacı tarafından ileri sürülen azilnamenin … davacı şirketteki imza yetkisine ilişkin olup dava konusu çekin ise davalı … yetkilisi … tarafından verildiğini, dolayısıyla bu kişinin azlinin müvekkili nezdinde davacının iddia ettiği gibi bir anlam ifade etmediğini, bu nedenle müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davacının çekin iptali talebinin reddi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin telafisi imkansız zararlara neden olduğunu, mahkemece müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kambiyo senedi niteliğinde bulunan çeke dayalı olarak borçlu olunmadığının tespiti ile 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca çekin istirdatı istemine ilişkindir.Somut olayda; dava dışı … tarafından keşide edilen dava konusu çekin davacı şirket adına davacı şirket ortağı ve davalı … şirketi yetkilisi … tarafından teslim alındığı, çekin keşide ve … teslim tarihinden önce davacı şirket tarafından … verilmiş bulunan 02.08.2013 tarihli vekaletname nedeniyle … 08.04.2014 tarihli azilname ile vekaletten azledildiği ve bu hususun davalı bankaya da 09.04.2014 tarihinde bildirildiği,azil işlemine rağmen çeki alan … çek arkasında bulunan davacı şirketin ciro kaşesi altını imzalayarak yetkilisi olduğu davalı Yöntem şirketine ciro ettiği, … adına davalı bankadan kullanmış olduğu krediye istinaden çeki davalı bankaya verdiği, çek üzerinde rehin cirosuyla alındığına dair herhangi bir kayıt bulunmaması nedeniyle çekin banka tarafından tahsil cirosuyla alındığının kabulünün gerektiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davacı şirket ciro kaşesi imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 792. maddesine göre, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.”TTK’nın 790. maddesinde ise, “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır” hükmü düzenlenmiştir. Çek istirdatı davalarında davacı; çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş veya çeki iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Çeki elinde bulunduran davalının çeki edinme nedenini açıklama mecburiyeti bulunmamaktadır, aksi düşüncenin kabulü çekin “mücerretlik” vasfını ortadan kaldırır. Bu kapsamda eldeki davada davalı bankanın çeki iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanamamıştır. Davacı tarafından çeki keşideciden alan … vekaletten azledilmiş ve bu durum davalı bankaya bildirilmiş olsa da, azilname … davacı şirket tarafından verilen vekaletnameye ilişkin olup, dava konusu çek ise aynı kişi tarafından yetkilisi olduğu davalı … şirketi tarafından kullanılan kredi borcuna istinaden, yetkilisi olduğu … şirketinin cirosuyla davalı bankaya verilmiş olduğundan, işbu azilname nedeniyle davalı bankanın çeki iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu kabule yeterli değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince çekin istirdatı ve iptali istemi yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Somut olayda, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davacı şirket ciro kaşesi altındaki ciro imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiştir. TTK’nın 659. maddesi gereğince ciro imzasının sahteliği iddiası mutlak defi niteliğinde bulunduğundan herkese karşı ileri sürülebilir niteliktedir. Bu nedenle davacının menfi tespit isteminin kabulü yerinde olup, davalı vekilinin müvekkiline husumet yöneltilemeyeceği yönündeki istinaf gerekçesi yerinde değildir. Buna bağlı olarak kabul edilen kısım bakımından davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde de isabetsizlik yoktur. Öte yandan dosyada toplanan deliller kapsamında eksik inceleme iddiası yerinde olmayıp, davalı vekilince bekletici mesele yapılması talep edilen ceza soruşturmasının davalı banka hakkındaki hüküm bakımından sonuca etkili olmayacağı da açıktır. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı bankadan alınması gereken 22.584,42-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 16.938,31-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.646,11‬-TL harcın davalı … AŞ den alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.18/05/2021