Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/401 E. 2021/335 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/401
KARAR NO : 2021/335
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 30/05/2018
NUMARASI: 2017/303 Esas-2018/586 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2021
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; davalı bankaca davacı müvekkili aleyhine kredi borcunun ödenmemesine dayalı olarak Mersin … İcra Müdürlüğü’nün (Eski … Esas) … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacının kredi sözleşmesindeki adreslerine gönderilen ödeme emirleri tebliğ olunarak takibin kesinleştirildiğini, bunun üzerine de davacı müvekkilinin menkul gayrimenkul malları üzerine ilgili icra dosyasının borcu nedeniyle hacizler konulduğunu, davalı alacaklı bankanın takibe konu ettiği kredi sözleşmelerindeki imzaların ve yazıların davacı müvekkiline ait olmadığını, aynı zamanda kredi dosyasına sunulan ve müvekkiline ait olduğu iddia olunan nüfus cüzdan suretinin de sahte olarak tanzim edilerek kredi kullanımının temin edildiğini, takibe konu kredi sözleşmesi ve ekindeki kimliğin sahteliğinin müvekkili aleyhine açılan karşılıksız çek davaları sonucu tespit edildiğini, davalı alacaklı banka yetkililerine durumun bildirilmiş olunmasına rağmen davacı adına olduğu iddia olunan icra dosyasının geri çekilmediğini, davacıya ait malvarlıklarının da hacizlerinin yenilenerek müvekkilinin sürekli aranmak suretiyle icra takibine devam olunduğunu, takibe konu kredi sözleşmesinin ve ekindeki imzaların nüfus cüzdan bilgilerinin adresin ve diğer verilerin müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin işbu takip nedeniyle de borcu bulunmadığını, davaya konu icra dosyası ile ilgili müvekkiline herhangi bir tebligat gelmediğini, kredi sözleşmesindeki adreslere gerekli tebliğlerin gönderilmesi üzerine icra takibinin kesinleştirilerek hacizlerin tatbik edildiğini ileri sürerek takibe konu icra dosyası nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle davalı alacaklının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava konusu icra dosyasının müvekkili tarafından temlik alındığını, davacının sahte kimlikle işlem yapıldığını temlik eden bankaya bildirdiğini belirtmiş ise de bunu ispatlaması gerektiğini, bankaya bu bildirimin yapıldığı kabul edilse bile davacının sahteliğe ilişkin bahsettiği kararı karşılıksız çek davalarına dayandığını bildirdiğini, müvekkili banka ile davacı arasında çeke dayalı alacak ilişkisi olmadığından temlik eden bankanın alacağından vazgeçip takibini geri çekmesinin mümkün olamayacağını, davacının söz konusu icra dosyasına konu kredi sözleşmesi ve ekindeki imzalar adres nüfus cüzdan bilgileri ve diğer tüm verilerin kendisine ait olmadığından bahsettiğini, ancak söz konusu icra dosyasının yenilenmeden önceki esasının 2006 yılına ait olduğundan çok uzun zaman geçmiş olan bu alacakla ilgili o döneme ilişkin davacının nüfus ve adres bilgilerinin ve imza örneklerinin dosyaya sunulmasının gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı temlik eden banka şubesine müzekkere yazılarak davacı tarafından kendilerine yapılan yazılı bildirim olup olmadığının sorulmasını ve takibe konu kredi sözleşmesinin aslı ve tüm eklerinin istenmesini, yapılan inceleme sonucunda ve gelen cevaplardan sonra hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, haksız ve kötü niyetli açılan dava nedeniyle davacı tarafın %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafın iddiasının kredi sözleşmesindeki imzaların ve yazıların kendisine ait olmadığı, nüfus cüzdanının sahte olarak tanzim edilerek kullanıldığı ve kredinin sahte olarak başkası tarafın çekildiği iddiasına dayandığı, icra dosyasına ibraz edilen kredi sözleşmesinin ekindeki nüfus cüzdanın fotokopisinin ”… ” adına düzenlendiği, bu nüfus cüzdanın sahte olduğunun nüfuz cüzdanını veren yer, düzenleyen kişiler ve nüfus cüzdanında yer alan doğum tarihi itibariyle sabit olduğunu, davacı tarafça ibraz edilen çok sayıda mahkeme hükmünün davacı tarafın nüfus bilgilerinin sahte olarak kullanıldığı iddiasını doğruladığı, ispat yükünün icra dosyasında alacaklı olduğunu iddia eden ve kredi sözleşmesinin davacı tarafça imzalandığını ve davacı tarafın kredi kullandığını iddia eden davalı taraf üzerinde bulunduğunu, davalı tarafın dava konusu kredi sözleşmesinde alacaklı sıfatının bulunduğu, bu haliyle kredi sözleşmesinin aslının davalı tarafça ibraz edilmesinin gerektiği, fakat davalı tarafa dava konusu kredi sözleşmesinin aslının ibraz edilmesi için 1 aylık kesin süre verilmesine rağmen kredi sözleşmesinin aslının ibraz edilmediği, davacı tarafın iddiasının sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; kredi sözleşmesinin aslı ve eklerinin temlik eden bankada olması nedeniyle bu evrakların celbi için bankaya müzekkere yazılmasını talep etmelerine rağmen mahkemece bu evrakların ibrazı için kendilerine 1 aylık kesin süre verildiğini, kredi sözleşmesi aslının süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle mahkemece davanın reddine karar verildiğini, mahkemenin kesin süre kuralını amacıya uygun kullanmadığını, mahkemece müzekkere yazılmak suretiyle celbedilecek bir evrak için kesin süre verilmesinin, buna istinaden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasa aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ve kesinleşen icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili adına sahte kimlik belgesi oluşturulmak suretiyle genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini iddia etmekte olup temlik eden … A.Ş. tarafından Mersin …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sırasında başlatılan, daha sonra temlik alan şirket tarafından yapılan yenileme işlemi ile … Esas sırasında devam eden icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş; mahkemece, ispat yükü üzerinde olan davalının sözleşme aslını verilen kesin süre içerisinde ibraz edememesi ve icra dosyasından bulunan kredi sözleşmesi ekindeki nüfus cüzdanının sahte olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili cevap ve mahkemece verilen kesin süreye karşılık sunduğu 30/04/2018 havale tarihli dilekçesinde ilgili sözleşme asıllarının ve eklerinin temlik eden bankadan istenilmesini talep etmiştir. Bununla birlikte, icra dosyasında yer alan genel kredi sözleşmesinin ekindeki nüfus cüzdanının, düzenleyen nüfus müdürlüğü, yetkililer ve doğum tarihi hanesi itibariyle gerçek dışı olduğu dosya içeriğindeki Kocasinan İlçe Nüfus Müdürlüğü yazısı ve mahkeme karar suretlerinden anlaşılmaktadır. Bu haliyle taraflar arasında geçeli bir kredi sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşme kapsamında karşı tarafa kredi kullandırıldığı hususunda ispat yükü üzerinde olan davalı tarafından taraflar arasında geçerli bir kredi sözleşmesi bulunduğunu ve davacıya bu sözleşme kapsamında kredi kullandırıldığını usulünce ispatlayamamıştır. Bu itibarla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 273,24-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 68,31-TL harcın mahsubu ile bakiye 204,93-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.09/03/2021