Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/458 E. 2021/843 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/458
KARAR NO: 2021/843
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2015/863 Esas-2018/1148 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacı ile davalı arasında yıllardır süren bir ticari alım satım ilişkisi bulunduğunu, davalının bu süreç içerisinde sipariş üzerine davacıya gönderdiği malları fatura ettiğini ve yıl içerisinde müvekkilinin kısım kısım ödeme yaptığını, yıl sonunda ise alacak borç durumuna bakıldığını, 2012 yılı içeresinde davalıdan alınan malların karşılığında davalının bedellerini davacıya fatura ettiğini, davacının da yıl içerisinde kısım kısım ödeme yaptığını, ancak 2012 yıl sonu itibariyle davacının davalıdan 151.436,00-TL alacaklı olduğunu, bu miktarın 23.07.2012 tarihli 15.000-USD miktarlı, 23.08.2012 tarihli 20.000-USD miktarlı, 23.09.2012 tarihli 25.000-USD miktarlı ve 23.10.2012 tarihli 25.000-USD miktarlı çek ile 01.01.2012 tarihli 6.832,64-TL alacaktan kaynaklandığı, davalıya bu miktarın geri ödenmesi konusunda talepte bulunulduğunu ancak davalının bu ödemeyi yapmadığı gibi, defter kayıtlarında gözüken davacının bu alacağını kapatacak şekilde hayali bir fatura düzenleyip davacıya gönderdiğini, davalının göndermiş olduğu 23/07/2013 tarihli, 81,175-TL bedelli ve 23/07/2013 tarihli, 63.428-TL bedelli faturalara davacının Alanya … Noterliği’nin 13/08/2013 tarihli ihtarnamesi ile itiraz edip iade ettiğini, davalının muhasebecisi tarafından 10/04/2013 tarihinde davacı şirket muhasebesine mail ekinde gönderilen ekstrede de davacının alacaklı olduğunun açıkça görüldüğünü, davalının söz konusu takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının İstanbul’da deri konfeksiyon üretimi yapan davalıdan Alanya’da bulunan mağazasında satmak üzere muhtelif deri giyim satın aldığını, davacının siparişle satın aldığı ve kendisine teslim edilen ürünlerin ödemesi için davalı şirket lehine çekler keşide ettiğini, söz konusu çeklerin bir kısmının ödendiğini, ancak keşide tarihinde ödenmeyerek karşılıksız kalan 23.09.2013 tarih 25.000-USD bedelli çek ile 23.10.2013 tarih ve 25.000-USD bedelli çek için davacı aleyhine ihtiyati haciz kararı alınarak davacı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyalarında icra takipleri başlatıldığını, takibin kesinleştiğini ve 2 adet çekten kaynaklanan borcun davacı tarafından itiraz edilmeksizin ödendiğini, davacı tarafın, davalıdan satın aldığı deri konfeksiyon ürünlerinin ödemesi için keşide ettiği 4 adet çekin ödenmesinden yaklaşık 7 ay sonra hiçbir dayanağı olmaksızın müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlatmasının haksız olduğunu, davacının dilekçesinde malların teslim edilmediği, ayıplı olduğu, çeklerin bedelsiz kaldığı gibi hiçbir beyanın bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında 2012 yılı öncesine dayanan davacı şirket ile tedarikçi konumunda olan davalı şirket arasında ticari alım satım ilişkisinin mevcut olduğu, davalı şirketin söz konusu ticari mal satımına ilişkin fatura düzenlediği, davacı şirketin söz konusu ticari mal alımına ilişkin fatura tutarları için kıymetli evrak vasıtasıyla ödemeler yaptığı, son olarak bu ticari alım satım sırasında davalı şirket tarafından davacı şirkete teslim edildiği iddia edilen ticari malların satımı için 23.07.2013 tarihli … sıra nolu 81.175,00 TL tutarlı ve 23.07.2013 tarihli … sıra nolu 63.428,00 TL tutarlı iki adet fatura düzenlendiği ve söz konusu faturaların tutarlarının ödemesi için davacı şirket tarafından 23.07.2012 tarihli 15.000-USD miktarlı, 23.08.2012 tarihli 20.000-USD miktarlı, 23.09.2012 tarihli 25.000-USD miktarlı ve 23.10.2012 tarihli 25.000-USD miktarlı çeklerin keşide edildiği, dava konusu çek bedellerinin ödenmemesi nedeniyle davalı tarafından ihtiyati haciz kararı vasıtasıyla çek bedellerinin davacı taraftan tahsil edildiği, davacı tarafça tahsil edilen çeklerin keşide nedeni olarak gösterilen ticari malların teslim alınmadığı iddiasıyla, çek bedellerinin ve cari hesap alacağının tahsili için söz konusu alacağın icra takibine konu edildiği, davalı tarafça söz konusu çekler davacı tarafça çekincesiz ödendiğinden takip konusu borcun dayanağı olmadığı iddia edilerek takibe itiraz edildiği, davalı tarafından, dava konusu ticari mal satımının bedeli olarak keşide çeklere ve cari hesap alacağına konu edilen ticari malların teslim edildiğine dair belge sunulmamış olduğundan, davalı tarafın söz konusu malları teslim ettiğini ispat edememiş olması ve son olarak davalı tarafa yemin delili hatırlatıldığında yemin teklif etmeyeceğini de beyan etmiş olması nedeniyle, davalının dava konusu alacağa itirazının haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili, mahkemece ispat yükü bakımından hatalı değerlendirme ile aleyhlerine hüküm verildiğini, davacı tarafından müvekkiline 2012 yılında sipariş verilerek alınan ürünler için avans çekleri verildiğini, bu çeklerin tahsili için 3 adet icra takibi başlattıklarını, takip borçlarının itiraz edilmeden ve menfi tespit veya istirdat davası açılmadan müvekkiline ödendiğini, davacının ileride teslim edilecek mallara karşılık avans niteliğinde çek verdiğini iddia etmesi halinde ispat külfetinin davacıda olduğunu, ancak mahkemece ispat yükünün tayininde yanılgıya düşüldüğünü, mahkemece 13.03.2018 tarihli duruşmada ispat yükünün davacıda olması nedeniyle davacı vekiline bu yönde yemin teklif hakkı hatırlatılmasına rağmen, ara karar ile çelişki teşkil eder şekilde ispatlanamayan davanın kabulüne karar verilmesinin haksız olduğunu, ayrıca tamamen hatalı ve hukuka aykırı değerlendirmeler içeren raporların da karara esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, malların teslim edilmediğini ispat edecek tarafın davacı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddi ile müvekkili lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, avans ödemesine karşılık satım konusu malların teslim edilmediği iddiasına dayalı olarak, avans çekleri ile yapılan ödemenin tahsiline yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. TBK’nın 207. maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” hükmünü haizdir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Ayrıca çek, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilen bir ödeme aracı olup, çeklerin de avans olarak verildiğini ispat yükü davacı üzerindedir. Somut olayda; davacı tarafından avans olarak davalıya verildiği ve karşılığında mal teslim edilmediği iddia edilen 23.07.2012 tarihli 15.000-USD miktarlı, 23.08.2012 tarihli 20.000-USD miktarlı, 23.09.2012 tarihli 25.000-USD miktarlı ve 23.10.2012 tarihli 25.000-USD miktarlı çek bedellerinin, icra takipleri sonucunda davacı tarafından davalıya ödenmiş olduğu, bilirkişi raporlarında tespit edildiği üzere, davacının ticari defterlerinde davalıya olan 6.832,64 TL borç bakiyesinden, davalıya verilen dört çek bedeli olan 151.436-TL’nin mahsubu sonucu 144.603,36 TL alacaklı gözüktüğü, davalı tarafından düzenlenen 23.07.2013 tarihli 81.175-TL bedelli ve 63.428-TL bedelli iki adet faturanın davacı tarafından iade edilerek ticari defterlerine kaydedilmediği, davalı tarafın ticari defterlerine göre ise davacıya borç bakiyesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafından davalıya verilen çeklerin avans niteliğinde olup olmadığı, bedelleri ödenmiş çekler karşılığında davalı tarafından davacıya malların teslim edilip edilmediği hususunda toplanmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen 4 adet çek, davalının ileri sürdüğü 23.07.2013 tarihinden önce olmak üzere 05.04.2012 tarihinde davalı tarafından, ticari defterlerine kaydedilmiştir. Bu durumda çeklerin avans olarak verildiği davacı tarafından kanıtlanmıştır. Davalı tarafından ise, 23.07.2013 tarihli iki faturaya dayanak olduğu ileri sürülerek sevk irsaliyeleri ve kargo teslim fişleri sunulmuştur. Ancak davalının faturaları 2013 yılına ait olmasına rağmen sunulan irsaliye ve kargo teslim fişleri 2012 yılına ait olup, muhteviyatının ne olduğu da belli değildir. Kaldı ki 2013 yılında düzenlenen fatura içeriği malların 2012 yılında teslim edildiği iddiası da hayatın olağan akışına aykırıdır. Dolayısıyla fatura konusu malların teslimi kanıtlanamamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 9.877,87‬-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 2.470-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.407,87-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2021