Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/301 E. 2021/341 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/301
KARAR NO : 2021/341
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2017/870 Esas-2018/1260 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2021
Davanın reddine yönelik hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; davalı şirketin 05.07.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2 nolu karar ile şirketin 30.03.2017-30.04.2017 tarihleri arasındaki finansal tablolarının kabul edildiği, 3 nolu karar ile tasfiye memuru raporunun tasdik edildiğini, 4 nolu karar ile ortaklardan … 70.000.000- TL alacağının eksilen sermayenin tamamlanması amacı ile kullanılmasının kabul edildiğini,davalı şirketin İstanbul 3.ATMnin 2016/676 esas sayılı dosyasından alınan rapor ile borca batık olduğunun tespit edildiğini , genel kurulda bu nedenle fesih ve tasfiye kararı alınamayacağını, tasfiye kararı alınacağı kabul edilse dahi tasfiye memurunun TTK 542/1-c maddesi gereğince şirketin iflasını istemesinin zorunlu olduğunu,tasfiye memurunun olağanüstü genel kurulda rapor hazırlayarak borca batıklıktan kurtarmak için önerilerde bulunduğunu ve şirket tarafından sermayenin artırılmasına karar verildiğini , finansal rapor ve tabloların eksik ve davalı şirketin gerçek durumunu yansıtmadığını belirterek 05.07.2017 tarihinde olağanüstü genel kurulda alınan 2,3,4 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili;davacının davasını İstanbul 3. ATM nin 2016/666 Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporundaki borca batıklık tespitine dayandırdığını,alınan kararın sermaye artırım kararı olmadığını, sermayenin tamamlanması kararı olduğunu,TTK 376/3 maddesi gereğince iflasın son çare olarak kabülü gerektirdiğini, ayrıca 376/3 maddesi gereğince alacaklıların alacakları hakkındaki beyanları ile şirketin iflasını önlemek üzere özel bir düzenleme geterildiğini,borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları , alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını kabul ederse iflas için başvuru zorunluluğunun ortadan kalkacağını, şirket sermayesinin 66.000.000-TL, 30.03.2017 tarihli bilançoya göre pasifinin- 114.881.295-TL olup,ortaklara olan borçlardan kaynaklandığını,şirket alacaklısı olan ortaklardan … A.Ş, … alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraya konulmasını kabul ettiklerini, ortakların alacaklarının öncelikli olarak şirket zararlarının kapatılmasında kullanılması ,üçünü şahıslara olan borçların bitiminden sonra kalan bakiye olursa alacaklarının dikkate alınması , aksi takdirde eksilen sermayenin tamamlanmasında kullanılmasını beyan ettikleri , üçüncü kişilere borcu bulunmadığını,İst. …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasındaki borcunda genel kuruldan önce ödendiğini,tasfiye dönemi işleri için olağanüstü genel kurul toplantısı kararı alındığını,davacının iptal istemleri için somut bir gerekçe göstermediğini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece;tasfiye memurunun TTK nun 348.maddesi uyarınca tasfiye bilançosu hazırlamakla yükümlü olduğu ,TTK 376/3 maddesinde şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul ettikleri ve bu hususun mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olması halinde iflas talebi ile mahkemeye müracaatda bulunmaya gerek olmadığı,somut olayda alacaklı ortaklar alacaklarını azalan sermayeye eklenmesini kabul ettikleri, bilirkişi raporunda bu durumun doğrulandığı gibi , ortakların alacaklarını eksilen sermayenin tamamlanması amacı ile kullanılmasına muvafakat etmelerinde yasal bir engelde bulunmadığı,TTK 376/3 maddesinin mahkemeye başvuru zorunluluğunu ortadan kaldıracak bir yeniliği içerdiği,her üç kararında iptal koşulları bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili;davalı şirketin içinin boşaltıldığını,borca batıklığın tespitinde bilirkişi raporunda kaydi değerlerin esas alındığını ,esasen gerçek değerlerin esas alınması gerektiğini, demirbaşların değeri aslında şirkettin malvarlığında bulunmayıp kaydi ve rayiç değerin aynı 543.663,20-TL olarak gösterildiğini,duran ve dönen varlıkların (0) değerinde olduğunu,finansal raporların gerçeği yansıtmadığını,borca batık şirket hakkında TTK 542/1-c maddesi gereğince tasfiye memurunun bilanço çıkararak şirketin iflasını istemesinin zorunlu olduğunu ,tasfiye memurunun şirketi iflastan kurtaracak öneride bulunamayacağını belirterek kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davalı şirketin 05.07.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan 2,3,4 nolu kararlarının iptali istemine ilişkindir. Davalı şirket hakkında 30.03.2017 tarihli genel kurulda tasfiye kararı alındığı, kararın iptali için İst. 8.ATM nin 2017/433 esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verildiği kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır.2 nolu karar ile 30.3-30.4.2017 tarihleri arası bilançonun onaylanmasına karar verilmiştir.TTK nun 348.maddesi uyarınca ; TTK nun 548(1)maddesi uyarınca tasfiye memuru göreve başlar başlamaz ,şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu inceleyerek ,gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak ,şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenleyerek genel kurulun onayına sunması gerekmektedir.Genel kurul tarafından bu madde gereği ara dönem bilançosu ve envanter görüşülerek oylanarak kabul edilmiş olup bilirkişi tarafından bilançonun gerçeği aykırı düzenlendiğine ilişkin davacı iddiaları doğrulanmamıştır.2 nolu kararın iptali isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık yoktur.Tasfiye memuru borca batık olduğunda ihtilaf bulunmayan davalı şirketin alacaklıları olan davacı dışındaki ortakların alacaklarının geçmiş yıllar zararından mahsubu halinde şirketin borca batıklıktan kurtulabileceği yolunda bir rapor hazırlayarak genel kurul tarafından görüşülmesini istemiştir. 3 nolu karar ile bu rapor müzakere edilmiş ve genel kurul bu raporu yine davacının red oyu dışında ki ortakların oyu ile kabul etmiştir.Davacı rayiç değerlere göre hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmekte ise de ,kaydi ve rayiç değerlere göre ayrı ayrı yapılan değerlendirmede şirketin borca batık olduğu anlaşılmaktadır.YK Başkanı … kendi adına ve … A.Ş ile … vekaleten,diğer ortaklar … vekaleten … tarafından şirketin toplam borcu 116.478.108,24- TL den 114.881.295-TL lik kısmı ortaklara borçlar olmakla şirkete mali destek sağlanacağından raporu kabul ettikleri ,raporun bilirkişi raporu ile doğrulandığı anlaşılmaktadır. TTK nun 376.maddesi tasfiye memuru tarafından böyle bir rapor hazırlanamayacağı ileri sürülmekte ise de ; borca batık şirketin ortakların muvafakatı ile borçluluk durumunun düzeltilmesine yasal bir engel bulunmadığından 3 nolu kararın iptali isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.Davalı şirketin 30.04.2017 tarihi itibarı ile özkaynaklarının kaydi değerlere göre -88.973.701,24- TL rayiç değerlere göre -65.090.568,88- TL olduğu ve hem kaydi hemde rayiç değerlere göre şirketin borca batık olduğu, 31.12.2017 tarihi itibarı ile öz kaynaklarının +2.431.944,27- TL olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin finansal tablosunun TMS rına uygun olarak tutulduğu aktif ve pasifinin kaydi ve rayiç değerlere göre belirlendiği, 30.04.2017 tarihinde şirket borca batık olduğu halde ortakların şirketten olan alacaklarının 70.000.000-TL nin geçmiş yıllar zararlarından mahsubu sonrasında şirketin 31.12.2017 tarihi itibarı ile borca batık olmadığı tespit edilmiştir.TTK Madde 376(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer. (3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin,.. alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde,YK, durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.”hükmünü haizdir.4 nolu karar ile davacı dışındaki ortakların 70.000.000-TL alacağının eksilen sermayenin tamamlanmasında kullanılması alacaklı ortaklar tarafından kabul edilmiştir.Davacı tarafından genel kurulun böyle bir karar alamayacağı, borca batık durumda iken iflas başvurusu dışında bir seçeneğinin olmadığı ileri sürülmüş ise de,yasal düzenlemeden anlaşıldığına göre iflas kararı verilmeden ,yani bildirimde bulunulduktan sonra dahi ,iflastan kurtulma imkanı tanındığından,alınan karar ile şirketin şirketin borca batıklıktan çıktığı, ortakların davacının da lehine olacak şekilde alacaklarının zarara mahsup edilmesini kabul ettikleri anlaşılmakla 4 nolu kararın da iptal koşulları bulunmamaktadır.Davacı vekilinin şirketin iflasının istenmesi gerektiğine yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle istinaf sebebleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun H.MK.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/03/20