Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/595
KARAR NO: 2021/842
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2018
NUMARASI: 2018/92 Esas- 2018/1140 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; davacının davalı bankanın 06.10.2017 tarihinde açtığı 4.500.000 adet baskılı küçük boy pos rulosu (termal kağıt rulosu) ihalesini kazandığını, termal kağıt üretiminde kullanılan kimyasalların tedarik edildiği Çin’de üretimin durduğunu ve üretimin ne zaman yapılacağının da belli olmadığını, bu nedenle ihale konusu ürünlerin tedarikinin mümkün olmadığını, bu durumun ise kendilerinden kaynaklanmayan ve önceden öngörülemeyecek bir durum olduğunu, bu nedenle müvekkilinin ihale sözleşmesini imzalayamadığını, davalı bankanın müvekkilinin verdiği teminat mektubunu tazmin istemesi üzerine müvekkilinin mektup bedelini davalıya ödediğini, ihale kararından sonra aşırı ifa güçlüğü durumunun doğduğunu, üretimin durması nedeniyle sözleşmenin uyarlanmasının da mümkün olmadığını belirterek, sözleşmeden dönme taleplerinin kabulü ile 12.960-Euro tutarlı teminat mektubu karşılığı davalıya ödenen 58.777,49 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili tarafından açılan ihalenin 380.000-euro bedelle davacıda kaldığını, davacıya sözleşmenin imzalanması için ihtar gönderildiğini, ancak davacı tarafından mücbir sebep nedeniyle ihale şartları gözden geçirilmesi veya ihalenin tekrarlanmasının talep edildiğini, ancak davacı tarafından öne sürülen global krizin yol açtığı üretim ve tedarik probleminin, davacı tarafından ihale öncesi bilinmesine rağmen ihaleye iştirak edildiğini, davacının ileri sürdüğü durumun mücbir sebep olmadığını, ihale şartnamesinin 19. maddesi gereğince geçici teminatın gelir kaydedilmesinin ihale şartnamesine uygun olduğunu, ihale sonuçlandıktan sonra idari şartnamede belirtilen sürede sözleşmeyi imzalamamasının davacıdan kaynaklandığını, ihale sonunda davacının sektördeki diğer tedarikçilerle iletişime geçerek önce yapması gereken araştırmaları bu aşamada yaptığının belli olduğu, bu davranışın TTK’nın 18/2 maddesi gereği basiretli tacir davranışı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece;davacı şirketin,yüksek kapsamlı bir ihaleye teklif vermeden önce taahhüdünü yerine getirme imkanı olup olmadığını her türlü araçla araştırarak, ondan sonra ihaleye iştirak etmesinin basiretli tacir davranışı sayılabileceği, ancak davacı tarafça bu araştırmanın ihale kararı sonrasında yapılmaya başlandığı, taahhüdünü gerçekleştiremeyeceğini anlayınca tebligata rağmen şartnamede belirtilen sürede sözleşmeyi imzalamadığı,geçici teminat mektubunun bedelinin idari şartnamenin 19. maddesi gereğince gelir kaydedildiği, davacının mücbir sebep ve aşırı ifa güçlüğü iddiaları varsa da, bu hallerin davacının kendisinden kaynaklanmayan ve umulmayan hallere mahsus olabileceği, idari şartnamenin 33. maddesine göre mücbir sebep sayılan hallerde tarafların edimlerini yerine getirememeden sorumlu tutulmayacakları düzenlenmiş ise de, bu maddenin de 6098 sayılı TBK.138. maddede düzenlenen aşırı ifa güçlüğü durumunun da taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduktan sonra sözleşme konusu edimlerin yerine getirilmesi aşamasına ilişkin ileri sürülebilecek def’iler olduğu, davalıya ihaleye başvuru şartı olarak verilen geçici teminatın, sözleşmeden dönme hakkı kapsamında “ifa edilen sözleşme ediminin iadesini” isteme hakkı doğuracak bir sözleşme edimi olmadığı, bu taahhütten vazgeçilmesinin yaptırımının ise, idari şartnamenin 19. maddesinde “geçici teminatın gelir kaydedilmesi” şeklinde açıkça yazdığı, bu nedenle davacı tarafından bilinemeyeceği gibi bir iddianın da ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, TBK’nın 138. maddesinde düzenlenen sözleşmeden dönme yasal şartlarının dava konusu olayda oluşmadığı, “hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesi gözönüne alınarak davacı tarafından ileri sürülen iddia ve taleplerin kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin pos rulosu üreten bir şirket olup, üretim için …, … gibi firmalardan thermal kağıt alımı yaptığını, davalının açtığı 4.500.000 adet baskılı küçük boy pos rolosu (termal kağıt rulosu) ihalesine katılan müvekkilinin bu ihale için ön sözleşme imzaladığını ve thermal kağıdı aldığı … firması tarafından kağıt tedarikinin sağlanamayacağının bildirildiğini, müvekkilin yaptığı araştırmada, ihale konusu thermal kağıtta kullanılan kimyasalı üreten Çinli firmanın Çin Devleti tarafından kapatıldığını öğrendiğini, kimyasal madde tedariğini yapamayan thermal kağıt üreticilerinin de üretimi tamamen durdurduklarını, müvekkilinin de ihaleye teklif verdikten sonra … firmasının yazısı ile durumdan haberdar olduğunu, banka 20/10/2017 tarihinde müvekkilini sözleşme imzalamaya davet ettiğinde sözleşmeyi imzalamadığını, davalının da müvekkilinin teminat mektubunu paraya çevirdiğini, Üretim yapan firma fabrikasının Çin hükümeti tarafından kapatılacağını müvekkilinin öngörmesinin mümkün olmadığını, şartname imzalandıktan sonra ve ihaleye teklif verildikten sonra üretici firmaların müvekkiline durumu bildirdiklerini, ayrıca üretim halkasının son zinciri olan müvekkilinin bu kimyasalları üreten bir tek hakim firmanın olduğunu da bilmesinin mümkün olmadığını, bu krizden dolayı thermal kağıt fiyatlarının da astronomik olarak arttığını,tedarik imkanının çok aşırı kısıtlandığını, müvekkilinin 35 yıldır bu piyasada olup böyle bir krizle karşılaşmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmeden dönme ve ihale şartnamesi gereği ödenen geçici teminat tutarının iadesi istemine ilişkindir. TBK’nın 138. maddesinde düzenlenen aşırı ifa güçlüğü, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla, yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan maddede belirtilen koşulların birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumun ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmaması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır. Somut olayda; davalı banka tarafından 06.10.2017 tarihinde açılmış olan 4.500.000 adet baskılı küçük boy pos rulosu (termal kağıt rulosu) ihalesini en düşük teklifi veren davacının kazandığı ve taraflarca imzalanmış idari şartnamenin 17. maddesi uyarınca geçici teminat mektubu verdiği, davalı banka tarafından yapılan bildirime rağmen davacının sözleşmeyi imzalamaktan kaçınması nedeniyle davalı banka tarafından şartnamenin 19. maddesi uyarınca geçici teminatın gelir kaydedilmesine karar verildiği, mektup tutarının davacı tarafından davalıya ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, ihale konusu thermal kağıtta kullanılan kimyasalı üreten Çinli firmanın Çin Devleti tarafından kapatıldığının ihale sonrasında öğrenildiği, kimyasal madde tedariğini yapamayan thermal kağıt üreticilerinin de üretimi tamamen durdurdukları, bu durumun müvekkili açısından öngörülemeyen bir nedenden kaynaklanan aşırı ifa güçlüğü niteliğinde olduğu ileri sürülmüştür. TTK’nın 18. maddesine göre, tacir, her türlü ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorundadır. Davacının tacir olduğu ve basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğu dikkate alındığında, ihale öncesi ve sırasında yüklendiği edimi yerine getirme bakımından piyasa koşulları, üretim ve tedarik konusunda gerekli araştırmaları yaparak her türlü tedbiri almakla yükümlüdür. Hükme esas alınan bilirkişi raporuyla da; thermal kağıt üretim sektöründeki sıkıntı, davacının ihaleyi aldığı tarihten 3-4 ay öncesinde başladığı, davacının öne sürdüğü tedarik probleminin sektördeki diğer firmalarda da yaşandığı, fiyatlar çok yükseldiği için tedarikte gecikmeler yaşandığı, ancak alınmış olan siparişlerin geç de olsa gerçekleştirildiği, davacının mücbir sebep olarak ileri sürdüğü hususun sektördeki diğer firmaların faaliyetine ve edimlerini yerine getirmesine engel teşkil etmediği tespit edilmiştir. Bu sebeple ihale öncesi ve sırasında öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenmeyen, olağanüstü bir durumun sonradan ortaya çıktığı, bu durumun davacıdan kaynaklanmadığı, işlem temelinin çökmüş olduğunun kabulüne olanak yoktur. Bu durumda aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmeden dönme koşulları oluşmadığı gibi, davalı tarafından idari şartname hükmü gereğince geçici teminat tutarının gelir kaydedilmesi de hukuka uygundur. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.03/06/2021