Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/415 E. 2021/330 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/415
KARAR NO : 2021/330
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2018
NUMARASI: 2017/1080 Esas-2018/1221 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİH: 09/03/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; davalı ile müvekkili banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ve çek taahhütnamesi uyarınca davalıya açılan çek hesabının davalı tarafından kullanıldığını, muhatapların çekler ile ilgili müvekkili bankaya başvurarak çek tutarının ödenmesini istediklerini, ancak borçlunun hesabında herhangi bir bakiye olmadığını, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine, muhattaplara çekin yasal yükümlülük tutarı 655-TL olarak müvekkili banka tarafından ödendiğini, henüz ibraz edilmeyen 9 adet çek yapraklarından dolayı ise davalının 5.680-TL’yi müvekkili bankaya depo etmesi ya da ilgili çek yapraklarını müvekkili bankaya iade etmesi gerektiğini, davalıya noter ihtarnamesi gönderilmesine rağmen davalının çek teminat tutarlarını depo etmediği gibi çek yapraklarını da iade etmediğini, bunun üzerine davalı hakkında başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek davalının itirazın iptaline, takibin devamına, müvekkili lehine asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava konusu çek karnesinin 2000 yılında verildiğini, çeklerin çek yasasına göre zamanaşımına uğradığını ve yapılan icra takibinin geçersiz olduğunu, eski çek yasasına göre çeklerin ibraz müddetinden itibaren 6 aylık zamanaşımına tabi olduğunu, 2010 tarihli çeklerden ceza ve çek yaprakları ile çek karnesinin geri verilmesi 1 yıllık yasal süreye bağlı olduğunu, bu nedenle yasal sürelerin tümünün geçirildiğini, çeklerin hükümsüz ve çek karnelerinin gerçersiz olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacının kanunen ödemekle yükümlü olduğu ve ödediği sabit olan 655-TL yönünden davalıdan alacaklı olduğu, 9 adet çek bedeli 5.680-TL’nin depo edilmesi talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına 6273 sayılı Yasa’yla, 31.12.2012 tarihinde eklenen hükümle, bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 5941 sayılı Yasa’nın 3/3. maddesine göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/6/2018 tarihinde sona ereceğinin düzenlendiği, kanunun sorumluluğu kaldıran ve daraltıcı nitelikte olan bu hükmü karşısında, davacı bankanın sorumluluğunun Çek Kanunu’nun Geçiçi 3. maddesi 4. fıkrasına göre 30/06/2018 tarihinde sona erdiği, davacının talebinin hukuki imkansızlık nedeniyle talep edilemez bir alacak haline geldiği ve bu imkansızlık nedeniyle davalının bu konudaki borcunun sona erdiği ve iade edilmeyen çeklerle ilgili depo koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, itirazın nakde dönüşen 655-TL yönünden kısmen iptaline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davalının takip ve dava tarihi itibariyle olan iade etmediği 9 adet çekten dolayı çek taahhüt tutarını depo etme sorumluluğunun, dava devam ederken kanun değişikliği ile ortadan kalktığını, bu yönüyle davanın konusuz kaldığını, çek yapraklarının iadesi ve olmadığı takdirde teminat tutarlarının depo edilmesi istemi bakımından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken davanın reddine ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ödenmiş olan çek teminat tutarlarının tahsili ve iade edilmeyen çekler nedeniyle teminat tutarlarının depo edilmesi amacıyla başlatılan genel haciz yolu ile takipte icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı banka icra takibiyle, davalının banka nezdindeki çek hesabına dayalı olarak keşide etmiş olduğu çekin karşılıksız çıkması nedeniyle ödemek zorunda kaldığı 655-TL çek garanti tutarının tahsilini ve davalıya teslim edilip de iade edilmeyen 9 adet çek yaprağından dolayı çek taahhüt tutarlarının depo edilmesini talep etmekte olup, mahkemece ödenen çek garanti tutarı 655-TL yönünden davanın kabulüne, depo talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı banka, istinaf dilekçesi ile iade edilmeyen çeklerden dolayı depo talebi bakımından davanın konusuz kaldığını, bundan dolayı da yargılama giderlerinin ve vekalet ücreti bakımından haklılık durumuna göre hükmedilmesini talep etmiş olup, istinaf yolu ile Dairemiz’e gelen uyuşmazlık, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına 6273 sayılı Yasa’yla, 31.12.2012 tarihinde eklenen hükümle, bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 5941 sayılı Yasa’nın 3/3. maddesine göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/06/2018 tarihinde sona ereceğinin öngörülmesi nedeniyle devam etmekte olan yargılamanın bu tarihte konusuz kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında muhatap bankaların süresinde ibraz edilen ve karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü oldukları tutar düzenlenmiş olup, bu ödeme yükümlülüğünün hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmünde olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple, bankaların müşterilerine verdikleri her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü oldukları tutarı muhasebeleştirmeleri ve bu tutarları her yıl TCMB tarafından yayımlanan Tebliğlerdeki tutarlara göre güncellemeleri gerekmektedir.5941 sayılı Çek Kanunu’nda 6273 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle çek defterlerinin herbir yaprağı üzerine çekin basıldığı tarihin yazılması zorunlu kılınmış; çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, bankanın karşılıksız çeklerle ilgili ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun sona ermesi öngörülmüştür.Üzerinde çekin basıldığı tarih olan çek yapraklarına ilişkin esaslar ise TCMB tarafından 03.03.2012 tarih ve 28222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çek Defterlerinin Baskı Şekline, Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktar İle Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (2012/2)” ile belirlenmiş ve bankalar bu Tebliğ’de belirlenen esaslar dahilinde çek defterleri üzerinde baskı tarihine yer vermeye başlamışlardır.Üzerinde basıldığı tarih yer almayan çeklerle ilgili olarak muhatap bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu ise Çek Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi uyarınca bu çeklerin 30.06.2018 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmemesi halinde sona erecektir.Öte yandan çek sorumluluk bedellerinin ödeme yükümlülüğü yasayla bankaya verildiğine göre, bankanın müşteriden çek yasal sorumluluk bedellerinin depo edilmesini isteyebilmesi için sözleşmede bu konuda açık hüküm bulunması gerekir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 26/04/2017 tarihli 2016/8702 E., 2017/3383 K. sayılı kararı) Dosyanın incelenmesinde taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 1 ve 30 sayfaları bulunmakta olup, bankadan istenilmesine rağmen sözleşmenin eski tarihli olması nedeniyle bulunamadığı bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Bununla birlikte taraflar arasında düzenlenen “çek taahhütnamesi” başlıklı sözleşmede davalının davacı banka nezdindeki çek hesabına ilişkin hükümlere yer verilmiş olup,taahhütnamede müşterinin hesabını kapatırken veya bankaca talep edilmesi halinde müşterinin çek karnelerini bankaya iade etmekle yükümlü olduğu düzenlenmişse de çek karnesinin iade edilmemesi halinde çek sorumluluk tutarlarının depo edilmesine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.Bu nedenle mahkemece iade edilmeyen çeklerden dolayı çek garanti tutarlarının depo edilmesine yönelik talep bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9‬0-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.09/03/2021