Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/582 E. 2021/629 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/582
KARAR NO: 2021/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2016/1089 Esas-2018/1200 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Davanın reddine yönelik kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, tarafların makine alımı konusunda sözleşme imzaladıklarını, 29/03/2016 tarihli ek sözleşme yapıldığını, bu sözleşmenin 3-b maddesinde makinenin müvekkiline 2016 yılı Haziran sonunda tesliminin taahhüt edildiğini, yine 3-d bendi uyarınca karşı tarafa 60.000-USD kapora ödendiğini, sözleşme uyarınca makinanın haziran sonunda teslimi gerekirken şifahi taleplerine rağmen bu tarihte teslimat gerçekleşmediğini, 25/07/2016 tarihinde vadeden 25 gün sonra teslim için kendileriyle irtibat kurulmuşsa da teslimin süresinde yapılmaması nedeniyle geç teslimi kabul etmediklerini belirterek kapora amacıyla ödenen 60.000-usd’nin ödeme tarihi 29/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; yurt dışından sipariş edilen satımı kararlaştırılan ekipmanın Türkiye Gümrüğüne girdiğinde davacı tarafından 767.000-USD tutarındaki bedelin müvekkile ödenmesini ve kendilerinin de 2016 Haziran sonuna kadar teslim etmeyi kararlaştırdıklarını, 16/06/2016 günü malın limana, 23/06/2016 tarihinde ise antrepoya girdiğini, davacıya ifa hazırlık eylemlerini yapmasının hatırlatıldığını, ancak ülkede yaşanan sorunlar nedeniyle bir süre bekletmelerini talep ettiklerini, bunun üzerine kendilerinin beklediğini, ancak 15 Temmuz olayları nedeniyle 25/07/2016 günü ifa yerini bildirmelerini istemelerine rağmen davacının cevabi ihtarnameyle ifa yeri ve zamanı bildirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuş; düplik dilekçesinde, malın satın alınmaması nedeniyle oluşan zararların tazmini için takas mahsup def’inde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı tarafından satıma konu malın yurt dışından kararlaştırılan vadeden önce yurda getirildiği, davacıya teslimine engel bir durumun olmadığı, davalı yanın buna dair kusurunun bulunmadığı, özellikle sözleşmenin 4.1 maddesi gereğince davalının malı belirlenen tarihte teslim etmemekte haklı olduğu, zira davacının ödemesi gereken bakiye bedeli tamamlamayarak temerrüde düştüğü, 8. madde uyarınca davalının kendisine ödenen parayı tutma hakkının bulunduğu, ödeme olmaması halinde malın teslim edilmeyeceğinin ve kapora iadesinin istenemeyeceğinin kararlaştırıldığı, bu hükmün tacir olan her iki tarafı da bağladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; bakiye mal bedelinin müvekkili tarafından malın tesliminden önce ödenmesi kararlaştırıldığı halde mahkemece bakiye ödemenin sevkiyattan önce ödenmesi gerektiğine dair tespitinin hatalı olduğunu, davalı tarafça malın limana ve antrepoya geldiği hususunun müvekkili şirkete bildirildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkiline hiç bir bildirim yapılmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin mütemerrit olmadığını, teslim tarihi gelmesine rağmen malın akıbeti hakkında hiç bir bilgi sahibi olmayan ve kendisine hiç bir talepte bulunulmayan, mütemerrit olmayan müvekkilinin sözleşmeye aykırı davrandığından bahsedilemeyeceğini, davalının 25/07/2016 tarihli ihtarname ile, sadece makinenin getirildiğini ve hangi adrese teslim edilmesi gerektiğini, yerinin hazır olup olmadığını sorduğunu, davalının ne savunmalarında ne de ihtarnamede teslime engel olarak göstermediği bir konunun mahkemece teslime engel olarak sayılmasının yerinde olmadığını, sözleşmede teslim tarihinin net olarak kararlaştırıldığını, davalı şirketin ihtarnameyi çektiği 25/07/2016 tarihinde mütemerrit olduğunu, şayet müvekkilinin sözleşmenin feshinde haksız olduğu varsayılsa bile sözleşmenin başında kaparo adı altında verilen bedelin TBK 177 uyarınca sözleşmenin yapıldığına delil olmak üzere verilen bir bedel olduğunu, bu nedenle sözleşme haksız olarak feshedilse dahi kanun gereği bu bedelin iadesinin gerektiğini, kaparonun sözleşmede cezai şart olarak kararlaştırıldığına dair bir hüküm bulunmadığını, ayrıca ürünün aynı fiyata başka bir firmaya satıldığının anlaşıldığını, davalının hiç bir zararının bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satış sözleşmesinin feshi ile kaparo olarak ödenen bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Davacı, davalının teslimde temerrüte düşmesi nedeniyle ödediği kaparonun iadesini talep etmekte; davalı ise, malın teslim edileceği yerin ve zamanın bildirilmediğini, davacı tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerinin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece ise, sözleşmede satış bedeli ödenmeden teslimin yapılmayacağının kararlaştırıldığı, satış bedelinin tamamen ödenmeden davalının malı teslime zorlanamayacağı, davacının sözleşmeye konu olan malı vadesinden önce yurda getirdiği, kaparo olarak ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında 29/03/2016 tarihli satım sözleşmesi ve ek sözleşmesi düzenlenmiş olup, davacı alıcı tarafından davalı satıcıdan … markalı cihaz ve ekipmanları satın almıştır. Ek Sözleşmenin 3.b maddesinde tüm ekipmanların 2016 yılı Haziran ayı sonunda teslim edileceği, söz konusu ekipman ve malzemelerin gümrüğe geldiğinde 767.000-USD satış bedelinin davalı satıcının hesabına yatırılacağı, ürünler için ödenen kaparo bedelinin, alıcının ödeme yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde alıcıya iade edileceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından taraflar arasındaki satış sözleşmesi hükümleri doğrultusunda 60.000-USD kaparo ödemesi yapılmıştır.Sözleşmede, bahse konu bedelin davacıya iadesi, satış bedelinin tamamen ödenmesi koşuluna bağlandığından, davacı tarafından satış bedelinin ödenmemesi halinde peşin olarak verilen 60.000- usd kaparonun iadesi istenemeyecektir. Taraflar arasındaki sözleşmede teslim tarihi olarak 2016 yılı haziran ayının sonu kararlaştırıldığından her iki tarafın tacir olması nedeniyle 30.6.2016 tarihinin kesin vade olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Satış bedelinin, ek sözleşmenin 3.c maddesinde sözleşmeye konu olan ekipman ve malzemelerin gümrüğe geldiğinde ödenmesi kararlaştırılmışken, ana sözleşmenin 4.1 maddesinde sözleşmede belirlenen kalan bakiye bedelin sevkiyattan önce ödeneceği düzenlenmiştir. Fakat ödemeye ilişkin ek sözleşme hükmü daha özel nitelikte olduğundan, bu hususta ek sözleşme hükümlerine üstünlük tanınması gerekmektedir. Davalı satıcı tarafından da bakiye satış bedeli ile ilgili herhangi bir ihtar olmadan sevkiyat başlatıldığı da dikkate alındığında, ek sözleşmeye üstünlük tanınarak bakiye bedelin malların gümrüğe girdiğinde ödeneceğini kabul etmek gerekir. Somut olayda, bakiye sözleşme bedeli ödenmeden teslim yapılamayacağı açık bir şekilde kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla, öncelikle para borcunun, yani bakiye bedelin ifası zorunludur. Bunu yapmadan karşı taraf teslime zorlanamaz. Buna karşılık, davacının ödeme yapabilmesi için malların gümrüğe girdiğinden haberi olması gerekir. Sözleşmeye konu malzemeler 16/06/2016 tarihinde limana, 23/06/2016 tarihinde antrepoya girmiş ise de davacının malın ithali sürecine katkısı bulunmamaktadır. Mallar gümrüğe girdiğinden, teslim günü olan 30 Haziran 2016 tarihinden önce davacının haberdar edildiğine ilişkin bir delil de bulunmadığından, davalı satıcının 30/06/2016 tarihinde temerrüte düştüğünün kabulü gerekir. TBK m.212/1’de satıcının temerrüdü hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanacağı düzenlenmekle birlikte,ikinci fıkrada, ticari satım sözleşmeleri ile ilgili özel düzenleme getirilmiş olup, teslim için belirli bir süre konulmuş olan ticari satışlarda, satıcının temerrüde düşmesi halinde alıcının, devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istediğinin kabul edileceği hüküm altına alınmıştır. Davalı, teslim yeri ve zamanının gösterilmesi, gerekli hazırlıkların yapılması için davacıya 25/07/2016 tarihinden sonra ihtarname çekmiş olup, temerrüte düştükten sonra gönderilen bu ihtarnamenin davalıyı temerrütten kurtarmayacağı gibi davacı da 12/08/2016 tarihli ihtarnamesi ile kaparo olarak ödediği bedelin iadesini istediğine göre davacının sözleşmeden döndüğünü kabul etmek gerekir. Bu nedenle davacının sözleşmenin başında davalıya ödediği 60.000-usd’nin davacıya iadesi gerekir.Davacı ,davalıya 12/08/2016 tarihli ihtarname göndermiş olup,temerrüt 19/08/2016 tarihinde meydana gelmiştir. Bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu hata/eksiklik yeniden yargılama gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1089 Esas – 2018/1200 Karar sayılı 19/12/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “60.000-USD’nin 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarınca USD cinsinden 1 yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 13.484,39-TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 3.371,10-TLnin mahsubuyla bakiye 10.113,29-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 3.404,60-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti ve 104-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.604-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine takdir olunan 22.268-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça yapılan 51,13-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2021