Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/388 E. 2019/340 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/388
KARAR NO : 2019/340
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/01/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/815 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2019
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararın ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:İhtiyati tedbir isteyen/davacı vekili, müvekkilinin kendisine ait …. TV logolu televizyon kanalı vasıtasıyla kamuoyuna yayıncılık hizmeti vermekte olduğunu, davalının ise … Gazetesi ve …. Gazetesi’nin imtiyaz sahibi olarak basılı yayın sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, davalının sistematik bir şekilde müvekkili aleyhine karalama kampanyası izlemekte olduğunu, davalıya bağlı gazetelerde 10/08/2018 ve 14/08/2018 tarihlerinde planlı ve organize bir şekilde hareket edilerek kamuoyuna servis edilen haberlerle müvekkili aleyhine karalayıcı ve gerçeğe aykırı haberler yayınlandığını, bu haberlerde müvekkilinin genel olarak “….”, “….i”, “….ı”, “….” gibi ifadelerle itham edildiğini, ayrıca bu haberlerde müvekkilinin ABD güdümlü olduğu iddia edilerek ve ülkemiz ile ABD arasında yaşanan mevcut kriz sebep gösterilerek müvekkilinin boykot edilmesi için açık bir şekilde basın yoluyla çağrıda bulunulduğunu, davalının belli başlı şirketleri müvekkiline reklam vermemeye çağırmakta olduğunu, müvekkiline reklam veren şirketleri ise yerli ve milli olmamakla itham ettiğini, davalının bu eylemlerinin TTK’nun 55/1-a.1 ve 55/1-b maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalının müvekkili aleyhine yapmış ve yapmakta olduğu yayınların haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespitine, haksız rekabetin men’ine, şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın ve 1.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, davalıya düzeltme ve kınama yayınlatılmasına, gecikme durumunda müvekkilinin kişilik haklarının uğrayacağı telafisi imkansız zararların ve ciddi hak kayıplarının önüne geçilmesi için davalının davaya konu haber ve yayınlarının durdurulması ve önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu haberlerin haksız rekabet teşkil etmediğini, zira söz konusu haberlerin ABD başta olmak üzere birçok emperyalist ve yerli işbirlikçilerinin Ortadoğu’yu parçalamak için sürdürdükleri savaşta Devletimizi çökertmek üzere giriştikleri oyunlarına karşı milletçe girişilen mücadelede milli birlik ve beraberliği temin maksadıyla yapıldığını, kamu menfaati gereği hukuka aykırı olarak nitelendirilemeyeceğini ve müvekkilinin kusur-kasıt veya kötüniyetinden söz edilemeyeceğini, davacının ABD ile ilgili kimi haberlerinin tarafsız olmadığını, ayrıca ülkemiz üzerinde dolar kuru üzerinden oynanan oyunlar açıkken davacının habercilik kisvesi adı altında toplumu demoralize edecek nitelikte haberler yaptığını ve bu hususun kamuoyunda infial yarattığını, medyada ağır şekilde eleştirildiğini, dolayısıyla davacı toplumun kılcal damarlarına basarak hükümet ve devlet aleyhine yayınlar yaparken, müvekkilinin de davacı için kamuoyunda oluşan tepki ve ulusal yayın mecralarında yer alan gerçeklerden hareketle davacıyı eleştirmesinin haberciliğin ve basın görevinin kaçınılmaz sonucu olduğunu, davacının olaydaki müterafik kusuru dikkate alındığında davanın reddi gerekeceğinin açık olduğunu, ayrıca davacıya reklam veren kurumların açıklandığı veya birçok firmanın ABD firmalarına reklamı kestiği yönünde haber yapılmadığını, haberlerde böyle bir ifadenin yer aldığı kabul edilse dahi ülke sorunlarının arttığı bu dönemde kamuoyunda oluşan tepkiler sonucu böyle bir ifadeye alınganlık gösterilmesinin anlamsız olduğunu, dava konusu haberlerdeki başlığın davacıya saldırı amacıyla değil, sadece okuyucunun olaya dikkatini çekmeye yönelik bir gazetecilik tekniği gereği kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesinin 04/01/2019 tarihli ara kararı ile, ihtiyati tedbir talebine konu hususların yargılama sonucunda ulaşılmak istenen hususlar olduğu, dolayısıyla talebin HMK 389 vd. maddeleri kapsamında olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:İhtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacı tarafça yapılan yayınların basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini, müvekkili haberlerinin somut verilere dayanılarak hazırlanmış olmasına ve yorum,çarpıtma içermeden kamuoyuna aktarılmış olmasına rağmen, davalıya bağlı yayın organlarının müvekkkili aleyhine yapılan haberlerle müvekkilini açık bir şekilde hedef olarak gösterdiğini,2-Davalının müvekkiline reklam vermeyi durduran ve reklam vermeye devam eden şirketleri açıklayarak, reklam veren şirketlerin yerli ve milli olmadığı gibi kamuoyunu kışkırtmaya yönelik hukuka aykırı ithamlarda bulunduğunu ve ilgili şirketlere adeta gözdağı verdiğini, 3-Davalının saldırılarının durdurulması ve engellenmesi kararının icrasının gecikmeli şekilde gerçekleşmesi durumunda müvekkilinin kamuoyu nezdindeki itibarının ve ekonomik menfaatinin zedeleneceğini, bu durumun da telafisi imkansız zararlar yaratacağını belirterek 04/01/2019 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve talepleri gibi ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Talep, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi-manevi tazminat istemleriyle açılan davada, haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülen haber ve yayınların durdurulması ve önlenmesi yönünde ihtiyati tebdir kararı verilmesi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesinin 04/01/2019 tarihli ara kararı ile yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.TTK’nun 61/1 maddesi “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.”hükmünü haizdir.TTK’nun 61/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi hususunda hakime bir takdir yetkisi tanınmış ise de, anılan hükümde bu yetkinin HMK 389 vd. maddeleri hükümlerine uygun olarak kullanılması gerektiği de vurgulanmıştır.HMK’nın 389/1. maddesi ise , “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir.Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.O halde yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca, ihtiyati tedbir koşullarının mevcut olması halinde, haksız rekabet oluşturan yayının durdurulması ve aynı yönde yayın yapılmasının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür.Öte yandan somut olayda, dosya kapsamında davaya konu internet gazetesi haberlerine ilişkin bilgiler yer almakla birlikte, bu haberlerde sözü edilen davacıya ait kanalın haber programlarının içeriğine ilişkin herhangi bir bilginin olmaması, ayrıca iddia, savunma ve ceza soruşturma dosyası içeriği ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat olgusu gerçekleşmediği gibi, dava konusu haberlerin tarihleri de gözetildiğinde geçici hukuki koruma tedbiri niteliğindeki ihtiyati tedbirin koşullarının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.O halde ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı, sonucu itibariyle yerinde olup, açıklanan bu gerekçelerle ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 14/03/2019