Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/51 E. 2021/77 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/51
KARAR NO : 2021/77
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI : 2016/1129 Esas 2018/968 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/01/2021
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili banka ile dava dışı … AŞ. arasında imzalanan ve davalıların da müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları 27/01/2015 tarih 5.000.000-TL bedelli kredi çerçeve sözleşmesi ve 27/01/2015 tarihli 2.500.000-USD bedelli kredi çerçeve sözleşmesi gereği borçluya kredi kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kullandırılan kredi hesaplarının 05/09/2016 tarihli ihtar ile kat edildiğini, borcun süresi içinde ödenmediğini, bu nedenle İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalıların haksız borca itirazı ile takibin durduğunu belirterek, davalıların İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takibe yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkillerine gönderilen ihtarname ekinde kredi sözleşmesi ile tediye fişlerinin suretlerinin gönderilmediğini, bu nedenle alacak ve faiz oranı ve başlangıç süresinin tespit edilemediğini, bankaya tahsil amacıyla verilen müşteri çek ve senetlerinin akıbetinin ne olduğu ve bu çek ve senet bedellerinin istenilen alacaklardan mahsup edilip edilmediği, vadesi gelmesine rağmen ödenmemiş çek ve senet varsa bunların kanuni takiplerinin yapılıp yapılmadığı hususlarına açıklık getirilmediğini, yine müvekkilleri tarafından verilen ipotek ile teminat maksadı ile verilmiş bulunan senet ve çeklerin akıbetlerinin ne olduğunun da ihtarnamede belirtilmediğini, ayrıca müvekkillerine gönderilen kat ihtarnamesi ile alacağın muaccel hale gelmesinden sonra taraflar arasındaki aktin bozulmasıyla faizin gider vergisi, KKDF, operasyon masrafı ve istihbarat masrafı vesair giderlerin artık istenemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında davalıların da müteselsilen kefaleti ile bağıtlanan 27/01/2015 tarih 5.000.000,00 TL bedelli kredi çerçevesi sözleşmesi ve 27/01/2015 tarihli 2.500.000 USD bedelli kredi çerçevesi sözleşmesi bulunduğu, davalı kefillerin borcun tamamından kullandırılan kredi limitleri kapsamında kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile bağlı olarak sorumlu olduğu, davalı kefillerin borçlu olmadığını ya da borcu ödediğini ispat edecek belge ve delil sunmadığı, bu nedenle davacının incelenen ve lehine delil olan ticari defterlerinden, bilirkişi kök raporunda açıklandığı şekilde 27/10/2016 takip tarihi itibariyle davacının davalılardan, 2.968.116,36 TL asıl alacak, 244.985,67 TL işlemiş faiz toplamı 3.213.102,03 TL alacaklı bulunduğu, takip tarihi itibariyle asıl alacak üzerinden yıllık %72 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV alınması gerektiği, davalı kefillerin takip tarihi itibariyle 3.213.101,72 TL nakit alacak tutarının tamamından sorumlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 2.968.116,36 TL asıl alacak, 244.985,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.213.102,03 TL üzerinden itirazın iptaline, alacak likit nitelikte olup, davalıların itirazında haksız bulunduğu anlaşıldığından, hüküm altına alınan 3.213.102,03 TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; mahkemece alınan kök raporda temerrüt tarihinin yanlış hesaplandığını, bu nedenle kök rapora itirazları doğrultusunda ek rapor alındığını, ancak mahkemece ek rapor yerine temerrüt tarihi yanlış hesaplanan ve taraflarınca bu nedenle itiraz edilen kök rapor doğrultusunda karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılarak bilirkişi ek raporu doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kredi çerçeve sözleşmesine dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda; davacı banka ile dava dışı … San. AŞ. arasında 27.01.2015 tarihli, 2.500.000-USD bedelli ve aynı tarihli 5.000.000-TL bedelli kredi çerçeve sözleşmeleri imzalandığı, davalıların da her iki sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın davacı banka tarafından 01.09.2016 tarihi itibariyle kat edildiği, kat ihtarının davalılardan … 07.09.2016 tarihinde, diğer davalılara ise 08.09.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından verilen 1 günlük ödeme süresinde ödeme yapılmaması nedeniyle davalı … 09.09.2016 tarihinde, diğer davalıların ise hafta tatili ve dini bayram tatilinin araya girmesi nedeniyle tatili izleyen ilk iş günü olan 16.09.2016 tarihinde temerrüde düştükleri, davalılar hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, davalıların ödeme emrine itirazları üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesince resmi tati dikkate alınmaksızın 10.09.2016 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edildiği kök rapor doğrultusunda 2.968.116,36 TL asıl alacak, 244.985,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.213.102,03 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken TBK’nın 583. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olması için; yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi, müteselsil kefalet halinde bu ibarenin kefilin el yazısı ile yazılması, ayrıca aynı yasanın 584. maddesi gereğince kefilin evli olması halinde yazılı eş rızasının da alınması zorunludur. Somut olayda yargılama ve istinaf aşamalarında kefalet sözleşmesinin geçersizliği yönünde bir iddia ileri sürülmemiş olup, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Dolayısıyla müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalılar, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ile ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sorumludur. Taraflarca imzalanmış kefalet sözleşmesinin 2.2. maddesi ile kredi çerçeve sözleşmesinin 4.2. maddesi doğrultusunda; davacı banka tarafından aynı tür krediler için TCMB’ye bildirilen en yüksek cari akdi faiz oranının, temerrüt halinde ise bu oranın %100 fazlası oranında temerrüt faizinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Banka genel mektubunda bildirilen akdi faiz oranı %36 olmakla, temerrüt faizinin de %72 olarak uygulanması gerekmektedir. Uyuşmazlık, kefil olan davalıların hangi tarihte temerrüde düştükleri, buna bağlı olarak davacı bankanın talep edebileceği asıl alacak ve ferilerinin tespitine ilişkindir. TBK’nın 93. maddesi hükmüne göre, ifa zamanı veya süresinin son günü tatil gününe rastlarsa, kendiliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer. Bu kapsamda kat ihtarı davalılardan … 07.09.2016 tarihinde, diğer davalılara ise 08.09.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, davacı tarafından verilen 1 günlük ödeme süresi de dikkate alındığında davalı … 09.09.2016 tarihinde, diğer davalıların ise hafta tatili ve dini bayram tatilinin araya girmesi nedeniyle tatili izleyen ilk iş günü olan 16.09.2016 tarihinde temerrüde düştüklerinin kabulü gerekmektedir. Öte yandan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın hesabında hesap kat tarihine kadar ve kat tarihinden temerrüt tarihine kadar anaparaya akdi faiz yürütülüp kapitalize edildikten sonra bulunan asıl alacağa, temerrüt tarihinden itibaren taleple bağlılık kuralı da gözetilerek temerrüt faizi hesaplaması yapılması gerekir.Bu kapsamda hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi ek raporu doğrultusunda, takip tarihi itibariyle davacının talep edebileceği alacak tutarı; kat tarihine kadar ve kat tarihinden de temerrüt tarihine kadar ana paraya akdi faiz yürütülüp kapitalize edildikten sonra, 2.988.728,44 TL asıl alacak, 244.904,52 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere 3.233.632,96 TL olarak tespit edilmiştir. Ancak davacı tarafından takip talebinde 2.987.630,07 TL asıl alacak talep edilmiş olup, taleple bağlılık ilkesi gereğince bu tutarın esas alınmasıyla alacak tutarı, 2.987.630,07 asıl alacak ve 244.904,52 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.232.534,59 TL’dir. Davalılardan …. temerrüt tarihi 09.09.2016 ise de, bu hususta tarafların istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Bu itibarla ilk derece mahkemesince temerrüt tarihinin yanlış hesaplanması sonucu hatalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2018 Tarih 2016/1129 Esas 2018/968 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalıların İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine yönelik itirazlarının kısmen iptaline, Takibin 2.987.630,07-TL asıl alacak ve 244.904,52 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.232.534,59 TL üzerinden devamına, (İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla), 2.987.630,07 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %72 oranında temerrüt faizi ve faize %5 oranında BSMV uygulanmasına, Hüküm altına alınan alacak tutarı olan 3.232.534,59-TL üzerinden hesaplanan %20 oranında 646.506,92-TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Fazlaya ilişkin istemin reddine,”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 220.814,43-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından mahkeme ve icra dosyasına peşin yatırılan toplam 55.209,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 165.603,13-TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından peşin yatırılan 55.238,50-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 2.250-TL bilirkişi ücreti, 207-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.457-TL yargı giderinin, davanın kabulü oranında hesaplanan 2.456-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 120.950,35-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Davalılar vekili için AAÜT 13/2 gereği takdir olunan 81,15-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davacı tarafından yapılan 73,50-TL istinaf yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 73-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/01/2021