Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/303 E. 2021/305 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/303
KARAR NO : 2021/305
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2017
NUMARASI : 2014/966 Esas 2017/795 Karar
BİRLEŞEN DOSYA: İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/113 Esas 2013/110 Karar sayılı dosyası
DAVA: Alacak
BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Asıl davanın kısmen kabulüne ,birleşen davanın kabulüne ilişkin verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA :Davacı vekili asıl dava dilekçesi ile 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 16. Maddesi gereğince Rekabet Kurulu tarafından geçersiz sayılan anlaşmalar gereğince taraflar arasında bağıtlanan protokol gereğince davalıya peşin satış teşvik primi adı altında ödenen 270.000 -usd ve KDV destek süresinin 15 yıl boyunca söz konusu ürünleri satacağı inancı ile verdiği ve davalı yanın gerçekleştirdiği istasyon inşaatına ilişkin olarak ibraz edilen 7 adet peşin satış teşvik primi açıklamalı faturalar karşılığı 672.313,78 -kdv dahil bedelin, sabit yatırım ve demirbaşlara ilişkin ödemelerin , geçersiz kılınan 18.09.2010 tarihini aşan sürelere ait olmak üzere denkleştirici adalet ilkesine göre saptanan 1.005.259,73-TL teşvik prim bedeli ve 27.295,08 -TL sabit yatırım ve demirbaş bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP :Davalı vekili asıl davaya verdiği cevapta dava konusu satış teşvik primi ödemelerinin 15 yıl intifa süresi ile ilişkilendirilemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıl olduğunu, ödemelerinde 5 yıl için yapıldığını, intifa sözleşmesinin tarafı olmadıklarını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA :Asıl dava ile birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında davacı vekili, taraflar arasında 06.04.2015 tarihli 15 yıl intifa sözleşmesi akdedildiğini, intifa bedelinin tamamının malike ödendiğini, Rekabet Kurulu Kararı ile sözleşmenin sona erdiğini, davalının bedeli müvekkilinden tahsil ettiğini, ancak 18.09.2010 tarihinde akaryakıt istasyonunda başka bir dağıtım şirketinin bayisi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirkete ödenmek üzere ipotekle güvence altına alınan 500.000- TL lik kısmı için davalı aleyhine İstanbul ….İcra Müd…. esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, borçlu davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu, itirazın iptaline-takibin devamına %20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP: Davacı ile müvekkili arasında bayilik sözleşmesinin 5 yıl için yapıldığını ve 568.550,01-TL ödendiğini, işbu ödeme için davacı … ile müvekkili şirket arasında düzenlenen protokol ve işletmecilik anlaşmasının esas alındığını davacı lehine tesis edilen ipoteğin amacının cari hesap sonucundaki alacağın varlığını garanti altına almak olduğunu, ipoteğin varlığının kesin borç anlamına gelmediğini, davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmenin 5 yıl için yapılmış olduğundan sürenin dolması ile davacı tarafından sona erdirildiğini, intifa bedeli 24.285-TL+kdvnn davacı tarafından müvekkilinden tahsil edildiğini, davacının benzer taleplerle açtığı dava derdest iken ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yaptığını, İstanbul 26.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2012/86 esas sayılı dosya ile dava açıldığını, taleplerin sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak oluşan zararlara ilişkin olduğunu, aynı konuda açılmış dava varken takip yapılmasının usulsüz olduğunu derdestlik nedeni ile davanın davanın reddini, ayrıca davacının müvekkilinden hiçbir alacağı olmadığı İstanbul 34 Asliye Ticaret Mah.2012/129 E. ve İstanbul 26.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/86 esas sayılı dosyası ile ispatlandığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mahkemece; asıl dava yönünden bakiye intifa süresine ilişkin hesaplama yapılmak sureti ile denkleştirici adalet ilkesi gereğince 615.076-TL ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Birleşen dosya yönünden davalının bayilik sözleşmesi gereğince verdiği ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte tahsilde tekerrür etmemek üzere yapılmış olduğundan yasal ve yerinde olduğu ve tespit edilen alacak üzerinden itirazın iptaline,takibin devamına ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :1-Davacı vekili, ilk derece mahkemesince alınan 15.06.2015 tarihli raporda 270.000-usd dışında kalan tutar yönünden hesaplama yapıldığını, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca davalının iade ile yükümlü olduğu tutarın 1.008.538-TL olduğu belirlendiği halde, zaten hesaba katılmamış tutar indirilmek sureti ile hüküm verilmesinin yerinde olmadığını, davacının intifa hakkı süresi için davalı şirkete 30.09.2004 tarihinde ödenen yatırım bedelinden karşılıksız kalan süreye isabet eden tutarı, intifa hakkının terkin tarihi itibarı ile denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama ile bulunacak tutarı istediğini verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen dava yönünden davalının iade etmesi gereken miktarı bilmesi nedeni ile inkar tazminatı talebinin reddedilmiş olmasının da yerinde olmadığını belirterek kararı istinaf etmiştir.2-Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıllık olarak yapıldığını, işletme sözleşmesinin intifa sözleşmesinden 5,5 ay sonra yapıldığını, sözleşmenin sona erme sebebinin 2002/2 sayılı tebliğ olmayıp 5 yıllık akdedilen sözleşme olduğunu, süre sonunda davacı tarafından gayrımenkuldeki petrol istasyonu işletmesini 5 yıldan sonra devam ettirmediğini, ödemelerinde 5 yıl için verildiğini, mahkemenin alınan bilirkişi raporlarına rağmen bu kararı verdiğini, hukuka ve hakkaniyete uygun 01.09.2014 tarihli rapor yok sayılarak karar verildiğini, alınan bu rapora göre davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını bu konudaki taleplerinin değerlendirilmediğini, davacının petrol istasyonu açılması için yapması zorunlu olan masrafları davalıdan talep edemeyeceğini, sabit yatırım bedelinin yapılması gereken yatırım olduğunu, bu sabit yatırımlarla davacıya hizmet verildiğini bu konudaki mahkemenin kabul kararının yerinde olmadığını, birleşen dosya yönünden davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, mahkemece ipoteğin paraya çevrilmesi ve takibin devamı kararının hatalı olduğunu, ayrıca inkar tazminatı reddedildiği halde vekalet ücreti verilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
GEREKÇE :.Dava; davacı tarafından davalıya bayiilik sözleşmesi kapsamında ödenen 270.000usd finansal destek bedeli ile intifa süresi boyunca geçerli olacağı nedeniyle 672.313,78-TL peşin satış teşvik priminin 18.09.2010 tarihini aşan süre için denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerlerinin ve 27.295,08- TL sabit yatırım bedelinin tahsili ve birleşen dosya yönünden 500.000 -TL ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince ; 27.295,98-TL tutarında sabit yatırım bedeline ilişkin istek ,davacı vekilinin dava ettiği yatırımları açıklamadığı ,istasyondaki demirbaşları ve kurumsal malzemelerin 1.12.2010 tarihinde davacıya iade edildiği bu kaleme ilişkin istek yerinde olmadığından red edilmiş,mahkemenin bu kalem isteği red etmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Davacı ile davalı arasında 22.08.2005 tarihinde 5 yıllık süre ile bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Ekli protokol g maddesinde davacı işleticiye ticari faaliyetin geliştirilmesi için 270.000-usd( kdv hariç 366.228-TL) ödemeyi taahhüt ettiği ve ödemenin yapıldığı sabittir. Davacı tarafından dava dışı tapu maliki Güngören Güneştepe …Okul Talebelerine Yardım Derneği ile 05.04.2005 tarihinde sözleşme tarihinden önce 27.000 TL bedelle 15 yıl intifa hakkı konusunda resmi senet ,14.04.2005 tarihinde dava dışı dernek tarafından davacı lehine davalının doğmuş ve doğacak bilumum hak ve alacakları ile verdiği borçların teminatını teşkil etmek üzere 500.000-TL lik ipotek tesis edilmiştir.Dağıtım şirketleri (sağlayıcılar) ile bayiiler arasındaki hukuki ilişkinin temeli işletme sözleşmesi ve intifa ve kira sözleşmesi olarak iki anlaşma şeklinde düzenlenmektedir. Sağlayıcı(Davacı) öncelikle taşınmazı sahibi olan bayii yada üçüncü kişiden intifa hakkını almakta, daha sonra bayiye istasyonun işletmesini vermektedir. Sağlayıcı ile bayiler arasındaki tek ilişki 2 ayrı sözleşmeye konu edilmekte ise de amaç tek bir sözleşme yapmaktır. Rekabet Kurulunca 12.03.2009 tarihinde yayınladığı duyuru ile 18.09.2005 tarihinden olan ve süresi 5 yılı aşan bayilik sözleşmesi ve intifa, kira, kredi sözleşmeleri azami hadde indirme” ilkesi gereğince 18.09.2010 tarihine kadar muafiyetten yararlanacağı, bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağı 4054 sayılı kanunu 56 maddesi gereğince geçersiz hale geleceği ,bu anlaşmaya göre ifada bulunmuş olan tarafın yerine getirdiği edimleri isteme hakkının ortaya çıkacağı, bu edimlerin geri istenmesinde tarafların iade borcunun BK 63 ve 64 maddesine tabi olduğu açıklanmıştır.Somut olayda, ekli protokol G Özel şartlarında davacı şirketin davalıya 270.000-usd finansal destek sağlamayı vaadettiği ve fatura karşılığı ödediği ancak sözleşme süresi 5 yıl olmakla, verilen bedelin intifa süresinin tamamını kapsar şekilde verildiğini ispatlayacak bir delil bulunmadığı, davacının bu bedeli kendi kayıtlarında bu şekilde (5 yıllık sözleşme süresi ile )muhasebeleştirdiği ve kayıtlara işlediği anlaşıldığından davacının bu konudaki talebinin reddi ile ilgili mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak bilirkişi raporlarında bu husus belirlenmesine karşın yapılan hesaplamalarda gerek çıplak ,gerekse güncellenmiş değerlere bu tutar dahil edilerek hesaplanmıştır.Davacı tarafın diğer isteği ise kdv hariç ödenen 569.715,08- TL bedelin kullanılmamış süreye isabet eden güncellenmiş bedeline ilişkindir.Davacı ödenen yatırım bedeli dışında güncellenmiş bedeli de talep etmekte ise de anılan ödeme intifa hakkının terkin edildiği tarihe kadar davacı şirketin kullanımında kabul edilerek bu süre için ayrıca semere istemi mümkün görülmemiştir.Herne kadar terkinden itibaren semere istenibileceği düşünülse de iyiniyetli sebebsiz zenginleştiği kabul edilmesi gereken malik davalının elinde kalan paranın iadesi ile sorumlu tutulması gerekmektedir.Davacı tarafından taşınmaz üzerine inşası gerçekleştirilen akaryakıt istasyonunda kendi ürünlerini satacağı inancı ile davalının gerçekleştirdiği ödemelerine finansal destek amacı ile 569.715,08- TL+270.000-usd ödeme de bulunduğu,her iki ödemeden kullanılmayan süreye isabet eden geri kalan miktarın 17.3.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre çıplak bedelin her iki kalemde 611.278-TL olarak hesaplandığı, bu tutardan usd ödemeye ilişkin olan 239.216 -TL düşüldüğünde kalan bakiye 372.062-TL olarak hesaplanmaktadır.Ancak davalı vekilinin 29.4.2014 tarihli dilekçesi ekinde bulunan hesaplama tablosunda (595.833,08-233.145,33= 362.687,75-TL)olduğu hesaplanmıştır.Taleple bağlılık ilkesi gereği davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği bedeli gösteren hesaplama tablosu esas alınması gerekmektedir.Ancak davalının yatırım bedelinin kullanılmayan bölümünden doğan iade sorumluluğu sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmaktadır. Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin TBK’nın 79. maddesi hükmü gereğince davalı sadece kendisinin sebepsiz zenginleştiği miktar kadar sorumludur. Bu sebeple davacı tarafından ödenen ve ancak davalının elinde kalmayan KDV ödemesi dikkate alınmamalıdır.Birleşen dava alacak davasına konu edilen alacakların tahsilini teminen ipotekli takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir. İcra dosyasında , davacı alacaklı, davalı borçlu olarak gösterilmiş,örnek 9 ödeme emrinin de borçlu davalı adına düzenlendiği, ancak ipotek borçlusu olan taşınmaz maliki takipte taraf olarak gösterilmemiştir.İİK’nun 149. maddesinde; “İcra müdürü, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir” düzenlemesi mevcut olup, madde içeriğinden, borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması zorunludur.TMK’nun 887. maddesi gereğince; ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değil ise de, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır, ,takip dosyasında taşınmaz maliki takipte zorunlu takip arkadaşı olduğundan usulüne uygun bir takip bulunmamaktadır.İİK 45 maddesinin 1 fıkrası uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusuna karşı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabilir.Başka türlü takip yapılamaz.Ancak anılan madde hükmü , borçluya karşı alacak davası açılmasını engelleyen bir düzenleme içermemektedir.Zira alacaklı açtığı bu alacak davası sonunda elde edeceği ilama dayalı olarak ipotek hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatabilecektir.(Yargıtay 19.H.D nin 2017/2886-2019/3446 emsal ilamı )Davacı tarafından açılan asıl dava alacak davası olup açılış tarihi 06.04.2012 dir. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip tarihide 06.04.2012 başlatılmıştır.Birleşen dava ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip için açılan itiraz iptali davasının açılış tarihi ise 10.04.2013 tarihidir. İtirazın iptali davası alacak davası ile birleştirilmiştir. İtirazın iptali davasının konusu olan 500.000- TL alacak, itirazın iptali davasından önce açılan alacak davası içinde talep edilmiş olduğundan itirazın iptali davasında derdestlik durumu oluşturulmuştur. HMK’nın 114. maddesinin birinci fıkrasının “ı” bendinde düzenlenen aynı davanın, daha önce açılmış ve hâlen görülmekte olmaması dava şartı olup mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır. Bu itibarla davalı vekilinin red edilen icra inkar tazminatı bakımından vekalet ücretine hükmedilmesi ve sözleşme sonlandıktan sonra 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımına yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir.Ancak asıl ve birleşen davaya yönelik ileri sürdüğü diğer istinaf nedenleri yerinde görülmüş olup, birleşen davanın derdestlik dava şartı yokluğundan reddine karar verilmek gerekirken itirazın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.Ancak bu hata/eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilmesine ,asıl dava da 15 yıllık intifa süresi için davalıya verilen yatırım bedelinden 362.687,75 TL kullanılmamış süreye isabet eden kısmın davalıdan tahsiline ,fazla istemin reddine ,birleşen davanın da derdestlik dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asıl ve birleşen davada;davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Asıl ve birleşen davada; davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/966 Esas-2017/795 Karar sayılı ve 02/11/2017 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Asıl davada; davanın kısmen kabulüne, 362.687,75-TL yatırım bedelinin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazla istemin tümüyle reddine, Birleşen davanın derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Asıl dava yönünden; Alınması gereken 24.775,20-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 15.333,45-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.441,75-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından peşin yatırılan 15.357,90-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 3.900-TL bilirkişi ücreti, 148-TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.048-TL yargı giderinin, davanın kabulü oranında hesaplanan 1.421,87-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 41-TL yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 27–TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 33.838,14-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalı vekili için takdir olunan 50.543,35-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine Birleşen dava yönünden; Alınması gereken 59,30-TL harcın; davacı tarafından peşin yatırılan 6.038,75-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 5.979,45-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan peşin harcın istinaf karar harcına mahsubuna,eksik kalan 46.80-TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına ,İstinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davalı tarafından yatırılan 19.042-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan 107,70-TL istinaf yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 38-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına,Asıl ve birleşen davada davalı tarafından yapılan 37,90-TL istinaf yargı giderinden davanın reddi oranında hesaplanan 25-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/03/2021