Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/589 E. 2021/642 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/589
KARAR NO: 2021/642
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2018
NUMARASI: 2018/319 Esas-2018/913 Karar
DAVA: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Davanın reddine yönelik kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının internet ortamında ve instagram sayfasında yer alan bağlantıları ile müvekkili şirketin ürünlerine karşı ticaret alanında cari dürüstlük kuralına aykırı davranışlar uyguladığını, müvekkilinin ticaretini yaptığı ürünlerin az bir kısmının yabancı menşeli olduğunu, buna rağmen davalının internet ortamındaki paylaşımlarında müvekkilinin ürünlerini haksız yere kötüleyerek müvekkilinin itibarını zedelediğini, davalının paylaşımlarında müvekkilinin ticaret unvanı açık adresinin tam ve açık şekilde paylaştığını, şirket ve markaları hakkında haksız, yanlış, yanıltıcı ve incitici yorumları ile ve bu kapsamda müvekkilini ve tanınmış markayı, ürünlerini, gerçeğe ,dürüstlük kurallarına aykırı olarak kötülediğini, bu paylaşımları ile de müvekkili şirketin ürünlerine karşı haksız rekabette bulunduğunu, davacının müvekkilinin tüm ürünlerinin ithal olduğu izlenimi uyandırdığını, davalının kötüleyici eylemleri nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile men’ine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili;haksız rekabet için aranan 3 şartın işbu davada sağlanmadığını, buna göre rekabetin iktisadi alana ilişkin olması gerektiğini, davalının ise bu paylaşımları yaparken gelir sağlamadığını ve bu amaçla hareket etmediğini, ikinci olarak haksız rekabet yarattığı öne sürülen fiilin iyi niyet kurallarına aykırı olması gerektiğini,davalının kötü niyetli olmadığını, çiftçi yanlısı, halkı koruyan paylaşımlar yaptığını, üçüncü şartın ise ekonomik çıkarların zarar görmesi olup, davacının zarar gördüğünü kanıtlaması gerektiğini, müvekkilinin yemek tarifleri veren bir kuruluş olup davacı firmaya rakip sayılacak herhangi bir şirket ile de bir temasının olmadığını, müvekkilinin ürünlerinin ve firmasının tanınmışlığı yanında faaliyetlerinde ve söylemlerinde de dikkatli ve basiretli bir firma olduğunu ve dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket ettiğini, müvekkilinin davacı firmaya ait mercimekleri videosunda övdüğünü ve ücretsiz olarak sadece yerli olduğu için reklamını yaptığını, bunlardan satın almaya insanları davet ettiğini, salt davalı tarafa ait markayı baz alarak yorumda bulunmadığını, müvekkilinin paylaşımında hiçbir markadan bahsetmediğini, ayrıca bu durumun sorumlularının ucuza satış yapan marketler olduğunu yazısında açık ve net bir şekilde ifade ettiğini, üretici firmalara ithamda dahi bulunulmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının, dava dilekçesinde bahsettiği ve ekinde sunduğu internet ortamında paylaşılan fotoğraf ve yazılar incelendiğinde, davalının yerli gıda ürünleri kullanımını destekleyen ve teşvik eden paylaşımlarda bulunduğu, ithal edilen gıda ürünlerine yönelik genel eleştirilerde bulunduğu, bu yazıların yanında paylaştığı resimler incelendiğinde; söz konusu resimlerde markanın görülmediği, sadece ürünün menşeinin neresi olduğu, ithal olup olmadığına ilişkin kısımların fotoğrafının paylaşıldığı,fotoğraflardan söz konusu ürün markasının ne olduğunun anlaşılma dığı, hal böyleyken davalının davacıya ait marka altında üretilen ürünlere yönelik doğrudan bir eleştirisi veya haksız saldırısı olduğundan bahsedilemeyeceği, kaldı ki davalının, yerli üretimi destekleyici, ithal ürünleri eleştiren yazılar paylaşmış olup, davacı şirketin de ülkede gıda ithalatı yapan tek şirket olmadığı, bunun yanında genel olarak yerli üretimi destekleyen ve gıda sektöründe ithalatı eleştiren beyanların haksız rekabet teşkil ettiğinden bahsetmenin de mümkün olmadığı,davalının paylaşımlarının davacı şirketin ticari itibarını zedeleyecek, davacı aleyhine haksız rekabet şartları oluşturacak, başka şirket veya kendisine yarar sağlayacak söylemler içermediği, davalının paylaşımlarındaki ifadelerin, davacı şirketin kötülenmesinin ve müşteri ve tüketicilerin yanıltılmasının söz konusu olmadığı, bu nedenle davalının paylaşımlarının haksız rekabet teşkil etmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili;mahkemece, hiçbir delilleri toplanmadan, henüz tahkikatın ilk celsesinde davanın reddine karar verildiğini,ayrıca hukuki dinlenilme hakkı gereğince de delillerinin toplanması gerektiğini,haksız rekabet fillerinin ne gibi sonuçlar doğurduğunun özellikle tanıkla ispatı da gereken böyle bir davada, tanık dinletme ve marka kayıtlarının getirtilmesi taleplerinin dikkate alınmadığını, oysa, dava konusu olayda, davalının paylaşımlarında müvekkilinin markalarının ortalama tüketici tarafından hangi marka olduğu anlaşılacak şekilde paylaşıldığını, davalının sosyal medya paylaşımlarında müvekkilinin ürün ambalajı üzerindeki ticari ünvanının da açık ve net olarak göründüğünü, bu hususun, özel ve teknik bir bilgi ve uzmanlık gerektiren bir husus olup, hakimin tek başına belirleyebileceği bir husus olmadığını, araştırma ve inceleme yapılmadan, hakim tarafından, müvekkilinin zarar görmediğine ve haksız rekabet oluşmadığına karar verilmesinin usulen de esasen de mümkün olmadığını, müvekkilinin ürünlerini hukuka aykırı olarak kötüleyen davalının, açıkça haksız rekabet fiilini gerçekleştirdiğini, davalının, firmaya rakip sayılacak herhangi bir şirket ile en ufak bir teması yoktur diye beyanda bulunmasına rağmen, basit bir internet aramasında dahi, davalının, rakip firmanın ürettiği kremanın reklam yüzü olduğu, davalının çalıştığı şirketin de bakliyat sektöründe yer aldığını, doğal olarak davalının, sosyal mecralardaki tüm hesaplarında sadece müvekkilinin bakliyat ürünlerinin görsellerini, markalar tüketici tarafından anlaşılacak şekilde ve hatta ünvanı da görülecek şekilde paylaşmasının haksız rekabet olduğunu,mahkemece delillerin yok sayıldığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkindir. Haksız rekabet, TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Haksız rekabetin amacı, TTK’nın 54/1. maddesinde “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise haksız rekabet tarif edilerek “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde belirtilmiştir. TTK’nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Somut uyuşmazlık bakımından önem arzeden TTK’nın 55(1)a-1. maddesinde “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir. Belirtilen eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilse de; ifade özgürlüğü çerçevesinde olgu, olay ve şahsi fikirlerin açıklanması kural olarak kabul edilmektedir.Dolayısıyla asıl olan, maddi gerçeğin ve yorumların her zaman açıklanabileceğidir. Bir tacirin faaliyetleri ile ilgili yapılan olumsuz açıklama ya da beyanlar, tek başına haksız rekabet olarak değerlendirilemez. Açıklamanın kötüleme içermesi yanında, yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici nitelikte bulunması halinde haksız rekabet olarak kabul edilebilir. HMK’nın 266. maddesinde, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgi gerektiren hallerde hakimin bilirkişi oy görüşünün alınmasına karar vereceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda ise davacı tarafından, davalının sosyal medya paylaşımlarının yanıltıcı, kötüleyici ve incitici nitelikte olduğu ileri sürülmüştür. Davaya dayanak tüm sosyal medya paylaşımları taraflarca dosyaya sunulmuş olup, paylaşım içeriği ve görsellerin incelenmesi suretiyle bir sonuca varılabileceği açıktır. Bu durumda mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın karar verilmesi, hukuki dinlenilme hakkının ihlali sayılamayacağı gibi, esasen uyuşmazlığın en az masrafla ve kısa sürede çözümü bakımından usul ekonomisinin de bir gereğidir. Diğer yandan davanın dayanağı ve sunulan deliller dikkate alındığında, davacının dayandığı marka kayıtları ve tanık delillerinin, uyuşmazlığın çözümünde yargılamaya bir katkısının olmayacağı da açıktır. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf gerekçeleri yerinde değildir. Somut olayda uyuşmazlık, davalının sosyal medya paylaşımlarının davacının marka ve ticari unvanına yönelik kötüleyici, incitici veya yanıltıcı olup olmadığı, dolayısıyla haksız rekabet teşkil edip etmediği hususundadır. Söz konusu paylaşımların incelenmesinde ise; davalının yerli gıda ürünlerinin kullanımını destekleyip teşvik ettiği, genel olarak bakliyat ürünlerinin ithalinin eleştirildiği, paylaşılan görsellerde ürünlerin hangi markaya ait olduğunun gösterilmediği, sadece ürünlerin menşe bilgilerinin bulunduğu kısımların paylaşıldığı, görsellerin ortalama tüketici nezdinde sadece davacının ithal ürün sattığı yönünde yanlış bir izlenime yol açmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının paylaşımlarının haksız rekabet eylemi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9‬0-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 29/04/2021