Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/349 E. 2021/303 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/349
KARAR NO : 2021/303
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI: 2016/567 Esas 2018/276 Karar
DAVA: MENFİ TESBİT
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA :Davacı vekili dilekçesinde; davacı şirketin kimya sanayiinde faaliyet gösteren şirket olup, şirketin kurucu ve ortaklarından olan … tarafından davalı şirket ile iş yapabileceğine duyduğu güvenle çek vermesine rağmen, beklenen işbirliğinin gerçekleşmediğini, davacı şirket ile davalı şirketin hiç bir iş yapmadığını, ticari ilişkinin oluşmadığını, avans olarak verilen çeklerin cari hesaba alacak kaydedildiğini, çeklerin bedelsiz kaldığını, bu nedenle … Ümraniye İmes Şubesine ait 21.06.2016 ödeme günlü 190.000-TL bedelli … nolu çekin iptalini ve davalının % 40 kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevabında, dava konusu çekin üzerinde davacı şirket yetkilisinin imzası bulunduğunu, çekin geçerli olduğunu, çekin faturaya bağlanmamış olmasının geçerliliğini etkilemediğini, hiç bir basiretli tacirin bu miktarlı çeki yazılı bir belge olmadan imzalayıp avans olarak vermesinin mümkün olmadığını, davanın reddi ile davacının % 20 kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ :Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacı kayıtlarında dava konusu çekin verilen sipariş avansı olarak kaydedildiği, davalının defterlerini ibraz etmediği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, dava konusu çekin mal alım ve hizmet için ön ödeme olarak verildiğine dair yazılı delil sunulmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının çekin ilk lehdarı olduğunu, davacı ile davalı arasında alt ilişkinin mevcut olmadığı hususunun davacının ticari defterleri ve BA/BS kayıtları ile sabit olduğunu, delillerin doğru değerlendirilmediğini, senedin mücerretliği ilkesinden hareketle mahkemece verilen davanın reddine ilişkin kararın yerinde olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: HMK nun “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü haizdir. İspat yüküne ilişkin genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.Eldeki dava, çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Bilindiği gibi, kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla (örneğin avans olarak) verildiğini iddiasının davacı tarafça (HMK’nın 200. maddesi gözetilerek) ispatlanması gerekmektedir. Davacı tarafça; çekin davalı ile iş yapma ümidiyle avans olarak verildiği, işin yapılmaması nedeni ile çekin bedelsiz kaldığı ileri sürülmektedir.İlk derece mahkemesince,tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş, davacı şirket ticari defterlerinde dava konusu çekin , davalıya avans olarak verildiğine ilişkin kayıt bulunduğu, ancak davalı tarafça çekin mücerretliği savunmasında bulunularak ticari defterler incelemeye ibraz edilmemiştir.Davacı tarafından ileride gerçekleşecek iş ilişkisi nedeni ile çekin avans olarak verildiğini ispat yönünden herhangi bir sözleşme veya yazılı belge ibraz edilmemiştir.Davacının ticari defterlerinde çekin davalıya avans olarak verildiğine dair kayıt bulunması çekin avans olarak verildiğini kabule yeterli değildir.Davalı alacaklının asıl hukuki ilişkiyi ispatla yükümlü olmadığı gibi ispat yükü çekin avans olarak verildiğini iddia eden davacıya aittir.İlk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.İstinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 28-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/03/2021