Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/48 E. 2021/112 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/48
KARAR NO : 2021/112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2018
NUMARASI: 2017/1008 Esas – 2018/1015 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin takip talebindeki alacak kalemlerden dolayı davalıdan alacaklı olduğunu, alacağı ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, ancak davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasındaki sözlü mutabakat uyarınca müvekkili şirkete ait müşterilere, davacı şirkete ait ürün kataloğunun satış temsilcisi tarafından sunulacağı, müşterinin sipariş vermesi durumunda ise davacı şirkete e-posta ile sipariş bilgisinin iletileceği, sipariş edilen ürünlerin ilgili müşteriye davacı şirket tarafından direkt olarak sevk irsaliyesi ile gönderileceği ve sipariş edilen ürüne ilişkin faturanın müvekkili tarafından kar payı da eklenerek müşteriye gönderileceği, davacı firmanın da müvekkili şirkete faturalandırma yapacağı şeklinde anlaşıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılacak satış rootlarında kullanılacak araç ve personel masraflarının da davacı şirket tarafından karşılanmasının kararlaştırıldığını, bunun üzerine müvekkili şirketin grup şirketlerinden VM Gıda çalışanı … personel olarak görevlendirildiğini, davacı şirketin belirtilen mutabakata aykırı olarak, müvekkili şirketin müşterisi olan … Yapı’dan direkt olarak sipariş aldığını ve taraflarına sipariş edilen ürünü ilgili müşteriye teslim ettiğini söyleyerek, ürüne ilişkin faturanın müşteriye gönderilmesini talep ettiğini, müvekkili tarafından … firmasına 14.11.2016 tarih ve 12.248,26 TL tutarında fatura gönderildiğini, ancak müşterinin gönderilen fatura ile beraber, davacı firmaya sipariş ettiği ürünleri iade ettiğini, yapılan iade üzerinde davacı firmaya 06.04.2017 tarihli ihtarnameyle iade edilen ürünlerin teslim alınması ve davacının 10.650,44 TL faturasının kabul edilmediğinin bildirildiğini, ancak davacı firmanın ihtarnameye verdiği cevabında ürünlerin iadesini kabul etmediğini, bunun yanında taraflar arasındaki mutabakata göre davacı şirket uhdesinde görevlendirilmiş olan … maaş ve ticket masraflarının davacı şirkete 29.02.2016 ve 31.03.2016 tarihlerinde olmak üzere toplam 13.211,79 TL olarak fatura edildiğini, ancak davacı şirketin herhangi bir ödemede bulunmadığını, yine davacı şirket adına tahsis edilen araç ile ilgili davacı şirkete 01.09.2017 tarihinde toplam 3.460,58 TL fatura düzenlendiğini, sonuç olarak davacı firmaya ilişkin cari hesap ekstresinden de görüleceği üzere, iade edilen ürünlere ilişkin fatura ve araç faturaları ile personel gideri sebebiyle düzenlenmiş olan 13.211,79 TL faturanın mahsubu durumunda davacı şirketin alacağının bulunmadığını
belirterek, davanın reddi ile %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; her ne kadar davalının adresi itibariyle icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulmuş ise de, takip ve dava konusunun bir miktar para borcuna ilişkin olduğu, davacı şirketin Bahçelievler/İstanbul adresinin mahkemenin adli yargı alanında kaldığı anlaşılmakla, davalının icra dairesinin yetkisine vaki itirazının reddine; aldırılan bilirkişi raporundan davacının takip tarihi itibariyle davalıdan muaccel hale gelmiş 26.754,96 TL tutarında alacağının bulunduğu, talep edilen alacak miktarı ile faiz türü yönünden hukuka aykırılık olmadığı, ancak takip tarihi itibariyle işletilmesi gereken avans faizi oranının % 9,75 olduğu, davalı tarafın likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; davacı şirketin taraflar arasındaki mutabakata aykırı olarak, müvekkili şirketin müşterisi olan … Yapı’dan direkt olarak sipariş aldığını ve taraflarına sipariş edilen ürünü ilgili müşteriye teslim ettiğini söyleyerek, ürüne ilişkin faturanın müşteriye gönderilmesini talep ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından … Yapı firmasına 14.11.2016 tarih ve 12.248,26 TL tutarında fatura gönderildiğini, ancak müşterinin gönderilen fatura ile birlikte sipariş ettiği ürünleri iade ettiğini, bunun üzerine davacı firmaya 06.04.2017 tarihli ihtarnameyle iade edilen ürünlerin teslim alınması ve davacının 10.650,44 TL faturasının kabul edilmediğinin bildirildiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu faturaya ilişkin inceleme yapılmadığını, bu nedenle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, söz konusu faturanın, davacı şirketin ilgili müşteri ile görüşmesi sonrası fatura düzenlenmesini talep etmesi ve karşılığında müvekkiline fatura düzenlemesi nedeniyle müvekkilinin cari hesabında görüldüğünü, sonuç olarak 10.650,44 TL tutarlı faturaya ilişkin olarak müvekkili tarafından sipariş verildiğini gösteren delil bulunmadığını, bu nedenle bu tutarın mahsup edilmesi gerekirken dikkate alınmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satıma dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi ispat etmesi gerekir. Fatura sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davalı, ticari ilişkiyi ve ticari mal satışını kabul etmekte, ancak uyuşmazlık konusu 10.650,44 TL bedelli faturadan dolayı davacıya borcunun bulunmadığını savunmaktadır. Taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmasa da, “davalıya ait müşterilere davacının ürünlerinin davalının satış temsilcisi tarafından sunulacağı, müşterinin sipariş vermesi durumunda ise davacı şirkete e-posta ile sipariş bilgisinin iletileceği, sipariş edilen ürünlerin ilgili müşteriye davacı tarafından direkt olarak sevk irsaliyesi ile gönderileceği ve sipariş edilen ürüne ilişkin faturanın da davalı tarafından kar payı eklenerek müşteriye gönderileceği, davacının da davalıya faturalandırma yapacağı” şeklinde bir uygulama bulunduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davacı tarafından düzenlenen 10.650,44 TL tutarlı faturadan kaynaklanmaktadır. Söz konusu fatura en son davalı tarafından ticari defterlerine işlenmiş, ancak yasal süresinde 06.04.2017 tarihli ihtarnameyle faturaya itiraz edilmiştir. Davalı vekili, söz konusu faturaya konu siparişin, aralarındaki mutabakata aykırı olarak müşteri … Yapı’dan doğrudan davacı tarafından alındığını, fatura konusu ürünlerin ise müşteri tarafından kendilerine iade edildiğini iddia etmektedir. Gerçekten de müşteri tarafından ürünlerin davalıya iade edildiği, ürünlerin halen davalı uhdesinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Delil olarak sunulan mail yazışmaları içeriğine göre, uyuşmazlığa konu fatura konusu malların siparişinin müşteriden davalı tarafından alındığı açıktır. Kaldı ki davalı tarafın iddia ettiği gibi alıcı … Yapı’nın siparişinin doğrudan davacı tarafından alındığının kabul edilmesi halinde, alıcı firmanın ürünleri sipariş verdiği davacı yerine, neden davalıya iade ettiği hususu da izaha muhtaçtır. Davalının, davacının talimatına uyarak dava dışı müşteri adına 12.248,26 TL tutarlı fatura düzenlediği de sabit olup, bu faturayı düzenlemekle davalı, artık akdi satıcı sorumluluğunu üzerine almıştır. Bu nedenle davalının, siparişin kendisi tarafından verilmediği yönündeki savunmasına itibar edilemez. Fatura konusu ürünlerin halen davalı uhdesinde bulunmasına ve yasal süresinde ileri sürülen bir ayıp iddiası da bulunmamasına göre, 10.650,44 TL tutarlı fatura bedelinin davacı alacağından mahsubu mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davalıdan alınması gereken 1.827,63-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 456,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.370,73-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 28-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/02/2021