Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/459
KARAR NO : 2021/549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2016/861Esas – 2018/1145 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin Eyüp … Noterliğinin 20.06.2016 gün ve … yevmiye sayılı 120.000-TL’lik temliknamesi ile … davalıda bulunan 20.05.2016 tarihli cari hesap mutabakatından doğan alacağının 120.000-TL’lik kısmını devir ve temlik aldığını, yapılan temlik işleminin borçlu-davalıya bildirildiğini, davalı şirket aleyhine alacağın temliki sözleşmesine dayanılarak, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, temlik sözleşmesi gereğince müvekkilinin alacaklı olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davalı şirketin gerek temlik tarihinde, gerekse takip tarihinde ve gerekse bugün itibarıyla temlik edene ve muaccel bir “para borcu” bulunmadığını, temlik alan konumundaki davacıya da borcunun bulunmadığını, temlik eden dava dışı şirket ile davalı arasında alım satım ilişkisinden doğan bir ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki nedeni ile dava dışı … satın aldığı veya sipariş ettiği malların bedelini ödemek amacı ile davalı şirkete çekler aracılığı ile ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ancak ticari ilişki sonucunda bugün itibarıyla müvekkili davalının alacaklı konumunda olduğunu, bu bağlamda olmayan bir alacağın temliki söz konusu olamayacağından davacının da davalı şirket nezdinde bir alacak hakkının bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde 20.05.2016 tarihli cari hesap mutabakatına dayandığını, ancak 20.05.2016 tarihli belgenin delil olarak nazara alınamayacağını, davalı şirketin çift imza ile temsil edildiğini, söz konusu belgede ise tek imza bulunduğunu, ayrıca belge gerçeğe aykırı olduğun gibi belgede yer alan el yazısı ile yazılı kısımların davalı şirketin yetkili temsilcileri tarafından imzalanmadığını, bu nedenlerle gerçeğe aykırı bir şekilde düzenlenen ve belgeye sonradan yazıldığı anlaşılan çıkıntıların, HMK’nın 207. maddesi hükmü gereği geçersiz olduğunu, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, bu belgenin cari hesap mutabakatı olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu belge cari hesap mutabakatı olarak nitelendirilse dahi, temlik edenin satın aldığı ve sipariş ettiği mallardan doğan borçlarına karşılık davalı şirkete ileri tarihli çekler teslim ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu, bugün itibarıyla muaccel bir alacağının bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının Eyüp … Noterliğinin 20.06.2016 tarih ve … yevmiye sayılı 120.000-TL’lik temliknamesi ile … davalıda bulunan 20.05.2016 tarihli cari hesap mutabakatından doğan alacağının 120.000-TL’lik kısmını devir ve temlik aldığı, davalı ticari defterlerine göre 1.532.005,45- TL olan davalı alacağına, dava dışı şirketin 1.760.345,90 TL tutarlı 4 adet faturasının eklenmesi halinde davalının 228.340,45 TL borçlu duruma düştüğü, yine dava dışı şirket defterlerindeki 100.000- TL alacak kaydı dikkate alındığında, 228.340,45- TL’den 100.000- TL’nin tenzili durumunda da davalının 128.340,45 TL borçlu olduğu, borç – alacak miktarındaki farkın esas kısmının, dava dışı şirketin davalı adına tanzim ettiği toplam 1.760.345,90 TL tutarlı 4 faturadan kaynaklandığı, faturaların ya da içeriği malların davalıya teslim / tebliğ edildiği, davalı aleyhine borç doğurduğu,dava dışı şirket defterlerindeki 100.000-TL alacak kaydı da dikkate alındığında, 228.340,45 TL’den 100.000- TL’nin tenzili durumunda davalının 128.340,45 TL borçlu olduğunun belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili; mahkemece, davacının olmayan bir hakkı temlik aldığı gözardı edilerek ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verildiğini, dava dışı …. 17.06.2016 tarihinde …’ye 250.000-TL tutarlı,20.06.2016 tarihinde işbu dava konusu 120.000-TL alacağın,22.06.2016 tarihinde ise 70.000-TL alacağın … temlik edildiğini ve temlik alanlar tarafından müvekkili hakkında takip başlatıldığını, görüldüğü üzere dava dışı şirketin ilk temlik ile davalı nezdinde var olduğunu iddia ettiği alacağı sona erdiğini, karşılıksız çıktığı aşikar olan 295.000-TL’lik çeklerin borca ilave edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili ile temlik eden arasındaki 1.760.345,90 TL tutarlı 4 faturanın gerçek bir mal satışı ve teslimini içermediğini, müvekkili şirketin eski çalışanı … ile temlik eden … işbirliği yaparak naylon fatura olarak tabir edilen irsaliye ve faturalar üzerinden gerçekte olmayan mal satışı gerçekleştirerek 4 fatura ile temlik edene alacak yaratmaya çalıştıklarını, bu işlemler tespit edilerek mali mevzuatın zorunlu kılması nedeniyle bu dört faturanın davalı şirket kayıtlarından çıkarıldığını, alınan raporda temlik eden şirketten o tarihlerde bu büyüklükte çıkış olmadığı, ayrıca üretici kayıtlarına da hammadde girişinin olmadığının tespit edildiğini, ancak mahkemece bu hususlarda bir inceleme yapılmadığını, bu nedenle söz konusu faturaların sahte olup olmadığı, temlik eden ile müvekkili arasında gerçek bir mal alım satımının bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini, bu konuyla ilgili olarak Bakırköy C.Başsavcılığının 2017/36885 (yeni 2018/25769) soruşturma sayılı dosyasında sahte fatura tanzim etmekten dolayı açılacak kamu davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Cari hesapdan kaynaklanan alacağa dair takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; …, davalı ile düzenlenen 20.05.2016 tarihli cari hesap mutabakatından doğan 120.000-TL tutarlı alacağını Eyüp …. Noterliğinin 20.06.2016 tarihli alacağı devri sözleşmesiyle davacı şirkete temlik ettiği, davacı tarafından temlik alınan alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine işbu davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, ilk derece mahkemesince hükme esas alına bilirkişi raporunda; temlik edenin ticari defter kayıtlarına göre temlik edenin davalıdan 419.470,45 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre ise davalının temlik edenden 1.532.005,45 TL alacaklı olduğu, taraf defterleri arasındaki farkın 1.760.345,90 TL’lik kısmının temlik eden tarafından düzenlenen toplam 4 adet faturadan kaynaklandığı, söz konusu fatura tutarlarından davalı defterlerinde mevcut 1.532.005,45 TL’nin mahsubu ve temlik edenin defterlerindeki 100.000-TL’lik alacak kaydının mahsubu sonucunda temlik edenin davalıdan 128.340,45 TL alacağının mevcut olduğu, ayrıca davalı defterlerinde 45.000-TL ve 250.000-TL tutarlı iki adet karşılıksız çek bedelinin açıklanması gerektiği hususlarının tespit edildiği; söz konusu dört faturanın düzenlendiği tarihler itibariyle … müştereken davalı şirketin Güneşli Şube Müdürlüğü görevini yürüttükleri, … şirketin muhasebe müdürü olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilince, alacağa dayanak olan temlik eden tarafından düzenlenmiş 4 adet faturanın gerçek bir mal satışını içermediği, faturaların müvekkili şirketin eski çalışanı … ile temlik eden şirket yetkilisi …’un işbirliği içerisinde naylon fatura olarak tabir edilen söz konusu faturaları düzenleyerek gerçekte olmayan alacak yaratmaya çalıştıkları, dolayısıyla bu hususta yürütülen soruşturma sonucunun bekletici mesel yapılması gerektiği ileri sürülmüştür. Gerçekten de bu hususta Bakırköy C.Başsavcılığının 2018/25769 soruşturma sayılı dosyasında, şüpheliler … hakkında, davalı şirket muhasebe müdürü … çift imza atılması gereken çeklerde diğer şirket yetkilisi … imzasını taklit ettiği, davalı şirketin temlik edenden satın almış gözüktüğü plastik kovaların gerçekte mevcut olmadığı, temlik edenin bu miktarda plastik kova üretmesinin ve davalı şirkete tesliminin mümkün olmadığı, ürünlerin davalı şirket deposuna hiç gelmediği de tespit edilmek suretiyle, yapılan soruşturma sonucunda Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/164 esas sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla kamu davası açıldığı, dosyanın derdest olduğu görülmüştür. Takibe ve temlik edenin alacağına dayanak olduğu anlaşılan 1.760.345,90 TL tutarlı 4 adet faturanın gerçek bir mal satımına dayanmadığı, faturaların “naylon fatura” olduğu iddia edildiğine ve bu husus ceza yargılamasının konusunu oluşturduğuna göre, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 20207164 esas sayılı dosyasında verilecek karar, işbu dava sonucunu etkileyecek niteliktedir. Bu nedenle söz konusu yargılama sonucu beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir. Alacağa dayanak cari hesap mutabakatı, dosya kapsamı ve Uyap kayıtlarında görülemediğinden incelenememiş olup, söz konusu belgenin bir örneğinin de getirtilerek dosya içerisine alınması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, diğer hususlar incelenmeksizin kararın kaldırılarak dava yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2018 Tarih 2016/861 Esas 2018/1145 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davalı tarafından yatırılan 2.050-TL peşin istinaf karar harcının kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 08/04/2021