Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/451 E. 2019/675 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/451
KARAR NO : 2019/675
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/985 Esas
TALEP : İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/05/2019
İhtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı … Şirketine mal sattığını, karşılığında çekler aldığını, bu süreçte davalının konkordato talebinde bulunduğunu ve 19/07/2018 tarihi itibariyle 3 aylık geçici mühlet verildiğini, çeklerin ödenmediğini, bu davalının konkordato ilan etmesi sebebiyle alacak için icra takibine geçemediklerini,diğer davalıların davalı …Şirketi’nin ortakları olduğunu, benzer çok sayıda şirketleri bulunduğunu, müvekkilinin alacağının tüzel kişilik perdesi aralanarak diğer davalılardan da tahsili gerektiğini, diğer davalıların ise kötü niyetli bir şekilde hareket ettiklerini, müvekkilinin alacağını tahsil imkanının güçleştiğini, ileride müvekkilinin alacağı kesinleşse bile bunun tahsilinin imkansız olacağını,davalı şirket haricinde adı geçen gerçek kişi davalıların menkul, gayrimenkul ve 3.kişilerdeki hak ve alacaklarını kapsayacak şekilde HMK.nun 389 ve devamı maddeleri gereği 243.282,- TL üzerinden tedbiren ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; Davalı … hakkında ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının durdurulmasına karar verildiğinden davalı şirket hakkındaki ihtiyati haciz talebinin reddine, diğer davalılar yönünden, tüzel kişilik perdesinin aralanması ve taraflar arasındaki organik bağın varlığının araştırılmasının yargılamayı gerektiği ve davacı vekili tarafından sunulan bilgi ve belgelerin alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemede kanaat uyandırmaya yeterli olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili ;taraflar arasında ve tarafların ortak olduğu diğer şirketler arasındaki organik bağın dava dilekçesinde gösterildiğini, davalıların, …Ltd. Şti.’in konkordato ilan etmesinden hemen önce ortaklıktan çıkmaları ve böylece sorumluluktan kurtulmayı hedeflediklerini, davalı gerçek kişilerin …Ltd. Şti.’ne benzer ticaret unvanları olan ve aynı alanda faaliyet gösteren bu şirket ile bağlantısı olan diğer şirketlerde ortak olduklarını, dava dilekçesinde açık ve tartışmaya yer bırakmayacak şekilde “HMK 389 madde ve davamı hükümlerine uygun şekilde” tedbiren ihtiyati haciz talep edildiğini, Yargıtay kararları ve HMK hükümleri kapsamında ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbire karar verilebileceğinin hüküm altına alındığını, iddialarının kesin bir şekilde ispatı için bilirkişi incelemesi, ticari defter ve kayıtların ayrıntılı incelenmesi gerektiğini, tedbir kararının tesis edilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu ve bu yükümlülüğün yerine getirildiğini belirterek ara kararın kaldırılarak davalı …Ltd. Şti. haricinde adı geçen diğer davalıların menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarını kapsayacak şekilde alacak bedeli olan 243.282,-TL üzerinden HMK madde 389 ve devamı hükümlerine uygun şekilde tedbiren ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Talep,ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz isteminin reddi kararının kaldırılması ve ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir.Hukuki nitelendirme yetkisi hakime ait olmakla, davacı tarafın ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir karar verilmesine yönelik talebi, hukuki niteliği itibariyle ihtiyati hacizdir ve davacının talebi İİK 257 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilmelidir.İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında ihtiyati haciz isteminde bulunan ; bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat verecek şekilde ispat etmek durumundadır. Bilindiği gibi tüzel kişiler kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesidir ve bu nedenle ayrı bir şahıs ve malvarlığına sahip kabul edilmektedir. Şahıs ve mal ayrılığı ilkesi uyarınca tüzel kişiliği oluşturan üye ve ortaklar, tüzel kişinin borçlarından dolayı sorumlu değildirler. Ana kural bu olmakla birlikte, tüzel kişiliği oluşturan gerçek kişiler bazı yükümlülüklerinden kurtulmak ya da hukuken geçerli olmayan sonuçlara ulaşabilmek amacıyla bu durumu kötüye kullanabilmektedirler. Öğretide kabul edilen tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi ile tüzel kişilik kurumunun kötüye kullanılması karşısında, belli şartların varlığı halinde istisnaen tüzel kişiliğin gözardı edilerek, üyelerinin dikkate alınması kastedilmektedir. Bu teori uyarınca tüzel kişilik ardında yer alan ortak gerçek kişilerin, sorumluluğu kabul edildiği takdirde, kişisel olarak ortak gerçek kişilerin mal varlığına başvurulabilmektedir. Asıl borçlu firma, davalı …Hiz.Tic. Ltd …dir. Davalılar ile borçlu arasında organik ve fiili bağ bulunduğu, borçlu firmanın ortaklarının tüzel kişilik perdesi ardına gizlendiği, davalıların bu nedenle borçtan sorumlu olduğu öne sürülmekte olup, öncelikle asıl borçlu ile davalılar arasındaki organik ve fiil bağ olup olmadığı belirlenmeli, bundan sonra aleyhlerine ihtiyati haciz talep edilen gerçek kişi davalıların borçtan sorumlu oldukları kanaatine varılırsa diğer hususlar değerlendirilmelidir. Davalı şirket ile davalı gerçek şahısların ve davacı tarafın iddia ettiği dava dışı şirketler arasında organik bağ, iktisadi bütünlük, yönetsel özdeşlik olduğu yönünde davacının sunduğu belgeler (Ticaret Sicil Kayıtları, cari hesap özeti, sözleşme ve cari hesap mutabakat belgesi), talebin değerlendirildiği aşama itibariyle aralarında organik bağ,yönetsel özdeşlik, iktisadi bütünlük olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına gizlenildiği iddiasını yaklaşık ispata yeterli değildir. Dava dışı borçlu şirket ile davalılar arasındaki ilişkinin ve aleyhine ihtiyati haciz istenen davalıların borçtan sorumlu olup olmadığı ancak yargılamada sunulacak delillerle araştırılması ve tartışılması gereken bir özellik taşımaktadır. Gerçek kişi davalıların borçtan sorumlu olup olmadıkları yargılamayı gerektirmekte olduğundan ara kararına yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı şirket hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunmadığı halde,mahkemece davalı şirket hakkında da talebin reddine karar verilmesi HMK.nun 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı olsa da, davacı tarafça, gerek ilk derece mahkemesinde gerekse istinaf incelemesinde, davalı şirket hakkında ihitiyati haciz talebinde bulunulmadığından bu husus eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiş, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/05/2019