Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/416 E. 2019/363 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/416
KARAR NO : 2019/363
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2018
NUMARASI : 2018/92 Esas 2018/1174 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2019
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı tasfiye memuru vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin ihyası istenen şirket ile ticari ilişkide bulunduğunu, aldığı çekin karşılıksız çıkması üzerine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak sicilden silinmesi nedeniyle tebligat yapılamadığını ileri sürerek …. Tic. Ltd.Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı tasfiye memuru vekili, tasfiyenin usulüne uygun yapıldığını, şirketin malvarlığı olmaması halinde ihya yoluna gidilebilmesinin mümkün olmadığını, bu hususun araştırılması gerektiğini, tasfiye süresinde davacının başvuru yapmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı … Müdürlüğü vekili, müvekkilinin TTK m.32 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye süresinde sorumluluğun tasfiye memurunda bulunduğunu, yasal hasım durumunda olduklarını, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalarını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ihyası istenen şirket aleyhine davacı tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile ek tasfiyesi istenen şirket aleyhine yapılan takibin derdest olduğu, şirketin terkin ile sona eren tüzel kişiliğinin yeniden kazandırılması ve ek tasfiyesinin zorunlu olduğu, 6102 sayılı TTK’nun 547/2 gereği terkinden önceki tasfiye memuru olan davalının, yeniden tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran tasfiye memuru vekili; alacaklının 2015 yılında ihtiyati haciz kararı aldığını, tebligat bila döndükten sonra icra dosyasında hiçbir işlem yapmadığını, şirketin tasfiye aşamasında olduğunun Ticaret Sicil kayıtlarında bulunan bir husus olduğunu, alacaklının hacze gittiği tarihte şirketin resmi adresinin, hacze gidilen adres olmadığını, bu hususların hiç değerlendirilmediğini, tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve hukuka uygun yapıldığını, firmanın tasfiye sonucunda hiçbir alacağı ve borcunun olmadığının kesinleştiğini, davacının tasfiye aşamasına alacak başvurusu yapmadığını, tasfiye sonrasında şirketin herhangi bir malvarlığı bulunmadığından ihya davası açılmasında hukuki menfaat bulunmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: TTK’ nun 547 maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların ,şirket merkezinin bulunduğu yerde ki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir.Dosya arasına celbedilen ticaret sicil kaydının incelenmesinde şirketin tasfiyenin tamamlanarak sicilden 14/12/2017 tarihinde tescil ve terkin edildiği anlaşılmakta ise de ;davacı tarafından tasfiye sürecinden çok evvel şirket aleyhinde 03/06/2015 tarihinde başlatılmış olan derdest icra takibi bulunduğu, bu mealde yine kararda yazılı icra takipleri ve İş Mahkemelerinde devam eden dava dosyaları mevcut bulunduğu icra takiplerinin ve dava dosyalarının sürdürülmesi ve sonlandırılabilmesi için ihya talebinde hukuki yarar bulunduğu anlaşılmaktadır.Tüm dosya kapsamından; TTK’nın 547. Maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu,tasfiyeden evvel ki alacaklarına ilişkin davalar nedeniyle ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı tasfiye memurunun savunmalarının esas takip ve davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin tüzel kişiliğin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Dairemizce ;Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken ;Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521.maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382.maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tesbiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasında ki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ,ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında ,ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbiti nedeniyle ,daha evvel ki uygulamadan dönülerek ,çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davalı tasfiye memuru tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 36,75 TL posta masrafının davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/03/2019