Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/366 E. 2021/505 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/366
KARAR NO: 2021/505
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2015/693 Esas – 2017/1075 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/04/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı … AŞ. vekili ve ek kararın … AŞ. tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin Kocaeli 4. İş Mahkemesinin 2009/858 esas ve 2013/507 karar sayılı ilamı gereğince belirtilen ilamın dayanak oluşturduğu Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına 10/10/2014 tarihinde toplam 1.654.517,49TL ödeme yaptığını, söz konusu ödeme nedeniyle davalılara karşı Kocaeli 4. İş Mahkemesinin 2009/858 esas ve 2013/507 karar sayılı ilamında gösterilen kusur oranları nispetinde rücu edilmek üzere İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, ancak davalılar tarafından borca itiraz edildiğini belirterek, davalıların itirazının iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkili şirketlerin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, zira tazminata konu iş kazasında müvekkili şirketlerin herhangi bir ihmal veya kusurunun olmadığını, kazanın tamamen davacının kusuruyla meydana geldiğini, kaza tarihinde işçinin müvekkili …’in çalışanı olmadığını, diğer müvekkilinin ise kusurunun bulunmadığını, kazanın davacı şirketin beton pompasının patlaması sonucu meydana geldiğini, işçinin kazadan sonra yıllarca çalıştığını, bu nedenle maluliyet oranının gerçek dışı olduğunu, ayrıca talep edilen bedelin haksız ve fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı … işçisi olan dava dışı …’ün …’e ait iş yerinde çalıştığı sırada …’a ait beton pompası hortumunun patlaması sonucu 13/05/2006 tarihinde iş kazası geçirerek %100 malul olacak şekilde yaralandığı, … tarafından Kocaeli 4. İş Mahkemesinin 2009/858- 2013/507 sayılı dosyasında açılan davada verilen kararın Yargıtay’ca onanarak kesinleştiği, kararın Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında 23/01/2014 tarihinde icraya konulduğu, davacı …’un 10/10/2014 tarihinde icra dosyasına 1.654.517,49 TL takip borcunu ödediği, kesinleşen Kocaeli 4. İş Mahkemesinin 26/11/2013 tarihli kararında davalı … Sanayi AŞ’nin %20, davalı … Tesisat AŞ’nin %20, davacı … AŞ.nin %30, dava dışı … Ltd. Şti.’nin ise %30 oranında kusurlu oldukları ve işçi …’ün %100 maluliyet oranının kesinleştiği, kesinleşen mahkeme kararının bağlayıcı olması nedeniyle davalının kusur oranlarının ve maluliyet oranının yeniden tespiti hususundaki itirazlarının kabul edilmediği, alınan bilirkişi raporunda davalıların %20’şer kusur oranına isabet eden tazminat miktarının 330.903,49 TL, her bir davacının ödeme tarihinden itibaren sorumlu olacağı işlemiş yasal faiz tutarının da 489,55 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
EK KARAR: Mahkemece verilen 30.04.2018 tarihli ek karar ile, davalı … tarafından, verilen bir haftalık kesin süre içerisinde eksik istinaf harçlarının yatırılmadığı gerekçesiyle bu davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı … vekili; müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkilinin iş kazasının meydana gelmesinde herhangi bir ihmal veya kusurunun bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında davacı tarafından ifa edilen işle ilgili herhangi bir sözleşme bulunmadığını, yalnızca mülkiyeti müvekkili şirkete ait ve yalnızca kiralanmış olan tersanede gece vakti müvekkilinin işçisi olmayan …’ün davacı şirkete ait beton pompasının patlaması sebebiyle iş kazası yaşadığını, kazanın mesai saatleri dışında gece vakti meydana gelmiş olması nedeniyle müvekkilinin işveren olmadığı için sorumlu tutulamayacağını, ancak iş kazasına ilişkin davada bu hususların dikkate alınmadığını, davacı şirketin rücuen ödediğini belirttiği …’e ödenen tazminattan müvekkilinin sorumlu olmadığını, …’ün, iş kazasından sonra uzun yıllar müvekkili şirket nezdinde çalıştığını, bu durumun …’ün %100 oranında malul durumda olmadığını kanıtladığını, bu nedenle dava konusu edilen iş kazasına ilişkin tazminatın haksızlığı nedeniyle Kocaeli 4. İş Mahkemesi tarafından verilen karara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulduğunu, ancak mahkemenin yargılamanın iadesi davasının neticesini beklemeden hüküm verdiğini, ayrıca davacı şirketin adete tazminatın tamamını ödeyerek müvekkil şirketin yasal dava ve itiraz haklarının önüne geçmeye çalıştığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazları dikkate alınmadan kusur oranına ilişkin inceleme yapılmadan, sadece hesaplama yapılarak müvekkili aleyhine hüküm verilmesinin ve müvekkilinin kötü niyetli olarak takibe itiraz etmemesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olmadığını, müvekkili şirketin icra takibine konu borcun tamamından sorumlu olmadığını, nitekim kusur oranını kabul etmemekle birlikte, müvekkili şirketin %20 oranındaki kusur oranı dikkate alındığında bile müvekkilinin takibe itirazındaki haklılığının ortaya çıktığını, ödemenin tamamından müvekkilinin sorumlu olamayacağını ve müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Katılma yoluyla istinaf yoluna başvuran davalı …; yetkilisi bulunduğu şirketin davacı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, şirketlerinin iş kazasının meydana gelmesinde herhangi bir ihmal veya kusurunun bulunmadığını, şirketleri ile davacı arasında davacı tarafından ifa edilen işle ilgili herhangi bir sözleşme bulunmadığını, yalnızca mülkiyeti …’e ait ve kiralanmış tersanede gece vakti şirketlerinin işçisi olmayan …’ün davacı şirkete ait beton pompasının patlaması sebebiyle iş kazası yaşadığını, kazanın davacının kusuruyla meydana geldiğini, ancak iş kazasına ilişkin davada bu hususların dikkate alınmadığını, …’ün iş kazasından sonra uzun yıllar … nezdinde çalıştığını, bu durumun bu oranın doğru olmadığını ortaya koyduğunu, bu nedenle Kocaeli 4. İş Mahkemesi tarafından verilen karara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulduğunu, ancak mahkemenin yargılamanın iadesi neticesini beklemeden hüküm verdiğini, ayrıca davacı şirketin tazminatın tamamını ödeyerek yasal dava ve itiraz haklarının önüne geçmeye çalıştığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazları dikkate alınmadan kusur oranına ilişkin inceleme yapılmadan, sadece hesaplama yapılarak hüküm verildiğini, bu yüzden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …., ilk derece mahkemesince verilen ek karara yönelik istinaf dilekçesinde; hükme karşı katılma yoluyla istinaf başvurusu yaptıklarını, asıl istinafa başvuran diğer davalı tarafından istinaf harçlarının yatırıldığını, katılma yoluyla istinaf başvurusunda harç alınacağına dair hüküm bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ek kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, dava dışı işçiye ödenen tazminatın müteselsil sorumluluk esaslarına göre rücuen tazmini istemine ilişkindir. HMK’nın 348. maddesine göre, istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen karşı taraf başvuru hakkı bulunmasa ve başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile katılma yolu ile istinaf yoluna başvurabilecektir. Somut olayda davalı … vekilince istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacının istinafı bulunmamaktadır. Bu durumda katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunma hakkı davacıya ait olup, HMK’nın 348. maddesi hükmü gereğince davalı …’ın, diğer davalının istinafı üzerine katılma yoluyla istinafa başvuru hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle katılma yoluyla istinaf yoluna başvuran davalı …’ın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına yönelik 30.04.2018 tarihli ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup, davalının ek karara yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Somut olayda; davalı … işçisi olan dava dışı …’ün …’e ait iş yerinde çalıştığı sırada, …’a ait beton pompası hortumunun patlaması sonucu 13/05/2006 tarihinde iş kazası geçirerek %100 malul olacak şekilde yaralandığı, iş kazası nedeniyle … tarafından Kocaeli 4. İş Mahkemesinin 2009/858-2013/507 sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat istemiyle dosyamız tarafları …, … ve … aleyhine dava açıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda …’in %20, Genel İnşaat’ın %20, …’un %30, dava dışı …’ın ise %30 oranında kusurlu oldukları tespit edilerek davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, karara yönelik yargılamanın yenilenmesi istemiyle açılan davada mahkemece verilen ret kararının da yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı işçi tarafından hükmedilen tazminata ilişkin mahkeme kararına dayalı olarak Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında ilamlı takip başlatıldığı, davacı … tarafından ise 10/10/2014 tarihinde icra dosyasına 1.654.517,49 TL takip borcunun ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. TBK’nın 62. maddesine göre, “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” Müteselsil borçluluk, niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup, borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıya ödeme yapan bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde, bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu kapsamda somut olayda dava dışı işçi lehine hükmedilen tazminatın tamamını ödeyen davacı, olayda belirlenen kusur oranlarına göre davalılara rücu etme hakkına sahiptir. Davacı ve davalıların tarafı bulunduğu ve kesinleşen Kocaeli 4. İş Mahkemesinin 2009/858 esas ve 2013/507 karar sayılı ilamında davalıların ayrı ayrı %20 oranında kusurlu oldukları belirlenmiş olup, belirlenen kusur oranlarına ilişkin söz konusu karar işbu dava bakımından tarafları bağlayıcı niteliktedir. Davacı tarafından ödenen tazminatın davalıların kusur oranlarına isabet eden kısmı da ayrı ayrı 330.903,49 TL asıl alacak ve 489,55 TL işlemiş faiz olmak üzere 331.393,04 TL olup, bu tutarlar üzerinden davanın kabulü isabetlidir. Öte yandan takibe konu alacak likit nitelikte olup davalıların itirazının da haksız olduğu tespit edilmekle, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğrudur. Açıklanan nedenlerle, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı … Sanayi AŞ’den alınması gereken 22.637,45- TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 5.659,36- TL harcın mahsubu ile bakiye 16.978,09- TL harcın davalı … Sanayi A.Ş’den alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı … A.Ş’den alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40- TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 271,53-TL posta masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/04/2021