Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/407 E. 2021/336 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/407
KARAR NO : 2021/336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2015/430 Esas 2018/1051 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2021
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı; davalı ile aralarında düzenlenen 28.01.2015 tarihli sözleşme ile davalı ile birlikte satın alacakları makinaların paylaşımının yapıldığını, sözleşme ile davalıya 500.000-TL ödendiğini, daha sonra da banka havalesi ile 490.000-TL ve 220.000-TL yollanarak toplamda 1.210.000-TL ödeme yapıldığını, ayrıca davalı tarafından teslim edilen makinelerin dökümü ve satın alınan diğer makinaların listeyle gösterildiğini, temsilcisi olduğu şirkete modeli düşük makinelerin teslim edildiğini, paylaşımın eksik ve eşitlik ilkesine ve sözleşmeye aykırı yapıldığını, verilen makine sayısının eksik olduğunu, fazladan verilen paranın ihtiyaç doğrultusunda kullanıldığını, teslim edilen makineler için 718.800-TL olduğunu, bu durumda temsilcisi olduğu şirketin 497.200-TL fazla ödeme yaptığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla alacağın şimdilik 200.000TL’sinin, ticari faiziyle 05.03.2015 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 28/01/2015 tarihinde, taraflar arasında mülkiyeti müvekkiline ait bulunan ve toplam bedeli 1.795.000-TL olan 19 adet makinenin yarısına, 975.000,00 TL karşılığında davacının ortak olmasının, ödemenin ise 500.000-TL’sinin aynı gün nakit, geriye kalan bakiyesinin ise en geç 30/01/2015 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığını, bunun üzerine tarafların mutabık kaldığı ölçüde 28/01/2015 tarihli yazılı sözleşme hazırlanarak taraflarca imza altına alındığını, fakat davacının şirketler arasındaki ticari ilişkilerde yapılacak parasal ödemeleri banka kanalı ile yapılmasına dair mevzuattan kaynaklanan zorunluluk nedeni ile elden ödeme yerine banka havalesi ile makinelerin sipariş avansı açıklamasıyla 490.000-TL tutarında ödeme yaptığını, anılan havaleden sonra ise sözleşme metninin taraflar arasında teati edildiğini, 28/01/2015 tarihli sözleşmede 500.000-TL tutarında bir ödemeden bahsedilmesine rağmen bu tutardan 10.000-TL eksik ödeme yapılmasının sebebinin davacının banka havalesinden önce döviz bozdurması üzerine oluşan kur farkından kaynaklı davacının eline eksik para geçmesinden mütevellit olduğunu, 30/01/2015 tarihinde davacı tarafından müvekilinin aynı banka hesap numarasına “makinelerin sipariş bedeli” açıklaması ile 220.000-TL tutarında ödeme gönderildiğini, böylece davacı tarafından müvekkiline toplamda 710.000-TL ödeme yapıldığını, 28/01/2015 tarihli sözleşmede davacı tarafın müvekkiline 975.000-TL ödeme yapması kararlaştırılmış olmasına rağmen davacının eksik ödemede bulunduğunu, davacının müvekkiline hangi nedenden dolayı fazla ödeme yaptığına dair bir gerekçe sunmadığını, ayrıca müvekkili şirketten 712.800-TL tutarındaki malları ihtirazi kayıtsız bir şekilde teslim aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacının ödemekle yükümlü olduğu toplam tutarın 975.000-TL olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, buna karşılık davacının davalıya neden fazla ödeme yaptığına ilişkin herhangi bir makul açıklamasının bulunmadığı, yine, davacı tarafından keşide edilen 09/02/2015 tarihli ihtarnamede elden 500.000-TL ödendiğinden hiç bahsedilmediği, sadece banka kanalıyla yapılan ödemelerden söz edildiği, 500,000-TL gibi yüklü miktardaki bir meblağın elle taşınarak fiilen teslim edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yine bu miktardaki paranın banka yoluya havale edilmesinin basiretli davranma yükümlülüğünün gereği olduğu, ispat yükü üzerinden olan davacının davasını ispata yönelik somut delil sunmamış olduğu, bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıdan dava tarihi itibari ile iddia ettiği gibi fazla ödemeden kaynaklanın bir iade alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemece basiretli davranma yükümlülüğünün sadece müvekkili bakımından değerlendirildiğini, müvekkili gibi tacir olan davalının 500.000-TL’yi elden teslim aldığı sözleşmeyi imzalamasını basiretli davranma yükümlülüğü bakımından değerlendirmediğini, davalı firmaya ait banka hesaplarının incelenerek 500.000-TL para girişinin olup olmadığının araştırılmasını talep etmelerine rağmen mahkemece bu hususun araştırılmadığını, müvekkilinin ihtarnamede başka ödeme yapmadığını açıkça beyan etmemesine rağmen ödemelerin sadece banka yoluyla yapıldığının ikrar edildiği çıkarımında bulunulmasının yerinde olmadığını, hakimlik mesleğinin gerektirdiği bilgi ve tecrübe ile çözüme kavuşturulabilecek bir konuda bilirkişi incelemesi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, parayı nakden almadığını ispatlaması gereken kişinin davalı olduğu halde, müvekkilinin niçin fazladan ödeme yaptığının ispatlanması gerektiği yönünde hukuki dayanaktan yoksun raporlar tanzim edildiğini ve mahkemece bu yönde hüküm kurulduğunu, sözleşmede peşin olarak ödendiği yazılı olan satış bedelinin tamamının ödenmediğine dair ispat yükü üzerinde olan davalının bu iddialarını yazılı belge ile ispat edemediğini, mahkemece davalının sözleşmede yazılı tutardan fazla ödeme yapılmasının kararlaştırıldığının yazılı bir delil sunulmadığı gerekçesiyle kabul edilmediğini, buna karşılık sözleşmede yazılı olduğu halde 500.000-TL’nin elden verildiğine kanaat getirilmediğini gerekçe göstererek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Taraflar arasında 28/01/2018 tarihli sözleşme akdedilmiş olup, bu sözleşme ile özellikleri belirtilen 19 adet ve toplam 1.950.000-TL değerindeki makinelerin yarısına davacının 975.000-TL bedelle ortak olması, davacının dilerse 9,5 makineyi alarak ortaklıktan ayrılması, dilerse makinelerin hepsinin birlikte satılarak payını alması kararlaştırılmış, bedelin 500.000-TL kısmının davacıdan nakden alındığı beyan edilmiş ve her iki tarafça imza altına alınmıştır.Davacı tarafından, makinelerin bedeli olarak davalıya 28/01/2015 tarihinde 490.000-TL, 30/01/2015 tarihinde 220.000-TL olmak üzere toplam 710.000-TL tutarında banka havalesi yapılmış, davalı tarafından ise davacıya sözleşme kapsamında 712.800-TL değerinde makine teslim edilmiş olup, bu hususlarda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Davacı, sözleşmede davalıya nakden verildiği yazılı olan 500.000-TL’nin, havale yoluyla yaptığı 710.000-TL ödemenin dışında, elden avans olarak teslim ettiğini, böylelikle toplam ödemesinin 1.210.000-TL olduğunu iddia etmiş, teslim edilen makinelerin değeri olan 712.800-TL’yi düşerek 497.200-TL alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Davalı ise sözleşme ile aynı tarihte yapılan 490.000-TL’nin sözleşmede nakden verildiği belirtilen 500.000-TL ile ilgili olduğu, sözleşmenin banka havalesi yapılmasından sonra kaleme alındığını, kendilerine toplamda 710.000-TL ödeme yapıldığını, fakat kendileri tarafından davacıya 712.800-TL değerine makine teslim edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmede nakden ödendiği yazılı olan 500.000-TL’nin banka havalesi ile yapılan toplam 710.000-TL içerisinde yer alıp almadığı noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; nakden ödeme, ödemenin doğrudan nakit olarak veya banka, PTT veya diğer finansal kurumlar aracılığı ile yapılmış olmasını ifade eder. Nakden ödeme, nakit olarak elden yapılan ödemeleri de içinde alan, fakat bundan daha geniş bir anlama sahiptir. Dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmede 500.000-TL’nin nakden ödendiğinden bahsedilmesi bu paranın elden ödendiği anlamına gelmemektedir. Taraflar arasındaki sözleşmede, bedelin 500.000-TL’sinin nakit alındığı açıkça yazılı olup, aynı tarihte davacı tarafından davalıya “makinelerin sipariş avansı” açıklaması ile 490.000-TL havale yoluyla ödeme yapılmıştır. Havale işleminin yapıldığı saat belli ise de sözleşmenin düzenlendiği saat bakımından ve yine Havale işleminin mi yoksa sözleşmenin mi önce yapıldığı hususunda, dosyada bir açıklık bulunmamaktadır. Dosyada böyle bir açıklık bulunmadığından havalenin sözleşmeden sonra yapıldığını veya 500.000-TL ödemenin havale ile yapılan ödemeden ayrı bir ödeme olduğunu ispat yükünün davacının üzerinde olduğunu kabul etmek gerekir. Dosya kapsamında bu yönde bir delil bulunmadığından ve davacı iddiasını ispatlayamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davalı yan gider avansından karşılanan 36-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2021