Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/419 E. 2021/334 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/419
KARAR NO : 2021/334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2018
NUMARASI: 2014/1313 Esas 2018/464 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 20.11.2013 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden müvekkiline toplamda 932.000-TL kredi kullandırıldığını, müvekkilinin bu kredileri 24.07.2014 tarihinde 862.000-TL ödeyerek kapattığını, kapama sırasında toplamda 31.734,97-TL “erken kapama komisyonu” adı altında tahsilat yapıldığını, genel kredi sözleşmesinin 2.8. maddesinde erken ödeme komisyonu ödeneceğine dair ibare olmasına karşılık komisyon oranının belirlenmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin genel işlem koşullarını taşıdığını, davalı banka tarafından düzenlenen bir sözleşme olduğunu ve müzakere edilmeden önceden hazırlandığını, dolayısı ile genel işlem koşulu içeren sözleşmede bu şartların yazılmamış sayılması gerektiğini, bu konuda emsal kararlar olduğunu belirterek, bankaca “erken ödeme komisyonu” olarak tahsil edilen 31.734,97-TL’nin ödeme tarihi olan 24.07.2014 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkili bankanın müşterisi olup taraflar arasında bulunan genel kredi sözleşmesi kapsamında davacının müvekkili bankdan 6 adet kredi kullandığını ve bu kredileri 24.07.2014 yılında “erken kapama komisyonu” alınarak kapattığını, bu komisyonların genel kredi sözleşmesinin 2.8. maddesi gereği alındığını, genel kredi sözleşmesinin tarafların serbest iradesi ile imzalandığını, bankaların kar amacı ile kurulan teşekküller olduğunu, dolayısı ile kredi kullandırmalarında kar elde etmesinin olağan olduğunu, söz konusu kredilerin erken kapamaları sonucunda elde edeceği karın düştüğü ve bunun erken kapama komisyonu ile tasfiye edildiğini, bir vadeye bağlanmış ve faiz işlemesi kararlaştırılmış bir ödünç sözleşmesinde BK 96. Maddeye göre, sözleşmede hüküm olsa bile, bankanın erken ödemeyi reddedebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, sözleşme öncesinde davalı banka tarafından davacı yana gereken bilgilendirmenin yapıldığı, tarafların irade beyanlarının tam olduğu, imza edilen genel kredi sözleşmelerine binaen tarafların karşılıklı olarak ücret komisyon anlaşması bulunmadığı bildirilmekte ise de davalı bankanın 31/12/2014 tarihli TCMB’nin yaptığı bildirim kapsamında “kredi işlemlerinde faiz dışında sağlanacak faiz komisyon ve ücret” çizelgesine göre göre % 4 oranında kredinin erken kapatılmasından kaynaklı tahsilat yapıldığı, söz konusu işlemin tacir olan taraflar arasında geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bunun yanında yapılan mali hesaplama neticesinde 65,34-TL’nin “faiz dışı alacak ücret – komisyon genelgeleri”nde belirtilen miktarın üzerinde alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 65,34-TL’nin 24/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında karşılıklı irade ile belirlenen ücret-komisyon anlaşması bulunmaması nedeniyle erken kapama komisyonu tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın TCMB’ye bildirmiş olduğu erken kapama oranının sözleşme hükmü olmaması nedeniyle müvekkili bakımından bağlayıcılığı bulunmadığını, ayrıca sözleşmede erken kapama ücretinin alınacağına dair hükmün tek taraflı iradeyle ve taraflarca müzakere edilmeksizin belirlenen genel işlem şartı niteliğinde olduğunu, bunun dışında, davalı bankanın 18/07/2014 tarihi itibariyle borç bakiyesini 836.060,12-TL olarak bildirdiği, borcun 24/07/2014 tarihine kadar ödenmemesi halinde 18/07/2014 tarihinden sonra da faiz işletileceğinin ihtar edildiğini, oysa müvekkilinden 24/07/2018 tarihinde 862.000-TL alındığını, davalı bankanın haksız olarak kapama bakiyesinden 25.939,88-TL daha fazla tahsilat yaptığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, bankacılık kredi sözleşmesi kapsamında kredinin erken kapatılması nedeniyle banka tarafından erken kapama komisyonu adı altında tahsil edilen ücretlerinin istirdatı istemine ilişkindir. Davacı ile davalı banka arasında 24/12/2012 tarihli 1.000.000-TL limitli ve 20/11/2013 tarihli 2.000.000-TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup, bu sözleşmeler kapsamında davacı şirket tarafından 2013 ve 2014 yıllarında kullanılan krediler nedeniyle 31.734,97 TL erken kapama ücreti ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Bankaların kredi müşterilerinden yaptıkları işlemlerin karşılığında faiz dışı menfaat ve komisyon talep etme konusundaki temel dayanakları TTK’na dayanmaktadır.TTK’nun “Ücret İsteme Hakkı” başlıklı 20. maddesi “Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır.” hükmünü haizdir.5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesinin “Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulüne uygulanacak azami faiz oranlarını, katılma hesaplarında kar ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dahil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankasına devredebilir” hükmüne dayanarak 16.10.2006 tarih 2006/11188 sayılı karar ile bu husustaki yetkileri Merkez Bankasına devredilmiştir.T.C. Merkez Bankası’nın 09.12.2006 tarih ve 26371 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 2006/1 sayılı Tebliğ’in 4. maddesinin “Bankalarca reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir.” hükmü ile TCMB, bankalara kredi işlemlerinden faiz dışı elde edilecek menfaat ve komisyonların belirlenmesinde 03.10.2014 tarihine kadar herhangi bir sınırlama getirmemiştir. Bu hüküm ile bankaların müşterilerinden vermiş oldukları hizmetler için ücret talep edebilecekleri açıktır. Bu hüküm uyarınca bankalarca tahsil edilecek masraf ve işlem ücretleri TCMB’ne bildirilmektedir.Taraflara arasındaki çerçeve sözleşmelerin “Erken Ödeme” başlıklı 8’inci maddesinde erken ödeme nedeniyle bankanın, maruz kalacağı kar mahrumiyeti ve zarar ve maliyetleri ve bundan dolayı doğabilecek vergi ve KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep edebileceği kararlaştırılmış olup, bununla ilgili olarak sözleşmede herhangi bir oran ya da maktu bir miktar öngörülmemiştir.Bu açıklamalar ışığında, erken ödeme nedeniyle banka tarafından erken kapama ücreti adı altında talepte bulunabileceği dair hükmün genel işlem şartı olduğu ileri sürülmekte ise de, sözleşmede yer alan bu hükümle bankaya tanınan hak, esasen yukarıda belirtildiği gibi mevzuat hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak hangi kredi için ne kadar komisyon alındığı belirlenmiş olup, davalı banka tarafından davacının dava konusu ettiği 6 adet kredinin erken kapatılması sırasında tahsil edilen erken kapama komisyonunun % 4 oranında olduğu belirlenmiştir. Bu komisyon oranının kullanılan kredinin miktarı, genel kredi sözleşmesi şartlarına, bankacılık mevzuatına, bankacılık genel uygulamalarına göre yüksek olmadığı, taraflar arasındaki menfaati bozacak şekilde fahiş olmadığı dosya kapsamıyla anlaşılmaktadır. (Yarg. 11.H.D. 02.04.2020 tarihli ve 2018/3971E 2020/884 K. Sayılı kararı). Bununla birlikte davacı taraf, davalı bankanın 18/07/2014 tarihi itibariyle borç bakiyesini 836.060,12-TL olarak bildirdiğini, borcun 24/07/2014 tarihine kadar ödenmemesi halinde 18/07/2014 tarihinden sonra da faiz işletileceğinin ihtar edildiğini, oysa müvekkilinden 24/07/2018 tarihinde 862.000-TL alındığını, davalı bankanın haksız olarak kapama bakiyesinden 25.939,88-TL daha fazla tahsilat yaptığını ileri sürmektedir. Bilirkişi ek raporunda ödemenin 24/07/2014 tarihinde yapılması halinde faiz işlemesine engel olmayacağı, bu nedenle davacının iddiasının yerinde olmadığı ifade edilmiş ise de, aradaki farkın neden kaynaklandığı, davacının iddiasının yerinde olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan hüküm tesis edilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2018 Tarih 2014/1313 Esas 2018/464 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2021