Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/594 E. 2021/641 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/594
KARAR NO: 2021/641
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2015/1227 Esas-2018/1159 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı …Limited Şirketi vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı … Motorlu Araçlar’dan 49.473-TL bedel karşılığında … plaka sayılı 2014 model … çift kabin kamyonet tipi aracı 26,09.2014 tarihinde satın aldığını, aracın satın alındığı tarihten bir süre sonra, ilk olarak 16.07.2015 tarihinde arızalanarak yol yardımı ile yetkili servis … Otomotiv’e götürüldüğünü, burada aracın motorunun revizyon gördüğünü, aracın 21.08.2015 tarihinde teslim alındığını, daha sonra aracın 31.08.2015 tarihinde tekrar arızalandığını ve yol yardım aracılığıyla tekrar servise götürüldüğünü, 04.09.2015 tarihinde servisten alınan aracın 3. kez 30.09.2015 tarihinde tekrar arızalandığını, servise götürüldüğünü ve aynı gün müvekkiline iade edildiğini, aracın 3 kez arızalanmasından sonra aracın motorunun yenisi ile değiştirilmesini talep ettiklerini, ancak bu konuda bir geri dönüş yapılmadığını, sürekli olarak servise gönderildiği ve getirildiği halde arızası giderilemeyen aracın ayıplı olduğunu, araçtaki ayıbın giderilmemesi ve motorun yenisi ile değiştirilmesi konusunda da geri dönüş yapılmaması sebebiyle müvekkili tarafından davalı satıcı … Motorlu Araçlar’a gönderilen 30.10.2015 tarihli ihtarnamede ayıbın giderilmesinin, bu olmadığı halde yenisi ile değişim veya faizi ile bedel iadesinin talep edileceği, aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı satıcı tarafından keşide edilen 11.11.2015 tarihli cevabi ihtarname ile talebin kabul edilmediğinin bildirildiğini, davalı şirketlerin sözleşmeden doğan borcu gereği gibi ifa etmediğini, sattığı aracın ayıplarından doğan sorumluluklarını da yerine getirmekten kaçındığını belirterek, ayıplı aracın yenisiyle ücretsiz değiştirilmesine, bu mümkün olmazsa bedelinin alındığı tarihten itibaren en yüksek reeskont faiziyle birlikte müvekkili şirkete iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 19.10.2017 tarihli dilekçesiyle; dava konusu aracın serviste bulunması nedeniyle bu süre içerisinde çalışamaması sonucunda 5.400-TL gelir kaybına uğradıklarını, ayrıca bilirkişi incelemesi sonrasında demonte durumdaki araç motorunun monte edilerek çalışır duruma getirilmesi için 23.600-TL masraf yapıldığını belirterek, 29.000-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … ltd.şti. vekili;davacının davaya konu aracı 26.09.2014 tarihinde tüm kontrollerini yaparak eksiksiz teslim aldığını, dolayısı ile yarar ve hasarın davacıya geçtiğini, davacının aracı satın aldıktan sonra yaklaşık bir yıl kullandığını, araçta herhangi bir sorun çıkmadığını, teslimden bir yıl sonra kullanıcı hatası nedeniyle meydana gelen arızanın yapılacak keşif ile üretimden kaynaklanmadığı ve satış anında da aracın ayıplı olmadığının görüleceğini, nitekim servis iş emirlerinde araçta yapılan işlemlerin rutin işler olduğunun görüleceğini, 41495 sayılı iş emrinde motor yağının, yağ filtresinin ve hava filtresinin değiştiğini, cam suyu konulduğunu, motor yağı seviye değiştirme bilgisayar ayarının yapıldığını, 42710 sayılı iş emrinde motor yağı, yağ filtresi ve hava filtresinin değiştirildiğini, elektrik ve akü kontrolünün yapıldığını, aracın yağ kontrolünün yapıldığını, 44084 sayılı iş emrinde motor yağının ve yağ filtresinin değiştirildiğini, bu durumda söz konusu arızaların kullanım sonucu meydana geldiğinin aşikar olduğunu, sistem tarafından uyarı verilmesine rağmen aracın kullanılmaya devam edilmesi nedeniyle motor hasarı meydana geldiğini, araçta meydana gelen arızanın aracın ayıplı olmasından değil, aracın kullanım koşullarına riayet edilmemesi ve araçta uyarı ışıkları yanmasına rağmen aracın kullanılmaya devam edilmesinden kaynaklandığını, davacı tarafça gözden geçirme ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, davacının davaya konu aracın satın aldıktan sonra 3 kez arızalandığını iddia ettiğini, ancak davacının ihbar süresi içinde müvekkile başvurmadığı gibi dilekçesinde de ikrar ettiği üzere seçimlik haklarını onarım yönünde kullandığını, kanunen bu seçimden dönülerek yeni taleplerle dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili; davacının TTK’nın 23/1-c maddesi çerçevesinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, davacının ayıp nedeniyle seçimlik haklarını kullanırken motorun ayıpsız misli ile değişimini talep ettiğini, TBK’dan doğan seçimlik hakların kullanılmakla tükendiğini, artık başka bir seçimlik hakkın kullanılmasının mümkün olmadığını, dava konusu aracın ayıplı olmadığını, aracın herhangi bir arıza meydana gelmesi halinde gösterge lambaları veya ekranda beliren mesajlar ile sürücüyü uyardığını, egzoz sisteminin en sonunda DPF bulunduğunu, DPF’nin yanma sonunda egzoz gazında oluşan dizel partiküllerinin yanarak havaya salınmalarını engellediğini, bu işlemin gerçekleşebilmesi için aracın egzoz sisteminin belli sıcaklıklara ulaşması gerektiğini, normal kullanım koşullarında egzoz sisteminin gereken sıcaklığa ulaşması ile yanma işinin araçta otomatik olarak yapıldığını, düşük devir, kısa mesafe kullanım gibi nedenlerden dolayı sistemin jenerasyonunu tamamlayamadığını, bu nedenle sistemin sürekli püskürtülen yakıt miktarını yüksek tuttuğunu, püskürtülen fazla yakıtın bir miktarının piston segmanlarından süzülerek kartere inebildiğini, bu sebeple karterdeki yağın seyrelmesine, aynı zamanda da yağın miktarının artmasına sebep olabildiğini, bu durumda sürücü tarafından aracın en yakın yetkili servise götürülmesi ve manuel olarak rejenerasyon (yanma) işleminin yaptırılması gerektiğini, sistem tarafından uyarı verilmesine rağmen aracın kullanılmaya devam etmesi nedeniyle motor hasarı meydana geldiğini, araçta meydana gelen arıza/hasarın aracın ayıplı olmasından kaynaklanmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafından aracın servis kayıtları, fatura ve alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu araçtaki ilk arızanın 16.07.2015 tarihinde aracın alınmasından 10 ay sonra meydana geldiği, garanti kapsamında motor revizyonu yapıldığı, çok kısa bir zaman sonra 02.09.2015 tarihinde motorun yeniden arıza verdiği, ve bu şekilde araçtaki arızanın kısa aralıklarla oluştuğu, arızaların giderilememiş olduğu, aracın ayıplı olduğu ve ayıbın makul süre içinde anlaşılmasının mümkün olmadığı, gizli ayıp niteliğinde olduğu, aracın davacı şirkete ait ticari bir araç olması nedeni ile TTK ve TBK hükümleri çerçevesinde olayın değerlendirildiği, davacının TBK 227 maddesi gereğince seçimlik hakkını kullandığı, ayıplı aracın iadesi ile bedelini satış sözleşmesi gereğince davalı …Ltd. Şti’nden, garanti kapsamında gizli ayıbın ortaya çıkması nedeni ile imalatçının sorumluluğu hükümleri, TBK 227 maddesi gereğince de davalı … A.Ş’den talep edilebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:1- Davacı vekili; aracın imalat kusuru sebebiyle satın alındığı tarihten itibaren sürekli arıza yaparak defalarca servise gönderildiğini, aracın tamir sürelerince çalıştırılamaması nedeniyle müvekkili şirketin kazanç kaybına uğradığını, aracın son olarak 01.06.2017-29.07.2017 tarihleri arasında çalışamadığını, bu sebeple kar kaybı talep ettiklerini, müvekkili şirketin, belediyeler adına temizlik hizmeti sunan yüklenici firma olduğundan, dava konusu aracı Adapazarı Belediyesine tahsis ettiğini, şartnamede ve hak edişlerde görüleceği üzere, araç için müvekkili şirkete belediye tarafından km başına 3 TL. ödeme yapıldığını, aracın arızalı olduğu dönemde hiç veya eksik çalışması nedeniyle, müvekkilinin şartnameye göre 9.855-TL civarında kar kaybına uğradığını, bu nedenle kar kaybının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca dava sırasında aracın yeniden arızalanması sebebiyle bilirkişi heyetine teslim edildiğini, incelemenin ardından demonte durumdaki aracın motor parçalarının çalışır hale getirilmesi için yetkili servise götürüldüğünü, ancak yetkili servis tarafından tamir masrafının yüksek belirlenmesi sebebiyle, aracın tamirinin daha uygun fiyat veren … şirketine yaptırıldığını ve 23.600-TL. ödeme yapıldığını, aracın serviste kaldığı ve incelemeye tabi tutulduğu süreler boyunca kazanç kaybı ve zararın davalılardan tahsili gerekirken, talebin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bu kısmının kaldırılarak 29.000-TL. kar kaybı ve zararın ıslah tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili; TTK’nın 23/1 maddesi uyarınca yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, aracın kullanımı sırasında düşük devir, kısa mesafe kullanım gibi nedenlerden dolayı dizel partikül filtresinin sistem rejenerasyonunu tamamlayamadığını, bu nedenle sistemin sürekli püskürtülen yakıt miktarını yüksek tuttuğunu, bu durumun ise karterdeki yağın seyrelmesine, aynı zamanda da yağ miktarının artmasına sebep olduğunu, aracın otomatik rejenerasyon yapamadığında ise sistem arıza ışığı ile sürücünün uyarıldığını, bu durumda aracın en yakın yetkili servise götürülmesi ve manuel olarak rejenerasyon (yanma) işleminin yaptırılmasının gerektiğini, sistem tarafından uyarı verilmesine rağmen aracın bu şekilde uzun süre kullanılması nedeniyle sistemin zarar gördüğünü, bu nedenle hasarın tamamen kullanımdan kaynaklandığını, bilirkişi raporu da eksik incelemeye dayalı olup hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ek raporda dava konusu ile ilgisi olmayan aracın turbo arızası üzerinde durulduğunu, oysa aracın motor arıza ışığının turbo arızası nedeni ile değil, kullanım koşullarına uyulmaması sonucu motor yağ yükseltmesi nedeni ile olduğu, dolayısıyla turbo kaynaklı bir arıza olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3-Davalı …ltd.şti vekili; davacının ayıp ihbar külfetini yerine getirip getirmediğinin değerlendirilmediğini, dava konusu aracın 16.07.2015, 31.08.2015 ve 30.09.2015 tarihlerinde arıza nedeniyle servise götürüldüğünü, ancak davacının 30.10.2015 tarihinde aracın ayıplı olduğu iddiasıyla bildirimde bulunduğunu, TBK 223 uyarınca aracın ayıplı olduğunun hemen bildirilmesinin gerektiğini, dolayısıyla davacının ayıp ihbar külfetini zamanında yerine getirmediği, yargılama sürerken davacı tarafından Sakarya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/42 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını ve aracın servis hatasından dolayı arızalandığı ve imalat hatası taşımadığının belirtildiğini, her iki bilirkişi raporu arasındaki çelişki ve farklılık giderilmeden karar verildiğini, araçtaki arızaların davacının kullanım koşullarına aykırı olarak aracı kullanmaya devam etmesi nedeniyle meydana geldiğini, aracın imalattan kaynaklanan gizli ayıplı olduğunun kesin olarak ortaya konulamadığını, bilirkişi raporunda davacının DPF uyarı ışığının yanmaya devam etmesinin ardından kullanım kılavuzunda belirtilen şekle aykırı kullanımının bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, oysa davacının araçla ilgili uyarıları dikkate almaksızın kullanıma devam etmesi ile nihai olarak oluşan arıza arasında illiyet bağı bulunduğunu, ayrıca mahkemece yapılan keşifte aracın gösterge panelinde herhangi bir arıza ikazına rastlanılmadığı, yapılan yağ seviyesi kontrolünde de yağ seviyesinin üreticinin belirlemiş olduğu normal seviyelerde olduğu tespit edilmesine rağmen bu tespitlere raporda yer verilmediğini, bunun yanında araçtaki arızaların yetkili serviste incelendiğini, davacı tarafından keşide edilen 30.10.2015 tarihli ihtarnamede motorun yenisi ile değiştirilmesi yönündeki seçimlik hakkın kullanıldığını, davada, önceden kullanılan seçimlik hak talebinden dönülerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinde bulunulamayacağını, mahkemece ıslahla talep edilen 29.000 TL kazanç kaybı talebi bakımından davanın reddine karar verildiği halde, hüküm fıkrasının yargılama harç ve giderleri, vekalet ücreti ve sair hususlarda davanın kabulüne karar verilmiş gibi yazıldığını, bu durumda davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte, bedelin iadesine karar verilmesi halinde dahi hükmedilecek faizin aracın davalılara iadesi tarihinden itibaren başlatılması gerekirken, mahkemece faizin aracın satış tarihinden itibaren başlatılmasının da hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tacirler arası satıma konu aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı misliyle değişim veya bedel iadesi istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nun 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir. Somut olayda; dava konusu aracın 26.09.2014 tarihinde davalı … tarafından davacıya satışının yapıldığı, araçta süregelen arızalar nedeniyle aracın 16.07.2015, 02.09.2015, 11.09.2015, 30.09.2015, 11.12.2015 ve 07.03.2016 tarihlerinde yetkili servise götürüldüğü, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, araçta dizel partikül filtresi rejenerasyon sorunu bulunduğu, bunun ise imalat hatası niteliğinde bulunan turbo ünitesinin işlevini yerine getirmemesinden kaynaklandığı, sorunun yetkili servisçe giderilemediği, arıza sebebi araştırılmadan yağ değişimi gibi geçici çözümlere başvurulduğu, turbo arızasının ise aracın 60.484 km gibi kısa bir kullanımda ortaya çıkmasının mümkün olmadığı, aracın 58.000 km kullanımında ortaya çıkmayan bu arızanın kullanıcı hatasından kaynaklanmasının da mümkün olmadığı, ayıbın kullanım ile ortaya çıkması nedeniyle gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıbın araçtan beklenen faydayı ortadan kaldıran ve sonuçları nedeniyle aracın değerini azaltan nitelikte olduğu hususları tespit edilmiştir. Araçtaki ayıbın ortaya çıkması üzerine davacı tarafından, yukarıda belirtilen tarihlerde aracın yetkili servise götürülerek onarım için başvurulduğu, en son 30.10.2015 tarihli ihtarname ile de davalıya bu durumun ihtar edildiği görülmüştür. Ayıbın kullanımla ortaya çıkan gizli ayıp olması nedeniyle ihbar süreleri bakımından TBK’nın 223. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, ayıbın zincirleme olarak arızaya neden olduğu ve ihtar tarihi öncesinde toplam dört kez yetkili servise de başvurulduğu anlaşılmasına göre, ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmelidir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuyla tespit edilen ve yukarıda niteliği açıklanan ayıp nedeniyle, davacının araçtan istenilen verimi alması mümkün değildir. Tespit edilen ayıbın araçtan elde edilecek faydayı büyük ölçüde ortadan kaldıracak nitelikte oluşu ve hakkaniyet kuralları da dikkate alındığında, somut olayda TBK’nın 227/1. maddesi uyarınca sözleşmeden dönme koşullarının da oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davalı satıcı … satıcının ayıba karşı tekeffülü, diğer davalı … ise üretici olarak davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Öte yandan davacının dava öncesinde keşide ettiği ihtarnamede motor değişimi, aracın misliyle değişimi, olmazsa sözleşmeden dönme seçimlik hakları kullanılmış olup, işbu davada ise misliyle değişim veya sözleşmeden dönme talep edilmiş, mahkemece ise TBK’nın 227/son maddesi hükmüne uygun olarak sözleşmeden dönme yönünde hüküm kurulmuştur. Bu durumda davacının dava öncesinde seçimlik hakkını kullandığı, artık farklı bir seçimlik hak kullanamayacağından söz etme olanağı yoktur. Davalı vekili tarafından Sakarya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/42 D.İş sayılı delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu ile işbu yargılama sırasında alınan rapor arasında çelişki bulunduğu, çelişki giderilmeden karar verildiği ileri sürülmüştür. Oysa dosyaya sunulmamış olsa da, delil tespitinin işbu dava tarihinden sonra yaptırıldığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 401/4. maddesi gereğince dava açıldıktan sonra yapılacak delil tespiti hakkında sadece davanın görüldüğü mahkemenin görevli ve yetkili olduğu hüküm altına alınmış olup, bu nedenle söz konusu delil tespiti geçersiz olduğundan, hükme esas alınamayacağı gibi asıl davada alınan rapor ile çelişkiden söz edilemeyecektir. Öte yandan TBK’nın 227/1. maddesi uyarınca sözleşmeden dönme halinde, birlikte ifa kuralı gereğince aracın davalılara fiilen iadesi tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, satış tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır. Ayrıca davacının ıslah dilekçesiyle ileri sürdüğü kazanç kaybı ve motor montaj bedeli taleplerinin reddine karar verilmesine rağmen, davalı yararına yargılama giderine hükmedilmemesi doğru olmadığından davalılar vekilinin bu hususlara yönelik istinaf nedeni yerinde görülmüştür. Davacı vekili tarafından ıslah ile ileri sürülen alacak bakımından davanın reddi ne ilişkin kısmı bakımından istinaf başvurusu yapılmıştır. Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Öğreti ve Yargıtay kararlarında, ilke olarak ıslah yoluyla davanın değiştirebileceği ve genişletilebileceği, aynı şekilde savunmanın da genişletilebileceği ilke olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda kısmi davada, davanın kalan kısmının ıslaha konu edilmesi mümkündür. Ancak bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır. Somut olayda da, dava ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme istemiyle açılmışken, davacı vekili tarafından ıslah yoluyla tamamen ayrı bir dava konusu olan kazanç kaybı ve motor montaj bedeli alacağı talep edilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle ıslah ile ileri kısım yönünden davanın reddi isabetli olup, davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Aldatmaz vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2018 Tarih 2015/1227 Esas 2018/1159 Karar sayılı kararın HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE, Dava konusu … marka, motor no: …, şasi no: … olan 2014 model aracın, davalılara teslimi ile 49.473- TL alacağın, aracın teslimi tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 3.379,50-TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 844,88-TL peşin harç ve 495,25-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.340,13-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.039,37-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 844,88- TL peşin harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 495,25-TL ıslah harcının davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı tarafından yapılan 2.250-TL bilirkişi ücreti ve 491,30-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.741,30- TL yargılama giderinden, davanın kabul oranına göre 1.728,24-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Kabul edilen kısım yönünden davacı lehine takdir olunan 7.231,49-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Reddedilen ıslah talebi yönünden davalılar lehine takdir olunan 4.080-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yapılan 52,50-TL istinaf yargı giderinin kabul oranı nazara alınarak takdiren 33-TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 74,38-TL yargı giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 28-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye kısmının davalı …AŞ üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/04/2021