Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/35 E. 2019/258 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/35
KARAR NO : 2019/258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2018 (Ek Karar)
NUMARASI : 2018/1024 D.İş 2018/1019 Karar
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/02/2019
İhtiyati hacze itirazın reddine yönelik 24/10/2018 tarihli ek kararın, muterizler vekilince istinafı üzerine düzenlenen rapor, dosya içeriği incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
İTİRAZ: İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili;borçluların ikametgahının Mersin olduğu ve yetkili mahkemenin Mersin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu,bonodaki vade tarihinin düzenlendiği tarihte mevcut olmayıp sonradan eklendiğini, borçlulara ait taşınmazlar üzerinde banka lehine ipotek tesis edildiğini, ancak banka tarafından bu bilginin mahkemeden saklandığını, bankaya verilen ipotek tutarının borcun çok üstünde olduğunu,kredi kullananlarca verilen bononun yeni bir borç olmayıp mevcut kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu, boçluların bankaya 13/09/2018 tarihinde 250.000-TL ödeme yaptığını, buna rağmen bir gün sonra 14/09/2018 tarihinde mahkemeden haciz talep ettiğini belirterek alacak ipotek ile teminat altına alındığından ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
CEVAP : Alacaklı banka vekili; 11/09/2018 vade tarihli, 10.000.000,- TL bedelli bononun borçlu … A.Ş. tarafından ciro edilmek suretiyle davacı bankaya devir ve temlik edildiğini, İİKnun 167. maddesi gereği haklarını kullanmasında hukuka aykırılık bulunmadığını, senet metninde de açıkça görüldüğü üzere, ödeme yerinin İstanbul olarak yazılı olduğunu ve yetkili mahkemenin de İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacı-borçluların alacağın ipotekle teminat altına alındığı iddiasının da ihtiyati hacze itiraz sebepleri arasında olmadığını belirterek itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece;alacaklı tarafın ihtiyati haciz talebi 14.09.2018 tarih ve 2018/1024 D.İş E, 2018/1019 Karar sayılı kararla taleple bağlı kalınarak 2.000.000- TL bakımından kabulüne karar verilmiştir.İtiraz ise; senette ödeme yerinin İstanbul olarak düzenlendiği, bu nedenle ödeme yeri itibariyle mahkemenin yetkili olduğu gerekçesiyle itiraz eden vekilinin yetki itirazının reddine , İİK. 167 maddesine göre alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senete müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurabileceği ve ayrıca diğer itirazlarında ancak menfi tespit yada alacak davalarında ileri sürülebilecek nitelikte olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Muterizler vekili; ihtiyati haciz talep eden bankadan müvekili … A.Ş.nin kredi sözleşmesine istinaden kredi kullanıldığını ve diğer borçluların kefil olduklarını, bankaya dönem faizleri ve komisyonların düzenli olarak ödendiğini, teminat olarak 11/09/2018 vade tarihli 10.000.000- TL bedelli ödeme yeri İstanbul olarak belirlenen ve müvekkilli şahısların kefil olduğu bono imzalatıldığını, ancak bonodaki vade tarihinin düzenlendiği tarihte mevcut olmayıp sonradan eklendiğini,banka lehine verilen ipoteklerin kredi miktarının çok üstünde olduğunu,mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunulmasının borcun yenilenmesi sonucunu doğurmadığını, kredi sözleşmesi uyarınca verilen bononun yeni bir borç olmayıp mevcut kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu, ayrıca ihtiyati haciz talebinden bir gün önce 13/09/2018 tarihinde müvekkilinin bankaya 250.000- TL ödeme yaptığını belirterek itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, yargılama ücreti ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Alacaklının ihtiyati haciz istemi emre muharrer senede (bonoya) dayalı olup, İİK’nın 167. maddesi gereğince alacağı emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunabileceği belirtilmiş olup bu husus İİK’nın 45. maddesinin istisnasını teşkil etmektedir. Bu nedenle, her ne kadar asıl borçlu bakımından kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak rehinle temin edilmiş ise de, aynı alacak için kambiyo senedi düzenlenmiş olması halinde, rehine başvurmadan kambiyo senedine dayalı olarak takip yapılmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.(Yargıtay 11. HD 22.11.2016 tarih 2016/11743 esas, 2016/ 9022 karar sayılı ilamı) İhtiyati hacze itiraz İİK’nun 265. maddesinde düzenlenmiş olup, borçlu ya da etkilenen 3. şahsın itiraz haklarının şekli ve tahdidi olarak sayıldığı, itiraz eden borçlunun ancak ihtiyati haczin sebebi ile teminata ve yetkiye itiraz edebileceği, bunun dışında menfi tespit davası, istihkak davası veya itirazın iptali davasında ileri sürülebilecek hususların, ihtiyati haciz kararına itiraz olarak ileri sürülemeyeceği, itiraz eden vekili her ne kadar ihtiyati hacze dayanak yapılan senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmüş ise de bu hususun ancak açılacak menfi tespit davasında ileri sürülebileceği açıktır.Yine İİK.nun 45ve167 maddeleri gereğince alacaklının tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmasının ihtiyati haciz kararı verilmesine engel olmadığı gözetildiğinde,mahkemenin itirazının reddine yönelik kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, muteriz borçlular vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Muterizler vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından muterizler tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın muterizlerden alınarak hazineye gelir kaydına,Muterizler tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına,alacaklı tarafından yapılan 14-TL posta masrafının muterizlerden alınarak alacaklıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/02/2019