Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/386 E. 2021/486 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/386
KARAR NO : 2021/486
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI: 2014/533 Esas – 2018/366 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/04/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA; Davacı vekili; müvekkili şirkete 34037896 sayılı nakliyat emtia poliçesi ile sigortalı bulunan … ait ve Fransa’da mukim Sas Dune’ye satışı yapılan 21 palet 42 rulo emtianın, davalının taşıma sorumluluğunda İzmir limanından Fransa Fos Sur Mer limanına nakledilmek üzere … adlı gemiye tam ve sağlam şekilde yüklendiğini, konteynerın limandan tahliye sonrasında tır ile Fransa’daki alıcı firma deposuna teslim edilmek üzere taşındığını, emtianın deniz ve karayolu taşımasının davalı tarafından gerçekleştirildiğini, emtianın gümrükleme sonrası iç nakliye sırasında taşıyan aracın devrilmesi sonucunda 28 bobinin kullanılamaz durumda olduğunun anlaşıldığını, hasar sonucu sigortalıya 25.858-Euro karşılığı tazminatın 24/07/2013 tarihinde ödendiğini, hasarın oluşumunda davalının tamamen kusurlu olduğunu belirterek, 25.858-euro tazminatın ödeme tarihinden itibaren faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının TTK uyarınca sigortacı sıfatı ile halef olabilmesi için söz konusu taşımaya ilişkin geçerli bir poliçe kapsamında ödeme yapmasının gerektiğini, davacının dosyaya sunduğu poliçenin Türkiye’den Fransa’ya değil, Türkiye’den Almanya’ya taşımayı kapsayan ve Panama bandıralı bir gemi için düzenlendiğini, davacının belki bir lütuf ödemesinin mahiyetinde sigortalısına yaptığını ,ödeme ile rücu hakkını vermediğinden iş bu davaya aktif husumet yönünden itiraz ettiklerini, müvekkili tarafından kesilen faturada sadece deniz yolu navlun ücretinin mevcut olduğunu, karayolu taşımasının dahil edilmediğini, kara yolu taşımasının … tarafından yapıldığını,davaya pasif husumet yönünden itiraz ettiklerini, TTK’nın 1185. maddesi uyarınca 3 gün içinde hasar ve ziyanın bildirilmesi gerektiğini, sigortalının ise bu süre içerisinde bildirimde bulunmadığını, ekspertiz raporunun sadece Türkiye’de sigortalının ve müşterisinin beyanlarına dayanılarak düzenlendiğini, Fransa’da rapor düzenlenmediğini , bu eksiklik nedeniyle hasarın sebebinin istif ve ambalajlama kusuru olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacı hasarın karayolu aracının devrilmesinden kaynaklandığını öne sürmüşse de, bunun nasıl tespit edildiğine ilişkin bir açıklama yahut delil sunulmadığını, ekspertiz raporunun çelişkili olduğunu, davacının talebinde 42 rulodan sadece 14 rulonun kullanılabilir olduğu, geriye kalan 28 rulonun ise sovtaja tabi tutulamayacak ölçüde değersiz olduğunun varsayıldığını, halbuki söz konusu ürünün en az %70 civarında bir sovtaj değerinin olabileceğinin yapılacak bilirkişi incelemesi ile açığa çıkacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının sigortalısına ait emtianın Almanya’ya gönderilmek üzere sigortalı … firması ile davalı arasında düzenlenen kombine taşıma konişmentosu (denizyolu+karayolu) gereğince taşınmak üzere davalı şirketçe teslim alındığı, davalı … firmasınca taşımaya konu emtianın önce deniz yolu ile Fransa’ya taşıtıldığı, deniz taşıması konişmentosunda … firmasının taşıyan, … firmasının alıcı- gönderilen ve deniz taşıyanının ise ihbar olunan … firması olduğu, deniz yolu taşıması sonrasında yükün dava dışı … firmasına yüklendiği, yük varma yerine ulaşmadan konteynerin tırdan düşerek devrilmesi sonucu hasarın oluştuğu, rücu ve sigorta sözleşmesi gereğince sorumluluk dikkate alındığında, davacı ile sigortalı arasında 34037896 numaralı poliçenin bulunduğu, poliçenin teminat süresi içinde hasarın meydana geldiği, davacının zararı sigortalıya ödediği, sigortalının hasardan kaynaklanan alacağını davacıya temlik ettiği, davacının rücu hakkının doğduğu,davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalının ise taşıma işleri organizatörü olarak akdi taşıyıcı sıfatının bulunduğu, davacı tarafça yapılan eksper incelemesi sonucunda, hasar bedelinin 25.858-Euro olduğu tespit edilerek ödeme yapıldığı, hasarlı emtiada iddia edildiği gibi 28 rulo emtianın zayi mertebesinde hasarlı olduğunun da sabit olmadığı, davacının ve sigortalısının zararının miktarının ispat edilmediği, beyana dayalı hesap yapıldığı, TBK’nın 50. Maddesi gereğince zarar miktarı her ne kadar tespit edilemese de, dosya kapsamından taşımaya konu malların konteynerin devrilmesi sonucu zarar gördüğü, davacı tarafça sigortalısına yapılan ödemenin tümünün davalıya rücu şartları oluşmasa da, davacının hesaplamasına konu emtia miktarına göre sovtaj bedeli de düşülerek yapılan hesaplama sonucu bulunan 34.090,49-TL baz alınarak, hakkaniyete göre rücu edilebilecek zarar miktarının 25.000-TL olduğunun taktiren belirlendiği, sınırlı sorumluluk ilkesi gereğince yapılan değerlendirmede, davacı talebinin SDR üst sınırının çok altında olduğu gerekçesiyle, davanın 25.000-TL üzerinden kısmen kabulüne ,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; hasarın tam olarak belirlenememesinin müvekkilinden kaynaklanmadığını, hasarlı malın Fransa’da olması nedeniyle bu ülkede sovtaj karşılığı malın değerlendirmesinin mümkün olmadığını, malın fabrikasına geri gönderilmesinin de ekonomik bulunmadığını, Fransa’da malı alacak bir alıcı bulunamadığını, ayrıca gıda sektöründe kullanılan malın tekrar kullanılmasının standartlar gereği uygun bulunmadığını, zira taşınan emtia polyester film cinsi emtia olup, gıda sektöründe kullanıldığını, bu nedenle hasarlı malın kullanılmasının hijyen açısından mümkün gözükmediğini, gerçekleşen hasarın zarar miktarının ne kadar olduğunun belli olmadığı, sovtaj değerinin ispatlanmadığı,genel şartlara göre sigortalının sunduğu belgelere göre hasar tespiti yapılabildiğini, gerçek zarar ekspertiz raporu ile de belirlendiğinden ve malın niteliği gereği sovtaj imkanı bulunmadığından karara itiraz ettiklerini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; nakliyat sigortası kapsamında taşınan emtianın kısmen hasara uğraması nedeniyle oluşan zararın davalı akdi taşıyıcıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir. Davaya konu taşıma Türkiye-Fransa arasında gerçekleştiğinden, somut uyuşmazlığın CMR Konvansiyonu hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında ise 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır.TTK’nın 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır.CMR’nin 17. maddesi gereğince taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğranılan ziya, gecikme ve hasardan sorumludur. Ziya ve hasar halinde tazminatın hesaplanmasına ilişkin CMR’nin 23. maddesine göre; “emtianın kısmen veya tamamen kaybı halinde tazminat, emtianın taşınmak üzere teslim edildiği yer ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Ancak kısmi kayıp halinde, sorumluluk miktarının tespitinde kaybedilen kısmın ağırlığına göre taşıyıcının sorumlu olduğu miktar belirlenmelidir. Bu durumda tazminat, eksik brüt ağırlığın kilogram başına 8,33 SDR tutarını aşamaz.” Denilmektedir. Hasarın oluşumunda davalı taşıyıcının kastı veya ağır kusuru kanıtlanamamıştır.Somut olayda; davacının sigortalısına ait emtianın Türkiye’den Fransa’ya deniz ve sonrasında kara yolu ile taşınması işinin davalı tarafından organize edildiği, emtianın deniz yolu taşımasının alt taşıyıcı … tarafından, kara taşıma işinin ise …. tarafından gerçekleştirildiği, emtianın deniz yolu nakliyesi sonrasında Fransa’da kara yolu taşıması sırasında konteynerin devrilmesi sonucunda emtianın kısmen hasara uğradığı, davacı tarafından yaptırılan ekspertiz sonucunda 14 rulo emtia sağlam olup, 28 rulo 13.887,30- kg emtianın hasara uğradığı ve sovtaj değerinin olmadığı, hasar bedelinin 25.858,15-euro olarak belirlenerek, davacı tarafından sigortalıya 24.07.2013 tarihinde 65.302-TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Türk hukuk sisteminde gerçek zarar ilkesi kabul edilmiş olup, gerçek zararını ispat edenin bu zararın tazminini talep edebileceği kural olarak benimsenmiş, ancak TBK’nın 50. maddesinde uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemediği takdirde, hakimin olayların olağan akışına ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlenmiştir. Somut olayda da emtiada hasar oluştuğu kanıtlansa da, oluşan zarar miktarı davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Bu kapsamda mahkemece sovtaj değerinin tespiti maksadıyla fiyat araştırması yapılarak hasarlı emtianın sovtaj değeri bakımından teknik bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi kurulunca hasar gördüğü belirtilen 13.887,30- kg emtianın sovtaj değerinin 26.733,05- TL olduğu, sovtaj değeri düşülerek nihai hasar bedelinin 34.090,49 -TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece bu tespitler doğrultusunda nihai hasar bedeli olan 34.090,49 -TL baz alınarak TBK’nın 50. maddesi uygulamasıyla 25.000-TL hasar bedeline hükmedilmiş olup, hükmedilen bu tutar dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bulunmuştur.Davacının zarar miktarını ispatla yükümlü bulunduğu dikkate alındığında,hasarın belirlenememesinin davacıdan kaynaklanmadığı ,alınan teknik bilirkişi raporuna göre malın sovtaj bedelinin olmadığının kabulünün mümkün olmadığı ve gerçek zarar miktarının eksper raporunda belirlendiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Hükümde istinaf sebebleri ile ile sınırlı yapılan inceleme neticesinde hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcının, davacı tarafından peşin yatırılan 144,40-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 85,10-TL harcın davacıya iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/04/2021