Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/432 E. 2022/402 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/432
KARAR NO: 2022/402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2015/1045 Esas 2018/666 Karar
DAVA: Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklana
BİRLEŞEN İST. 6. ATM’NİN 2016/475 ESAS 2018/261 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan
BİRLEŞEN İST.6. ATM’NİN 2016/476 ESAS 2017/155 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Asıl ve birleşen davaların reddine ilişkin kararın asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı yan arasında 05/02/2014 tarihinde bir sözleşme imzalandığını sözleşmenin konusunun … projesinin elektrik altyapı işlerinin yapılması olduğunu, yüklenici davalının eksik kalan işleri yürüttüğü sırada 20/08/2015 tarihinde bir iş kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda 100 MW santralin devre dışı kaldığını, 50 türbinden 37 adedinin şebekeye elektrik tedarik yapar hale gelmesine rağmen geriye kalan 13 türbinin bağlantılı olduğu hücrenin devre dışı kaldığını, davalının beyanına göre Cumhuriyet Savcılığının talimatı gereği kazanın yaşandığı hücreye dokunulamadığını ve bağlantıların sökülemediğini, iş kazası dışında davalı tarafından yapılan hatalı üretim nedeniyle 29/12/2014 tarihinde kablo başlığı ve 06/04/2015 tarihinde kesici patlaması sonrası oluşan arızadan dolayı üretim kaybı meydana geldiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin zararını ve meydana gelen üretim kaybını gidermesi için yapması gereken sigortalama işlemini yapmadığını, müvekkilini zarara uğrattığını, sigorta kapsamında zararın ilk 7 gün hariç olmak üzere karşılandığını, yüklenici tazminatları ile ilgili sözleşme bölümü 17.1 yüklenicinin yükümlüklerini yerine getirmemesi durumunda sözleşme bedelinin %100 eşit tutarda ve her bir olay için iş sahibinin maruz kaldığı bütün zararın tazmin edileceğinin hükme bağlandığını, bu hüküm karşısında müvekkilinin davalıdan zararını ve üretim kaybını isteme hakkının doğduğunu ileri sürerek iş kazası nedeniyle meydana gelen üretim kaybından dolayı müvekkili tarafından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000-TL’nin, 29/12/2014 ve 06/04/2015 tarihlerinde meydana gelen iki hatalı imalat sonucu meydana gelen üretim kayıpları için şimdilik her bir olay için ayrı ayrı olmak üzere 1.500-TL’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen İST. 6. ATM 2016/475 E. 2018/261 K. S.lı dosyasında davacı vekili; müvekkil şirketin ekli … numaralı poliçe ile sigortalısı … A.Ş’ye Manisa’ya bağlı Soma’da faaliyet göstermekte olan rüzgar enerji santralini sigortaladığını, 29/12/2014 tarihinde saat 07:07 civarında Soma’daki Rüzgar Enerji Santralinin 3. Etabında yer alan … numaralı türbin kesicisininde elektriksel nedenlerle arıza meydana geldiğini, bahse konu türbinin 28/11/2014 tarihinde devreye alınan 16 adet … türbin arasında Ömerdağı içinde yer alan 5 adet türbinden mütevellit dal-8 içinde yer aldığını, aynı dal içinde yer alan diğer 4 türbinde bir problem olmamasına rağmen elektrik altyapısı gereği şalt sahasına bağlantılarının … numaralı türbin üzerinden yapıldığından enerji iletimlerinin kesintiye uğradığını, iş güvenliği ve olumsuz dava koşulları nedeniyle santrale ya da türbinlere ulaşımın imkansız hale geldiğini, yolların açılması sonucu yapılan incelemede ise orta gerilim kesicisinin kavrulduğunun ve onarılmaz duruma geldiğinin tespit edildiğini, uzman ekiplerce sahada yapılan incelemeler neticesinde hasarın kesiciye bağlanan OG kesici kablo başlıklarından kaynaklandığının tespit edildiğini, hasara uğrayan … numaralı türbin kesicisinin montajının tedarikçi … firması tarafından yapılmasının akabinde kablo başlıklarının montajının projenin elektrik yüklenicisi olan davalılardan … A.Ş yüklenicisi diğer davalı … Ltd. Şti. tarafından yapıldığını, hadise akabinde kablo başlıklarının montajını yüklenmiş olan davalılardan … tarafından da hasar gören kablo başlıkları ve sistemdeki röle kayıtları alınarak incelendiğini ve incelemeyi müteakip hasarın kendi yüklendikleri işin kusurlu olmasından kaynaklandığının kabul edildiğini, müvekkil şirkete sigortalısının hasarını tazmin için yapmış olduğu ödemeye karşılık olarak 23.044-euro ödeme yapıldığını, üretilemeyen bahse konu enerji karşılığının müvekkil şirket sigortalısının maruz kaldığı toplam kar kaybının ise 114.892,76-euro olarak tespit edildiğini, bu miktarın %40’ı olan 45.957,10-euro’sunun müvekkil şirket poliçe sorumluluk hissesi dahilinde olarak sigortalı Soma’ya 16/04/2016 tarihinde ödendiğini, beyan ederek toplam 45.957,10-euro tazminatın 16/04/2015’den itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İST. 6. ATM 2016/476 E. 2017/155 K. S.lı dosyasında davacı vekili; müvekkil şirketin ekli …-… numaralı poliçe ile sigortalısı … A.Ş’ye Manisa’ya bağlı Soma’da faaliyet göstermekte olan Rüzgar Enerji Santralini sigortaladığını, 06/04/2015 tarihinde saat 14:07 civarında Soma’daki Rüzgar Enerji Santralinin 3. Etabında yer alan … numaralı türbin kesicisinde elektriksel nedenlerle arıza meydana geldiğini, bahse konu türbinin içinde yer aldığı dal-4’ün içerisinde 6 adet türbin bulunduğunu, aynı dal içinde yer alan diğer 5 türbinde bir problem olmamasına rağmen elektrik altyapısı gereği şalt sahasına bağlantılarının T169 numaralı türbin üzerinden yapıldığından enerji iletimlerinin kesintiye uğradığını, iş güvenliği nedeniyle türbinlere hemen müdahale edilmediğini, sonradan yapılan incelemede ise orta gerilim kesicisinin kavrulduğunun, onarılmaz duruma geldiğinin ve B fazındaki yanık nedeniyle RMU’nun kullanılamaz hale geldiğinin tespit edildiğini, ayrıca arızanın kullanılan malzemenin talimatnamesine uygun olmaması ve hasarın meydana geldiği 3. Etaptaki topraklama şeridinin kanalda topraklama ağına bağlanmadığı ve boşta bırakıldığının tespit edildiğini, yine sigorta eksperi tarafından hasarın işçilik kusurundan meydana gelebileceğinin tespit edildiğini, hasara uğrayan T169 numaralı türbin kesicisinin montajının tedarikçi … firması tarafından yapılmasının akabinde kablo başlıklarının montajının projenin elektrik yüklenicisi olan davalı … A.Ş yüklenicisi diğer davalı … Ltd. Şti. tarafından yapıldığını, hadise akabinde kablo başlıklarının montajını yüklenmiş olan davalılardan … tarafından da hasar gören kablo başlıkları ve sistemdeki röle kayıtları alınarak incelendiğini ve incelemeyi müteakip hasarın kendi yüklendikleri işin kusurlu olmasından kaynaklandığının kabul edildiğini, üretilemeyen bahse konu enerji karşılığının sigortalının maruz kaldığı toplam kar kaybının 104.208,91-euro olarak tespit edildiğini, bu miktarın %40’ı olan 41.683,27-euro’sunun müvekkil şirket poliçe sorumluluk hissesi dahilinde olarak sigortalı Soma’ya 04/08/2016 tarihinde ödendiğini, beyan ederek toplam 41.683,27-Euro tazminatın 04/08/2016’den itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Davalı …A.Ş. vekili; sözleşmede belirtilen sigorta poliçesinin iş kazaları ve bu sebeple oluşabilecek zararlara yönelik olduğunu, bu maddenin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin bir madde olduğunu, bu sigortanında müvekkili tarafından yaptırıldığını, talep edilen davacının kar kaybı gibi dolaylı zararlarının tazminine yönelik bir poliçe iddiası ile ilgisinin bulunmadığını, sözleşme uyarınca dolaylı zararın talep edilemeyeceğinin düzenlendiğini, bu sebeple davacının dolaylı zararlarını talep edemeyeceğini ve dolaylı zararla ilgili sigorta yaptırılması gerektiğine dair hiçbir hükmün bulunmadığını, 22/08/2015 tarihli kazadan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, çünkü olay değerlendirme raporunda rüzgar enerji santralinde gerçekleşen çalışmalardan davacının sorumlu olduğunu ve davacının yetkilerinin kapsamında bulunduğunu, kazanın davacının sorumluluk alanında ve davacının talepleri doğrultusunda gerçekleştiğini, müvekkilinin kusurlu gösterilmesinin yerinde olmadığını, 29/12/2014 ve 06/04/2015 tarihli arızalar ile ilgili davacının sadece arıza tarihini ve iddia ettiği zarar tutarlarını bildirdiğini, hiçbir şekilde müvekkilinin neden kusurlu olduğunu gösterir bir beyan ve delil sunmadığını, davanın somut verilerden uzak olduğunu, müvekkiline objektif bir kusur atfedilmediğini, davacının dava tarihine dek müvekkilinden hiçbir talepde bulunmadığını beyan ederek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İST. 6. ATM 2016/475 E. 2018/261 K. S.lı dosyasında davalı … A.Ş. vekili; Açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, iş bu davanın sigorta şirketi tarafından …’ye halef sıfatıyla açılmış olduğundan … ile müvekkil şirket arasında imzalanan Götürü Usulü Mühendislik Tedarik ve İnşaat Sözleşmesi ve hukuki durumun savunmalarının temelini oluşturacağını, bu itibarla … ile … arasında akdedilen sözleşmenin halefiyet ilkesi gereğince davacıyı da bağlayacağını, zarar gören sigortalının sözleşmesel olarak dolaylı zararları talep edemeyeceğinin aşikar olduğunu, bu nedenle dolaylı zarara ilişkin sigortalının da yani …’nin de olmayan bir hakkın sigortacıya halefiyet ile geçmesinin mümkün olamayacağını, müvekkil şirketin dolaylı zararlardan sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek halefiyet ilkesi doğrultusunda dolaylı zararların açıkça kapsam dışı tutulduğundan ve her halükarda taraflarına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından temelsiz bulunan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İST. 6. ATM 2016/476 E. 2017/155 K. S.lı dosyasında davalı … A.Ş. vekili; Müvekkili şirketten talep edilebilecek yegane zararın doğrudan türbinde oluşan arızanın gideriminin olabileceğini, dava konusu edilen zararda müvekkil şirketin kusurunun bulunmadığını, dolaylı zararların açıkça kapsam dışı tutulduğunu ve her halükarda müvekkili tarafına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını belirterek temelsiz bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafın doğrudan zararlar olan tamir giderleri, iş hukukundan kaynaklı giderler konusunda bir talebinin bulunmadığı, davacının işin durması nedeni ile oluşan üretimin yapılamamasından kaynaklı olarak talep ettiği zararın dolaylı zarar niteliğinde olduğunu, sözleşmenin 19. maddesinde dolaylı zararlar konusunda tarafların birbirinden bir hak talep etmeyeceklerinin açıkça düzenlendiği, olayda davalının ağır kusuru bulunmadığından anlaşmanın bu maddesinin iptali imkanının da bulunmadığını, ayrıca sözleşmede dolaylı zararlar için sorumsuzluk anlaşmasının yanında taraflardan birine bu zararların giderilmesi için sigorta yaptırma zorunluluğu da getirilmediği, gerek asıl davada ve gerekse birleşen davada sözleşmeye göre davalının dolaylı zarar olan iş durması kaybından ve kar kaybından sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı vekili; davalı şirketin meydana gelen üretim kaybı ve müvekkili şirketin zararının giderilmesi için yapması gereken sigortalama işlemini yaptırdığını beyan etmesine rağmen müvekkili firmaya sigorta poliçesini veya buna ilişkin herhangi bir belge sunmadığını, davalının bu şekilde sözleşmeye aykırı hareket ettiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 17. Maddesinde iş sahibi tarafından maruz kalınan bütün zarar, hasar, sorumluluk, masraf ya da taleplere karşı tazmin yükümlülüğü öngörüldüğünü, iş kazasının davalının kusuru ile meydana geldiğini, ayrıca 29/12/2014 ve 06/04/2015 tarihlerinde meydana gelen arızalar sonucu üretim kayıplarına davalının hatalı imalatlarının yol açtığını, sözleşmenin 12.3 maddesi uyarınca davalının işin tamamlanmasından itibaren 24 aylık süre içerisinde ortaya çıkacak kusurların tamiri, değiştirilmesi ve uygun bir şekilde yeninden kurulması için taahhütte bulunduğunu, davalının savunmalarında belirtilen dolaylı zararlardan feragat edilmesine ilişkin sözleşmenin 19. Maddesinin 6098 S.lı TBK’nun 115’nci maddesine ve emredici düzenlemelere aykırı olduğunu ileri sürerek asıl dava yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davalarda davacı sigorta şirketi vekili; asıl dosya davacısı, aynı zamanda müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı şirketin üretim kaybına yol açan arızaların davalıların hatalı imalatlarından ve kusurlarından kaynaklandığını, bundan dolayı sigortalısına ödeme yapan müvekkilinin, sigortalının haklarına halef olduğunu, davalının savunmalarında belirtilen dolaylı zararlardan feragat edilmesine ilişkin sözleşmenin 19. Maddesinin 6098 S.lı Türk Borçlar Kanunu’nun 115’nci maddesine ve emredici düzenlemelere aykırı olduğunu ileri sürerek asıl dava yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, tazminat; birleşen davalar ise rücuen tazminat istemine ilişkindir. Asıl davada davacı, kendisine ait iş yerinde davalı yüklenici tarafından işlerin yürütüldüğü sırada 20/08/2015 tarihinde meydana gelen iş kazasından ve 29/12/2014 ve 20/08/2015 tarihlerinde ise meydana gelen arızalardan dolayı santralde üretimin durması nedeniyle oluşan maddi zararının, sigorta şirketince karşılanmayan (7 gün muafiyet) kısımlarının tazmini; birleşen davalarda davacı sigorta şirketi, sigortalısı olan asıl dava dosyasında davacı şirkete bu kapsamda üretim kaybı nedeniyle ödediği sigorta bedelinin rücuen tazmini talep etmekte olup; mahkemece, sözleşmenin 19. maddesinde dolaylı zararlar konusunda tarafların birbirinden bir hak talep etmeyeceklerinin düzenlenmesi, olayda davalının ağır kusurunun bulunmaması, ayrıca sözleşmede dolaylı zararlar için sorumsuzluk anlaşmasının yanında taraflardan birine bu zararlar için sigorta yaptırma zorunluluğu da yüklenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki Sözleşme’nin “Dolaylı zararlar” başlıklı 19.1 maddesinde, “İşbu Sözleşme’nin aksine hükümlerine bakılmaksızın, Taraflar’dan hiçbir, ister tazminat şeklinde olsun, ister sözleşme ihlali, garanti ihlali, haksız fiil (ağır ihmal dahil), kusursuz sorumluluk, isterse başka bir yasal şekilde olsun ve ister işlerin tamamlanmasından önce isterse tamamlanmasının ardından ortaya çıksın, hiç bir durumda, kar ya da gelir kaybı, fırsat ya da kullanım kaybı ya da zarar ya da hasar kalemleri dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere, özel, arızi ya da dolaylı zararlar için karşı tarafa sorumlu olmayacak olup Taraflar söz konusu haklardan feragat etmişlerdir.” denilmek suretiyle tarafların birbirlerine verdikleri dolaylı zararlardan sorumlu olmayacakları kararlaştırılmıştır. Öte yandan 6098 S.lı Türk Borçlar Kanunu’nun 115/1’inci maddesinde, borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşmaların kesin hükümsüz olacağına dair düzenleme bulunmaktadır. Buna karşılık, ilgili hükmün 3’üncü fıkrasında uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanatın, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşmaların kesin hükümsüz olduğu düzenlenmiştir. Hukuk uygulamasında kusur hukuki açıdan ağır,hafif ve orta olmak üzere bir ayrıma tabii tutularak derecelendirilmektedir. Kusurun değerlendirilmesinde ölçü nitelik olmaktan ziyade niceliktir,birinden diğerine geçiş çoğu zaman takdir ve değerlendirilmeye dayalıdır.Ağır kusur yargısal kararlarda “aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en ilkel,basit)dikkat ve özenin gösterilmemesidir.Ağır kusur da hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık “sözkonusudur.Ağır kusur bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır.(Yargıtay HGK 2003/11-756 esas ,2003/743 karar sayılı ilamı ) Somut olayda; asıl davada davacı tarafın talebi santralde meydana gelen 3 ayrı arıza nedeniyle sigorta şirketi tarafından karşılanmayan ve muafiyet kapsamında kalan 7 gün süreli oluşan üretim kaybı kaynaklı maddi zarara dayanmaktadır. Davacıların türbinlerin onarılmasından veya iş kazası geçiren işçiye yapılan ödemelerden kaynaklanan doğrudan bir zarar talebi bulunmamakta olup dolaylı zararın tazmini talep edilmektedir. Sözleşmenin 19. Maddesinde dolaylı zararlar konusunda tarafların birbirlerinden bir hak talep etmeyecekleri açıkça düzenlendiği gibi, olayda davalılara izafe edilen kusur montajda olası hataya ilişkin olup bu hususun ağır kusur olarak kabulü mümkün görülmemiştir.Davalıların müteahhitlik faaliyetleri izne de tabi değildir (davalının tara bulunduğu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/06/2019 tarihli, 2018/2768 E. 2019/4164 K. Sayılı içtihadı). Bu nedenle taraflar arasındaki sorumsuzluk anlaşması geçerlidir. Ayrıca sözleşmede dolaylı zararlar için sorumsuzluk anlaşması yanında ayrıca taraflardan birine bu zararlar için sigorta yaptırma zorunluluğu da getirilmemiştir. Bahse konu sigorta poliçelerinin yaptırılmamasının somut olayda bir etkisinin bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından asıl ve birleşen davalarda davacılar vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl davada; davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/475 esas sayılı dosyasında ; davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/476 esas sayılı dosyasında; davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı ve 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.17/03/2022