Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/474 E. 2021/528 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/474
KARAR NO : 2021/528
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2018
NUMARASI: 2015/882 Esas – 2018/329 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı-borçlu şirketten ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağı bulunduğunu, müvekkilinin girişimlerine rağmen davalı şirketin borcunu ödemediğini, davalı-borçlu hakkında bir kısım alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 90.252,04 TL üzerinden icra takibi başlattıklarını, davalı/borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davacı tarafça sunulan ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacının cari hesabını ve takibe konu borç tutarını oluşturan faturaların fiyat farkı ve iade faturalardan oluştuğu belirlenmiş ise de, dosya kapsamında davacı alacağını oluşturan faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, davalı tarafın, icra dosyasına sunduğu itirazında borcu olmadığını ileri sürdüğü gibi, mahkememize herhangi bir beyanda bulunmadığından akdi ilişki dahil davacının tüm iddialarını inkar etmiş konumunda olduğu, davacının kendisine ait ticari defter ve kayıtlarda alacağının kayıtlı olmasının, alacağın varlığını tek başına ispata yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği, taraflar arası cari hesapta fiyat farkı uygulamasına ilişkin bir teamül olmadığı, daha önce fiyat farkı faturası düzenlenmediği, iade ve fiyat farkı faturalarının teslim alan kısımlarının boş olduğu, faturaların tebliğine ilişkin belge sunulmadığı, cari hesap ekstresinde alacak bakiyesi oluşturan 15 adet fatura gözükse de dosya kapsamında 6 adet fatura sunulduğu, sunulan faturalarda açıklama kısmında “…sayılı faturaya istinaden fiyat farkı faturası” açıklaması yazılmış olmasına rağmen, fiyat farkı oluşturduğu iddia edilen iş ve işlemlere dair açıklama yapılmadığı, yine davacının davalı şirket tarafından eksik ifa edildiği iddia edilen işler sebebi ile fiyat farkı faturası düzenlediğini beyan etmiş olmasına rağmen, dosya kapsamında buna ilişkin somut bir delil bulunmadığı, davacı şirketin faturalandırmayı hangi kriterlere göre yapmış olduğu anlaşılamadığından, takip konusu tutara yapılan itirazın yerinde olup olmadığının belirlenemediği, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; Türk hukuk sisteminde faturaların karşı tarafa tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin hiçbir hüküm bulunmadığını, faturaların karşı tarafa tebliğ edildiğinin ispat edilememiş olmasının, fatura içeriğinin gerçeği yansıtmadığı anlamına gelmediğini, faturaları tebliği salt borçluyu temerrüde düşürmek için gerekli olup, İİK gereği takip yapılmasına engel olmadığını, bu nedenle mahkemenin faturaların tebliğ edildiğine ilişkin evrak sunulmaması sebebi ile davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin taraflar arasında daha önce fiyat farkı faturası düzenlenmediği ve cari hesapta fiyat farkına ilişkin teamül olmadığı yönündeki tespitinin hatalı olduğunu, fiyat farkı faturaları ayrı bir alacak kalemi olup, talep edilmesi için ortada bir teamüle, sözleşmeye gerek bulunmadığını, bilirkişi ile yerel mahkemenin fiyat farkı faturası ile vade farkı faturasının şartlarını karıştırdığını, fiyat farkı faturalarında teamül aranamayacağını, kaldı ki müvekkili şirket defter ve kayıtlarından daha öncede fiyat farkı faturası düzenlendiğinin açıkça anlaşıldığını, bu kapsamda takibe konu faturalardan önce vekiledeni tarafından davalı yana 01.07.2013 tarih ve 22.793,03 TL’lik fiyat farkı faturası düzenlendiğini, bu durumda yerel mahkemenin maddi gerçeğe aykırı bilirkişi raporuna dayanarak daha önce düzenlenmiş fiyat farkı faturası olmaması sebebi ile taraflar arasında teamül olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın münderecatında belirtildiği üzere faturaların düzenlendiği tarihte e-fatura uygulaması olmayıp, faturaların fiziki olarak düzenlenmekte olduğunu, fatura tarihleri de eski olduğundan bir kısmının dosyaya ibraz edilmediğini, ancak bir şirketin defter ve kayıtlarında işlenmiş olan faturaların salt defter ve kayıtları destekleyici fonksiyon oluşturduğunu, taraflardan birisi usul ve yasaya uygun tutulmuş lehine delil teşkil eden defterlerini sunmuş ve alacaklı olduğu tespit edilmiş, bunun karşısında diğer tarafın usul ve yasaya uygun tutulmamış lehine delil teşkil etmeyen defter sunması ya da defterlerini hiç sunmaması halinde fatura içeriğine girlmeden cari hesap üzerinden karar verilmesi gerektiğini, davaya konu olayda ise müvekkilinin usul ve yasaya uygun tutulmuş lehine delil teşkil eden defterlerini sunduğunu, ancak davalı yanca defter ve kayıt ibrazından kaçınıldığını, bu durumda ise faturalar sunulmamış olsa dahi usul ve yasaya uygun tutulan defterler gereği tespit edilen alacak ile faturaların mevcut olduğunun açık olduğunu, bu faturaların sunulamamış olmasının faturaların olmadığı anlamına gelmediğini, faturalar incelendiğinde fiyat farkı faturalarının davalının düzenlediği hangi faturaya istinaden düzenlendiği, hangi mağazaya ilişkin olduğunun açıkça yazdığını, bu durumda yerel mahkemenin faturalarda açıklama olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin usul yasa ile maddi gerçeğe aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçeli kararında davaya konu alacağın fiyat farkı ve iade faturasına dayandığını tespit ettiğini, bu tespite rağmen salt fiyat farkı faturalarını inceleyerek iade faturalarını değerlendirmeden tüm alacak hakkında davanın reddine karar verdiğini, iade faturalarının geçerliliği yönünde tespitte bulunulmayarak bu faturalara ilişkin alacakları yönünden de hüküm kurulduğunu, iade faturalarına dayalı alacaklarının incelenmeyerek hükümde zikredilmediğini, bu nedenle iade faturalarına dayalı alacak değerlendirilerek bu alacak miktarı husunda karar verilmesi gerekirken, alacağın bir kısmının dayandığı fiyat farkı faturalarının değerlendirilmesi sonucu tüm alacak hakkında hüküm kurulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.Dava, ticari satım nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davalı, borcun varlığını inkar etmektedir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delille kanıtlamalıdır. Hükme esas bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere; davacının dayanak faturaları davalının BA formlarında kayıtlı olmadığı gibi, faturaların teslim alan kısımları boş olup, faturaların davalıya tebliğ ve teslimine ilişkin delil ve kayıt bulunmadığı, davacı tarafça, davacının cari hesabına dayanak 15 adet faturadan fiyat farkına ilişkin 6 tanesinin ibraz edildiği, diğer fiyat farkı faturaları ile iade faturalarının ise ibraz edilmediği anlaşılmaktadır. Davacının alacağı fiyat farkı ve iade faturalarından kaynaklanmakta olup, taraflar arasında fiyat farkı uygulamasına ilişkin bir sözleşme bulunmadığı gibi, bu konuda bir teamülün varlığı da kanıtlanamamıştır. Bu nedenle davacının fiyat farkı faturalarının dayanağı bulunmamaktadır. İade faturaları ise hiç ibraz edilmemekle birlikte, faturaların tebliğ ve teslimi de kanıtlanamamıştır. İade faturalarının da dayanağı bulunmadığı gibi, faturalandırmanın hangi kriterlere dayalı olarak yapıldığı da tespit edilememiştir. Davacıya ait ticari defter ve kayıtlarda alacağın kayıtlı olması ise, dayanak kayıtlarla desteklenmediği sürece tek başına alacağın varlığını kabule yeterli değildir. Bu nedenle davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcının, peşin alınan 1.542-TL harçtan mahsubu ile 1.482,70‬-TL fazla yatırılan harcın istek halinde davacıya iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/04/2021