Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/581 E. 2021/496 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/581
KARAR NO : 2021/496
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI : 2018/404 Esas – 2018/989 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete örme yaka-bant hizmeti verdiğini ve bu hizmetler karşılığında tanzim etmiş olduğu faturaların tamamını da davalı şirkete göndererek teslim ettiğini, söz konusu ticari ilişki ile ilgili olarak taraflar arasında herhangi bir ihtilaf söz konusu değilken müvekkilinin sipariş edilen malları davalı şirkete teslim ettiğini, faturalardan kaynaklanan alacağı davalı şirket tarafından herhangi bir sebep gösterilmeksizin ödenmediğini ve müvekkilinin davalı şirketten 50.133,17-TL cari hesap alacağının oluştuğunu, bu alacağın tahsili için davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinin başlatıldığını, bunun üzerine davalı tarafından yapılan itiraz sonucunda takibin durduğunu beyan ederek itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, taraflar arasında imza edilmiş yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, 03 Nisan tarihli bir ekstre için hemen ertesi gün olan 04 Nisan’da takibe girişilmiş olmasının hukuksuz olduğunu ve davacının kötü niyetli hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, TTK. md 94’e göre alacaklı olduğunu iddia eden davacının saptanan artan tutarı gösterir bir cetveli müvekkiline göndermiş olmasının ve bir ay içinde itirazda bulunulmaz ise bakiyenin kabul edilmiş sayılmasının gerektiğini, ancak somut vakıa da bu koşullardan hiçbirini yerine getirilmediğinden, cari hesap ekstresi adıyla herhangi bir alacak iddiasında bulunmasının yersiz ve haksız olduğunu, davacının TTK md 97’e göre cari hesabı kesmeksizin müvekkili aleyhine icra takibine başlayamayacağını belirterek davanın reddi ile davacının % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava konusu faturaların her iki tarafın da defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin açık ticari hesap ilişkisi olduğu, yazılı bir cari hesap sözleşmesine dayalı cari hesap ilişkisi bulunmadığı, buna göre davacının alacak talebinde bulunmasının da bir engel bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, bununla birlikte davacının cari hesap alacağını talep edebilmesi için bakiye tutarı gösteren cetveli müvekkiline göndermesi gerektiğini, cari hesabın kesilmesinden önce tarafların birbirlerinden alacaklı olmalarının mümkün olmadığını, cari hesap kesilmeden icra takibi yapılamayacağını, mahkemece davanın haksız olarak reddine karar verildiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.Davacı taraf, davalının siparişi üzerine davalıya verdiğini iddia ettiği örme, yaka-bant hizmeti ve satışı nedeniyle düzenlenen faturalar karşılığında cari hesap ilişkisi kapsamında alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf davacının cari hesabı kesmeksizin aleyhine icra takibi başlatamayacağını savunmuştur. Tarafların ticari defter ve belgeleri incelendiğinde dava konusu faturaları her iki tarafın da defterlerinde kayıtlı olduğu, tarafların ticari defterlerinin davacının davalıdan 50.133,17-TL alacağının bulunduğu hususunda birbirini teyit ettiği yapılan bilirkişi incelemesinden anlaşılmaktadır. TTK’nın 89’uncu maddesinde cari hesap sözleşmesi; iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme olarak tanımlanmış olup, cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, taraflar arasında geçerli olan yazılı cari hesap sözleşmesi ibraz edilmemiş olup, taraflar arasında açık hesap ilişkisi bulunduğundan TTK m.94 hükümünün uygulanma yeri bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 3.424,59-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 856,14-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.568,45- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 23-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/04/2021